Değerli arkadaşlar tabii ki bizler çocukların katledilmesine karşıyız ve Kudüs bizim kutsal şehrimiz ancak Filistin halkı bizim bu desteğimizi gerçekten hakediyor mu?
Azerbaycan'ın İsrail'i desteklemesinin ardında yatan neden ne bunları araştırdım.
İşte Prof. Dr. Necmi KURT'un anlatımıyla filistin'in bize karşı ilán ettiği cihadla onbinlerce askerimizin çöllerde can vermesine sebep olan Şerif Hüseyin’in isyanının ve seneler sonraki pişmanlığının kısa öyküsü:Bizim ‘Şerif Hüseyin’ dediğimiz Hüseyin bin Ali, 1856’da Mekke’de doğdu. Sultan Abdülhamid’in iktidarı sırasında Arap bağımsızlığı hevesine düştüğü farkedilince İstanbul’dan ayrılması yasaklandı. Senelerce evinden dışarıya adım atamadı ama Abdülhamid’i deviren İttihadçılar akıl almaz bir iş yapıp Hüseyin’i Mekke’ye ‘Emir’tayin ettiler.
Derken Birinci Dünya Savaşı patladı ve Hüseyin’in İngilizler’le çok önceden başlayan teması semeresini verdi, kendisini ‘Hicaz Kralı’ ilán etti ve zamanın hükümdarı Sultan Reşad’ın ilán ettiği cihada karşı iki ayrı cihad bildirisiyle cevap verdi.26 Haziran 1916 tarihli ilk bildirisi ‘.”Türkler dinden çıktılar. İslám’ın kanunlarını ve geleneklerini ihlál ediyorlar. Artık Allah’ın emirlerine uymuyor, emredilenin aksini yapıyor, biz Araplar’ın asırlardır devam edegelen ádetlerine saygı göstermiyorlar” diye başlıyor, ‘Araplar’ın Türk idaresine karşı cihada girişmeleri farzdır…’ sözleriyle bitiyordu. 10 Eylül 1916’daki ikinci bildirisinde ise ‘.”İslam dünyasındaki bütün kardeşlerimi bu yıkıcı, bozguncu, aptal ve alçak kişilere (yani, biz Türkler’e) itaat etmemeye çağırıyorum. Allah’a itaat etmeyenlere itaat edilmez!’”diyordu.
İngilizler’in meşhur casusu Lawrens’in Arap kabilelere dağıttığı altınlar Arap dünyasına İstanbul’daki Sultan-Halife’nin ilán ettiği cihaddan daha cazip geldi ve Şerif Hüseyin’in başlatığı isyanla sadece Arap Yarımadası’nı ve Ortadoğu’yu değil, onbinlerce askerimizi de geri gelmemecesine oralarda bıraktık.
Ama bizim uğradığımız bütün bu kayıplar Şerif Hüseyin’e de birşey kazandırmadı ve hayalleri boş çıktı. Krallığından sonra ilán ettiği hiláfetini kendisine bağlı birkaç kabile dışında hiç kimse tanımadı, sonra talihi tersine döndü ve Arabistan Krallığı tahtını 1924’te Suudi Arabistan’ın şimdiki hákimi olan Suudi hanedanının kurucusu İbn-i Suud’a terkedip Kıbrıs’a kaçmak zorunda kaldı.
Şerif Hüseyin, 1931 Haziran’ının ilk haftasında Amman’da, sürgünde öldü. Başında bekleyenler ölümünden birkaç gün önce, henüz kendisini kaybetmediği sırada ‘“Osmanlı’ya kılıç çekmemeliydim. İhanetimin bedelini ödüyorum’”diye sayıkladığını ve liderliğini yaptığı isyanın ailesinin üzerine bir lánet, bir şeamet getirmesi endişeleri içerisinde can verdiğine şahit oldular.oğullarının hiçbiri yatağında can veremedi, ya bir suikastte yahut şaibeli ameliyatlarda ölüp gittiler. Uğursuzluk torunlarına kadar uzandı ve soyundan gelen birçok kral hayattan aynı şekilde ayrıldı.
Filistin’in halini padişah torunundan okuyun;
KUDÜS’te 401 sene boyunca devam eden hákimiyetimiz, İngiliz Generali Sir Edmund Henry Hynmann Allenby’nin 1917’nin 9 Aralık günü Araplar’ın ‘Babu’l-Halil’ yani ‘Hazreti İbrahim Kapısı’ mánásına gelen ‘Halil Kapısı’ dedikleri Yafa Kapısı’ndan şehre girmesiyle noktalanmıştı.
1914’te durup dururken girdiğimiz dünya savaşı sonrasında çöken cephelerimizin arasında Filistin de vardı. İngiliz ordusunun 7 Kasım 1917’de başlattığı son saldırıya karşı koyamamış ve çekilmeye başlamıştık. Önce Gazze’yi verdik, sonra 120 kilometre geriye gittik ve Suriye’de tutunmaya çalıştığımız sırada Filistin’in tamamı bir anda elimizden çıkıverdi.
Tam 401 sene boyunca başında İstanbul’dan giden idarecilerin bulunduğu Kudüs artık İngilizler’indi. ‘Böyle kutsal bir şehre at üzerinde girilmez’ diyen General Allenby, 9 Aralık’ta Yafa Kapısı’ndan Kudüs’e adımını attığı sırada birçok Avrupa ülkesinde kiliseler ‘zafer çanı’ çalmadaydı.
Demekki Arap-Filistin fark etmiyor; bizzat yöneticilerinin ağzından duydunuz; hepsi osmanlıyı arkadan vurmuşlar..Şimdi Kudüs’ü ve Filistin’i korumamızı istiyorlar
Şimdi, bunları yazdığım için málum çevreler ‘“Araplar isyan değil, bağımsızlık hareketi içerisindeydiler, onlar Türk düşmanlığı yapmadılar;Arap düşmanlığını bırak kendi işine bak” diyebilirler.
Kaynak:
https://necmikurt.com/filistin-osmanliya-ihanet-etmis-mi/Bazı Azerbaycanlılar neden İsrail'i destekliyorAzerbaycanlılar Filistin yönetiminin Ermeni Soykırımı adı altında bastırdığı 100. yıl pulu nedeniyle (Araştırmalarıma göre bu haber israideki Azeri asıllı yahudi bir basın kuruluşunun uydurma haberi) ve Ermenileri desteklediği iddiasıyla Filistin düşmanlığı yapılıyor. Ayrıca İsrail Azerbaycan'ı ilk tanıyan ülkelerden birisi.
Peki Azerbaycanlıların bütün bunlara rağmen İsrail'i desteklemesi doğru mu?Kesinlikle yanlış çünkü 1. olarak kesin ayet var:
Maide 51. Ayette:
"Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez." hükmü vardır.
Denilebilir ki her Azeri müslüman mı? Bunun hükmü var mı? Tabiiki her ayetin müslüman olmayana hükmü yoktur ancak İsrail'in Azerbaycan'ın bağımsızlığını tanıması iki nedenledir. 1. si İsrail içerisindeki Yahudi Azeri lobisi 2. si ise İsrailin ABD dostluğu ve RUS düşmanlığı. Yani Azerbaycan'ın Bağımsız olması değil Sovyetlerin bölünmesi sevdasındandır bu Bağımsızlık tanıma meselesi
Her ne olursa olsun Filistin halkı zamanında bizlere ihanet içinde olmuş olsa da bizler müslüman halk olarak ve bir Anadolu halkı olarak mazluma ve mağdura kucak açıp, zalimce davrananların tarafı olmamalıyız. Ayrıca bize ekmek verdi diye bir zalimin kapısında köle olmayı tercih etmemeliyiz. Azerilerin en büyük hatası ise İsrail desteğini kabul etmesinden dolayıdır. Zamanında İngilizlerin Filistin'e yaptığını şimdi İsrail Azerbaycan'a yapıyorDeğerli arkadaşlar hatam varsa düzeltirsiniz ve her türlü olgun yorumlarınıza açığım