Topic: 11 haziran 2019 İzlanda - Türkiye maçı ve öncesinde olanlar. (Read 295 times)

normalde kolay kolay oturur maç izlemem baştan sona. genelde özet izlerdim

fakat en son yaşanan olaylardan sonra ulan oturup izleyeyim nasıl içlerinden geçeriz şimdi bunların bu gazla dedim

sonuç hüsran ozan tufan denen bir kekonun bu takımda işi ne ? maçın başından sonuna kadar bir tane doğru hamlesi olmadı defalarca top kaptırdı ulan bir kere de kap ? sonuç olarak onlar bizim içimizden geçti.

ben de haliyle sizin oynayacağınız oyunun da kuracağınız kadronun da ta *mına koyayım dedim ve mekanı terk ettim.

Biz önümüze gelen herseyi, her nimeti, bir anda yiyip tüketiyoruz ne yazik ki. Herkesin malumu ya, tüketen bir milletiz. Üretim bizde sadece sözlüklerde yer alan bir kelime, onu bile sadece iki dudak arasinda kullana kullana tüketiyoruz - onun da boku cikti artik. Nerede bu adam olacak cocuklar? Bir türlü adam olamiyoruz!!

Siyaseti nasil tükettiysek, sporu da öyle tükettik. Bu ülkede futbol falan olmaz, olmuyor... Forumu bile tükettik... Konusmaktan, tartismaktan, kavgadan gayri bisey bilmiyoruz. Destek, bilgi paylasimi, ilim, irfan... Aaaah, neredee....

Fransa'yi yendik, güzel. O mac cok tuhaf bir macti, Fransa sahada yok gibiydi... Hayalet takim gibi. Sonucta yendik, önemli olan 3 puan. Yener yenmez bi yerlerimiz havalandi... Onu da elin vikingleri indirdi dün gece. Bu yüzden yillar öncesi ben Türk futbolundan sogudum - ilgilenmiyorum! Burada GS, FB, BJK nidalari atilir, anadolu takimlari kücümsenir - yöneticiler futbolculardan bile ön planda, sampiyon olunca bi havalar bi havalar; sonra giderler Avrupa'da ismi duyulmadik mahalle takimlarina yenilirler. Bunlar anca kendi bahcelerinde öten horozlar! 5 para etmezler... Takimlari batirirlar, sonra milletten yardim para dilenirler:)

Bosverin futbolu mutbolu...

gargamel'in samimiyet ile şirin kovalarken aslında kötülük yapmadığını düşünmesi gibi, holiganlık benzeri vasat kavramların da toplu halde samimiyet ile gerçekleştirilmesi işlemine verdiğim isim. :)) aslında vasat orta, ortalama falan demek ama günlük kullanımda olumsuz ya da kötüye yakın anlamına kaymış gibi. neyse hocam izlanda yenmiş derman boroğlu'nu açayım, şimdi bi buçuk saatlik maçı beş saat anlatır :))

Her zaman olduğu gibi bize karşı yapılan olayları aynı sinsilik ve ya zekice yapmaktan ziyade hemen şiddet tarafımızı gösteriyoruz maalesef. Sonra hala avrupalının gözünden barbar olarak tanımlanıyoruz. Bu sayede de Ülkemize zaten kötü olan Turizm bir darbe daha vuruyoruz. Bu yüzden de Avrupa Şampiyonasını ülkemize bile vermediler ve biz böyle holiganca devam etmeye kalkarsak yarın birgün Futbol Kulüplerini de avrupa kupalarına almayacaklar.

Aşağıdaki haber doğruysa gerçekten büyük bir alkış:

https://twitter.com/hukmenyenik/status/1138098084339159040

vasatizm nedir baboli😊

Hiç istenmeyen olaylar yaşanmış, bana göre olay tamamen siyasi. Ülkemizi küçük düşürmeye çalışmışlar. Fırça tutan adamın haberi var gazetelerde bugün, tamamen tesadüf eseri oradaymış sözde, belçika asıllı bir izlanda vatandaşıymış falan filan. Bana pek inandırıcı gelmedi.

valla (sözüm meclisten dışarı) futbol taraftarlığının holiganizm şeklini aldığı, hayatın futbol demek olduğu bir tribün semtinde yaşadığım için rahatlıkla söyleyebilirim ki; futbol komplike bir vasatizm aracıdır. 

sonuç olarak izlandalı, alman, rus ya da yunan fark etmeksizin beklenebilir bir davranış sergilemişler, gayet doğal karşılamak gerek.

3 temmuz olayları gerçek ya da değil her neyse, futboldan ve muhabbetinden soğumamı sağlamış olan çok güzel bir dönemdir. dönem dönem başarı odaklı olarak bjk'yi takip etme ihtiyacı dışında tamamen soğuduğum için oldukça memnunum. böylece zamanı kendim için daha verimli kullanabilmem söz konusu oldu.

Bir çok sosyo-psikolojik araştırmaya göre mutluluk ve iyi bir insan olmak gibi kavramlar öncelikle kendini sevebilmekle başlıyor,
herşeyden önce kabul edilmeli ki Türk insanı kendisiyle ilgili ciddi sıkıntıları olan, klinik derecede mutsuz bir topluluk...

O yüzden 300,000 kişilik bir kasaba ülkesi olan İzlanda'nın yaptığı saçma tavırlar bile bizim insanımızı çıldırtmaya, çileden çıkartmaya yetiyor da artıyor, aynı şeyi 300 kişilik bir köy yapsa yine benzer tepkiler olurdu, çünkü mesele yapılan hakaret, saygısızlığın boyutu vs değil insanımızın kendi kendisiyle olan bitmeyen kavgası, kompleksleri...

2 gün önce Fransız istiklal marşını yuhalayan ıslıklayan da "konuksever" Türk toplumunun bazı üyeleri bu arada... Ona "psikolojik baskı,
rekabette bunlar var" derseniz, karşı tarafın sizi havaalanında bekletmesine de ok demeniz gerekir etik olarak.

Asıl incelenmesi gereken 300-500 bin kişilik ülkeler AB'ye entegre olmuş insanları istediği gibi Avrupa'da dolaşıp iş bulurken, bizim 80 milyon+ kişi hala bütün gelişmiş ülkelere vize mülakatlarıyla gitmek zorunda.

Atatürk ve arkadaşları Türkiye Cumhuriyeti'ne muasır medeniyetler seviyesine çıkıp lider ülkeler arasına yeniden girmek için muhteşem bir başlangıç yaptırdı, ama iç ve dış çeşitli sebeplerden ötürü öyle görünüyor ki Türkiye sınırlarında yaşayan halkın çoğunluğu çağdaşlaşma hareketleri tamamlanamadan bunu reddetti ve gerici, radikal dinci karşı devrim devam ediyor bir süredir...

Evet, yapılan işlemler sevilmeme ile alakalı değil illa ki onun da etkisi vardır ama genel olarak bunlar ufak hinlikler diyebiliriz. Olayı çok aşırı noktalara getirmeye gerek yok, onlar geldiğinde de aynı muamele uygulanır olay biter. Benim asıl canımı sıkan, ülke olarak bin tane derdimiz varken, gidip bu en basit olana kafayı takıyor olmamız. Dolar almış başını gidiyor, işsizlik, ekonomik kriz, seçim problemleri, yanı başımızda savaş, yüzlerce yolsuzluk, suriyeli problemleri vs. bu kadar dert varken, ülkenin başındaki kişi ve iç işleri bakanı çıkıp vatandaşlarımız müsterih olsun, intikamını alıcaz minvalinde açıklamalar yapıyor. Bir söz vardır, yazmak istemiyorum ama her kuşu ... bir leylek kaldı. Bir ülkede gündemi değiştirmek bu kadar kolay mı? Bin tane derdimiz var, yemişim; milyon dolarlar kazanan Burak efendinin bir saat fazladan havaalanında kalmasını ya da Emre'ye uzatılan tuvalet fırçasını...

maddeler halinde yazayım:

- ilk olarak havaalanında burak yılmaz'ın dediği gibi 3 saat gibi bir bekletme olmamış. ama orada futbolcularımıza yapılan muamele kötü. bunun sebebi de ülkemizle alakalı değil bence. oynanacak olan maç için yapılan psikolojik yıpratma hareketleri. sonuçta bizimkiler de fransızların kaldığı otelde sabaha kadar davul çalımışız ki her takımın taraftarı bunu yapıyor.

- emre'ye yapılan hareket ilk başta bana çok komik gelmişti.  "türkiye'nin kaptanına yapılan saygısızlık" kısmını geçin ama fırçanın altında yatan anlama bakınca troll bir hareket olmadığı anlaşılıyor: https://skor.sozcu.com.tr/2019/06/10/firca-krizi-10-yillik-baska-bir-skandali-ortaya-cikardi-1320707/

- son olarak da konudan bağmsız olarak milli marşları ıslıklayan ork ırkından nefret ediyorum!

skor: 2-0 basar geçeriz:)

Yaşananlara, yapılan saygısızlıklara "vay.... çocukları" vb. tepki göstermek işin kolay ve bir boka yaramayacak kısmı, keza nota vermek de öyle. Buradan esas okunması gereken şudur (sıçtığımın yalak trolleri konuya atlar şimdi), zaten tarih, din, gelişmişlik düzeyi açısından oldum olası pek sempati duyulmayan Türkiye (buraya kadar olan kısım onların sorunu) son 10-15 yılda neden dünyanın geniş bir kesiminin kelimenin tam anlamıyla nefret ettiği bir ülke haline geldi? Yazmaya gerek var mı, nedeni ayan beyan ortada aslında.
Dolayısıyla yapılan yanlışa bir yandan haklı olarak tepkimizi koyarken, bir yandan da nedenlerini sorgulayalım, devletler arasında dost/düşman diye bir kavram yoktur, çıkarların uyuşması/çatışması vardır, Türkiye bu kadar boktan bir dış politikayla nasıl hiç kimsenin tercih etmeyeceği bir partner haline geldi, onu sorgulayalım.

Bu arada "nota vermek" demek, bir ülkenin diğer bir ülke ile yapmak istediği antlaşma, işbirliği önerileri, aradaki anlaşmazlığa verilen tepki ve bilgilendirme gibi konularda sözlü veya yazılı olarak siyasi olarak bildirim yapması demektir. Yani illa olumsuz bir anlama gelmez ama şu anda olduğu gibi olumsuz içerikli nota vermek çok ciddi bir tepkidir, arkasını getirmek de önemlidir (hakkını uluslararası mecrada aramak anlamında), yoksa aynı veya başka bir devlet bir sonraki notanızı götüne takmaz.

2020 elemeleri için karşılaşacağımız izlanda milli maçı öncesinde yaşanan olaylar çok tuhaf geldi. milli oyuncuların havalanında bekletilmesi, Emre Belözoğlu'na röportaj sırasına bulaşık fırçası uzatılması ve genel olarak gelişen gerginlik. izlanda çok bildiğim bir ülke değil ama böyle tuhaf olaylar sadece bizim başımıza mı geliyor yoksa genel olarak her ülke havalimanında böyle bekletiliyor mu anlamadım. çok ince düşünüp milli takımımızın moralini bozmaya çalışacakları düşünmüyorum, genel olarak bir aksaklık olabilir düşüncesindeyim.  Bugün Türkiye'nin nota verdiğini gazetelerden okudum ve ilginç geldi sizlere fikirlerinizi sormak istedim. sizin görüşleriniz neler?

Fransız Remi Gaillard vardı belki bilenler vardır genende futbolcuları ve hatta takımları troller. fırçayı tutan elemanın buna benzer bir kişi olduğunu düşünüyorum.

Remi gaillard bir voleybol takımına oyuncu gibi giriyor milli marşı okuyor : https://www.youtube.com/watch?v=nj7mBO9G5qo

Ekşi : Diplomasi Dilinde Nota Vermek Ne Anlama Geliyor?

https://eksisozluk.com/entry/25565939


Bu arada Türkiye 3-1 kazanır