Dış katmanında bir şeyler olduğunu hepimiz biliyoruz. Gıdaya sabun gibi maddelerin temas etmesi çok doğru değil ama diğer türlü de üst katmanı gidermek pek mümkün değil. En iyisi kabukları soyup yemek, iç kısma geçiyorsa da gerçekten yapacak pek bir şey yok. Zaten genetiği de değiştirilmiş, tohumluktan itibaren bir şeyleri ile oynanmış. Muhtemelen bu nesildeki gıdalar ile beslenen herkes 20 yıl sonra kanser olacak, ilacı çıkarsa kurtuluruz yoksa hepimiz sağlık problemleri yaşayacağız
Hocam valla aynı durum benim başıma da geldi diyebilirim. Zamanını hatırlamıyorum ancak uzun zaman önce aldığım elmalardan birini dolapta unutmuşum ve varlığından habersizdim. Geçenlerde dolabı düzenlerken dikkatimi çekti ve dolabın ücra köşesinde duran elmanın kabuklarının renginin dahi değişmediğini görünce şaşırdım.
Soğuk hava depolarında tutulan elmaların bile zamanla renklerinde değişimler olabiliyor. Isparta'da bir süre bulunmuştum ve bu depoları görme fırsatım olmuştu ancak benim dolaptaki elma taş gibi duruyordu. Özetle kendi toprağımızda ata tohumuyla, ilaçsız bir ürün yetiştirme imkanımız yoksa veya bu tarz üretim yapan birinden ürünler almıyorsak yediğimiz hemen her şeyde bir şeyler çıkıyor. Ya bunları takmadan yemeye devam edeceğiz ya da tası tarağı toplayıp köye yerleşip kendi tarımımızı kendimiz yapacağız.
Köyde de kurtulamazsın ki, hiçbir şey olmasa sulama için açacağın kuyu ya da artezyende pestisit kalıntısı olacak, bir ihtimal toprağın kendisi de bulaşlı olacak, ya da sen özene bezene ata tohumuyla doğa dostu tarım yaparken yan tarladaki, hatta 5 kilometre ötedeki şuursuz 15 günde bir foşur foşur ilaçlama yapacak ve senin ürünlerin de aeresol şeklinde havada kalıp kilometrelerce yol katedebilen o ilaca maruz kalacak.
Çok istisnai şartları sağlayamayacaksanız gerçekten bu konuya fazla kafanızı takmayın çünkü kafayı yersiniz.
Durum o kadar vahim.