Farkındayım bu hassas konu içerisinde konuşabilmek çok zor. Ama devlet politikası olarak en baştan izlediğimiz yol yanlıştı. Ve bu yaptığımızdan iyi bir şey beklemek daha da büyük bir yanlıştı.
Toplumların yapısı bir dinamik üzerine kurulu olur. Bu dinamikleri çok oynatmak her zaman sorun yaratır.
Uçuk bir örnek vereyim. Bugün bizim tutucu illerimizden birisine, Aborjin bir aileyi koyalım mesela. Başlangıçta yardımsever bir yaklaşım da sergileseler zamanla fikirler ters düşmeye ve hareketler batmaya başlar.
Örnek verilirken Hz. Muhammed dönemindeki Ensar-Muhacir örneği veriliyor. Bu süreç maalesef öyle bir şey değil. Öyle olamaz da zaten. Ne Suriye'liler Muhacir, ne Türk'ler Ensar şu anda. Suriye'lilerin büyük bir çoğunluğunun amacının savaştan kaçmak olduğunu düşünmüyorum şahsen. Amaç daha iyi koşullara erişebilmek bir çoğu için. Bugün Türkiye kendi vatandaşlarını da salıyorum dese bizden de bu şekilde kaçan-giden çok olur emin olun. Elbette ihtiyaçları olanların, kötü durumda olanların yardımına koşmakta sıkıntı yok. Buna kimse bir şey diyemez. Ancak şahsen biliyorum ki çok fazla vatandaşlık verildi. Bu kadar ucuz vatandaşlık dünyanın hiç bir yerinde yok.
Bu mülteci sorunu konusunda tüm dünya ortak bir şekilde hareket etmek zorundaydı. Türkiye başlangıçta bu konuda net tavır koysaydı ve paylaşalım deseydi bu işler buraya kadar gelmezdi.
Örneğin bu sabah şu haberi okudum;
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-haberi-yunanistana-insanlik-dersi-78-yil-once-suriyeye-siginmislardi-41459704
Biz bunu da yapmayalım ama tampon ve güvenli bölge konularını daha ciddiye almaları gerekirdi.