Author

Topic: Başarısızlıkların sebebi evlatların babalarının sırrı olmasından mıdır? (Read 106 times)

full member
Activity: 1414
Merit: 161
Yazıyı soluksuz okudum ve çok güzel buldum. Gençlerin üstüne her şeyi yıkmaya çalışan yetişkinler bir kere bile kendilerine dönüp, "İyi de biz ne yaptık ve ne yapıyoruz?" demiyorlar. Gençlerin hakkı yeniyor ama yine de en çok onlar suçlu oluyor nasıl oluyorsa. Nedeni de belli. Kendi inançlarına, taraflarına vs. ters düşen bir görüşe sahip birisi mi? Tamam, iş orada bitiyor böyle insanlar için. Kendilerini ölümüne savunuyorlar ama bir kere olsun karşısındakini can kulağıyla dinlemiyorlar.

Böyle yetişkinlerin hepsi bu gençliğe bir hayat borçlu.
legendary
Activity: 2436
Merit: 1366
Türkiye'de başarısızlığın yegane sebebi başarıyı yerli yersiz herkes üstlenirken, başarısızlığı kimsenin üstlenmemesidir. Medeniyet olarak sorumsuzuz, çalışanlar hiçbir zaman yeterince takdir edilip el üstünde tutulmadı bu ülkede, ne yazık ki bu anlayış değişmediği sürece ülkede pek de değişim olmayacaktır.
hero member
Activity: 1400
Merit: 536
Genis kapsamli bir yazi nereye cekersen cek sayfalarca arguman cikar, sosyolojiye de baglanir, psikolojiye de ve tabii ki siyasete de.
Tam bir saplama yapmam gerekirse: teflon tava.
Bu cografyada kimse sucu ustlenmez, herkes musebbinin karsi tarafta oldugunu soyler, son donemde de zxc kusagi bilmem ne, ihtiyarlar, orta yaslilar sucu kendinde aramiyor.
Cunku sucu kendinde aramak olgunluk, bilgelik gerektirir.
A partisi sucu B'ye atar, apartmaninda komsu sucu sana atar, meslektaslarin sucu sana atar, kolluk kuvvetleri kamuya atar, atar da atar, cunku bu toplumun ana maddesi teflondur. Iz birakmaz, yapismaz.
Sen ne talep edersen onu bulursun.
Basarisiz olabilirsin, aglayabilirsin, ancak aglarken de sucu baskasina atiyorsan suclu sensin.
hero member
Activity: 1204
Merit: 623
Bu yazıyı okurken aklıma eski devlet adamlarından birinin söylediği bir ucube laf geldi. Benim memurum işini bilir. Daha sonra yine aynı kişiye ait olan Bir kere çiğnemekten bir şey olmaz. Bunu yapanlar rüzgar ektiklerini bilmiyorlar mıydı biliyorlardı. Şimdi fırtına biçiyorlar. Her tarafta yolsuzluk arsızlık hırsızlık küçükleri sömürme yada gücü yetmeyenleri ezme . Şimdi aklınıza gelecek her her türlü garabetin temeli o zamanlarda atıldı. Şimdi gençleri aşağılama sözlerine itibar etmeme o zamanlara dayanıyor. O zaman da lise öğrencilerini içeri atmaya çalışıyorlardı. Gittikçe yozlaşan bir toplum içinde birey olma yolunda ilerleyen yeni nesili siz adam yerine koymayın. Onlarda dönsün sizi adam yerine koymasın. Hem de sağlam koymasın. Kimse kimsenin sırrı değil. Yaşadığımız yüz yıl içinde eski kafalara yer gittikçe daralıyor. İnşallah ta yok olacak.
legendary
Activity: 1358
Merit: 1000
Bugün sosyal medyada fıldır fıldır dolanırken bir yazı gördüm. Uzun yazıların ilk kısmı dikkatimi çekmezse 1M dahi verilse okuyamam okudukça vay anasını dedim ve ciddi ciddi düşündüm. Özellikle son cümle çok netlendirdi olayı kafamda. Siz neler düşünürsünüz bu konuda merak ediyorum.

Quote
Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum.
Yazılarınızda sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakınmalarınız oluyor?
Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz. Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim.
Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum.
Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?
Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?
Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayallerini çaldı ve geleceğimizi çürüttü. Bu soruları çalanlar lise öğrencileri mi?
Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor?
Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen mi?
Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında?
Sinemada 7 yaş üstüne uygun olarak işaretlenmiş filmde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu?
Lütfen artık gençliğe laf söylemeyi bırakın da yetişkinlere bakın ve “Sizler bu ülkenin geleceğisiniz!” gibi klişe sloganlardan vazgeçin.
Çünkü sizler bu ülkenin bugünüsünüz. Siz yaşadığınız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin bize ihale ediyorsunuz?
Kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz. Kan damlayan, şiddet kusan senaryoları siz yazdırıyorsunuz.
Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz.
Youtube fenomenlerini seyrediyoruz diye ağlaşıyorsunuz. Ama o fenomenlere film çektirip parayı götüren sizlersiniz.
Siz gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline gönderemezsiniz.
Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.
Yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz.
Alttan bir sürü dersiniz var, bize üst perdeden ahlak dersi veriyorsunuz!
Size bir şey söyleyeyim mi?
Yeni nesil pırıl pırıl.
Hiçbir sıkıntı yok.
Asıl sıkıntı, yeni nesle eski nesilleri unutturan yetişkinlerde.
Son iki yılda kaç tane film çekilmiş ve geçmişimizi anlatıyor.
Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençler için yazılmış acaba?
Siz dedelerinizin emanetine sahip çıksaydınız, biz de yarınları emanet olarak kabul ederdik belki.
Ama şu durumda hiç emanet alacak durumumuz yok!
Kusura bakmayın!
Geçmişini unutturduğunuz bir nesle, gelecekten ödev veremezsiniz!
Bu yüzden aranızda, “Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!” diye konuşup durmayı bırakın!
“Senin yaşında Fatih İstanbul’u fethetmişti!” diyerek demagoji de yapmayın!
Evet,
21 yaşındayım.
Ama Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta değilim.
Çünkü benim babam II. Murad değil,
hocam da Akşemseddin değil.

Alıntı: https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/salih-uyan/608599.aspx
Jump to: