Topic: Günümüz Türkiye’sinin en önemli sorunlarından biri :Liyakat (Read 217 times)

Konu başında anlatılan hikayeyi daha önce duymuştum. Tekrar okumak iyi geldi. Ben de -aklımda kaldığı haliyle- benzer bir hikaye anlatmak istiyorum...

24 saat üretim yapan bir fabrikadaki en önemli makine arıza yapmış. İşçilerin büyük çoğunluğu çalışamadığından, üretim durmuş ve sevkiyatlar aksamış.
Fabrikanın patronu hemen servisi çağırmış. Gelen mühendis, makinenin her yerini inceledikten sonra eline bir çekiç alarak kuvvetli şekilde vurmuş.
Arızalanan makine hemen çalışmaya başlamış. Patron da işçiler de hızlı gelen bu çözümden memnun kalmışlar. Mühendis, yanında getirdiği faturayı doldurarak patrona uzatmış.
Hizmet bedeli 100 USD yazıyormuş. Patronun tepesi atmış:
- "Bir çekiç darbesi için 100 dolar mı istiyorsun yani? Bu hiç adil değil!" demiş.
Mühendis hemen hesabını yapmış:
- "Efendim, çekiçle vurmanın bedeli 1 dolar. Çekici nereye ve hangi kuvvetle vurmayı bilmenin bedeli ise 99 dolar."

Liyakat kelime anlamıyla bize bir şeyler ifade ediyor ancak günümüzde bu konuda üzerine sıkça tartışılabilecek argümanlar var.
Şimdi A firmasının en alt kademesinden işe başlayan B kişisi çok çalışıyor, her şey çok iyi yapıyor ama 10 kademe yükselme imkanında en fazla 3-4 kademe yükselebiliyor. Ama C kişisi doğru bağlantılarla 8-9. kademeye bir anda tepeden inme olarak gelebiliyor. Çok saçma görünüyor değil mi?

Kamu kadroları da dahil yönetici sıkıntısı ülkemiz adına çok büyük bir sorun teşkil ediyor. Hal böyle olunca da maalesef birileri tepeden inme olarak yükselirken, diğerleri altta eziliyor. İşyerlerinde bu görevde yükselmeler için ne biçim şeyler oluyor insan görünce inanamıyor. Siyaset, hemşericilik, taraftarlık gibi gruplaşmalar sonucu hak edene hak ettiğini verme konusu gündemden kaldırılıyor. Bu uzun zamandır böyle. Buna yabancı dizi-filmlerde sıklıkla rastlanılan "yozlaşma" kelimesi ile tanımlanıyor.

Sadece kamuda değil özel sektörde de liyakat denen kelime literatürden kaldırılalı çok oldu hocam. Torpil, adam kayırma, yalakalık, karşılıklı menfaat ilişkileri hayatın her alanına yayılmış vaziyette. @Bobita'nın da dediği gibi Liyakatsizlikten şikayet edenlerin büyük bir çoğunluğu da aslında bundan nemalanamadığı işçin isyan eder hale gelmiş  maalesef.

Bir ulkede rusvet varsa o ulkenin iki yakasi bir araya gelmez, bu bana ait bir soz ama ne kadar sorunumuz olursa olsun bazilari daha onemli.
Rusvet de en onemlisi, kafanizi cevirip bakin rusveti ile unlu olan ulkelere; birinci sirada balkanlar, guney amerika, afrika, ortadogu
Demek istedigim anlasilmistir sanirim, liyakat ile rusvet cok benzer kavramlar...

Bu her şeyden önce Devletin malı deniz, yemeyen keriz mantalitesi ile oluyor kim şirketine işi bilmeyen layık olmayan birini iyi birini getirir ki bir pozisyona (şirkete zarar vereceğini bilerek kendi yakınını getirmek ayrı ve kabul edilebilir bir durum sonuçta şirket kendisine ait) ama işte biraz dayım yesin biraz amcam yesin diyince böyle oluyor.
Malum partili insanların evlerine kaç maaş girdiği ifşa edildi mesela çoğu zaman üstü kapandı ama bu bir gerçek herkes içten içe bunu biliyor.
Zonguldak'da madenlerde sadece kart basarak bir sürü maaş alan insan olduğu söylentileri var yıllardır böyle bi iddianın doğru olabileceğini düşünüyoruz hepimiz, bu bile ne kadar yozlaştığımızın duruma alıştığımızın kanıtı.

Maalesef haklısınız hocam. Ayrıca Ziya Selçuk bakanımızı da çok başarılı bulduğumu söylemek istiyorum bende . İçişleri bakanı da terörle mücadelede başarılı ama diğer konularda biraz daha gayret gösterebilir.
Torpil biterse beyin göçü de engellenir , ülke teknolojik anlamda da ilerler, güvenlik sektörü canlanır , adalet sistemi düzelir aslına bakarsan herşeyin başı bu

Mesela sağlık bakanımız bir bilim insanı ve süreci gayet güzel yönetebiliyor (çeşitli spekülasyonlar olsa da ben tam olarak samimiyetine güvenmiyor olsam da) bir bilim insanı gibi düşünebiliyor. Yıllar sonra ilk defa bir bakanı yaptığı şeyden dolayı takdir ettim. Düşünsenize her yerde her mevkii de işleri bilenin yaptığını? Sadece sağlık olarak bakınca milyon insanın hayatı kurtuldu.

Müslümanlar dinlerinin o kadar farkında değil o kadar yozlaşmış ki hadisi şerifi bırak Allah direkt olarak torpil yapmayın ey müslümanlar dese yine torpil olur bu ülkede. Yalan var hile var hurda var kul hakkı var hala din propagandası yapılıyor

en önemli sorunlardan birisi. ülke olarak o kadar çok sorunumuz var ki sıralama yapabilene helal olsun:)

Tamamdır hocam . Genel olarak tespitleriniz yerinde. Saygılar

Liyakat in yerini referans ( torpil)  almış maalesef😠😠😠

Yok, kişisel odaklı değil, gayet genel yazdım.

Eleştirilerinize katılıyorum eğer ki bana laf söylüyorsanız da ben malum yerlerden öneri gelmesine rağmen reddetmiş birisiyim. Mardin’in en sıkıntılı ilçesine geldim ilk başta seni merkeze alalım diyenleri de bir bir reddettim. Burada ölen burada yaşayan burada görev yapan insanlarda ana baba evladı. Benim serzenişim yanlış anlaşılmış sanırım. En korktuğum şey kul hakkıdır Allah’a şükür.

Toplum konusunda yaptığınız eleştirilere de sonuna kadar katılıyorum. Elazığ’da deprem oldu ev kiraları 2 katına nakliyat parası 4 katına çıktı. Koronavirüs çıktı maskeler 5 katına erzaklar 2 katına çıktı. Düşene bir tekme de toplum vuruyor ve toplumun kanayan yarası bu. En çok üzüldüğüm nokta da burası zaten. Biz türkün adaleti deyiminin çıktığı bir neslin torunlarıyız. Adalet maalesef ülkede şuan sadece bir kadın ismi...

Liyakat gerekliliği konusuna sonuna kadar katılıyorum, özellikle ülkemizde liyakat bir yerlere gelebilmenin kriteri değil malesef ve kimi siyasi görüşte daha az, kiminde daha fazla olsa da (şimdilerde iyice suyu çıktı mesela), bu durum her zaman geçerli oldu. Ancak genel olarak bu tarz eleştiri veya serzenişlerde çok önemli bir husus göz ardı edilir ve gerçeklikten uzaklaşılır. Devlet veya o an direksiyonda olan hükümet toplumdan bağımsız, ayrı bir canlı değildir, bugün devlet kademelerinde yozlaşmanın var olmasının nedeni buna çanak tutan yöneticilerden çok, halkın da aynı şekilde yozlaşmış olmasıdır.
Eğer halk erdemli, dürüst, aydın ve çalışkan olsaydı devlet çarkları da kendiliğinden buna paralel yapılanırdı, ama sokaktaki adam da çakalın önde gideni olduğu için bütünlük bu şekilde.
Ve aynı sokaktaki adamın liyakatsizlikten, yolsuzluktan, hırsızlıktan şikayet etmesinin nedeni bunu ayıplaması, yanlış bulması falan değil, kendisinin bu fırsatları yakalayamamış olmasının yarattığı hayal kırıklığı.
Azınlığı oluşturan dürüst insanlar da doğal olarak denklemdeki etkisiz elemanlar.

Günümüz Türkiye’sinin en önemli sorunlarından biri : Liyakat

Bugün siz değerli forumdaşlarımla hem dertlenme hem sohbet etme fikir alışverişinde bulunma maksatlı bu konuyu paylaşma ihtiyacı duydum. Ülkemizde pek çok sorun var malumunuz. Ancak bana göre bunların kaynağında Liyakat sorunu var. Şimdi liyakat ile başlayalım. Liyakatın Türkçesi işini ehline vermek. Araba tamircisine araba tamir ettirmek, bilgisayar tamir ettirmeye çalışmak değil. Hani klasik bir hikaye vardır. Belki duyanlarınız olmuştur.

Michael De Bakey’ ın arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş.
Tamirci arabasının kaputunu açmış ve dr.Michael De Bakey’ e dönerek ;Size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz.
Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım
bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım,
kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları,
motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise
motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım !
Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz
ama ben meteliğe kurşun atıyorum..?
Bunun üzerine dr. De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş ;
bunlarin hepsini motor çalışıyorken yapmayi denesene ?

Hz. Muhammed e sormuşlar kıyamet ne zaman kopacak diye. İşi ehline vermedikleri zaman demiştir. Hadisi Şerif’tir ki günümüzde normalleşen bu durumun belki de en vahim olanıdır . Kötü olan bu duruma düşmüş bir toplum değil, bu durumu normal kabul eden bir toplum oluşturmaktır bence. Günümüzde torpilin adı referans olmuş. Devlet memuru olduk KPSS girdik yardırdık allahtan da referanssız sistemdi girebildik bir yerlere . Ya şimdi ? Şimdi benim kardeşim ekonometri okuyor. Bu çocuk mezun olunca kıçı kırık bir bankaya girmek için bile referans bulmak zorunda kalacak. Üzülüyorum toplumumuza. Zira bankacılık sektöründe bankacılık ile bağı olmayan nice meslek gruplarından kişiler var.

Bugün meslek içi sınavlar İçin de aynı şeyi söylemek mümkün. İçinde olduğum teşkilatta görevde yükselme sınavlarında Türkiye’de 500 kişinin alınacağı bir sınavı yapılan yazılı sınavda Türkiye ilk 10 undan bir kişi bile kazanamıyorsa, 500 kişi alınacağında çağrılan 10 katı kadar aday arasında yazılı da 4000-5000. Sıradaki adamlar kazanıyorsa burada bir sorun var demektir. Bir kimyacı olarak girmek istediğim uzmanlık isteyen bir birimde 10 yıllık iş ve eğitim hayatımın vermiş olduğu tecrübe yetersiz deniliyor ve aynı kimya bilgisi istenen yere maliye mezunu hiç kimya bilgisi olmayan bir adam getiriliyorsa işler içler acısı hal alıyor.

Bu ülke ne zaman gelişecek ? İşte gerçek anlamda iş ehline verildiği zaman gelişecek. Aksini maalesef kimse beklemesin. Atatürk ne güzel demiş , vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır diye.

Saygılar ve selamlar ile.