Topic: 20 Yılda (Read 257 times)

yenerilio gelmiş, şu kendi hesabı ile ortaya çıkmaya cesareti olmadığı için yakınlarının etekleri altından başkalarını vurdulu-kırdılı şekilde tehdit eden baştrol!





nazım hikmet'in atatürk hakkında iki uçta bulunan birbirinden farklı şiirleri var,
aynı nazım hikmet'in stalin hakkında iki uçta bulunan birbirinden farklı şiirleri var,
aynı nazım hikmet'in lenin hakkında iki uçta bulunan birbirinden farklı şiirleri var,
yavaş dön reis, ümmetin yetişemiyor!

bir ara gel, sana onları da tek tek öğreteyim! ama kendi hesabınla gel, etek altında olmak sana yakışmıyor. :)

Nazım Hikmet dahiyane ve efsanevi şairdir, aşağıda çarpıcı bir bölümünü okuyabileceğiniz Memleketimden İnsan Manzaraları başyapıtı kabul edilir,

bahsi geçen Ali Kemal de, İngiltere başbakanlığı yapan Boris Johnson'un öz, bugün ruhlarını üç kuruşluk maaşa satan ak yürüyenlerin ise manevi dedesidir...


-------------------------------------------------------------------------------------------


Vagonlar geliyorlar sallanarak.
Kartallı kazım
köprünün orda bir ağacı gösterdi. tatar yüzlü adama;
" - şu köprünün dibindeki ağaç yok mu?
ard ayakları üstüne kalmış
hayvana benzeyen ağaç?
şu soldaki,
koskocaman.
bak
dalları köprüyü aşan,
o dallara astılar ölüsünü ali kemal'in.
istanbul'dan kaldırıldı herif
güpegündüz
berberden,
beyoğlu'nda tıraş olurken
338'de..."
"- kim bu ali kemal?"
"- gazete muharriri
ingiliz'den para alır
adamıydı halifenin.
gözlüklü
şişman.
kan damlardı kaleminden,
fakat murdar
fakat pis bir kan.
gün olur daha derin
daha geniş yara açar
kalemin düşmanlığı mavzerin düşmanlığından."
"- izmit bizde miydi o zaman?"
"- yeni girmiştik
ingilizler istanbul'daydı daha,
ali kemal'i çalıp getirdiler ingiliz'in mavi gözünden.
burda "geliyor" diye bir şayia çıktı
altı yedi saat önce.
iskeleye yığıldı millet,
belki izmit halkının dörtte üçü
kadınlara varıncaya kadar.
ben ulu caminin ordan bakıyorum
gözümde dürbün.
göründü karşıdan motor nihayet,
bata çıka geliyor.
koştum aşağıya.
ben iskeleye inmeden
çıkarmışlar ali kemal'i motordan.
şurda
tepede
saray meydanında hükümet konağı var
kolordu dairesi,
oraya götürdüler.
konağın önü
meydan
sokaklar
adam almıyor.
kaynıyor karınca gibi izmit halkı.
fakat öfkeli
fakat merhametsiz.
çoğu da gülüyor,
bayram yeri gibi izmit şehri.
hava da sıcak,
gök de bulutsuz.
ali kemal 20 dakka kaldı kalmadı konakta dışarı çıkardılar.
attı bir adım.
etrafını zabitlerle polisler almış.
kireç gibi yüzü.
sarışın.
birden ahali başladı bağırmaya
"kahrol artin kemal..."
durdu.
arkasına baktı
konağın kapısından tarafa.
belki de geri dönüp içeri girmek için.
fakat yüzüne karşı kapıyı ağır ağır kapadılar.
yürüdü sallanarak on adım kadar.
ahali boyuna bağırıyor.
bir taş geldi arkadan
başına çarptı.
bir taş daha
bu sefer yüzüne.
kırıldı gözlükleri,
bıyıklarına doğru kanın aktığını gördüm.
birisi, "vurun," diye haykırdı.
taş
odun
çürük sebze yağıyor.
muhafızları bıraktı ali kemal'i
ahali kara bulut gibi çullandı üzerine
alaşağı ettiler.
orda yerde yaptılar ne yaptılarsa.
sonra açıldı bir parça ortalık.
baktım ki yatıyor yüzükoyun
ayağında bir donu kalmış
kısa bir don.
çıplak eti pelte gibi tombul, beyaz.
bana hala nefes alıyor gibi geldi.
bir ip bağladılar sol ayağına.
hiç unutmam
sol ayağında kundura, çorap filan yoktu
fakat sağ bacağında çorap bağı kalmış.
başladılar ölüyü bacağından sürümeye.
yokuş aşağı, başı taşlara çarpıp gidiyor.
millet peşinde.
bir aralık ipi koptu.
bağlandı yenisi.
ibret alınacak hal.
halkı kızdırmaya gelmez.
bir sabreder iki sabreder;
her ne ise...
böyle dolaştı izmit şehrini ali kemal.
Sonra
dedim ya
astılar şu köprünün üstündeki dallara ölüsünü.
Sonra ölüyü indirdiler
fakat gömleği mi, donu mu ne
iç çamaşırından bir şey
öteki dalda bir iki ay sallanıp durdu.
Sonra satıldı müzayedeyle saatı filan,
çok sonra…

keşke tescilli bir trole (https://bitcointalksearch.org/topic/m.61917315) hocam demek yerine; jitem'in hiç olmadığını, asit kuyularının hiç olmadığını, faili meçhullerin hiç olmadığını, başarılı darbenin hiç olmadığını (kime göreyse artık başarısı), karakollarda yaşanan işkencelerin hiç olmadığını (hdp/tip'li barış atay bile "küçükken karakolda bana işkence yaptılar" dedi oğuzhan'ın programında, şimdi tayyip'e eli belinde sallıyor, ozgorlok yok, hokok yok diye), kürtçe şarkı veya albüm vs. çıkarılabildiğini ve hatta dinlendiğini ve başörtüsü gibi şeylerin sorun olmadığını söyleyebilseydin. inan ki bunları söyleyebilmeni çok isterdim ama batılı arkadaşlarının "şimdi çok kötü, eskiden daha iyiydi" dediği şey (lanet) tam olarak bu!

türkiye'de khk ile fetö ve pkk iltisaklılar devlet kurumlarından temizlendikçe, seçilmiş hükümetleri iki ağaç ayağına devirmek isteyenler ya da pkk'nın siyasi uzantısı olmakla böbürlenenler içeri atıldıkça zevkten dört köşe olanlar var ve onlardan biri de benim!


bu arada, ağır mizah konususunuz kanki. doğrusu, sizi de sizden daha iyi kimse anlatamazdı. https://twitter.com/KacSaatOlduTR/status/1639942609715056640

Reçetenin acısıda kalmadı ki artık, ciddi düzeyde bir bel sıkma gerekiyor orası şart, sadece halk değil, ihale olaylarında da gerekiyor. Hukuken bu ülkede bir gram düzelme olmadığından %100 eminim, eskidende adaletin olduğuna inanmıyorum, hala olduğuna inanmıyorum, sadece ve sadece "cumhurbaşkanına hakaret" ve "halki kin ve..." davalarının sayısına bakılsın, 20 yılda ne kadar artmış, 20 yıl önce kimse hakaret etmiyordu, 20 yıl önce kimse halki galeyana getirmiyordu, sadece son 20 yılda başladılar demek ki. He bu demek değil ki eskiden güllük gülistanlıktı, o zamanda kötüydü hala kötü. Fakat şöyle bir sorun var, bu sefer en azından neyin yanlış gittiğini sosyal medya sayesinde tek tek görebiliyoruz, ve tek bir çözüm var; tasarruf. Sadece sen ben değil, devlet tasarrufuda, sağa sola para saçarak olmaz bu iş.

