Öncelikle geçmişte bir kurum içerisinde yaşanmış bu gerçek finansal kriz hikâyesi Joan ve Richard Sweeney tarafından yazılan ve 1978’de “Monetary Theory and the Great Capitol Hill Baby-sitting Co-op Crisis” (Para Teorisi ve Great Capitol Hill Çocuk Bakım Kooperatifi Krizi) başlığıyla yayınlanan bir makalede yer almıştır. Ben bu makaleyi ilk önce Paul Krungman’ın kitabında görmüştüm ve çok ilgimi çekmişti.Finansal okur yazarlık ve farklı iktisadi bakış açılarına faydalı olacağını düşündüğüm için sizlerle böyle bir yazı paylaşma gereği duydum.Bununla birlikte bu yazıda günümüzde yaşanan belli krizlerle korelasyon kurulmaya da çalışılmıştır.Umarım faydalı olur.Şimdiden keyifli okumalar diliyorum.Bu makaleyi yazan çift (Joan ve Richard Sweeney) 1970 yılında bir çocuk bakım kooperatifinin üyesiydiler.Bu dernek daha çok ABD'de kongrede muhtelif işlerde çalışan ve birbirlerinin çocuklarına bakmak isteyen genç çiftlerin oluşturduğu bir oluşumdu.Yaklaşık 150 çiftten oluşan bu özel kooperatif alışılmadık büyüklükteydi, yani hem çok sayıda potansiyel çocuk bakıcısı bulunuyordu hem de bu kuruluşu yönetmek -özellikle de her çiftin adil bir katkı koymasını güvence altına almak- önemli bir işti ve ciddi sorumluluk gerektiriyordu.
Benzeri birçok kuruluş gibi Capitol Hill Kooperatifi de sorunu extra kupon basarak çözüyordu. Bu kuponlar hamillerine bir saat çocuk baktırma hakkı veriyordu. Çocuklara bakıldığında, bakanlar çocuklarına baktıkları çiftlerden bakma süresine uygun sayıda kupon alıyorlardı.Sistem, yapısı gereği görevden kaçılmamasını sağlıyor ve her çiftin zaman içinde çocuğuna baktırdığı süre kadar çocuk bakmasını otomatik olarak güvence altına alıyordu.
Haliyle bu tarz bir sistemde yeterli miktarda kuponun dolaşımda olması gerekiyordu. Arka arkaya birkaç gece dışarı çıkmayacak olan ve acil dışarı çıkma planı bulunmayan bazı çiftler gelecek için yatırım amaçlı rezerv kupon biriktirmeye çalışacaktı. Bu birikim diğer çiftlerin rezervlerinin giderek tükenmesiyle karşılanacaktı ama zaman içinde ortalama olarak her çift büyük bir olasılıkla bebek baktıkları geceler arasında çeşitli geceler dışarı çıkabilmek için yeterli kupona sahip olmak isteyecekti. Capitol Hill kooperatifinde kupon basımı karmaşık bir işti: Kooperatife katılırken kupon alan çiftler, ayrılırken kuponları geri vermek, ama aynı zamanda çalışanlara ise bu kuponla ödeme yapmak zorundaydı. İşte günün sonunda kupon biriktirme sevdasıyla kooperatifin ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar az kuponun dolaşımda kaldığı bir dönem geldi. Sonuç çok ilginçti ve sistem bir anda tıkanmıştı. Kupon rezervlerinin yetersiz olduğunu düşünen çiftler çocuk bakmak için sabırsızlanıyor ve dışarı çıkmak istemiyordu. Ama bir çiftin dışarı çıkma kararı diğerinin çocuk bakma fırsatıydı; dolayısıyla çocuk bakma fırsatı bulmak zorlaştı, bu da çiftlerin özel durumlar dışında rezervlerini kullanmakta daha da isteksizleşmesine yol açtı, sonuçta çocuk bakma fırsatı daha da azaldı.
Özetle kooperatif durgunluğa girmişti.Şimdi okyanus ötesinde bir dernekte yaşanan bu krizin küresel anlamda yaşanan diğer krizlerle ne alakası var diyeceksiniz haklı olarak?Nobel ödüllü ekonomist Paul Krungman’ın da vurguladığı gibi “İster küresel hava koşulları, ister küresel ekonomi olsun, herhangi bir karmaşık sistemi anlamanın tek yolu modellerle çalışmaktır, yani sistemin nasıl çalıştığını anlamanıza yardımcı olacağını umduğunuz basitleştirilmiş sistem örnekleriyle”.Keza bu dernekte bunlardan biri.Çünkü Capitol Hill çocuk bakım kooperatifi ufak bir ekonomi modeliydi.Fakat yaşanan şey gerçek bir durgunluktu, diğer büyük/küresel çaptaki ekonomilerde olduğu gibi.
Bunun yanında bilindiği üzere iktisat biliminde kullanılan teorik modeller temelde kafa karıştırıcı ve bazen mantık dışı gelebilecek matematiksel kurgulardır ve çoğunlukla bu Capitol Hill hikayesinden de çok daha karmaşıktır; fakat verdikleri dersler genellikle Capitol Hill kooperatifi gibi basit hikayelere de uyarlanabilir. Şöyle ki hikayenin içerdiği iki önemli konuyu ele alalım: Bunların biri durgunlukların nasıl oluştuğu, diğeri ise durgunluklarla nasıl baş edileceğidir.
İlk sorumuz, çocuk bakım kooperatifi niçin durgunluğa girdi? Bunun sebebi tabiki de kooperatif üyelerinin kötü çocuk bakmaları değildi, belki iyi bakıyorlardı belki de kötü bilemeyiz.Asıl sorun kooperatifin üretim yeteneğinde değil, yalnızca “fiili talebin” eksikliğindeydi: İnsanlar nakit biriktirmeye (çocuk bakım kuponları) çalıştıklarından reel mallara (çocuk bakım süresi) çok az harcama yapıyorlardı. Buradan gerçek dünya için çıkarılacak ders şudur: Devresel bunalımlar karşısındaki savunmasızlığınız gerçek ekonomik gücünüz veya zayıflığınızla ya çok az ilgilidir ya da hiç ilgili değildir; iyi ekonomilerin başına da kötü şeyler gelebilir, geçmişte de geldiği ve gelecekte de gelebileceği gibi.
İkinci sorumuz ise bu durum,ekonomik durgunluk nasıl çözülmeliydi? Sweeney’ler makalelerinde Capitol Hill kooperatifinde çoğunlukla avukatlardan oluşan yönetim kurulunu sorunun aslında kolayca düzeltilebilecek teknik bir sorun olduğuna ikna etmenin epeyce güç olduğunu belirtiyorlar. Kooperatif yöneticileri sorunu önce, iktisatçıların “yapısal” diye adlandırdığı, doğrudan harekete geçmeyi gerektiren türden bir sorun olarak ele aldı: Tüm çiftlerin her ay en az iki kez dışarı çıkmasını şart koşan bir kural koydular. Fakat günün sonunda iktisatçılar galip geldi ve kupon arzı artırıldı. Sonuçlar inanılmazdı: Daha büyük kupon rezervleriyle çiftler dışarı çıkmaya daha istekli hale geldi, çok daha fazla çocuk bakım fırsatı yarattılar, bu da çiftlerin daha fazla dışarı çıkmak istemesine yol açtı ve bu böyle devam etti. Kooperatifin GSÇBH’sı -gayrisafi çocuk bakım hasılası, bakılan bebek birimleriyle ölçülür- hızla yükseldi. Bu çözüm çiftlerin daha iyi çocuk bakıcıları haline gelmeleri nedeniyle ya da kooperatifin köklü bir reform sürecinden geçmesi yüzünden gerçekleşmedi; sorun yalnızca parasal darlık düzeltildiği,para/kupon arzı arttırıldığı için çözüldü. Diğer bir deyişle, durgunluklarla sadece para basılarak mücadele edilebilir ve bazen (genellikle) şaşırtıcı bir kolaylıkla giderilebilir.
Elbette küçük bir ülkenin ekonomisi bile bir çocuk bakım derneğinden çok daha karmaşıktır.Daha geniş bir dünyada insanlar yalnızca günlük zevkleri için değil, geleceklerine yatırım yapmak için de para harcar (kooperatif üyelerini çocuk bakım işinde değil de çocuk parkı yapımında çalıştırdığınızı düşünün). Ve büyük dünyada aynı zamanda bir sermaye piyasası vardır, burada nakit fazlası olanlar bunu paraya o anda ihtiyaç duyanlara faiz karşılığında ödünç verebilir. Fakat işin esasları aynıdır: Durgunluk normal olarak halkın bir bütün olarak nakit biriktirmeye çalışmasından (ya da yaptığı yatırımlardan daha fazla tasarruf etmeye çalışmasından ki bu aynı şeydir) kaynaklanan bir sorundur ve normal koşullarda yalnızca daha fazla kupon veya para basılarak giderilebilir.
Kupon basan kuruluşlar modern dünyada merkez bankası diye bilinir: Federal Reserve, Avrupa Merkez Bankası, Japonya Merkez Bankası, TCMB vb. Ve gerekli olduğunda nakit ekleyerek ya da azaltarak ekonomiyi dengede tutmak onların görevidir.
Peki, bu iş bu kadar kolaysa, niçin ekonomik çöküşler yaşıyoruz? Merkez bankaları niçin daima tam istihdamı korumamıza yetecek kadar para basmıyor?
İkinci Dünya Savaşından önce politika üreticileri gerçekten de ne yapmaları gerektiğini bilmiyordu. Bugünlerde ise, Milton Friedman’dan başlayarak solcu iktisatçılara varıncaya dek tüm iktisatçılar yelpazesi Büyük Bunalımın fiili talebin çöküşünden kaynaklandığı ve Federal Reserve'in bu çöküşle büyük miktarlarda para enjeksiyonuyla/basımıyla mücadele etmiş olması gerektiği fikrinde birleşiyor.
Fakat bu o tarihte kesinlikle bilinen bir yaklaşım tarzı değildi. Hatta tanınmış çoğu iktisatçı, bunalımı ekonomide daha önceden oluşan üretim fazlalarının kaçınılmaz sonucu olarak gören ve hatta bunu sağlıklı bir süreç olarak değerlendiren bir tür ahlaki kaderciliğe saplanmıştı: Joseph Schumpeter, “iyileşme yalnızca kendi başına oluşursa sağlıklıdır,” diyordu. “
Çünkü yalnızca suni etkilerle oluşan her canlanma bunalımın neden olduğu sorunların bazılarını çözümsüz bırakır ve henüz giderilmemiş bir uyumsuzluğa, giderilmediği takdirde ekonomiyi yeni veya daha kötü bir krizle tehdit edecek bir uyumsuzluk ekler.
Bu tür bir kadercilik savaştan sonra ortadan kayboldu ve bir kuşak boyunca çoğu ülke dikkate değer bir başarıyla devresel/konjonktürel bunalımı aktif biçimde denetim altında tutmaya çalıştı; durgunluklar ılımlıydı ve genellikle çok sayıda istihdam alanı vardı. 1960’ların sonuna gelindiğinde çoğu kişi devresel bunalımların artık önemli bir sorun olmadığını düşünmeye başladı; hatta Richard Nixon ekonomiye “ince ayar” yapmayı vaat etti.
Bu bir böbürlenmeydi ve tam istihdam politikalarının trajik kusuru 1970’lerde açığa çıktı. Eğer merkez bankası yaratılabilecek istihdam konusunda fazlasıyla iyimserse, dolaşıma çok fazla para çıkarırsa sonuç enflasyondur. Ve enflasyon halkın beklentilerine derin bir biçimde yerleştikten sonra ancak yüksek bir işsizlik dönemi aracılığıyla sistemden kopartılıp atılabilir. Buna bir de fiyatları aniden yükselten -petrol fiyatlarının ikiye katlanması gibi- bazı dışsal şoklar eklendiğinde, Bunalım boyutunda olmasa bile, çok can sıkıcı ekonomik çöküşlere davetiye çıkarılabilir.
Fakat 1980’lerin ortasında enflasyon makul düzeylere inmişti, petrol arzı yüksekti ve merkez bankacılar sonunda ekonomiyi yönetmenin yordamını kavramış görünüyorlardı. Hatta olan kötü şeylerin, hiçbir işe yaramadıysa bile sonunda bu işe yaradığı şeklinde bir anlayışı güçlendirdiği düşünülüyordu. Örneğin 1987’de ABD borsası çöktü -bir günlük düşüş 1929 çöküşünün ilk gününün düşüşü kadar kötüydü.
Fakat Federal Reserve sisteme nakit pompaladı, reel ekonomi yavaşlamadı bile ve Dow Endeksi kısa sürede düzeldi. 1980’lerin sonunda merkez bankacılar enflasyonda küçük bir yükselme olmasından korktular, gelişen durgunluğun işaretlerini gözden kaçırdılar ve onunla mücadelede sınıfta kaldılar; ama bu durgunluk George H. W. Bush’un işini kaybetmesine neden olurken, sonunda bilinen ilaçla tedavi edildi ve ABD yeni bir sürekli genişleme dönemine girdi. 1990’ların sonlarında, devresel bunalımın tümüyle ortadan kalkmadıysa bile en azından etkin bir biçimde dizginlendiği rahatlıkla söylenebilirdi.Ta ki 2008 Küresel Krizine kadar.Şimdi de benzer bir döngünün içerisindeyiz.Önce parasal genişleme ardından birikim ve çöküş sarmalı ve devam eden Kapitalist düzen. Her ne kadar bu sistem içerisinde krizler çözülmüş bile görünse de aslında o çözüm yeni bir krizin fitilini ateşlemektedir her zaman.
“Kitaplarım, onları yazarken içtiğim tütünün bile parasını karşılamadı.” der Karl Marx.
En son 2008 yılında yaşadığımız küresel krizden sonra Bernanke’nin yorumunu da unutmamak lazım:
“Merkez bankaları durgunluğa karşı gerekirse helikopterden para saçmalı!”Ben Shalom Bernanke, 2006-2014 Amerika Birleşik Devletleri'nin merkez bankası başkanı olarak iki dönem
görev yapan Brookings Enstitüsü'nde Yahudi asıllı bir Amerikalı ekonomist. Görev süresi 2009'da dolmasına karşın
ABD Başkanı Barack Obama tarafından görev süresi uzaltılmıştır.Yararlanılan KaynaklarJoan ve Richard Sweeney tarafından yazılan ve 1978’de “Monetary Theory and the Great Capitol Hill Baby-sitting Co-op Crisis” (Para Teorisi ve Great Capitol Hill Çocuk Bakım Kooperatifi Krizi) makale
Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü ve Küresel Kriz - Paul Krugman
Das Kapital - Karl Marx
Modern Para Teorisi - Prof.Dr. İlker Parasız