Topic: Doğa'nın İnsanlığı Silkelemesi (Read 163 times)

Bu adeta bir döngü haline gelmiş gibi gözüküyor. Doğamız zaman içerisinde bir noktadan sonra işe el atıp insanlığın kaderinin değişmesine yol açabiliyor. Doğayı katleden insanlık olduğu için hak ediyorlar da diyorum açıkçası. Hümanist bir insan olduğumu söyleyemeyeceğim böyle bir dünyada. Doğa insanlığı artık öldürmese bile sağlam sinyaller yollayarak test edecektir ve kendine gelmesini isteyecektir. Ama insanlık buna olumlu bir geri dönüşte bulunmayacaktır ne yazık ki.

Yazık benim güzel ülkeme. sürekli yeni bir felaket. tüm bu olanlara rağmen hala rant için sözde dev projelere imza atmaya devam edileceğinden maalesef eminim.
doğa affetmiyor. gurbetten elimizden ne gelir oda aşikar. görüntüler içimizi kanatıyor umarım en kısa zamanda en az kayıpla bu günleri atlatabiliriz

Daha ne olabilir ki dedikçe hep daha beteri oluyor artık bunu herkes görmeye başladı. Bu yüzden bu açıklamaya ben de inanıyorum artık tam olarak. Doğayla dost olmadıkça doğa da bize güzel yüzünü göstermez, gösteremez ne yazık ki. Artık zor bir süreç bekliyor insanlığı.

Cok harıka bı soz var tarıh tekerrurden ıbaret dıe yokolus, dunyada yenı Canlılara yasam alanı saglamıs bı yok olus daha sonra dunya ınsanlar ıcın yasanabılır bı hale gelmıs ancak bız bu yasanabılır dunyamıza yapılabılecek en buyuk ıhanetı yapıyoruz yavas yavas dengelerını degıstırıyoruz

farklı sebeplerle benzer döngüleri yaşıyoruz... içinde bulunduğumuz dönem bir yok oluş eşiği olmasa da bir yok oluş eşiğinin başlangıç noktası olabilir diye düşünüyorum. bu yüzden bizden sonra gelecek olan nesillere durumun iyi aktarılması ve büyük bir farkındalık oluşturulması gerekiyor.

Doğadır insanı besleyen, suyunu, meyvesini, hayvanını verip beslenmemizi sağlayan. kızılderililere gittikçe hak veriyorum. günün birinde insanoğlu paranın yenilmeyecek bir şey olduğunu anlayacak ama iş işten çoktan geçmiş olacak. insanoğlunun gözünü para hırsı bürümüş, halbuki paylaşmak denilen şey bu kadar zor olmamalı.

Buzullar eriyecek, su savaşları çıkacak, su kıtlığı yaşanacak, daha bunun gibi çok etki bir araya gelince yok oluşun bir sonraki durumunda yaşayan canlıların herhalde tamamı yok olur, astreoid düşmüş, dış etkiden bahsediyoruz, lavlar püskürmüş dış etki, büyük depremler dış etki, tek insanlığın sebep olduğu iç etkiyi de biz yaşıyoruz, böyle giderse kendi dünyasının sonunu getiren garip bir tür olarak tarih sayfasında yer alacağız,

Sıradaki yok oluşun nedenlerinden birisi de buzulların erimesi olacak. Buzullar eridikçe dünyanın sıcaklığı daha da artmaya devam ediyor. Bu sıcaklık artışı tabi ki her seferinde 5-10 derece gibi olmuyor en fazla 1'er derecelik falan oluyor. Ancak bu 1 derecelik değişim bile dünyanın dengesini bozmaya yetiyor. Küresel ısınma dediğimiz olaydan dolayı mevsimler iyice birbirine girmeye başladı. Kışın yazı yaşar hale geleceğiz herhalde ilerleyen zamanlarda. İş çok ciddi boyutlara ulaştığında da insanlığın yaşamının da son bulacağını düşünüyorum.

Ben de küresel ısınma nedeniyle büyük çaplı bir yok oluşun gelmekte olduğunu düşünüyorum. (Küresel ısınma yok diyenler 100 yıllık ısı değişimini incelesinler). Bu yok oluşun nedeni kesinlikle kuraklık/susuzluk olacaktır.

Birgün sikerim lan yapacağınız işin diyip alayımızı taşa çevirecek doğa ana görecez ebemizi dedemizi Bu bahsettiğim kısım bir animeden alıntı diyebiliriz https://bitcointalksearch.org/topic/m.55540446 . Gün gelecek ya doğa insanoğlunu yutacak ya da biz dünyayı yutup başka gezegenlerde hayatımızı sürdürmeye çalışacağız!

Elimizde bolluk var. Dunya yasam icin cok uygun. Her seyiyle cok guzel. Buna ragmen degerini bilmiyoz. Dogaya karsi tasarruf ve koruma konularinda bilincli olmak lazim.

Dünyanın ve gezegenin kendi döngüsü evet, bu dengeye çomak sokarsan bu süreci hızlandırmış olursun. Doğada toprakta canlı olduğu sürece olanlara tepki verecektir bunun karşılığı doğal afetler, iklim değişiklikleri olacaktır, şuan taktık vitesi 5 e gidiyoruz kıyamete.

Genel bilgilendirme için çok teşekkürler.
Ancak burada bahsi geçen olayların insanla ilgisi yok. Yani bu örneklerde yaşananlar tamamen dünyanın ve gezegenin kendi döngüsü ve doğası gereği. Birilerinin doğayı kirletmesi ile alakası yok.

Bundan sonraki yok oluş insanlık için kıyametin kopması demektir.
Bugün aklıma İstiklal marşı geldi. "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda" cennetliği kalmadı gibi artık. Hala da yanıyor. Her yer yandıktan sonra bizim nesil adına yok oluş olmuş gibi. Yerine ağaç dikilirse bile bizim nesil büyüdüğünü asla görmez.

Doğaya en çok zararı insanoğlu veriyor başlıca sebep para kazanma hırsı dersek doğru olur.

Tarım ilacı kimyasalları ve gübre satan firmalar büyük çoğunluk amonyum nitrat ve türevleri organik olmayan gübre kullanılıyor gübrenin büyük bir kısmı yağmur suları ile akarsu göl ve denizlere ulaşıyor. Tarım ilacının %50 si sadece pamuk üretiminde kullanılıyor. Bu ilaç ve gübreler su kaynaklarını kirletiyor ayrıca kullanılan hibrit ve genetiği ile oynanmış tohumlar toprağı öldürüyor.

Dolaylı olarak ve bilerek ormanları tahrip ediliyor şehirleşme artıyor kirlilik çoğalıyor baktığınız zaman sürekli çöp üretiyoruz ve gelişi güzel fırlatıyoruz. Atılan atıklar genelde deniz kıyılarında biriyor eskisi gibi balık yok diyoruz çünkü eskisi gibi yaşamıyoruz başımıza gelen felaketler bizler için uyarıdır. Bu yıl müsilaj baş gösterdi eğer gerekli önlemler alınmaz ise daha kötü sonuçlar ile karşılaşabiliriz.

Altın aramak için doğayı katlediyoruz ve üstüne siyanür kimyasalını kullanıyor ne kadar önlem alsanızda siyanür suya karışıyor doğal olarak bu tarz altın çıkarılan yerlerde 5-10 yıl içerisinde kanser vakalarında ciddi artışlar olcak. Avrupalı şirketler kendi ülkelerinde izin vermedikleri için altını siyanürle çıkaramıyorlar ama ülkemiz yol geçen hanı olduğundan bu izni almak oldukça kolay olabiliyor.

Yakın gelecekte en büyük sorun su olacaktır tatlı su kaynakları her geçen gün azalıyor.

Memeli varlıkların bu yok oluşlardan dolayı uzun süre yer altında saklanarak hayatta kaldığı ve dinazorların neslinin yok oldu hep anlatıldı. Şimdi yeniden yer altı yolu bize görünüyor. Ozon tabakasının yok olması bizi yer altına sokar. micro buzul çağının oluşması bizi yer altına sokar. Buzulların erimesi bizi daha yükseklerdeki sığınaklara sığınmamıza yol açar. İnsanlığın şu anda yaptığı büyük binaların tamamı çöp duruma gelir. Kendi sonumuzu hazırlamaya devam ediyoruz.

Bu yok oluş tarihe insanların sebep olacağı bir yok oluş olarak geçecek herhalde gerçekten tabiata verilebilecek en büyük zararı veriyoruz bunun içinde hayvanlar, su alanları, ormanlar, buzullar daha sayılabilecek onlarca doğa var insanoğlu çok kötü gerçekten böyle ya

Böyle giderse çok zamanın kaldığını düşünmüyorum. İnsanoğlu iyice zıvanadan çıktı. Doğa canlı bir yapıdır ve bu yapı kendisine zarar veren organizmalara karşı savaş açabilir. Öyle ki geçmişte bir çok yokoluş vardır ve kitlesel halde bir çok canlı türü bu yokoluşlarda yeryüzünden silinmiştir.




Geçmişte yaşanan büyük yokoluşlara göz atalım :

Ordovisyen-Silüryen Yokoluşu
Ordovisyen döneminin sona erip Silüryen dönemine geçiş sıralarında günümüzden 450 – 440 milyon yıl öncesine rastlayan bir zamanda meydana geldiği hesaplanıyor. Yokoluş birbirlerinden yüzbinlerce yıl arayla iki büyük zirve halinde gerçekleşmiş. Ordovisyen sırasında yaşamın büyük kısmı denizlerde olduğu için sayıları büyük ölçüde azalanlar, trilobit, kafadanbacaklılar, graptolit gibi canlılar.  Paleontologlara göre bu olay sonucu hayvan ailelerinden %27’si, cinslerden %57’si ve tüm türlerin %60’ı ila %70’i yokolmuş.

Geç Devonyen Yokoluşu
375 – 355 milyon yıllar öncesi arasında meydana geldiği düşünülen bu uzun süreli yokoluş neredeyse 20 milyon yıl sürmüş ve aralıklı atımlar halinde gerçekleşmiş ve sonunda ailelerin %19’u, cinslerin %50’si ve türlerin %70’i yok olmuş.  

Permiyen-Trias Yokoluşu
Paleontologların 252 milyon yıl öncesine tarihlediği bu en büyük yokoluşa, yukarıda ayrıntısıyla açıklandığı gibi o zamanlar Pangaea süper kıtasının kuzey ucundaki Sibirya’da 2 milyon yıl süren yoğun volkanizmanın yol açtığı, ve denizlerdeki ve karalardaki tüm türlerin yüzde 96’sının yok olduğu belirlenmiş bulunuyor.

Trias-Jura Yokoluşu
Yaklaşık 200 milyon yıl önce meydana gelen bu yokoluşa,  Pangea’nın parçalanması ve Atlantik Okyanusu’nun açılış sürecini tetikleyen, Orta Atlantik Mağma Bölgesi adlı 11 milyon kilometrekarelik Kanada’dan daha büyük alanı bazaltla dolduran büyük bir volkanizmanın ya da bir asteroid çarpmasının neden olduğu tezleri çarpışıyor. Bu alanın kalıntıları şimdi o zaman bitişik olan Avrupa, Afrika, Kuzey ve Güney Amerikanın  kıyılarında bulunuyor.


Kretase – Tersiyer Yokoluşu
Kısaca K-T ya da K-Pg (Paleojen) Yokoluşu diye adlandırılan bu olay, 65 ya da 66 milyon yıl önce meydana gelmiş ve yine türlerin yarısını, bu arada kuşlar dışında dinozorların tümünü ortadan kaldırarak meydanı bu kez memelilere bırakmış.



Toplu Yokoluş Nedenleri
Yanardağ etkinlikleri sonucu bazalt (lav) selleri
Deniz seviyelerinde düşüşler
Okyanuslara asteroid darbesi
Uzun süreli ve büyük ölçekli küresel soğuma
Uzun süreli ve büyük ölçekli küresel ısınma
Okyanuslarda oksijen krizi
Yakınlarda Gama Işın Patlamaları ve süpernovalar