20 yılın ilk 8i nispeten iyiydi görece düzelmeler oldu, bunda önceki iktidarın Kemal Derviş ile acı reçetesi vs de etkili oldu. Küresel konjonktürün rüzgarnı arkasına aldılar, ucuz dolar gibi etkenler AB uyum yasaları vs vs...Tabi 2008 kapatma davasına dek iktidar-muktedir olma dönemi de vardı.
2010dan sonra nolduysa her konuda gerileme yaşandı, bütün kazanımlar gitti, AB falan hayal oldu. Pragmatik seçmen olsaydı yıllar önce iktidar değişirdi, Ferda Anıl Yarkın gibi "sonunaaa kadaaarr" falan demeye gerek yoktu, neticede yönetici seçiliyor duygusal olmanın alemi yok. Şimdi çıkmaz sokakta herkes ne olacak diye şaşkın şaşkın bakınıyor.

@mandown hocamın çok güzel bir sözü vardır, bu güzel söz için kendisine teşekkür ederim. Ama kendisinden af isteyerek biraz daha hafifleterek alıntılayacağım.

eskiden hukuk üstündü de sonradan bozuldu hep...


1980-2000

- asit kuyuları
- jitem
- faili meçhuller
- başarılı bir darbe
- karakollarda işkenceler
- kürtçe şarkı söyleyemeyen insanlar (şarkı la şarkı)
- başörtüsü taktığı için kendi ülkesinde zenci muamelesi gören küçük kızlar


2000-2020

- tescilli tip selahattin demirtaş içeride (yattığı yıllar şeref madalyası olmayacak)
- tescilli tip osman kavala içeride (ne ağaç ama!)
- pkk iltisaklılar khk ile şutlanıyor
- fetö iltisaklılar khk ile şutlanıyor
- başarısız bir darbe (darbeci gelenekten gelenlerin içi sızlıyor)
- kürtçe şarkı söylemek ülkeyi bölmüyor
- bu vatanın çocukları zenci muamelesi görmüyor


batı'nın ne kadar objektif olduğunu ve batı'nın ipine sarılanların ne durumda olduğunu gözler önüne seren bir tabloyu da ben derledim ve paylaştım. onların hukuk ve basın özgürlüğü konusunda açıkladıkları rakamların hepsi de benim için yok hükmündedir; kötü diyorlarsa da bilakis iyidir.

20 yıl. Dile kolay 20 yıldır bir koltukta şirket yönetir gibi ülke yönettiler.

Kukla bakanlar, vasıfsız “Milletvekilleri” ile hangi Milletin vekilliğini yaptıkları belli olmayanlar,

Daha düne kada teröristleri ülkeye sokup yemek faturalarını valiliğe ödetenler,

Bir koltukta kalınabilecek en üst süreyi doldurup hala daha parti genel başkanlığını bile bırakmayan başarısız seçimler geçiren siyasetçiler yüzünden hala iktidar olanlar,

Torpilin, liyakatsizliğin, kurumlardaki kadro yapılaşmasının maksimum olduğu dönemler ile art arda geçen senelerden sonra,

Türkiye’nin en kritik seçimi…

Son 20 yılda ülkemizde özgürlüğe dahil hiç bir şey kalmadı. Hukukun üstünlüğünü toplum tarafından sağlanmadıktan sonra da bir halt olmaz eğer hukuk olması gerektiği gibi çalışırsa o zaman işler yoluna girebilir başka bir yolu yok. Akılı dışı kararlar ve mantık kullanılmadığı için 20 yılda bu hale geldik. Verilerle ortaya koymuş OP.  20 yılın sonunda hala çok iyiyiz diyenlere bu verileri suratına yapıştıracaksın.

Hangi parti olursa olsun iktidara gelen bir partinin en büyük yanlışı, kendi çiftliği gibi olduğunu düşünmesi oluyor. İstedikleri gibi at koşturup, istedikleri kararları kabaca alabilecek olan insanlar mutlaka o çıkılan koltuklardan iniyorlar. Bu iktidar Türkiye’nin en fazla süre kesintisiz iktidarda kalanlarından oldu. Eğer iktidardan inerlerse neler olabileceğini tahmin edemiyorum. Çok karışık seçim dönemi oluyor. Gelen gideni aratmasın da, değişecekse öyle değişsin.

20 Yılda hayatımızdan bir çok şey çalındı, hukuk sistemi kendilerine çalışmaz, güçsüze çalışır oldu.
Basın özgürlüğü desen artı olarak bir şey sayamazsın, bir twit yüzünden içeri alınıyorsun hatta.
Yolsuzluk; hükümetten yanaysan hiç bir şey olmuyor, delillerle ıspatlarla kanıtla ama hükümetten olduğun için hiç bir yaptırım yok( Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'a noldu sadece görevinden alındı )

20 yılda birçok alanda geriye gittik, en çok da son 5 yılda bu geri gitme hızlandı. Milenyumun ilk on yılında dünya genelindeki bolluktan iyi yararlandık ama sonra her şey tepetaklak oldu. Ülke potansiyelini hiçbir zaman kullanamadı. Ne jeopolitik konumunu ne insan gücünü ne topraklarını verimli kullanabildi. Sistemin değişmesinden sonra ise ekonomiden insan haklarına, dış politikadan kişisel özgürlüklere her alanda tam anlamıyla sınıfta kaldı. Umarım Cumhuriyetin 100. yılında bir yeniden doğuş yaşayabiliriz.

Bunlara ekonomik sıkıntı, paramızın yaşadığı develüasyon, torpilin her kurumda referans adı altında kendini kabul ettirmesi, vasıfsız bakanlar, bir dönem haftalık değişen Merkez bankası liderleri ve diğer sıkıntıları da ekleyebilirsiniz. Mevcut iktidarın tek başarısı terörü eskiye göre son zamanlarda oldukça azaltmasıdır. Geçmişinde kol kola da girmişlikleri vardır.

Maalesef acı ama gerçek ama bu durumu halen kabul etmeyen milyonlar var bu sebeple bu düzenin kolay değişecek gibi durmuyor. Bilim dışı yönetilen ekonomi ile ancak bu kadar oluyor. Sürekli para basarak, faiz arttırmak yerine faiz indirerek paranın değerini yerle bir ettiler orta direk ve fakir halk dahada fakirleştirildi zenginler ise servetlerini katladı.

Son 20 yılda ülkemizin geldiği durumu özetlersek ekonomik anlamda, çok çalışıp az kazandığımızı, az kazancımızın da alım gücünün az olduğunu ve ülke içinde büyük bir gelir adaletsizliği olduğunu ekonomi bölümünde açtığım çeşitli konularda veriler ile koymuştum. Bugünde demokrasi anlamında ülkemizin geldiği duruma bakarsak. Hukukun üstünlüğü sıralaması endeksine göre 2022 yılında 116. sıraya gerilemiş ülkemiz. Basın özgürlüğü sıralamasında ise 2002 yılında 100. sırada iken 2022'de 149. sıraya gerilemişiz. Yolsuzluk algı endeksinde ise 2002 yılında 64. sırada iken 2021 yılında 38. sıraya kadar ilerlemişiz. Bu veriler diyor ki ülkemizde hepimiz yolsuzluk olduğundan şüpheleniyoruz ama hukuk olmadığı için ve bunu haber yapacak özgür bir medya olmadığı için gittikçe kötüye giden bir ekonomik dar boğazın içinde hayatta kalmaya çabalıyoruz.



Kaynak: https://worldjusticeproject.org/rule-of-law-index/global

Kaynak: https://www.transparency.org/en/cpi/2022

Kaynak: https://rsf.org/en/index?year=2022