Topic: Diderot Etkisi (Read 145 times)

Girer tabi hocam girmez mi? Jordan, Dunk falan efsane tabi. İnsan oraya girince kendini alamıyor başka şeylerden.  Dolabımda benim de giymediğim, giymeyi unuttuğum bazı ayakkabılar oluyor. Ancak kışlık-yazlık değişikliği ile fark ediyorum bu ayakkabım var mıydı diye. Tabi artık Jordan, Dunk gibi modelleri alacak para pek yok. Ayrıca yaş icabıyla bunları giymeyi de ikinci plana atmış oluyorum ama maalesef içimde bu aşk benim de bitmeyecek. Aynı düşünceye sahip birini görmek güzel sevgili @xzone.

Güzel konu, yalan yok bunu yaşamayan insan yoktur. Bence bunu özellikle ayakkabı ile yaşıyoruz. Sapasağlam sayısız ayakkabımız varken hem modası geçti hem de yeni bir ayakkabı giyme isteğiyle yeni bir ayakkabı alıyoruz ve bütün dolabı değiştiresimiz geliyor. Belki dolapta 10 çift daha giyilmemiş ayakkabı var, bir bakıyoruz güzel bir Dunk ya da Jordan çıkmış. Önce onu alıyoruz, sonra yeni bir şort yeni bir eşofman altı derken ayın sonunda 20 binlik alışveriş yapmış halde buluyoruz kendimizi.
Tam olarak buna girer mi, bence girer gibi

Konu insanların alışveriş çılgınlığını sanırım en iyi özetleyen şey. Hani ismini bilmediğiniz ama sizi etkileyen, bunu ben de yaşıyorum dediğiniz şeyler vardır ya, işte bu günlük hayatta benim çok sık karşılaştığım bir şey. İsminin Diderot olduğunu bilmeden, her seferinde neden bunları değiştirdim dediğim çok fazla ürün oldu. Özellikle internet üzerinden yaptığım alışverişlerde de bu oluyor. Belki kolay kolay işime yaramayan bir malzemeye o an tav olup sipariş veriyorum ve kredi kartı aidat zamanı yüklü borçların nereye gittiğini düşünüyorum. Sonuç ise bu : Diderot etkisi.

Cocukluğumuzda hangimizin adidas merak olmadı ki özellikle o halı saha ayakkabılarına. Böyle bir etki var kontrolü kaybettiğimiz zamanlar oluyor bir şeyler alıyorsak yada tüketiyorsak, tam olarak ismini şimdi öğrenmiş oluyorum ve detaylarını. Satıcılarda bu etkiyi tetiklemek adına ellerinden gelenlerini yapıyorlar kampanyalar ve pazarlama stratejileriyle.

Adidas eşofman alt kültürün elinde bugün. Çünkü çakma eşofmanlar her yerde. Ama çakma İphone pek bi başarılı olamadığı için statüyü belirlemeye devam ediyor İphone. Bana göre İphone Adidas kıyaslaması tam doğru diiiil. Ama benim de ihtiyacım olmayan bi çok şeyi satın aldığım oluyor. Kuponlar, indirim mesajları beni de kandırıyor çoğu zaman. Geçen gün hiç bi ihtiyacım yokken saklama kabı aldım ucuz diye. Bitcoin saklasam bari içinde. Şu Bitcoin'i sarımsaklayıp da mı saklasam.

Küçük bi değişiklikten sonra bi oda değiştirmedim hiç. Diderot etkisini tam bi şekil yaşamadım. Ama baya bi vakit geçiriyorum alışveriş sitelerinde. Yeni ürünleri takipliyorum. Bi anda bütün bi odayı değiştirebilirim ben de Diderot gibi.

Şimdi artık hayatın gerçeği enflasyon.Bu yüzden geçmişte ihtiyaç olup ertelenen her türlü ihtiyaç malzemesi artık geç olmadan alınması gereken statüye alındı çünkü bugün yarından ucuz.Bu yüzden insanlar ihtiyaç veya değil bakmadan erkenden alıp kenara atıp daha sonra ihtiyaç hasıl olunca kullanma taraftarı.Biraz da bu yüzden son yıllarda bu işin iyice cılkı çıktı.Başlıktaki etken önemli tabi ama insanların enflasyondan kaçmasının da bir başka yolu bu.Türk lirasında durmak yerine beyaz eşyada durmayı tercih ediyor Türk halkı.

Olmuşken en iyisi olsun, almışken bir defa alıyoruz zaten diye uzar gider böyle cümleler. Aslında imkan olsa herkes istediğini alsa, istediğini değiştirebilse de buna bir etki ismi dışında keyfi yapıyoruz desek. Sanırım bu etkinin bile bir zamanı varmış ki şu an bunu istese de yapamayacak olan çok fazla kişi var.

Bu etkiye kapılmanın sebeplerinden bazıları, paket halinde satılan mobilyalar, beyaz eşyalar ve kampanyaların sağladığı taksit imkanlarının cazip gelmesi olabilir. Yani bir koltuk alacakken uygun paket ve taksitlerle tüm evin eşyasını değiştirenler vardır.

İhtiyaç dışında alınacak şeylerde abartıya kaçmamaya dikkat etmek gerekiyor.

Genelde ev ürünlerinde oluyor ürünler kullanıldıkça eskiyor ve birini değiştirince diğerlerinide değiştirmek gerekebiliyor daha çok bu durum eşlerden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Son bir kaç yıldır harcamalarımı daha dengeli yapmaya çalışıyorum bir ürünü satın almadan önce ödeme altyapısını oluşturmaya çalışıyorum eğer böyle yaparsam ödeme konusunda genelde hiç zorlanmıyorum. Bir şey alacaksam bazende bir yerden kazandığım ekstra bir nakit ile aldığım zaman bütçeme dokunmuyor

Olmuşken en iyisi olsun diye de sihirli bir cümle var ki, Diderot’un başını yakan da bu düşünceydi. Diderot bir sabahlık değiştirerek borç batağına saplandı bizler hayatımızı değiştirecek şeyleri elimizin tersiyle itiyoruz. Hemen değiştiriyoruz ve sonuçlarını düşünmüyoruz bile. Hem pozitif olarak geçmişteki imkanlardan daha iyilerine sahibiz hem de negatif olarak daha kolay bozulabiliyoruz.

Birçok arkadaşım ornegin sadece oturma grubunu değiştirmeye karar vermişken kendisini bir anda tüm evi değiştirmeye kadar giden bir süreç içerisinde buldu, tabi burada asıl sebep gizli özne gibi görünüp tüm süreci ele geçiren kadınlar bence. Ay memeeeet bu takım tamam da bak TV buna uymadı, yok halılar görseli bozdu, vay efendim olmuşken mutfak dolabına da mı bir el atsak gibi girizgahlar ile erkeklerin canından bezdiren kadınlara selam olsun😀😀😀

Markalarda bunu çok iyi bildiği için müşteriler ile duygusal bağ oluşturacak girişimler yapıyor. Örneğin sponsorluklar. Markalar sevdiğiniz veya idol olarak gördüğünüz kişilerle işbirliği yapıyor ve insanlar da sevdiği veya idol gördüğü birinin x marka kullandığını görünce otomatik kendisi de kullanmaya ve onu benimsemeye başlıyor. İşlevsellik misyonu benimseyenler hariç markalar için işlevselliğin hiç bir önemi yoktur. Önemli olan müşteriyle sadakat kurmaktır. Bunu yaparken kullanıcı kitlesini doğru belirleyen markaların da para kazanmama ihtimali sıfırdır. Statü sembolü haline gelen markaların arka planında tamamen sadakat oluşturma eğilimi olduğunu düşünüyorum.

Arkadaşlar herkes alışveriş yapar. Bizler de alışveriş yaparız ancak bazen istemeden sizlerin de bir ekmek alacaktım konu nerelere geldi dediğiniz oldu mu? Diderot etkisi de buna benzer. İsmini Fransız Diderot’dan alır çünkü ilk defa bahseden kendisidir. Hoş, böyle değil onun yazdığı bir deneme kitabının çıkarımlarıyla (Eski sabahlığım için pişmanlık) , bu etkiyi adlandıran 1988 yılında kaleme alan Grant McCraken’dır.

Özetle; Diderot taaa 1760’larda eski bir sabahlığını yenisiyle değiştirir ve akabinde diğer tüm eşyaları da gözüne eski geldiği için sırayla hepsini değiştirir ve kendini yüklü bir borcun ortasında bulur. Bunların hiç biri değişmese de işi devam ediyordu ancak bir sabahlık ile her şey çepeçevre değişmiş oldu. Buyrunuz bu da Diderot’çuğum :



Günümüzde Diderot Effect için en basit tanım, ürünün işlevselliğinden ziyade sizi göstereceği kimlik, sizin bürüneceğiniz kişilik. Yani ergen çocukların Adidas merakını bu örnekle açıklayabiliriz. Ya da asgari ücretlinin son model iPhone merakını, krediyle çekip satın almasını…

Sizlerin bu etkiye maruz kaldığı bir anınız oldu mu? Bir keresinde Getir’den bir dondurma söyleyecektim, 1000 liralık ürün almıştım. Tam Diderot Effect sayılmasa da kendimi fazlasıyla aşmış bulundum. Ergenliğimde Adidas merakı bende de vardı itiraf ediyorum

Kaynak : https://evrimagaci.org/diderot-etkisi-nedir-ayni-firmanin-urunlerini-alma-meraki-bizi-nasil-tuketim-cilginligina-surukluyor-11498