Author

Topic: 2009 yılında yaptığım analiz. (Read 306 times)

newbie
Activity: 140
Merit: 0
July 14, 2018, 04:54:36 AM
#22
Ozel sektor borcu da devlet merkez bankasi garantisi altinda olan borclar. Yarin obur gun bu adamlar caktirmadan pilini pirtini toplayip gitse ki nitekim zamaninda gidenler oldu. Bize kacacak hepsi ve dolarimiz zaten yokken bize kacacak
newbie
Activity: 75
Merit: 0
July 13, 2018, 06:21:06 PM
#21
"Ne yapsak ne etsek şu ülkenin ekonomik durumu bir türlü düzelmiyor" ne yapıyorsuz ki biz bu durumu düzeltmek için hiçbir şey yapmadık bu güne kadar eğer yaptığımıza inanıyorsan dur bir düşün derim sana kardeşim ...
member
Activity: 448
Merit: 10
July 13, 2018, 11:50:20 AM
#20
Ne yapsak ne etsek şu ülkenin ekonomik durumu bir türlü düzelmiyor ,bu açıklanan durumlar yıllardır konuşuluyor fakat uygulama konusunda ne kadar başarılıyız ,yada nerde bir yanlışlık var bunu çözmek gerekiyor.
newbie
Activity: 70
Merit: 0
July 13, 2018, 11:21:28 AM
#19
Dolar şu anda kontrol altına alınmaya çalışıyor.  TL’deki değer kaybının 2 boyutu var ;  İç ve dış boyut. Dış boyutta üç temel unsur var onlar da. ABD doları tüm para birimlerine karşı değer kazanması. İkincisi, faizler küresel olarak artıyor. Üçüncü faktör ise petrolün bir anda 80 dolara çıkması.
Petrol bağımlılığı araplardan başkasına yaramıyor.
453 Milyar dolar doğru bir rakam. Bunu nasıl ödeyeceğiz biz !! Allah yardımcımız olsun
newbie
Activity: 69
Merit: 0
July 12, 2018, 07:04:38 AM
#18
elinize aklınıza sağlık hocam. ben tüm bunları ülkemizi yönetenlerin de bildiğini düşünüyorum fakat neden uygulamıyor veya değiştirmiyorlar bir şeyleri anlamak güç.
newbie
Activity: 224
Merit: 0
July 10, 2018, 04:08:05 PM
#17
en temel sorun balon büyüme.içi boş büyüme gösteriyoruz ama borca batıyoruz.bunu önüne geçilmeli.faiz artırımını çok doğru buluyorum.düzlüğe çıkana kadar böyle olmalı.
newbie
Activity: 168
Merit: 0
July 10, 2018, 03:16:15 PM
#16
Yani borcu borçla kapatarak aynı zamanda kendi geleceğimizi de ipotek altına aldıracak adımlar atarak geleceğimizi karartıyoruz; peki farklı anlayışa sahip bir yönetim geldiğinde bu işleyişin sona erip devletin kendi borcunu çevirebileceği bir düzene minimum ne kadar sürede geçilebilir bir öngörüsü olan var mı?

Bu sarmaldan kurtulmak imkansız. Bunun tek yolu dış borçları reddetmek. Smiley
Bunun için yasal zemin hazırlıyorlardı aslında. Uluslar arası hukuka göre, eğer bir ülkede rejim değişikliği olursa (devrim veya cumhuriyet den başkanlık rejimine geçiş gibi)
o ülkenin dış borçlarını yok sayma hakkı var. Dolayısı ile bu gün kamu çıkıp yok borcum der ve kamu nun dış borcu sıfırlanır.

Bu durumda iç borçlar ve özel sektörün dış borcu ne olacak?

Yine aynı şekilde devletin iç borçlarını da yok sayma imkanı var. Yani bir kanun çıkarılıp kamu iç borcu da reddedilebilir.
Ancak bunun etkileri olacaktır. Çünkü Türk bankacılık sistemi yurt dışından kredi alıp devlete borç veriyor yıllardır.
Bu durumda bu bankaların hepsi batar.

https://i.imgur.com/C9p29YO.png

çok acayip bir sarmalın içindeyiz. Hükümet IMF borcunu bitirdik derken özel sektörün borcunu katladı.




