Bana bu entryi @gospodin attı, ben de benim de halihazirda benimsedigim ilgi cekici bir yazi oldugundan sizinle paylasiyorum. Okuyan cok sey kazanir, okumayan zaten hicbir sey kazanamaz. O donemece cok az kaldi.
https://eksisozluk.com/entry/136441374 oncelikle,
(bkz: covid-19 sonrası dönem konut fiyatları/@vitruvius kadini)
(bkz: uzaktan çalışmanın kalıcı olması/@vitruvius kadini)
2020 pandemi surecinin basinda, nisan ayindan beri ozellikle dile getirdigim bir konu konut fiyatlariydi. o zamanlarda 0.64 aylik faiz ile dagtilan konut kredileri, %19'luk enflasyon ortaminda oldukca ucuz bir kredi idi. bugun de ayni durum soz konusu %18 yillik faiz ile %61 tuketici enflasyonu, %111 uretici enflasyonu olan yerde yine benzer bir firsat soz konusu. bunu gorenler tabii ki konut almak icin bankalarda kredi alabilmek icin siraya girerken, hala eksisozlukte emlak balonunun patlayacagina inanlar var. bunun tek bir aciklamasi var, cok kisaca, `rich dad poor dad` kitabinda da anlatildigi uzere `poor mind set`. `poor` `mind` `set` ne demek? yine eksisozlukte anlasildigi gibi `breville` kettle alamayan, `smeg` hamur mikseri olmayan, `bmw` marka otomobil alamayan insan demek degil, aksine bunu yapanlar da `poor mind set` sahibi insanlarin yapacagi seylerdir. cunku oyle bir eksiklik hissederler ki bunu bu tur finansal durumu bozan harcamalar yaparlar. cok basit bir sekilde zengin demek, yani en azindan gunumuz finansal sisteminin finansal olarak iyi kabul edilen bir olcut var, bu olcutun turkiye'deki karsiligi da `findeks`. merak eden varsa baksin, eger skoru 1650 altindaysa, sistem sizi fakir olarak kabul eder. bunlara inanip inanmamak size kalmis. ben uyariyorum. bugunku konut fiyatlarinin artisi, aslinda gecen sene yasanan kur ataginin dalgasi. bu daha da devam edecek. tam duruldugu anda yeni bir kur atagi gelecek ve yine bir tur daha konut fiyatlarinda artis olacak. peki nedir konutu bu kadar degerli yapan?
finansal sistemde varliklar, `asset`, iki cesittir, bunlari daha once de anlattik fakat tekrar etmek gerekiyor demek ki. bir de not olarak dusmek gerekiyor, bunlari anlamayan gercekten anlamiyor ve anlamayacak da. kabul etmeyecek. o yuzden, gelen reddiyeleri, ya da "bu ekonomiden mi anliyor", "sacmaliyor", "vasat, bos bos konusuyor" filan diyenlere zaten ulasmaya calismiyorum. onlari kapkaranlik bir gelecek bekliyor, zaten yazinin sonunda bundan da bahsedecegiz. biz devam edelim. bu iki varlik cesidi de biri `nominal asset` digeri de `real asset` yani nominal varlik ve reel varlik. nominal varliklara ornek, her turlu para birimi, paraya bagli kagitlar, yani borc senetleri, devlet tahvilleri vs. reel varliklar ise, domates, bugday, cep telefonu, otomibil, tarla tapan, konut vs. bu reel varliklar arasinda konut ve arsanin ayri bir degeri var. zaten bunu anlatmaya calisiyoruz. konut, bu varliklar arasinda, mallar arasinda yani, en uzun sureli ayakta duran ve en pahali olani. dolayisiyla, eskimiyor, icine girip yasayabiliyorsunuz. bugun 100 metre kare evin arsa haric insa maliyeti 600 bin lira. buna ragmen hala daha emlak balonu patlayacak deniyor. bu tip konunun cahillerinin dediklerine kapilabilecek olan masum insanlara yaziliyor bu yazi. ev fiyatlari dusmeyecek. enflasyon durana kadar ev fiyatlari dusmez! bugun zaten cok cazip krediler var. fakat bu krediler onceki firsata gore biraz daha finansal olarak rahat insan grubuna hizmet ediyor. bugun istanbul'da ismini zikretmeyecegim, 3 milyon dolara en ucuzunun satildigi bir projede 50 bin kisi siraya girmis vaziyette. bu insanlar da sanildigi gibi yabancilar degil, %80'i turk.
bugun ust ceyrek beyaz yaka maas ortalamasi 50 bin lira civarinda. yani aylik maasi 50 bin lira olan bu beyaz yakalilar, kisacasi 35+ olup, bir kurumsalda direktor duzeyinde gorevlerde olanlardan baslayan bir grup. bu insanlar, finansal ve egitim olarak kendi denkleriyle bir araya geldiklerinde, aylik 100 bin lira civarinda bir gelir ile cok rahat konut alabiliyorlar. turkiye'de refah bir yasam bugun bu skladan basliyor. ozellikle istanbul icin. cunku bunu da defaatle dile getirdigim gelir esitsizligi konusunun ilgi cekmemesi ile alakali. cunku kendisini zengin hisseden maasli kesim, kredi skoru 1500- olmasina bakmadan, bugun gereksiz harcamalar yapiyor. bu tabii ki son 2-3 senede olan bir sey degildi. 2012'de en son yenen hurmalar, bugun tirmaliyor kisacasi. ote yandan turkiye git gide kuresel dunyaya daha yakin hale geliyor ve bunun da fiyatardaki buyuk etkisi var. bunu soyle dusunmek lazim, turkiye'de kazanip abd'de yasamak gibi bir sey bu. zaten bu fiyatlarin da dengelencegi yer orasi. yani bugun turkiye'de para kazanip sanki berlin'de yasiyormus gibi harcarken eger finansal zorluk cekmiyorsa bir maasli calisan, ancak o zaman iste refah icinde yasabilir. bir sure icerisinde de zaten isler buraya gelecek. bu da enflasyonun tek haneye dustugu yerde gorecegimiz bir sey. tabii ki burada her sey kotu degil, maasli kesim icin de iyi seyler olacak o zamanlar. fakat dirlik en son maasli kesime gelecektir. nasil bugun abd'de saatlik asgari ucret eyaletlere gore degisse de 12-13 dolar civarindaysa, bu turkiye'de de olacak. bir sart var! turkiye'deki buyuk kurumsallarin dunya olceginde rekabet edebilir mal ve hizmet uretmesi sartiyla. baska bir deyisle, kurumsallarda calisan beyaz yaka bundan 10 sene sonra refaha kavusacaktir. o yuzden kesinlikle genlere tavsiyemdir, universite gereksiz gibi tartismalara aldirmadan, kendilerini belli basli konularda gelistirmeleri ve bu tur kurumsallarda calisabilir seviyeye cikarmalaridir. fakat asil refah boyle yine yasanamaz. bunun icin de yine `robert kiyosaki`'nin `qadrant` kavramina geliyor konu. merak eden acar okur.
emlak konusunu artik bir kenara birakiyorum. ekonomik olarak olacaklari yazinin en basindan verdigim iki eski entry ile de anlattigimi dusunuyorum. zaten bunlardan ilkini de `apple`'in subscription based iphone sevisi acmasi, gorenler icin belli basli sinyalleri veriyor. bundan sonra bir asama daha yasanacak ayni bugunlerde olanlar gibi o sefer de `universal basic income` konulari gundeme gelecek. ya da gelir eksikligi yasayanlara `top up` denen tamamlama fonlari olusturulacak. yani bugun dunya'da temel ihtiyaclari karsilamak icin gerekli min gelir diyelim ki atlik 2000 dolar mi? gelismis ulkelerin yonetimleri herkesi minimum 2000 bin dolar gelire kavusturacak. zannediyorum ki turkiye bu ulkeler arasina girecektir. fakat o gunku 2000 dolarin alim gucunu bugunku ile de kiyaslamamk lazim. hatta dolari da bugunku dolar gibi dusunmemek lazim. o muhtemelen dijital bir para olacak, yine dolar olabilir adi onemli degil, fakat nerelere harcanabilecegi belli olan bir currency olacagini soyleyebilirim. yani o 2000 dolarin, belli bir kismi yiyecek alisverisi icin harcanabilecek, belli bir kismi yine onceden belirlenmis, `predefined`, olarak harcanabilecek. yani oyle bir aylaklar ailesi bir araya gelip devletten toplam 8 bin dolar alip da para biriktirip, onunla da hisse senedi alip, 10 sene sonra zengin olamayacak. cunku artik bu tur firsatlar belli kisilere verilmeyecek. bu belli kisiler de zaten bu temel gelir yardimi alan insanlar olacak. benzeri maasli kesim icin de gecerli. yani beyaz yakanin da maaslarinin bir kismi paket halinde verilecek. bu maasin sadece belli bir kismi tamamen serbest bir harcamaya mukabil kullanilabilir olacak.kulaga cilginca geliyor olabilir, zaten eger olan biten hakkinda bilgi sahibi olmayan insana tabii ki cilginca gelecektir.
almanya'da bugun bir kilo antrikot 700 lira civarinda. turkiye'de ise iyisi 300 lira civarinda. cok az bir yol kaldi, bunu cogu malda kuresel fiyatlara yakinlastigini gorecegiz. bu donusumu ulkenin ben kaldirabilecegini dusunuyorum fakat nufusun %90'i bu fiyatlarin altinda ezilecek. peki kimler ezilecek? iste burada emlak balonu var diyenleri ezecek, universite okumanin anlamsizlasmasi diye yaygara yapanlari ezecek. kitap okumanin bir faydasinin olmamasi diyenleri ezecek. vaktinin %50'sini romantik iliskiler pesinde harcayanlari ezecek. tasra universitelerinden kendini mimar, muhendis, avukat sananlari ezecek. doktorlar yine bir sekilde kurtarir. kisacasi, sisteme gercekten herhangi bir katki sunmayan butun insanlari ezecek. yani artik evde bos bos oturup, aksam yatmayi bilmeyen sabah kalkmayi bilmeyen bir duzen ne yazik ki olmayacak. ha parasi olan icin isler iyi daha da iyi olmaya devam eder.
acikcasi bu donusumun bir sekilde turkiye'ye gelmesi gerekiyordu. cunku oturdugu yerden dil bilmeden, herhangi bir yetkinligi olmadan avrupa guzelleyen insanlarin, avrupa'da ya da abd'de herhangi bir ise kabul alamayacak insanlarin turkiye'de hak etmedikleri refahi yasamalarinin bir sonu olmaliydi ve o gun de git gide yaklasiyor. bu durumdan tabii ki isinde gucunde olan gercekten liyakatli insanlara herhangi bir negatif etkisi olmayacak, aksine bu insanlar zaten daha da iyi bir yasam surecekler. fakat maasli calisildigi surece, bazi ozgurluklerin de pragalandigini tabii ki gorecegiz. buna yapacak cok fazla bir sey yok. isin bu kismi biraz da siyasi.
hayatinin en verimli donemini, akp'nin secimi kaybetmesine bahis koyanlarin, "sunlar bir gitsin de isler duzelince ben de bakarim bir seylere" diyenlerin, ne yazik ki bu saatten sonra kendilerini kurtarmalari cok zor. konu cunku akp filan degil. bu olaylar ulus devletler uzerinde bir olay. bu olay sistemin toplam faktor verimliliginin yukseltilmesi operasyonu. bunu da zaten yapacaklar. buna en cok imkan veren gelismelerden biri de genellikle bu bahsettigim karakterdeki insanlarin zenginlik hayali kurmalarina imkan veren kripto teknolojileri. zaten paranin programlanabilir olmasi asil bu turbir degisimin onunu aciyor. bir de genel olarak paranin ne oldugunu anlamis olanlar, daha dogrusu paranin nasil `legitimise` edildigini bilenlerin, daha da dogru sekliyle, paranin bugun kredi oldugunu bilenlerin, onu issue edenlere verilmis bir borc senedi oldugu bilenlerin, (yakin bir arkadasimin guzel bir tabiri var, kuponsuz borc senedi diyor para icin), paranin sirkulasyon ettigi koridorlari bilenlerin bugun oldugu gibi yarin da onleri cok acik. zaten quadrant denen seyi cizmis oluyor bu sekilde de. cunku yukarida maasli calisanlari anlattik, dolayisiyla maasli calisanlari calistiranlari da konusmus oluyoruz. bir de iste meslek sahibi olanlar yani buna marangoz filan da dahil, ve son olarak da bu paranin ne oldugunu bilenler. artik sistem, daha net sekilde calismaya baslayacak kisacasi.
bu sistem, gercekten hicbir degeri olmayan insanlari `wipe out` edecek. hani hickimse hickimseyi begenmiyor ya ak koyunun kara koyunun ortaya ciktigi bir gelecek onumuzde bizi bekliyor. son bir viraj kaldi alinacak, o nasil bir musibet olacak bilemiyorum. fakat o sey her ne ise o da yasandiktan sonra bu bahsettigim seyler resmen aktif edilecek. kisacasi, kisisel gelisim icin cok fazla bir zaman kalmadi. fakat sifirdan bir hayat kurmak icin de yeterli bir sure var. bu sureyi nasil kullanacak kisi o artik kendi tasarrufunda.
turkiye'de insanlar birbirlerine cok benziyorlar, hatta elestirdikleri onceki jenerasyonlara da cok benziyorlar. mesela bugun gorece sehirli ve egitimli olanlar, -gorece diyorum cunku cogu ne egitimli ne de sehirli- koyluleri elestirirler, begenmezler. bir bakima haklidirlar da ya hani, neyse. simdi ciftci, gecen sene fiyati yuksek diye patates eder, hepsi ektigi icin, ertesi sene patates fiyati dusuk olur, lanet olsun patatese der ve sonraki sene yandaki komsusu ne ekerse onu eker. bu sefer de seneye onun fiyati dusuk olur, patates bu sefer cosar. bugun bu egitimli denen kesim de benzer sekilde hareket ediyor. 2010'larda insaat muhendisligi buyuk furya idi ve bu isi severek secenler bugun cezalandiriliyor, aynisi bugun de yazilim konulari icin gecerli, yazilimin fakat bir handikabi daha var, biraz futbola benziyor. yani yas 30'u gectikten sonra ciddi bir performans kaybi yasaniyor. bugun bunun isverenler farkinda, yani her on yazilimcidan biri yonetici pozisyonuna cikabilecegini dusunursek, dusen performans yuzunden alttan gelen gencler, bu yonetici olamamislari once egale edecekler, daha sonra da gececekler, ta ki onlar da once egale edilip sonra gecilene kadar. turk insani iktisadi dusunmeyi becerebilen bir toplum olusturamamis bir insan kalabaligi. bunun da iste olumsuz sonuclarini insanlarin buyuk kismi yasayacak. cok az bir kesim, bu finansal ve iktisadi dusunme becerisine sahip insanlar bundan faydalanacak tabii ki. benim nacizane onerim, finansal okur-yazarliginizi gelistirmeniz yonunde olur. fakat bu kavramin da ici bosaltildi ne yazik ki.
bu her seyi reddeden, kulyutmaz tavirlari bir birakmamiz lazim, bu kafa yapisi ile terakkinin imkani yok. liyakat sahibi olmayanlarin en cok konustugu, konusmak bir yana bir de yetki sahibi oldugu bir ulkede, -akliniza sadece siyaset gelmesin, ozel kurumlarda da oldukca cok sayida- bu kafa yapisi ile fakirlik kacinilmaz bir sey. rehaf tabana yayilmaz kesinlikle. turkiye abd gibi olur ama avrupa gibi olamaz. avrupa'da refahin genele yayilmasi gerektigini cunku once devrimlerle sonra dunya savaslariyla yasamis bir kit'a avrupa. abd ise bambaska bir ulke, turk insanin da ozendigi yer aslinda ne kadar dusmani da olsa bir yandan bu da tamamen kiskancliktan kaynaklanir, abd'dir. ben saniyorum ki turkiye abd gibi olacak bir ulke, abd'de de nasil bir gelir esitsizligi var zaten bilenler biliyor. abd gibi oldugu zaman ulkemiz, gibi derken abd kadar buyuk bir ekonomiden bahsetmiyorum, kendi icerisinde abd gibi olan bir ulkeden bahsediyorum, bir de bunun uzerine turk insani karakterini koyun, buyuk rezilliklerin de yasanacagi asikar. onumuzdeki donem, ust ceyrek mavi ve beyaz yaka icin nispeten iyi olacaktir, bugune nispeten. dogru islere yatirim yapan sermaye sahipleri, bugun olduklarindan on kat daha iyi olurlar. ust ceyrek mavi yaka kimdir ondan da bahsedelim, hani bazi beyaz yakalar hakir goruyor ya, adam isci 10 bin lira maas aliyor ben muhendisim 4 bin lira aliyorum diye. iste sen muhendis degilsin, ama o gercekten isci. yani bugun tupras'ta calisan bir isci ile hicbir buyume politikasi olmayan bir sahis ya da aile sirketinde calisan bir muhendis arasinda tabii ki tupras iscisi lehine bir fark olacak. tupras'ta calisan isci cok daha muteber demektir bu. sirf muhendis olacagim diye bir tasra universitesinde 4 yil boyunca univesite civarinda pusuya yatmis pilavcidan pilav yiyip diploma alan birinin tabii ki muhendis oldugunu soyleyemeyecegiz. fakat turk toplumunun cogu, gercekten bir sey olmak istemiyor, oyle gorunmek istiyor. bu kalibin icine ne koyarsaniz koyun calisir. zenginlik icin de gecerli bu herhangi iyi bir sey icin de. hickimseye kiymet vermiyoruz, kimseyi dinlemiyoruz, kimseye saygi duymuyoruz, her seyin en iyisini biz biliyoruz vs. artik bu kamburun sirttan atmanin vakti geldi. o veya bu sekilde o kambur sirttan atilacak. biz atmazsak zaten sistem atacak. o acidan da genel olarak ulkeden umudum yuksek. hak edenin hak ettigine kavusabilecegi bir gelecek bekliyor bizi. birey bazindaki soru su: ben gercekten neyi hakediyorum?