Author

Topic: Gençleştim resmen bu kadar mı farkeder :) (Read 61 times)

legendary
Activity: 1358
Merit: 1000
September 21, 2023, 12:35:35 PM
#1
https://www.youtube.com/watch?v=HVqmXkAkr2s&ab_channel=Aspoedios

Bu sene başında başlamış olduğum kurumsal iş akdimin feshini dün itibariyle gerçekleştirmiş bulunmaktayım ve baba ocağına geri dönmüş bulunmaktayım. Yukarıda bıraktığım videodaki gibi gerçekten bu kadar mı farkeder çok güzel rahatlık geldi. Bu süreç hakkında birşeyler karalamak geldi içimden. Umarım sizi sıkmaz ve bu durumları yaşayanlar için bir aydınlanma sağlayabilir.

-

Bekara karı boşamak kolaydır der atalarımız ne de güzel demişler. Bu atasözü özellikle ülkemizde iş hayatındakiler için şıp diye oturuyor. Bazı yurtdışı planlarım için vize konusunda biraz gecikme yaşadığımdan mezuniyet sonrasında boş boş oturmak yerine planlarım doğrultusunda deneyim kazanabileceğim bir yerde çalışma fikri ağır bastı. Birkaç farklı iş yerinde görüşmeler gerçekleştirdim ve onlar beni değil ben onları seçtim. Evet biraz egoist birisi gibi söylemiş olabilirim ama gerçekten de durum böyle oldu. Çünkü ben onlardan yaşamımı idame ettirebilmem için verecekleri işle yardım istememiştim. Ben onlardan kendimi geliştirebileceğim ve bu nokta da kuruma birçok şey katabileceğimi CV'mde göstermiştim. Görüştüğüm her şirkette benimle işe başlamak için tarih sormuştu ancak ben kendilerinden zaman istemiş ve uygun olduğunu düşündüğüm firma ile işe başlamıştım.


TANIŞMA EVRESİ

Farklı bir şehirde işe başlayacağım için anlaştıktan 1 hafta sonra tüm yerleşme işlerimi halledip işe hadi bismillah dedim. Kurumda ilk günler tüm gözler üzerimdeydi ve samimi olmayan samimilikleri çok net bir şekilde farkedebiliyordum. İster istemez böyle bir ortamda radarları her daim açık tutmak gerekiyor. İlk haftalarda yanımda canım cicim geçinenlerin bir süre sonra arkalarından atıp tuttuklarını görünce artık bir tiksinme geliyordu. Tabiki bu ortamda ciddi arkadaşlıklar kurmadım kurmak gelmedi içimden. Çaycıyla temizlikçiyle daha çok arkadaş olmuştum. Tabiki bu durumunda en büyük dezavantajı diğer kalan herkes tarafından ister istenmez dışlanma oluyor ve sürekli bir arkadan kuyu kazma girişimleri oluyordu.


İŞLERİ ÖĞRENME AŞAMASI

Çalıştığım kurumdaki birçok kişi ilgili üniversitelerin bölümlerinden mezun olup birkaç senedir çalışan kişilerdi ve azınlık bir kesim ise çekirdekten yetişme kimselerdi. Tabiki çekirdekten yetişen kesim ister istemez daha kalifiyeli kimselerdi. Ancak ne çekirdekten yetişme ne de ilgili üniversite bölümlerinden mezun olan ben iki kesiminde tam arasında kalıyordum. İki kesim arasında farkedilen bir savaş okları mevcuttu ama bunu havada oluşan şimşeklerden anlardınız. Birbirlerine karşı saygılı sevecenlerdi ama ilk fırsatta birbirlerinin böğürlerine bıçak saplayabilirlerdi. Ben ise bu iki kesim arasından çekirdekten yetişmelerle daha çok muhabbet kuruyordum diğerlerine nazaran. Çünkü diğerleri gibi ben bunun okulunu okudum havalarına girmiyordum.

ACEMİLİK BİTER

Hiç beklemediğim bir anda terfi teklifiyle acemiliğimi atlattığımı anlamıştım tabi bu ilk olmadı. Ancak nereden bilebilirdim ki Türk sinemasında olan o çekememezlik o yosmalıklar o ayak kaydırma çabalarını bu olay vasıtasıyla görebileceğim. Benden çok önce giren birçok kimsenin artık savaş oklarını bana doğrulttuklarını net bir şekilde görmeye başladım. Ancak benim açımdan herhangi bir sorun yoktu. İşe zamanında gidiyor, zamanında çıkıyor istenilen işleri zamanında ve çoğu zaman daha erken bitiriyordum ve yapmış olduğum görüşmelerden çok iyi sonuçlar alıyordum. Ve bu noktada diğer çalışanlardan gelebilecek olan düşmani zararlar hep suya düşüyordu.


