Topic: 22 Mart Bu gün Dünya Su günü (Read 139 times)

Su kıtlığı ilk etapta sonbahar döneminde özellikle yağış azlığına bağlı olduğunu düşünenlerdenim. 2020 sonbaharı neredeyse yağışsız ve mevsim normallerinin üzerinde bir sıcaklıkla geçti. 2021 yılı ile beraber yağışlar görülmeye başlandı özellikle mart ayı tam anlamıyla hem karlı hemde yağmurlu geçti ve aysonuna kadarda yağmur görünüyor. Görülen bol yağışlar özellikle baraj ve göl seviyelerinde ciddi artışa neden olacaktır.

Her geçen yıl su sorunları baş göstermeye başladı. Önümüzdeki yıllarda savaşlar artık petrol yüzünden değil su kıtlığı yüzünden çıkacak. Petrolün ikamesi var ama suyun yok. Su yaşam için olmazsa olmaz büyük bir nimettir.

İstanbul barajlarındaki doluluk oranı son günlerdeki yağışların etkisiyle bir günde yaklaşık 2 puan artarak yüzde 68,64'e yükseldi.
Kaynak: https://www.mynet.com/iski-verileri-acikladi-iste-istanbul-barajlarinda-son-durum-110106765454

Evet o konuda haklısınız. Bu şekilde yağdığı zaman hiçbir anlamı kalmıyor. Yine baraj doluluğunun arttığı yönünde haberler okudum daha yeni fakat böyle böyle nereye kadar gidecek orası şüpheli.

Ben ülkemizin 3 tarafı denizlerle kaplı ve 4 mevsimin de görüldüğü bir ülke olduğu için su zengini bir ülke olduğumuzu sanıyordum.Normal bir konumda olsak şaşırmazdım ama su sıkıntısı çeken bir ülke konumunda olmamız beni şok etti.

Bu akşam televizyonda aşağıdaki videoyu gördüğümde dikkat çekmek için güzel bir video olmuş diyordumki meğerse Ziraat Bankası sulama kredisi reklamıymış.

https://www.youtube.com/watch?v=rs0Xq1C0AdY

Çok yakın zamanda yapılan bir habere göre yaklaşık 4 ay önce ülkemizin bu sene içerisinde su kıtlığı yaşayabileceği tartışma konusu olmuştu.

Kasım 2020 de hazırlanan kuraklık haritası şu şekilde.


Ülkemiz sanılanın aksine su zengini bir ülke değil tam tersine yılda kişi başına düşen su miktarı ile su sıkıntısı çeken bir ülke konumundaymış zaten.

Kuraklıkların sıklığı ve yoğunluğunun artmasının beklendiği bir yıl bizi bekliyor diyorlardı.Umarım dendiği gibi bir yıl olmaz.


görsel kaynak : https://www.dunya.com/kose-yazisi/turkiye-2021de-su-kitligi-yasayabilir/602645

Barajlar yapılarak suyu depolamaya çalışmanın sonucu yer altı su kaynaklarımızın azalmasına pınarların küçük derelerin kurumasına yol açtı. Bu kaynaklar yok oldukça doğa yeşilini kaybetmeye ve yeşil olmayınca ortam çölleşmeye sonuç susuzluğa doğru hızla gidiş arttı. Eskiden işlevsel olan DSİ vardı. Bu kurumun yeniden işlevsel bir hale getirilmesi gerekiyor. Önlem planları alınmalı. Her aklına gelen hes kurmamalı.

Su reklamları ve suyun önemi televizyonlarda sürekli oynatılmalı suya verilmesi gereken önemi fazlasıyla vermeliyiz su bizim başlıca yaşam kaynağımız güneş ve su olmadan yaşayamayız bu bir gerçek

Gidişat kötü  . Yaşam kaynagimiz olan su habire azalıyor. Bilinçli kullanmamız şart.Gecenlerde gördüm ilçemizde bir toplumsal deney gibi bir video çekmişler sahilde cesmelerimiz var hafif açık bırakıyorlar halkı gozlemliyorlar aldırış ediyorlarmi diye.Kimse banane deyip geçip gitmedi küçüğünden büyüğüne herkes musluğu kapattı bu durum okadar hoşuma gitti ki . Sanırım bilincleniyoruz da inşallah geç kalmamisizdir.