Bu söylediklerinize göre kaçınılmaz son yaklaşıyor gibi "Ekonomik kriz" bu sene ödememiz gerekn borçları ödeyip çarkı döndüremezsek yakın bir zamanda krizle karşı karşıya kalacağız o zaman
newbie
Activity: 80
Merit: 0
July 10, 2018, 09:59:49 AM
#15
yaptığınız çalışmaya büyük saygı duydum, emeğinize sağlık. şuan ekonomik olarak bulunduğumuz nokta sözlerinizi tamamen doğrular nitelikte. ülkedeki yetkili kişilerin bunun böyle olacağını biliyordu diye tahmin ediyorum. yani içiniz rahat olsun, sizlik bir durum yok.
newbie
Activity: 238
Merit: 0
July 10, 2018, 09:56:29 AM
#14
Hükümetin ekonomik reformlar konusunda biraz sıkıtılar yaşadığı veye bu reformların iş çevrelerinin ciddi sıkıntıya düşeceği için itiraz ettiği aba altında sopa gösterdiği  yenilikleri ,bu yüzden hükümetler bunuları uygulamakta çok cesaretkar değil.
member
Activity: 728
Merit: 10
Trphy.io
July 10, 2018, 09:50:19 AM
#13
Aslında borcu olmayan devlet yok ama bizim açımızdan sorun şu ki bıçak kemiğe dayandığında mücadele edeceğimiz bir öz kaynağımız olmayacak. En azından benim görüşüm böyle  Sad
member
Activity: 350
Merit: 11
July 10, 2018, 09:30:11 AM
#12
Sonuç olarak sıraladığın ekonomik yaptırımların hemen hemen her dönemde hükümetlerin yapmak isteyipte bir türlü uygulamaya  koyamadığı veyahut uygulamakta zorluk çektiği maddeler.
legendary
Activity: 3248
Merit: 1531
July 10, 2018, 07:43:32 AM
#11
Yani borcu borçla kapatarak aynı zamanda kendi geleceğimizi de ipotek altına aldıracak adımlar atarak geleceğimizi karartıyoruz; peki farklı anlayışa sahip bir yönetim geldiğinde bu işleyişin sona erip devletin kendi borcunu çevirebileceği bir düzene minimum ne kadar sürede geçilebilir bir öngörüsü olan var mı?

Bu sarmaldan kurtulmak imkansız. Bunun tek yolu dış borçları reddetmek. Smiley
Bunun için yasal zemin hazırlıyorlardı aslında. Uluslar arası hukuka göre, eğer bir ülkede rejim değişikliği olursa (devrim veya cumhuriyet den başkanlık rejimine geçiş gibi)
o ülkenin dış borçlarını yok sayma hakkı var. Dolayısı ile bu gün kamu çıkıp yok borcum der ve kamu nun dış borcu sıfırlanır.

Bu durumda iç borçlar ve özel sektörün dış borcu ne olacak?

Yine aynı şekilde devletin iç borçlarını da yok sayma imkanı var. Yani bir kanun çıkarılıp kamu iç borcu da reddedilebilir.
Ancak bunun etkileri olacaktır. Çünkü Türk bankacılık sistemi yurt dışından kredi alıp devlete borç veriyor yıllardır.
Bu durumda bu bankaların hepsi batar.



çok acayip bir sarmalın içindeyiz. Hükümet IMF borcunu bitirdik derken özel sektörün borcunu katladı.


full member
Activity: 546
Merit: 100
July 10, 2018, 06:37:01 AM
#10
Ülkemizin sene sonuna kadar ödemesi gereken yüklü miktarda dış borç var ekonomi alarm zilleri veriyor ama paşaların keyfi yerinde şeker fabrikaları da özelleştirildi yakında vergi üzerinden vergi almaya başlarlar.
full member
Activity: 392
Merit: 101
July 10, 2018, 04:01:50 AM
#9
Yani borcu borçla kapatarak aynı zamanda kendi geleceğimizi de ipotek altına aldıracak adımlar atarak geleceğimizi karartıyoruz; peki farklı anlayışa sahip bir yönetim geldiğinde bu işleyişin sona erip devletin kendi borcunu çevirebileceği bir düzene minimum ne kadar sürede geçilebilir bir öngörüsü olan var mı?
legendary
Activity: 3248
Merit: 1531
July 09, 2018, 04:19:21 PM
#8
Hocam ben de Bilgisayar öğretmenliği mezunuyum, çalışmaya güzel bir yerden başlamışsınız ve sorunun kaynağını da taradığınız verilerden sahip olduğunuz ekonomi bilgisiyle kısa ve net bir biçimde ifade etmişsiniz; Tespitlerinize tamamıyla katılmakla birlikte dersten hangi notla geçtiğinizi de merak etmiyor değilim  Cheesy

100 Üzerinden aldığım notu hatırlamıyorum ama Önsöz fazla laubali olduğundan mütevellit, B- idi galiba. Smiley

Hocam analizinizden çıkardığım ve gördüğüm nokta şu devlet vergilerle geçiniyor ve geleceğe yönelik iç tüketim planı ve buna hazırlık nufus planı bunu  getireceği sıkıntılar ve ihracatı arttırma konusunda hiç birşey yapmıyor sürekli dış borcu arttıracak ve 3 yıl sonra gene devletten para çıkmasına neden olacak fizibilitesiz köprüler yollar yapıyor bu sevdadan vaz geçilmez ise devletimizin gelecekteki 10 yılı iflas olarak görülüyor.

Borcu öteleyebildiğiniz sürece bu çark döner. Öteleyemez hale geldikleri zamanlar oluyor, o zaman da elde kalan kit leri satıyorlar oda bittiği zaman HES lisansı satıyorlar, oda bittiği zaman elektrik dağıtım işini özel sektöre satıyorlar, oda bittiği zaman aynı şeyi doğal gaz, su ile devam edecekler. onlarda bittiği zaman madenleri satmaya başlarız.. ay pardon madenleri zaten satmıştık dimi. Smiley  Bu böyle gider merak etmeyin.

2009 yili icin oldukca basarili bir calisma olmus. Bence bunun uzerine o gunden bugune de bir devam calismasi yapilabilir.

Olabilir aslında, zaman ayırıp olayı detaylandırmak lazım.
jr. member
Activity: 196
Merit: 4
July 09, 2018, 03:49:48 PM
#7
2009 yili icin oldukca basarili bir calisma olmus. Bence bunun uzerine o gunden bugune de bir devam calismasi yapilabilir.
sr. member
Activity: 588
Merit: 251
July 09, 2018, 03:00:38 PM
#6
Hocam analizinizden çıkardığım ve gördüğüm nokta şu devlet vergilerle geçiniyor ve geleceğe yönelik iç tüketim planı ve buna hazırlık nufus planı bunu  getireceği sıkıntılar ve ihracatı arttırma konusunda hiç birşey yapmıyor sürekli dış borcu arttıracak ve 3 yıl sonra gene devletten para çıkmasına neden olacak fizibilitesiz köprüler yollar yapıyor bu sevdadan vaz geçilmez ise devletimizin gelecekteki 10 yılı iflas olarak görülüyor.
jr. member
Activity: 238
Merit: 4
W12.io ▬ Blockchain protocol
July 09, 2018, 12:09:40 PM
#5
Hocam ben de Bilgisayar öğretmenliği mezunuyum, çalışmaya güzel bir yerden başlamışsınız ve sorunun kaynağını da taradığınız verilerden sahip olduğunuz ekonomi bilgisiyle kısa ve net bir biçimde ifade etmişsiniz; Tespitlerinize tamamıyla katılmakla birlikte dersten hangi notla geçtiğinizi de merak etmiyor değilim  Cheesy
full member
Activity: 322
Merit: 100
July 08, 2018, 06:34:49 PM
#4
Baya eskiye dayalı bir analiz olmuş,tabi geçmişten günümüze kadar bir çok tahmin yapıldı ve yapılmaya devam ediyor bunların bir kaçı tutuyor ama analiz yapmak farklı tahmin yapmak çok farklıSmiley
sr. member
Activity: 642
Merit: 259
July 08, 2018, 03:37:24 PM
#3
Birilerinin bu analizi görüp kendine çekidüzen vermesi imkansızdı. Keşke biyerlerde birileri görüp değerlendirebilseydi. Tabi siz çalışmanızı sadece bunun için yapmadınız
Birilerinin bu analizi görüp kendine çekidüzen vermesi imkansızdı. Keşke biyerlerde birileri görüp değerlendirebilseydi. Tabi siz çalışmanızı sadece bunun için yapmadınız
Ona bakılırsa bir cok kişi bircok tahminde bulundu ve öngördükleri şeylerin hepsi cok farklı bir zaman dilkiminde oldu ama kimseye anlataadılar ne olucagını simdilerde ise sadece oylesine dinleniyor ve okunuyor bu adamlar.
jr. member
Activity: 126
Merit: 1
July 08, 2018, 03:28:35 PM
#2
Birilerinin bu analizi görüp kendine çekidüzen vermesi imkansızdı. Keşke biyerlerde birileri görüp değerlendirebilseydi. Tabi siz çalışmanızı sadece bunun için yapmadınız
legendary
Activity: 3248
Merit: 1531
July 08, 2018, 03:25:03 PM
#1
Değerli forum üyeleri,
2009 yılında Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesinde Bilgisayar programcılığı okurken, Genel Ekonomi dersinde bir dönem ödevi verilmişti.
Bir kaç gündür forumda Ekonomi başlığı altında okuduğum yazılar bu ödevi aklıma getirdi. olduğu gibi aşağıda paylaşıyorum.

ÖDEV KONUSU :
“Türkiye’nin 2000 yılından bu yana kamu borçlarındaki gelişmeleri ve borç yapısındaki değişmeleri analiz ediniz”

ÖNSÖZ VE KAYNAKÇA

Sayın Hocam,
Ödev konusu okuduğumda önce bu konuda Internet üzerinden ulaşabileceğim kaynakları toparlamaya karar verdim. http://www.hazine.gov.tr adresinde Hazine Müsteşarlığı tarafından her ay süreli yayın olarak yayınlanan Kamu Borç Yönetimi raporlarını indirerek işe başladım. Her bir rapor ortalama 50 sayfa olup pdf formatındadır. Sistemde kayıtlı en eski Rapor 2003 Nisan ayına aittir. Yaklaşık 72 adet doküman bulunmakta. 50 şer sayfadan, 3600 sayfanın okunup irdelenip tabloların aylara ve yıllara göre karşılaştırılması gerekmekte.

Bir diğer bilgi kaynağı ise, Devlet Planlama Teşkilatının Elektronik Kütüphanesi (http://ekitap.dpt.gov.tr) dir.
Bir kaç farklı başlık altında analiz edilebilir verilere ulaşmak mümkün.
DPT nin süreli yayın arşivinde,
2001 – 2009 Temel Ekonomik Göstergeler yayınları,
1999 – 2009 Mali Piyasalarda Gelişmeler yayınları,
1998 – 2009 Ekonomik gelişmeler yayınları,
Aylık yayınlar halinde bulunmakta, arşivde yaklaşık 240 pdf doküman bulunmakta her biri ortalama 25 sayfa olmak üzere, 6000 sayfanın okunup irdelenip tabloların aylara ve yıllara göre karşılaştırılması gerekmekte.

Diğer bilgi kaynakları ise Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Elektronik Veri Dağıtım Sistemi (http://evds.tcmb.gov.tr/)  ve Türkiye İstatistik Kurumu (www.tuik.gov.tr) çevrimiçi arşivleri ve süreli yayınlarıdır. Bu adreslerde detay bilgisini verdiğim ilk iki kaynaktan çok daha fazla veri bulunmaktadır.

Bunların dışında çeşitli üniversitelerdeki master tezleri, işletme finans dergisi gibi birçok dergide yayınlanmış makaleler mevcut. Bunların da özet ve derlenmiş bilgiler olmaları açısından kısa yoldan özet bilgiye ulaşmak adına incelemek gerekmektedir.

İncelenip derlenmesi gereken veri miktarı 10.000 sayfanın üzerindedir. Ayrıca elimizdeki bu verileri hangi yöntemlerle analiz edeceğimiz yönünde bizi yönlendirmeniz gerekirdi diye düşünüyorum. Sonuçta biz bilgisayar programcılığı bölümü öğrencileriyiz. İşletme, iktisat, maliye gibi bir bölümde okumuyoruz.

Tüm bu bahsettiğim kaynaklardan ölçeklenebilir ham veriler derlendikten sonra, yapacağımız analizlerde ADF Birim Kök Testi, Johansen Eş-Bütünleşme Testi veya  Granger Nedensellik Testi testlerinden yararlanmamız mı gerekirdi? (Bunların ne olduğu hakkında detay bir bilgim yok sadece incelediğim bir kaç makalede ve kitap da karşılaştığım testlerin isimleri.)

Bu kadar kaynağı çok yüzeysel olarak ilgimi çeken başlıkları okuyarak, özetin özetini çıkararak incelerken, bizden bir doktora tezi değil kendi kişisel analizimizi yapıp bunu olabildiğince yalın bir dille kompozisyon şeklinde sunmamızı istediğinize kanaat getirdim.
Bu bilgiler ışığında yaptığım analizi anlatan kısa kompozisyonum aşağıdadır.







SON ON YILDA KAMU BORÇLANMASININ ANALİZİ

Son on yılda ülkemizde iktidar olan hükümetler politik kaygılarla kamu harcamalarının finansmanını tamamen borçlanma ve özeleştirme gelirleri ile karşılamaya çalışmıştır. Bu tür politikaların bir sonucu olarak ülkemizde kar eden tüm işletmeler satılmıştır. Buna rağmen kamu borçları sürekli olarak artmaktadır. Borçlar daha uzun vadeli borçlar alınarak ödenmekte ve ülkenin geleceği ipotek edilmektedir. Şahsen devletimizin borçlanmasına karşıyım ve alınan borçların genellikle verimsiz alanlarda harcanmasıyla birlikte bir süre sonra devletin iflas edeceği endişesini taşımaktayım.


Kaynaklara göre, Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk Kamu borçlanması 1933 yılında Fevzi Paşa-Diyarbakır demir yolu inşaatının finansmanı için yapılmış. 1980 li yıllardan itibaren ise borçlanma alışkanlık haline getirilerek hükümetler tarafından sıklıkla başvurulan bir finansman aracı haline getirilmiş.


Zamanla kamu borçlarındaki artışlar, ekonomide likidite azalmasına yol açtığından faiz oranlarını artırmakta ve bu etkileşim hem reel hem de mali sektör üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Son on yıl incelendiğinde, yıldan yıla bütçelerde, borçların faiz ödemelerine ayrılan pay sürekli büyümektedir bu bilgi ışığında ülkemizin borç-faiz sarmalına girmiş durumda olduğunu söyleyebiliriz.


Bunun yanında geçtiğimiz on yılda borç miktarı büyürken buna paralel olarak ülkede ekonomik büyümede gerçekleşmiştir. Bu bilgi ışığında son 10 yılda Türkiye ekonomisinde meydana gelen büyümenin en büyük kaynaklarından birisi borçlanmadır diyebiliriz. Yani, Türkiye ekonomisi borçlanarak büyümektedir.


Geçtiğimiz 10 yılda dış borçların azaltılmasına çalışılmış ve oransal olarak bu başarılmıştır. Buna karşılık iç borçlanmaya ağırlık verilmiştir. İncelediğimiz dönemde ülkemizin toplam dış borcunun detayına baktığımızda kamunun dış borcunun azaldığını bunun yanında özel sektörün yurt dışına borçlanmakta olduğunu görüyoruz.


Bu bilgi bize bankalarımızın mevduat sahiplerinden topladığı likiditeyi sanayi işletmelerine kredi olarak vermek yerine hazine ihaleleri ile olduğu gibi devlete aktardığını ve büyük sanayi İşletmelerimizin ise Türk bankacılık sisteminden sağlayamadığı likiditeyi yurt dışından temin ettiğini söyleyebiliriz. Nitekim yaşanan bankacılık krizi neticesinde el konulan bankalar ve TMSF operasyonları Türk bankacılık sistemi ile ilgili tespitin haklılığını ortaya koymaktadır.

Devletin borçlanma dışında en büyük ikinci geliri ülkemizde fahiş oranlarla alınan dolaylı vergilerdir. Bunlardan en bilinenleri Katma Değer Vergisi, Özel İletişim Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi dir.

2009 yılında küresel krizden dolayı Türkiye planladığı şekilde borçlanamadı bunun üstüne birde piskolojisi her yıl gittikçe kötüye giden vatandaşımız 2009 da kendini tamamen kapatıp, tüketimini minimuma çekince gıda ve sağlık dışındaki tüm sektörler kitlendi. Bundan dolaylı vergi tahsilatı ciddi oranda düşünce ülkemizde kamu maliyesi likidite sıkışıklığı noktasına geldi. Yapılan bir kaç aylık vergi indirimleri ile vatandaş yeniden tüketime sevk edilmiş piyasalar canlandırılmış ve dolaylı vergi tahsilatlarıyla hükümet günü kurtarmaya çalışmıştır.

2009 yılında yaşananlar göstermiştir ki, borçla büyüyen ekonomilerde olası bir likidite sıkışıklığı büyüme hedeflerine ulaşmada en önemli risklerden birisi olup, ekonomik istikrarı alt üst edebilmektedir.

Sonuç itibariyle, Ülkemizde istikrarlı ve sağlam bir ekonomik yapı için,
1) Borçlanmaya ilişkin düzenlemelerin
2) Vergilendirme sistemine ilişkin düzenlemelerin
3) Bankacılık sistemine ilişkin düzenlemelerin
4) Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasına yönelik yapılan düzenlemelerin
Çok ciddi şekilde yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.


Jump to: