Saat gecenin 2 si arkadaşlarımızla oturmuşuz sokak arasında adana dürüm yapan bir yere yemeğimizi yiyoruz. Bir anda 2 tane çocuk geldi yanımıza. İçlerinden bir tanesi kolunda zeus dövmesi olan arkadaşımızın yanına gelip bu melek mi diye sordu muhabbete girdi. İletişimi sağladıktan sonra da ortada duran ekmeklerden 1 tane verebilir misiniz dedi. Artık her gün para verir misiniz tarzı yaklaşımlara alışık olduğumuz için ilk başta çok ciddiye almadık durumu ve durun bakalım ne olacak düşüncesi ile arkadaşım bir dilim verdi, Çocuk yan masadan tuza uzanıp tuzlayarak kuru ekmeği yemeye başladığında dedim abim buradan ne yemek istersin ? Çocuk belki ucuz olduğunu düşündüğünden nezaket yaptı etti bilmiyorum fakat sadece çorba istediğini söyledi. Tekrar sordum bak et ye şunu ye vesaire. Çorba istedi. Verdik siparişini yemeği hapır hupur yedi.
Para lazım karnım aç diye gelen insanlara para vermektense oturtup bir yere yemeklerini söyleme taraftarıyım. Niyeti farklı olan zaten kaçıp gidiyor istediğini alamayacağını fark ettiğinde.
He bir de şöyle bir versiyonu da var bu işin, Büyükşehirlerde metrolarda veya üniversite önlerinde 'hayvanları koruma', 'doğayı kurtarma' adı altında poster ve dergi satan kişiler var. Eski basımlı dergileri toplamışlar, anket yapmaya geldik, hayvanları sever misiniz ? doğayı sever misiniz ? diyerek sizle iletişim kurup o tırt ve eski basımlı dergileri de 10 liraya 5 liraya fidan dikilecek veyahut mama alınacak bunun parasıyla diye bir sürü insana itekliyorlar. Herkes o şehirde 1 kere bu tongaya düşüyor sonra başka bir çeşidini uyduruyorlar.
Başlık sahibinin de dediği gibi:
Değişen piyasa koşullarına kendini uyarlayabilmek önemli bir mevzu.