En sevdiğim sloganlardan birisi de su hayattır hayat güzel, gerçekten öyle hayatı seviyorsunuz, o zaman hayatı hayat yapan ana maddelerden birisi olan suya gereken önemi vermeliyiz,

Bu gün Ankara da yağış var sabah saatlerinde. Giydiğim mont siyah yağmur damlaları baktım iz yapıyor. Yagan yagmur değil resmen çamur. Havada çok kirli bir durumda. Suyun temiz kalması bu durumda nasıl sağlanır.

Dünya üzerinde yaşayan herkesin önüne şapkasını alıp düşünmesi gereken bir konu: SU!

Şu bir gerçek ki biz insanoğlu genel olarak musibeti tercih ederiz, nasihat yerine. Yani başımıza bir şey gelmeden anlamayacağız neyin gerçekten ne olduğunu. Su durumu da aynen böyle. Ne kadar belli bir kesim dikkat çekmeye çalışsa da olacaklar gayet net bir şekilde görülüyor bana göre. Kıtlık gelecek, kısıtlamalar gelecek, insanlar olmadık şeylerle mücadele edecek... Ondan sonra tepkiler yükselecek, devlet el atmaya çalışacak, yine bir kesim kayrılacak vs. vs...

Son 2-3 yıldır özellikle su sorunu göz önüne alınıyor ama halen piknik yerlerinden, cami önlerinde, araba yıkamaya gelen servis araçları, otobüs ve minibüsler görüyorum ben. Defalarca resmi kurumlara şikayet etmeme rağmen ne bir denetim, ne de bir yasaklama var.
Hayır bu adamlar araçlarını yıkıyorlar ve bunu yapmak için su parası bile ödemiyorlar. Haliyle araba yıkarken su tüketimi konusunda da cömert olabiliyorlar.

Bir gün su da sıkıntı olmaya başladığında yiyecekleri küfrü, hakareti düşünmeden hareket ediyorlar.

Son olarak da su kıtlığı da dahil dünya üzerinden karşılaşmakta olduğumuz veya tehdit durumunda olan her şeyin ana sebebinin artan dünya popülasyonu olduğunu düşünüyorum. Biraz fazla yakınlaşıyoruz. Sosyal mesafeden bahsetmiyorum ama şehir içinde, sahillerde, parklarda ormanlarda çok olduk sanki. Şehirleşme, tüketim çılgınlığı vs. insanları birbirine "fiziksel" olarak çok yaklaştırdı. Üstelik manevi olarak da bu kadar uzaklaştırırken... Yani bence dünya genelinde öncelikli olarak nüfus kontrolü olması gerekli. Önce kontrollü olarak artış durmalı ve  bir şekilde dengeye gelmeliyiz.

Oda dunya 4 senede bır gelen gunu olarak soyleyebılırız onun da bı onemı var yanı her gune bı deger atfetmek guzel ama en azından farkındalık ıcın boyle calısmalar gereklı

Yılın her günü bir şeye ayrılmış. Su günü bu günü vs vs. Tek boş gün 29 Şubat herhalde. Ona da  dünya artık günü diyelim bari 😀😀

Yurdumuz gerçekten tatlı su kaynakları konusunda vahim bir durumda. Ayrıca barajların doluluk oranlarının kaç defa kritik seviyelere indiğine şahit olduk. Yağmur da yağmasa vay halimize. Gelecekte hiç de iyi bir tablo beklemiyor hem bizi hem de aslında genel olarak dünyayı da.

İçinde bulunduğumuz coğrafyada su sıkıntısı çok fazla. Ders kitaplarında suyla ilgili yazılan ya da anlatılanlar eksik. Yurdumuz su kaynakları yönünden zayıf bir durumda. İçilebilir tatlı su kaynaklarımız zayıf. Son yıllarda yabancı ülkelerle imzalanan su kullanım anlaşmaları sonucunda durumun ne olacağını zaman gösterecek. Kıbrısın su sorununu çözmek için manavgat suyunu boru hattı ile kıbrısa gönderdik. Çıkan arıza sonucu yapana firmaya bu durumu düzeltmesi için inşaat maliyetinden daha fazla tamirat gideri ödendi. Su ilerde çok büyük sorunların kaynağı olacağa benziyor.

su o kadar önemli ki sayfalarca yazmakla bitmez. birkaç konum var benim de kuraklıkla ilgili. orada da bahsetmiş olmalıyım su hayattır. hayatın merkezi. 300 bin yıldır insanlar su ile beslenerek bugüne geldi. allaha bunun için ne kadar şükretsek az ama şükür yerine bu su kaynaklarına iyi bakıp diğer insanlara hazır hale getirmek boynumuzun borcu.

https://twitter.com/pusholder/status/1374070860953292802?s=20

Tam da böyle bir günde UNESCO'nun böyle bir öngörüde bulunması canları sıkıyor tabi ki. Dünya genelinde o kadar fazla su israfı var ki gitgide su kaynaklarımız daralıyor. Ve buna yönelik ciddi bir çalışma hala yürütülmüyor ne yazık ki. Olası bir kıtlıkta nasıl bir tablo oluşabilir diye düşünüyorum ve aklıma korkunç şeyler geliyor. Örneğin zenginlerin suya daha rahat ulaşması ve maddi durumu daha kötü olan insanların adaletsiz şartlarda olması gibi.

Bu sözü ilk defa 5.sınıfta ya da 6.sınıfta duymuştum o zaman babamın düsturunu çok iyi anlamıştım. Babamın meslek icabı birçok ilde bulunduk ve bulunduğumuz heryerde böyle yeşillikli sulak alanlı piknik alanlarını da bulurduk. Giderdik bir güzel mangalımızı yakardık ailecek stresi atardık eğlenirdik ama kalkmadan yarım saat kırkbeş dakika öncesinde babam ayaklanırdı. Bakardık etrafta ne kadar çöp varsa toplardı hatta bir keresinde böyle gölet demeyeyimde çay gibi ırmak gibi bir yerdeydik tam hatırlamıyorum o zamanlar baya da küçüktüm Babam paçalarını sıvamış ayakkabılarını çıkartmış elinde poşetle dalmış ne kadar çerçöp varsa toplamıştı. Millette böyle aval aval bakardı bense biraz utanırdım baba ya sen çöpçü müsün niye bizi utandırıyorsun gibisinden ama ağzımı açıpta laf edemezdim. Birkaç sene sonra bu sözü duyduğumda daha iyi anladım yaşadığımız çevrenin bizim hayatımız için olan önemini dahada ötesi çocuklarımıza torunlarımıza bırakacağımız dünyayı nasıl korumamız gerektiğini. Ondan sonra bende babamla beraber toplamaya başladım ne kadar çerçöp varsa her gittiğimizde. Bu bende de bir alışkanlık oldu arkadaşlarla otururken etrafı kirletmemeye çok özen gösterir olduğumuz yerden ayrılmadan önce etrafı bir güzel temizlerdim. İlk başlarda garipserlerdi dalga geçenler bile olurdu ama eşek değiller ya sonradan utanır onlarda bana katılırlardı. Bu doğayı sevme koruma yaşatma bilincini kazanan bir kişi etrafına da yayıyor. Böyle konuların böyle günlerini ilan ederek olmaz farkındalık bilinç yaratacak eylemler yapılmalı misal 11 kasım gibi...

Su kaynaklarının kuruyor olması büyük bir problem. Keşke dünya su günü ile birlikte farkındalığın artması yönünde çalışmalar da yapılsaydı. Bu aralar her işi kendi halletmeye çalışan belediyelerin olduğu birlik Su Manifestosu yayınlayıp imzalarını attılar ama bu iş belediye bazında çok sınırlı kalıyor.
Hem tüketimin önlenmesi hem de bilinçli tarımın bir an önce arttırılması gerekiyor yoksa iki nesil sonra insanlar duş alacak su bulamayacak

Son yıllarda bir çok tatlı su kaynağında görülen azalmalar ile suyun önemi hatırlatılmakta ve bir takım önlemler alınmaktadır. Özellik son 6 ay içerisinde yağış azlığına bağlı olarak baraj ve göllerdeki su seviyelerinde ciddi azalmalar gündeme gelmişti. Özellikle Salda Gölü hakkında Televizyonlarda ve internette haberlerini görmüştük. Beyşehir Gölü ile Eğirdir Gölündede su seviyesinde ciddi azalma mevcut. Buralar ile ilgili korumaya alındığı haberini duymuştum. Su kaynaklarımıza sahip çıkmalıyız canlılar için su çok çok önemlidir. Bilinçli sulama ve tüketimi yapılmalı yoksa ilerleyen yıllarda su sorunumuz daha ciddi seviyelerde olabilir. Her daim sularımızı ve çevremizi temiz tutmamız gerekiyor. Su tüketimi ve su kaynaklarının korunması konusunda bilinçlenmeliyiz.

Beyşehir ve Eğirdir Gölü hakkında kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/seyahat/galeri-beysehir-golunde-korkutan-goruntu-41388580/1