Topic: Fonların Sürdürülebilir Olması mı yoksa yüksek faizli fonlar mı? (Read 2208 times)

risk iştahına göre yatırım yapılacak elbette. ama her zaman tüm yumurtaları tek sepete koymayacaksın.

bize yazıyorlar bir sürü, ne kadar yatıralım.

herkese verdiğim cevap, Cryptomerian bizim işlettiğimiz, hukuki alt yapısı Kıbrıs ta kurgulanmış bir fon. yatırım yapaksan kaybedince üzülmeyeceğin miktarda yatır ve tüm paranı bize yatırma.

örnek yatırım dağılımı

%50 temettü veren hisse (mümkünse en az yarısı dow jones veya nasdaq hisseleri)
%25 döviz bonosu (özel/devlet dengeli)
%15-20 TL bonusu (özel/devlet dengeli)
%5-10 BTC

Bu BTCnin de %30 unun getiri hizmeti sunabilecek yerlerde değerlendirin. %70ini de birden çok online veya hardware cüzdanda tut

kim bana sorarsa bunu diyorum

Hocam peki ne yapmamız lazım? Fonlara katılmayalım mı?

Benim için bir fonun aylık getirisi%5'i geçerse o fon çok risklidir. Eğer adrenalin seviyorsanız fonlara girebilirsiniz. Ama criptomarian haftalık 0.40 net kar verilirken siz haftalık %4 lük fonlara girerseniz bu riskide kabul etmiş olursunuz.

Buradaki hesap çok basit. Risk = Kazanç

Eğer herhangi bir fiat, parite getirisi kadar kazandırıyor olsa ortada fx diye bir şey olmazdı. En azından bu formatta olmazdı. Forexte, 3 işlemle %2 kazanabiiliyorken bankaların gönderdiği 250K üzeri mevduatınıza %2 yıllık getiri mesajlarını görmezden gelmek çok doğal. Öte taraftan alınan risk çoğu zaman yüzlerce kat. Ama katılımcı çok rahat bir şekilde ihmal edebiliyor bu durumu.

Örneğin Bob'un fonu. 3 ay için %50 getiri demiş. %10 getirisi olsaydı kim yatırım yapardı bu fona? 3 ay sonra bitcoin olacak mı? Olursa kaç dolar olacak? Dolar karşılığı Türk lirası ne alemde olacak? Tüm bu bilinmezlerin ve kaşılığında oluşan beklentinin karşılığı %50. Bence çok makul.

Bu arada bizim küçük katılımcı olarak fx beklentimiz çok büyük olabilir. Ama o piyasanın balinasının yıllık hedefi %20'yi geçemiyor. Ne kadar piyasa yapıcı olursanız olun, bir hacim var ve bu hacimden kazanılabilecek miktar da belli. Aynı şey altcoin ticareti için de geçerli. Münferit olarak konuşuyorum, çoğu altcoin için 100 BTC ile 100.000 BTC yatırım karşılığı elde edilecek getiri birbirine çok yakın olacaktır.

Bu durum bir noktadan sonra fonların kapışmasına döner. Dönen çarka paralel giden her zaman kazanır...

Arkadaşlar bu başlığı bazı fonların yüksek faiz vermesinden ve tehlikeye dikkat çekmek için açmıştım. Bunu yaparkende yakın geçmişimizden örnekler vererek yapmaya çalıştım. Bankalar bile yüksek faize dayanamayıp batmışken buradaki fonlarında batmaması imkansızdı. Şimdi leonar76 nın meydanda olmadığı özel mesajlarada cevap vermediği konuşuluyor. Umarım geçici birşeydir. Yoksa çok kişinin canı yanacak.

O zaman büyük fonlara girmek hem riskli hemde az kazandırma ihtimali fazla

Buradaki kar marjı gerçekten yüksek ama belli bir yere kadar, daha önce guwera da belirtmişti 10-20 btc'den sonra piyasa yapıcı oluyorsunuz zaten.

Bob az önce senin konunda sorduğum sorunun cevabını burada vermişsin :-) Forex tecrübesi varsa hiç burada altcoinlerle uğraşmaya gerek yok. Ether  mesela sanal gerçeklik gibi geleceğin teknolojilerinden birisinin para birimi olamadıktan sonra ölmeye mahkumdur diye düşünüyorum bende.

Estağfurullah, altcoinlerin önemli bir kısmının çöp olduğu anlaşıldı, ha bana göre etherin de bir geleceği yok. Henüz dünya ekonomisi bitcoini kabul etmiş değil, bunun üzerine piyasaya yönelik teknoloji üretmek çok rasyonel değil, üretenler de genelde umut satanlar.

Dünya biraz böyle, birileri kazanırken birileri kaybedecek. Milyar dolarlık varlık yönetim şirketleri kar elde ediyorlar, piyasayı kendileri yapıyorlar zaten, küçük yatırımcı büyük oranda kaybetmeye mahkum.

Forexe ara vermiştim tekrardan başladım, btc, ltc güzel de paritesiz olmuyor.

Yakında fonların ağırlıklarını forexe kaydırırsam şaşırmayın

Arkadaşlar bunu söyleyen belkide bu forumdaki en iyi trader. Bob diyor ki altcoine girerseniz % 90 kaybedersiniz. Bende buna katılıyorum. +Bir şey daha söylüyorum; altcoin piyasasında yeniyseniz kaybetme yüzdeniz %99'dur. Kalan %1 ise tamamen şanstır. Ayrıca konumuz buradaki fonlar olduğu için ben hiçbir iddia fonuna girmenizi de tavsiye etmiyorum. Büyük risktir. Burada gireceğiniz fonların da hiçbir garantisi olmayıp sadece karşılıklı güvene dayalıdır. Eğer altcoinlerde şansınızı deneyecekseniz forumdaki fonlara katılın. Bu fonlardaki riskiniz daha az olacaktır.

100 tane altcoin alın bir yere not edin değerlerini, 6 ay sonra aynı 100 taneye bir daha bakın. %90'ı kaybettirmiştir. Öyle %10-20 de değil. Dikkatli olmaktan başka önerim yok hocam.

Bob bu altcoinler hakkındaki düşünceni merak ediyorum. Bitcoini Yeni yeni tanıyan, forumda yeni olan üyelere tavsiyen var mı?

Bizim ekonomimiz hiç bir zaman krizden çıkamadı, kredi destekli tüketime dayalı bir ekonomi nasıl ayakta kalabilsin, ben üzülüyorum bu dinamik yılların kaybedildiğine, olan bu zamanlara oldu.

Faiz artırımı her zaman kötü birşey değildir. Geçtiğimiz aylarda zamanında faiz artırımı olsaydı ekonomi bu kadar kötüleşmeyebilirdi. Bunu da unutmamak gerekir.

Burada faizi yükseltse mb, kimse iş yapmaz, etrafınıza bakın kimisi 100.000 kimisi 1 milyon kimisi 10 milyon ile bütçesine göre iş arıyor. Her ne kadar ekonomi teorilerine karşı da olsa bu yapılanlar, burası farklı bir ülke.

Şu an görebildiğim en iyi faiz ING Bank'ta (brüt %11,5), mevduata verdiği net faizden (%10.35) enflasyonu (2016: %8.5) çıkarınca yıllık %1,85 gibi çok komik bir reel faiz kalıyor elimizde. Ayrıca enflasyon hesaplanırken ne gibi oyunlar yapıldığını, düşük göstermek için ne kadar çırpındıklarını hepimiz biliyoruz.

Elimizde 2016 yılı boyunca mevduatta TL tuttuğumuzu varsayarsak %21 (2016'dan bugüne TL'nin dolar karşısında net değer kaybı) - %1,85 = %19,15 elimizdeki para yok oldu. Yani 2016 yılı başında ülkeye faiz için dolar getirip TL mevduatına yatıran bir yabancı yatırımcı bugün %19,15 zarar ederek çıkabiliyor. Hiçbir yatırımcı zarar edeceğini bile bile bir ülkeye yatırım yapmaz.

Eğer hükümet bize paramızın erimeyeceğini garanti eder yani faiz arttırırsa bu gibi fonlara ve dolara olan yönelim azalır ve biz de daha güvenli olan bankalara paramızı yatırırız, fakat hükümet faiz arttırmamakta (veya kaçak dövüşerek arttırmakta) ve baskıcı tutumunu her alanda sürdürmekte ısrar ederse bu gibi merdiven altı yatırımlara olan talep doğal olarak artacaktır.

Benim anlatmaya çalıştığım şey mevduata verilen düşük faizin insanları başka yollar bulmaya ittiğidir. Bugün burada bu fonlara talep varsa bu yüzdendir.

Banker Kastelli'nin iş hayatını yakınlarından, çalıştığı kişilerden dinlemiştim, rahmetlinin en büyük hatası her işe girmek oldu. Ticaret, inşaat, vs vs. Kadıköy'de, Caddebostan'da topladığı paralarla yaptığı apartmanları görebilirsiniz. ( Bu nakit çevrimini geçtim bu kadar çok sektörde iş yapmak bir organizasyon zaafiyeti doğurmuş.)

Tabiri caizse parayı her işe saçmış bankerler. Sürekli yeni mevduat toplamışlar.

Fonlarım konusunda da her zaman söylüyorum; sadece trade. Eskiden çok fazla işlem yapıyordum, şimdi onu da azalttım, haftada 1 işlem bile yaptığım oluyor artık. Alacağımı alıyor çıkıyorum.

Kişisel portföy yönetimi konusunda mesaj atan arkadaşlar bilirler, hepsine teker teker arz ediyorum; dikkatli karar verin, benden bir zarar gelmez ama benden aldığınız cesaretle etrafa paranızı saçmayın diye. (Diğer arkadaşları tenzih ederek söylüyorum bunu)

Sürdürülebilirlik konusuna gelince de, yatıracak 100 bitcoininiz varsa bunun 50'sini tek başına guwera hak eder. Bu işi resmi ve şeffaf bir şekilde yapıyorlar, aylık yüzde 4 ortalama ile de büyüyorlar sanırım.

Dikkatli olun, bol kazançlar.

eğer vurkaç yapacaksan yüksek faiz verip, kısa vadede keklikleri avlarsın, 1-2 yıl sonunda zengin olursun. bankerler gibi veya imar bankası gibi...

ancak gerçekten uzun vadeli planlanıyorsa, yüksek faiz değil, ne rasyonelse o yapılır ve ilerlenir. bugün en yüksek mevduat Türkiye`de Ziraat ve İş Bankasındadır...

Ana fikre istinaden açıkçası fonların *legal, *güvenilir, *hesap sorulabilir ve *şeffaf bir anlayışla yönetilmesi görüşündeyim. Küçükten büyüğe tüm yatırımlar ve vaat edilen yüzdeler hiç şüphesiz hepimiz için önemli ve bu tarz rakamlara ulaşabilmek için tabi ki güven esastır fakat çalışıp kazanan vergisini ödeyen ve nihayetinde kazançlarından ayırdığıyla yatırım yapan her normal vatandaş gibi benim de bu tarz durumlarda ilk baktığım ve görmeyi beklediğim başlıklar bunlar. İsterse ayda %500 vaat edilsin oranların tek başına bir manası olduğunu düşünmüyorum.

Bankerleri yaratan o zaman devletin kendisi. Bankalar enflasyonun altında faiz veriyorlar diye bankerleri yasal düzenleme ile ortaya çıkarmışlar ama denetleme faaliyetleri zayıf olduğu içinde tüm sistemi batırmışlardır. Rekabet güzeldir ama ipin ucunu kaçırmadıkça.

Bununla ilgili kafamızda bir belgesel projemiz vardı. Banker Kastelliden, Cumhuriyetin ilk yıllarına uzanan bankacılık faaliyetleri daha sonra günümüzdeki mortagage krizine uzanan. Güzel bir anoloji olmuş.

Fonlar hakkında birkaç tespitimi paylaşmak istiyorum. Bunun içinde biraz geçmişe 1980'lere döneceğim.
1980'li yıllar bankerler olayı ile anımsanır. Bankerlerin bankalar ile faiz yarışına girdiği, verdiği faizi sisteme yeni girenlerin paraları ile ödediği bir dönemdir. Bu dönem bittiğinde 2 banker öldürülürken, 10’u kaçtı, 5’i gözaltına alındı, 5’i tutuklandı ve 12’sinin iflası istendi. Bu küçük bankerler 200.000 civarında tasarruf sahibine 75 milyar TL civarında borç taktılar.Bu dönem sonunda 7 Bankaya da el konulmuştur.

Ülkemizde özellikle 1980’li yıllara doğru yükselen enflasyon oranı karşısında bankaların mevduata verdikleri faiz oranının düşük kalması, eksi değerler alması, karşısında alternatif mali aracıların yokluğu, boşluğun bankerlerce doldurulmasına neden olmuştur. Tıpki şimdi burada olduğu gibi. 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Yasası ödünç para verme işlerini bir kurala bağlamıştır.
 Bu yasa uyarınca alınan izinle ödünç para işleriyle uğraşanlara banker, yapılan işlere de bankerlik denilmektedir. Ne var ki 1980’lerin başlarında ne 2279 sayılı Yasaya, ne de Bankalar Yasası’na tam olarak uyulmuştur.

Bu dönemde Bankalar ve bankerler arasında savaş öyle kızışmıştır ki 1982 yılında enflasyon yüzde 30’lar düzeyinde iken Hisarbank’ın 1 yıllık mevduata yüzde 80 faiz vermesiyle ilk kriz de başlamıştır. Küçük bankalar kredi faizlerini düşük tutarken mevduat faizlerini ise yüksek tutmak zorunda kalmışlar. Faiz makası açılırken geri dönmeyen kredilerin yükünü kaldırabilmek için mevduat faizlerini daha da yükseltmek zorunda kalmışlardır. Bankalar kredi vermek için seçici olmaya başlamışlar, küçük işletmeler bankalardan kredi alamadıkları için bankerlerden yüksek faizlerle kredi almaya başlamışlardır. Aldıkları yüksek faizli krediler tüm karlarını sıfırlamış ve bankerler de alacaklarını alamamaya başlamış ve piyasada bir nakit sıkıntısı baş göstermiştir. Nakit sıkıntısı sonucu insanlar bankerlerden alacaklarını alamamaya başlamışlar ve bir panik havası oluşmuştur. Bu panik havası ise bir felaketle sonuçlanmıştır.

1982 yılı ortasında 3 bankanın (İstanbul Bankası, Hisarbank ve Odibank) önce yönetimleri devralınmış ve sonra 1983 yılı sonunda Ziraat Bankası’na devredilmişlerdir. Yine aynı yıl İşçi Kredi Bankası’nın faaliyeti durdurulmuştur. 1984 yılında Bağbank’ın faaliyetleri durdurulurken, İstanbul Emniyet Sandığı Ziraat Bankası’na devredilmiştir. Yine bu dönemde mali bünyesi bozulan Töbank önce 1987 yılında kamulaştırılmış ve 1992 yılında ise Türkiye
Halk Bankası’na devredilmiştir. Yine dönemin başında mali bünyesi bozulan ve bir kamu bankası olan Anadolu Bankası çare olarak 1998 yılında T.Emlak ve Kredi Bankası ile Türkiye Emlak Bankası adı altında birleştirilmiştir.

Bu forumda da şu an bir faiz yarışı olduğunu görüyorum. İnsanlar mevduat toplayabilmek için her defasında daha fazla faiz verme yarışına giriyorlar. Geri dönelim. 1980 yılında dört büyük bankanın yöneticileri bir toplantı yapıyorlar ve mevduata yüksek faiz vermeyi tartışıyorlar. İki banka kesinlikle yüksek faiz vermeyeceklerini açıklarken iki banka ise faiz yarışına girerler. O iki banka batarken faiz yarışına girmeyen iki banka halen daha faliyetlerine devam etmektedirler.

Devam edecek...