SİVRİLMEMENİN ÖNEMİ

Hiç birşey bilmeden başladığım 4-5 ayda hemen hemen her noktada istenileni yapabilen birisi haline geldiğim için aranan eleman olduğumu düşünmeye başlamıştım. Ancak ister istemez bazı müdürlerim kendilerine rakip olarak görmeye başlamış beni. Her ne kadar orada kalıcı olmadığımı sadece tecrübe kazanmak için orada olduğumu vurgulasam da her seferinde ister istemez onların gücünü zedelediğimi düşünerek bullying yani zorbalıklar başlamıştı. Bunlar sinsi zorbalıklardı bunları çoğu kişi farketmeyebilirdi ama kişisel eğitimle kafa kırmış birisine de yutturamazsın ki abi ya Cheesy Alt kesim ve bazı müdürler karşılıklı ayağımın altına muz atıyorlar. Sanki bir garson geliyordu abi bu muzu sana yan masadan yolladılar bi basıp düşer misin dercesineydi yani Cheesy Ama haklı olduğum her seferde direk net bir şekilde karşılığımı vermesini bildim. O benim müdürüm yok büyüğüm yok şöyle yok böyle dinlemedim. Saygısızlıkla suçlandığım bile oldu direk ancak sakinliğini koruyan taraf ben olduğum için hiç birşey olmadı. Hard mode olan ülkemizde en keskin kılıç sakinlikmiş bunu burada öğrendim.


BÜKEMEDİĞİN BİLEĞİ ÖPECEKSİN

Artık çıkmamın yaklaştığı vakitler gelmişti ve çalışanlardan çoğunluğu artık benim benliğimi kabullenmişlerdi. Yıldıramayacakları bir karakter ve yardımsever bir meser#'dim. Ne yaparlarsa yapsın boşa çıkıyordu ( miting konuşması gibi oldu ama harbiden böyleydi Cheesy ) ve kin tutmuyordum ( en azından orası için öyleydi değmez bunlara diyordum Cheesy ). Ayağımı kaydırmak isteyen 2 müdür şutlanmıştı ve bende ayrılmak istediğimi belirttiğimde bana bunlardan 1 pozisyon önerilmişti elde tutmak için. Ancak kararımın net olduğunu belirtince kabullenmekten başka çareleri olmadı. Ancak 1 pozisyonu kurum içinden doldurmak istediklerinden gitmeden o kişiyi seçme görevini bana verdiler ve hakkaniyetli bir şekilde önerimi söyledim ve kabul gördü. Bu arkadaşım gerçektende bu mevkiyi hakediyordu ve giderken çok sıcakkanlı bir şekilde vedalaştık giderken şöyle birşey dedi: Sen benden birşeyler öğrenmek isterken ben senden çok şey öğrendim ve terfi aldım dedi işin komik tarafı onu benim önerdiğimi bilmiyordu  Cheesy .



Buraya kadar olan kısım benim yaşadıklarımla ilgiliydi ve benim açımdan zorlayıcı değildi. Çünkü bir zorunluluğum yoktu başta dediğim gibi bekardım Cheesy Ama diğer taraftan her ne kadar kuyumu kazmış olsalarda diğerleri için inanılmaz derecede zor ve saçmaydı. Müdürlerin işle alakalı alakasız işlerini yapmak durumunda kalabiliyorlardı. Bir sorun olduğunda birkaç kişi kuyusunu rahatlıkla kazabiliyordu. En kötüsü de haklı olsalar bile geçindirmek zorunda oldukları bir ev var ise zorla katlanmak durumunda kalıyorlardı.

Ne yazık ki artık her geçen gün kötüye giden ekonomi ile çocuklarımıza bu ülkede eğitim yatırımı yapmak yerine maddi bir yatırım yoluna gidilse çocuklarımız daha çok rahat edecektir. Çünkü yukarıda yazıp yaşadıklarımı ve daha kötülerini yaşayan bir çok yaşıtım ve hatta daha genç kardeşlerim var. Ve zaman geçtikçe daha da kötülerini bizlerin çocukları yaşayacak. O yüzden okulda öğrenemeyeceği şeyleri bizler öğretmeli gerçek hayata hazır etmeliyiz.  Değilse çok ama çok zor günler onları bekleyecek.

Peki sizlerinde böyle hikayeleri var mı? Ya da kendi işletmesi olup yaşadıkları sorunları yazabilecek var mı? Ve daha kamuda olanlarda ekleme yaparsa çok sevinirim. Üç kulvarda da ortak olan birşey varsa o da ülkemiz gerçektende hiç kolay değil.


Dipnot: yarın güzel bir paylaşımda bulunabilirim Smiley




Jump to: