Author

Topic: Kanser raporunu halka açıklamaya 12 yıl hapis istemi (Read 152 times)

hero member
Activity: 1078
Merit: 696
burdaki olay memuriyetle alakalı biraz heralde, memurlar öyle kafasına göre kamuya açıklama yapamıyorlar, yaptıkları her şey belli kurallara ve yönetmeliklere bağlı. ama bunlar işte bazen işlerine geldikleri gibi işletiliyor, burada birinin kuyruğuna bastığı için başını yakmışlar
full member
Activity: 490
Merit: 104
★Bitvest.io★ Play Plinko or Invest!
Vehametin boyutu ortada. Bu kişiye kamuoyu sahip çıksa iyi olur ama zaten bu cezayı isteyen kişiler onunda yolunu bulur. Adam bir kere kesinlikle fetöcü ilan edilir. Zaten akabinde herşey çorap söküğü gibi gelir . Ülkenin varlığı bütünlüğü gibi bir iki geyik hop adam içerde.
Ne eski gıdaların tadı var  ne de huzur hicbirsey yok maalesef
sr. member
Activity: 630
Merit: 252
Bu hapis cezası normal olabilir sonuçta gizli bir belgedir açıklamak yasaktır. Asıl önemli olan bu bilgiler neden gizli, insanlara bu araştırmaları sunmazsan bu insanlar nasıl bilinçlenecek ya da nasıl kendi önlemlerini alacak. Ülkede her şeyin gizli kapaklı yapılması gerçekten insanı yoruyor. Kim bilir daha ne olaylar var bu tarz.
legendary
Activity: 1176
Merit: 1013
DAVID CHAUM's xx coin SALE IS NOW LIVE!
Gizli bir bilgi olsa paylaşılması cezai yaptırım gerektirebilir. Buradaki bilginin ise gizli kalmaması lazım. İnsanların bilinçlenmesi için elde edilen verilerin paylaşılmasında hiçbir sorun olmamalıydı.
İnsanların hakkını savunan, toplum faydasına çalışan her kim varsa bir şekilde mahkeme sürecine giriyor. Konuşulmasına izin verilmiyor. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış.
legendary
Activity: 1638
Merit: 1329
Stultorum infinitus est numerus
Baya eski bir haberdi bu yanlış hatırlamıyorsam ama sapır saçma bir gerçek olduğunu değiştirmiyor... Ülkede susunca yaşıyorsunuz sadece.
legendary
Activity: 2100
Merit: 1452
Quote
Kocaeli, Ergene Çayı havzasında yer alan Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ile Antalya’da yapılan, Sağlık Bakanlığı’nca sonuçları kamuoyuna açıklanmayan araştırmayı halka duyuran bilim insanı Bülent Şık hakkında 5 yıldan 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldığı ortaya çıktı.

Araştırma, 8 milyon insanın yaşadığı bölgedeki çevre kirliliğinin gıdalarda ve suda kanserojen etkiler yarattığını ortaya koyuyor. Raporu, önlem alması gereken kamu kurumlarına bile göndermediği ortaya çıkan Sağlık Bakanlığı'nın 'Halkta infiale neden olduğu', 'dış alımları etkilediği” gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunduğu Şık’a, 'gizli bilgileri temin etmek ve açıklamak' suçlamaları yöneltildi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya genelinde kanserden ölümlerin oranı yüzde 16. Türkiye’de ise her sekiz ölümden birinin nedeni kanser. Yüzde 13’lük bu oran, bölgeden bölgeye farklılıklar gösteriyor. Bülent Şık’ın araştırma sonuçlarında yer verdiği bilgilere göre, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne’de her beş ölümden biri, Kocale Dilovası’nda her üç ölümden biri, Antalya’da ise her on ölümden biri kanserden kaynaklanıyor.

"İzin almadan açıklamayın”
8 milyona yakın insanın yaşadığı bu bölgelerde kanserden ölüm oranlarının yüksek çıkması üzerine Sağlık Bakanlığı, 2011-2015 yılları arasında Kocaeli, Ergeneke çayı havzasındaki Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ve Antalya’da bir araştırma yapma kararı aldı. Bu kapsamda Şık’ın da o dönem görev yaptığı Akdeniz Üniversitesi ile protokol yapıldı. Protokole, yetkili makamın izni olmadıkça araştırmanın sonuçlarının açıklanamayacağı hükmü de konuldu.

Binlerce gıda ve su örnekleri tarandı: Ağır metaller, toksik bileşenler...
Araştırma kapsamında Şık’ın da aralarında olduğu bilim insanları tarafından binlerce gıda, su örnekleri tarandı, atıkların insan sağlığına zararları araştırıldı.

Araştırmanın sonuçları vahimdi.  Çalışmalar, Kocaeli ili ve Ergene Çayı havzasında yer alan Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne’de insan sağlığına zarar verecek ölçüde çevre kirliliği olduğunu gösteriyordu. Çeşitli gıdalarda ve içme suyu olarak kullanılan bazı su kaynaklarında pestisitler, ağır metaller, poliaromatik hidrokarbonlar vb. gibi toksik bileşiklerin yüksek düzeyde kalıntıları tespit edildi. Bazı yerleşim bölgelerindeki suların kurşun, alüminyum, krom ve arsenik kirliliği nedeniyle içilemez durumda olduğu belirlendi.

Rapor kurumlara bile açıklanmadı
Şık, barış bildirisine imza attığı gerekçesiyle Ocak 2016’da görev aldığı bütün projelerden çıkartıldı. Aynı yılın sonunda üniversiteden ihraç edildi. Ancak insan sağlığı açısından sonuçları vahim olan çalışmayla ilgisini sürdürdü. Raporun açıklanıp açıklanmayacağını takip etti, ara raporların bile yazılmadığını öğrendi.

Rapor, halk bir yana, önlem alması için kamu kurumlarına bile gönderilmemişti. Şık, çalışmanın elindeki mevcut kısımları üzerinden hareketle bölgeyi araştırmayı sürdürdü ve etik olarak bu bilgilerin gizli kalamayacağını kanaat getirerek, Cumhuriyet gazetesinde, 4 günlük bir yazısı dizisi ile kamuoyunu bilgilendirdi.

Nisan 2018’deki bu yazı dizisinin ardından Sağlık Bakanlığı’nın suç duyurusu üzerine Şık hakkında soruşturma başlatıldı. Bakanlık, gizli bilgilerin açıklanmasının halkta infiale yol açacağı ve dış alımları etkileyeceği gibi gerekçeleri savcılığa bildirdi.

İstanbul Başsavcılığı da Şık hakkında iddianame düzenledi. İlk iddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu tarafından hazırlandı. Şık, iddianamede, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngören, TCK’nın 258/1, 334/1, 336/1  maddeleri uyarınca, “Açıklanması yasaklanan gizli bilgileri açıklama, temin etme, göreve ilişkin sırrın açıklanması” ile suçlandı. Ancak bu iddianame mahkemeden savcılığa geri gönderildi ve aynı iddianame bu kez terör suçları bürosunca hazırlanarak mahkemeye iletildi.

Halkı infiale sevk edecek şekilde yayımlanan yazı sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğunun anlatıldığı iddianamede, “Bülent Şık’ın, görevi nedeniyle kendisine verilen veya aynı nedenle bilgi edindiği, gizli kalması gereken belgeleri, kararları ve emirleri ve diğer tebligatı açıklayan veya yayınlayan veya ne suretle olursa olsun başkalarının bilgi edinmesini kolaylaştıran, yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı, niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin ederek, Cumhuriyet gazetesinde yayımladığı, bu nedenle atılı suçları işlediği anlaşılmaktadır” denildi.

Evrensel ilkelere uygun
Şık ise avukatı Tora Pekin aracılığıyla, savcılık aşamasında yaptığı savunmada, davanın sadece protokoldeki maddeye dayandırıldığını anımsattı. TCK’daki gizli bilgileri temin etme ve açıklama suçlamasının dayanağının “sır” ve “yasaklanan bilgi” olduğunun belirtildiği savunmada, protokoldeki “idare izni” şartının bu kapsamda bulunmadığı kaydedildi. Savunmada, kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanması yasaklanan bir bilgi de bulunmadığı ifade edildi.

Etik zorunluluk
Savunmada, Dünya Üniversiteler Servisi’nin Lima Bildirgesi’nde, “Akademik çevrenin araştırma işlevi ile ilgili tüm üyeleri bilimsel araştırmanın evrensel ilke ve yöntemlerine tabi olarak, herhangi bir müdahaleye maruz kalmaksızın araştırma çalışmalarını sürdürme hakkına sahiptir. Bu kişiler aynı zamanda araştırmalarının sonuçlarını başkalarına özgürce iletme ve sansürsüz yayınlama hakkına da sahiptir” denildiği, yazı dizisinin de bu kapsamda yapıldığı vurgulandı. Anayasanın çevre hakkı maddesine göre bilgilerin açıklanmasının zorunlu olduğu kaydedildi.

Şık hakkındaki davanın görülmesine Şubat ayında başlanacak.

https://t24.com.tr/haber/bilim-insani-bulent-sika-skandal-dava-kanser-raporunu-halka-aciklamaya-12-yil-hapis-istemi,788055

yorumsuz.
Jump to: