Topic: 18.yy İngilteresinde Bira içmek (Read 792 times)
Alman birasını İngiliz birasına tercih etmişimdir hep. Tadı rengi çok daha hoşuma gitmiştir. Tatlı bir şey içmek istesem portakal suyu alırım bira dediğin sert olacak
Hiç gerçekleşmeyecek hayallerimden biridir. Tahtadan yapılmış bardaklara konulmuş soğuk İngiliz birası yanan meşe odununun kokusunda yudumlamak için belki biraz geç dünyaya geldim.
Betonlar arasına sıkışmış dünya da her şey petrol ve demire dayalı seri üretimden ibaret oldu. Orjinallik kusursuzluk kayboldu. 18.yy dünyasının en güzel şehirleri İngiltere'deydi. Sanayi devrimi daha yeni yeni altyapısı oluşmaya başlarken Amerika'dan gelen altınlarla zenginleşen İngilterenin pub larında şarkılar söylenir ve soğuk biralar yudumlanırdı. Ortaçağ'dan kalma dar sokaklardan evlerine giden insanlar huzurlu bir uyku çekerdi. Ancak zaman hızlı geçti sanayi devrimi derken 2.sanayi ve 3.sanayi devrimleriyle dünya orjinallikten uzaklaştı, tahtadan yapılmış kaşıklar bardakların yerini demir ve cam aldı. Meşe odununun kokusu ekmeğin üzerinden ve odalardan çıktı. Fıçılarda bekletilen o eski güzel biranın tadı değişti. Kırların yeşilliklerin yerini betonlar kapladı...Geç mi geldik dünyaya yoksa erken mi bilemedim şimdi.
Hayal gibi hayal.. Bu tarz uçuk hayalleri olan insanları severim. Bi de bunun tahta bardakta bira içerken başka hayaller üzerine sohbet etmek de güzel bir hayal olabilir. Betonlar arasına sıkışmış dünya da her şey petrol ve demire dayalı seri üretimden ibaret oldu. Orjinallik kusursuzluk kayboldu. 18.yy dünyasının en güzel şehirleri İngiltere'deydi. Sanayi devrimi daha yeni yeni altyapısı oluşmaya başlarken Amerika'dan gelen altınlarla zenginleşen İngilterenin pub larında şarkılar söylenir ve soğuk biralar yudumlanırdı. Ortaçağ'dan kalma dar sokaklardan evlerine giden insanlar huzurlu bir uyku çekerdi. Ancak zaman hızlı geçti sanayi devrimi derken 2.sanayi ve 3.sanayi devrimleriyle dünya orjinallikten uzaklaştı, tahtadan yapılmış kaşıklar bardakların yerini demir ve cam aldı. Meşe odununun kokusu ekmeğin üzerinden ve odalardan çıktı. Fıçılarda bekletilen o eski güzel biranın tadı değişti. Kırların yeşilliklerin yerini betonlar kapladı...Geç mi geldik dünyaya yoksa erken mi bilemedim şimdi.
Ayrıca birebir olmasa da yakın ortamı bulabileğin ortamlar bulabilirsin diye düşünüyorum
18.yy'da ingiltere'de bira içen adam bugün bizlerin yaşadığı hayatı görse muhtemelen çok özenirdi.
Bira içmek hem de 18. yy iyiymiş. artık kafana da peruk takarsın hayal bu ya o zamanlar öyleymiş galiba senin hayaline katılamıyorum ama karışmıyorum da hayallerin kadar özgürsün.
vay be hayallere bak, ulan hiç böyle hayallerim olmadı, çok sığ adamım ben sanırım, bu tür şeyler düşünebilen insanlara hayran kalıyorum, biz akşam çocuklara mandalina götürme derdindeyken millet 18. yy ingilteresinde bira içme hayalleri kurabiliyor. 
Ne var ya
hayal kurmakta mi yasak 
vay be hayallere bak, ulan hiç böyle hayallerim olmadı, çok sığ adamım ben sanırım, bu tür şeyler düşünebilen insanlara hayran kalıyorum, biz akşam çocuklara mandalina götürme derdindeyken millet 18. yy ingilteresinde bira içme hayalleri kurabiliyor.
İşin romantikliğini kaçıracağım belki ama o dönemlerde insanlar birayı mecburiyetten içiyorlardı. Salgınlar o kadar büyük boyutlara ulaşıyordu ki su içmek neredeyse mümkün olmuyordu. Zenginler çoğunlukla şarap, fakirler ise bira içmek durumunda kalıyorlardı.
Ayrıca en son Thames kenarında bira içtiğim yer 18. yüzyıldan kalma olduğunu söyleyebilirim. Kaldığım evin tahta perdesini kazıdığımda en az 30 kat boya çıkıyordu. Londra dokusunu hala koruyor. Geç kalınmış bir şey yok
Sanayinin Avrupadaki beşiği Almanya mesela. Ben Almanya'yı görene kadar her tarafı fabrika sanıyordum. Ama oradaki yeşilliğe bakmaya doyamadım.
Ama derseniz ki İstanbul'un eskisine özlem duyabilirim, işte bunun geri dönüşü yok. Bırakın 18. yüzyılı 1990'ları bile görmek mümkün değil artık...
vay be. eskiden bira fakir şarap zengin içeceğiymiş. günümüzde fakirler şarap içer oldu artık. maliyeti daha fazla olmasına rağmen biradaki vergiler ve şarapın evde yapılabilmesi bu dengeleri değiştirdi. Ayrıca en son Thames kenarında bira içtiğim yer 18. yüzyıldan kalma olduğunu söyleyebilirim. Kaldığım evin tahta perdesini kazıdığımda en az 30 kat boya çıkıyordu. Londra dokusunu hala koruyor. Geç kalınmış bir şey yok
Sanayinin Avrupadaki beşiği Almanya mesela. Ben Almanya'yı görene kadar her tarafı fabrika sanıyordum. Ama oradaki yeşilliğe bakmaya doyamadım.
Ama derseniz ki İstanbul'un eskisine özlem duyabilirim, işte bunun geri dönüşü yok. Bırakın 18. yüzyılı 1990'ları bile görmek mümkün değil artık...
İşin romantikliğini kaçıracağım belki ama o dönemlerde insanlar birayı mecburiyetten içiyorlardı. Salgınlar o kadar büyük boyutlara ulaşıyordu ki su içmek neredeyse mümkün olmuyordu. Zenginler çoğunlukla şarap, fakirler ise bira içmek durumunda kalıyorlardı.
Ayrıca en son Thames kenarında bira içtiğim yer 18. yüzyıldan kalma olduğunu söyleyebilirim. Kaldığım evin tahta perdesini kazıdığımda en az 30 kat boya çıkıyordu. Londra dokusunu hala koruyor. Geç kalınmış bir şey yok
Sanayinin Avrupadaki beşiği Almanya mesela. Ben Almanya'yı görene kadar her tarafı fabrika sanıyordum. Ama oradaki yeşilliğe bakmaya doyamadım.
Ama derseniz ki İstanbul'un eskisine özlem duyabilirim, işte bunun geri dönüşü yok. Bırakın 18. yüzyılı 1990'ları bile görmek mümkün değil artık...
Ayrıca en son Thames kenarında bira içtiğim yer 18. yüzyıldan kalma olduğunu söyleyebilirim. Kaldığım evin tahta perdesini kazıdığımda en az 30 kat boya çıkıyordu. Londra dokusunu hala koruyor. Geç kalınmış bir şey yok
Sanayinin Avrupadaki beşiği Almanya mesela. Ben Almanya'yı görene kadar her tarafı fabrika sanıyordum. Ama oradaki yeşilliğe bakmaya doyamadım.
Ama derseniz ki İstanbul'un eskisine özlem duyabilirim, işte bunun geri dönüşü yok. Bırakın 18. yüzyılı 1990'ları bile görmek mümkün değil artık...
Nasıl yani hocam salgınlar yüzünden insanlar bira mi içiyordu ?
Meşe odunu kokusu
Bira
Yanında güzel bir biftek daha ne isteyebiliriz ki.
Bira
Yanında güzel bir biftek daha ne isteyebiliriz ki.
Daha daha eskilere gidip kafa tasından da şarap yudumlamak güzel olur aslında 
Klasik bir M&B Repliği
http://www.incisozluk.com.tr/w/%C5%9Farab%C4%B1m%C4%B1-senin-kafatas%C4%B1ndan-i%C3%A7ece%C4%9Fim/
Klasik bir M&B Repliği
http://www.incisozluk.com.tr/w/%C5%9Farab%C4%B1m%C4%B1-senin-kafatas%C4%B1ndan-i%C3%A7ece%C4%9Fim/
Biraz daha eskiye gidip roma döneminde metal kadehde şarap içmekte hayal oldu
İşin romantikliğini kaçıracağım belki ama o dönemlerde insanlar birayı mecburiyetten içiyorlardı. Salgınlar o kadar büyük boyutlara ulaşıyordu ki su içmek neredeyse mümkün olmuyordu. Zenginler çoğunlukla şarap, fakirler ise bira içmek durumunda kalıyorlardı.
Ayrıca en son Thames kenarında bira içtiğim yer 18. yüzyıldan kalma olduğunu söyleyebilirim. Kaldığım evin tahta perdesini kazıdığımda en az 30 kat boya çıkıyordu. Londra dokusunu hala koruyor. Geç kalınmış bir şey yok
Sanayinin Avrupadaki beşiği Almanya mesela. Ben Almanya'yı görene kadar her tarafı fabrika sanıyordum. Ama oradaki yeşilliğe bakmaya doyamadım.
Ama derseniz ki İstanbul'un eskisine özlem duyabilirim, işte bunun geri dönüşü yok. Bırakın 18. yüzyılı 1990'ları bile görmek mümkün değil artık...
Ayrıca en son Thames kenarında bira içtiğim yer 18. yüzyıldan kalma olduğunu söyleyebilirim. Kaldığım evin tahta perdesini kazıdığımda en az 30 kat boya çıkıyordu. Londra dokusunu hala koruyor. Geç kalınmış bir şey yok
Sanayinin Avrupadaki beşiği Almanya mesela. Ben Almanya'yı görene kadar her tarafı fabrika sanıyordum. Ama oradaki yeşilliğe bakmaya doyamadım.
Ama derseniz ki İstanbul'un eskisine özlem duyabilirim, işte bunun geri dönüşü yok. Bırakın 18. yüzyılı 1990'ları bile görmek mümkün değil artık...
Hiç gerçekleşmeyecek hayallerimden biridir. Tahtadan yapılmış bardaklara konulmuş soğuk İngiliz birası yanan meşe odununun kokusunda yudumlamak için belki biraz geç dünyaya geldim.
Betonlar arasına sıkışmış dünya da her şey petrol ve demire dayalı seri üretimden ibaret oldu. Orjinallik kusursuzluk kayboldu. 18.yy dünyasının en güzel şehirleri İngiltere'deydi. Sanayi devrimi daha yeni yeni altyapısı oluşmaya başlarken Amerika'dan gelen altınlarla zenginleşen İngilterenin pub larında şarkılar söylenir ve soğuk biralar yudumlanırdı. Ortaçağ'dan kalma dar sokaklardan evlerine giden insanlar huzurlu bir uyku çekerdi. Ancak zaman hızlı geçti sanayi devrimi derken 2.sanayi ve 3.sanayi devrimleriyle dünya orjinallikten uzaklaştı, tahtadan yapılmış kaşıklar bardakların yerini demir ve cam aldı. Meşe odununun kokusu ekmeğin üzerinden ve odalardan çıktı. Fıçılarda bekletilen o eski güzel biranın tadı değişti. Kırların yeşilliklerin yerini betonlar kapladı...Geç mi geldik dünyaya yoksa erken mi bilemedim şimdi.
Betonlar arasına sıkışmış dünya da her şey petrol ve demire dayalı seri üretimden ibaret oldu. Orjinallik kusursuzluk kayboldu. 18.yy dünyasının en güzel şehirleri İngiltere'deydi. Sanayi devrimi daha yeni yeni altyapısı oluşmaya başlarken Amerika'dan gelen altınlarla zenginleşen İngilterenin pub larında şarkılar söylenir ve soğuk biralar yudumlanırdı. Ortaçağ'dan kalma dar sokaklardan evlerine giden insanlar huzurlu bir uyku çekerdi. Ancak zaman hızlı geçti sanayi devrimi derken 2.sanayi ve 3.sanayi devrimleriyle dünya orjinallikten uzaklaştı, tahtadan yapılmış kaşıklar bardakların yerini demir ve cam aldı. Meşe odununun kokusu ekmeğin üzerinden ve odalardan çıktı. Fıçılarda bekletilen o eski güzel biranın tadı değişti. Kırların yeşilliklerin yerini betonlar kapladı...Geç mi geldik dünyaya yoksa erken mi bilemedim şimdi.
Jump to: