İşten eve geliyorsun, gün boyu çalıştığın para ile 3 kilo salatalık bile alamıyorsun ama dur dur hemen yerine geç ki, a haber dinlemekten mahrum kalmayasın. Haber başlıkları; dış mihraklar, erdoğan oyunu bozdu, büyük resim, ekonomi çok iyi...
Ekonomi kötüye gidince diyorsun ki dış mihrakların oyunu, siyaset kötüye gidince bizi çekemiyorlar, senin hatan yüzünden insanlar ölünce fıtratında var, sana ters gidenler varsa FETÖcü, hortumlar ortaya çıkınca montaj, ekonomi kötüye gidince dış mihrak, siyaset kötüye gidince bizi çekemiyorlar...
Ay sonu geliyor; aldığın para 2000 TL, ev kirası 1000 TL, elektiriğe zam gelmiş kullanmasan bile 80 TL geliyor, su en az 50 TL geliyor, doğalgaz, internet, çocukların okuluydu, yemesiydi derken hep ekside ayı kapatıyorsun. Tam isyan edecek iken a haber'i açıp, dava adamlarına ne büyük kötülükler yapıldığını görünce tekrar rahatlıyorsun ve trans devam ediyor. Ne de olsa onlar senin hakkını savunuyor, müslüman adam sana yamuk yapacak hali yok.
Komşusu açken tok yatan bizden değilse, nasıl oluyorda onlar sarayda yatıyorken, sen gecekondu da ayın sonunu nasıl getireceğini düşünüyorsun?
Peki soğukta, kuru soğan yiyerek a haber izleyen kardeşim, Nisa Suresi 58. ayet diyor ki; Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
İslam dininde liyakat bu kadar önemli iken nasıl oluyorda, devlet kadroları eş, dost, akraba, şoför bu mevkilere gelebiliyor. Tüm ehil insanlar bir kişinin çevresinde mi toplanıyor?
Atatürk'ün yıllar önce söylediği bir söz aklıma geliyor; Bir millette, özellikle bir milletin iş başında bulunan yöneticilerinde özel istek ve çıkar duygusu, vatanın yüce görevlerinin gerektirdiği duygulardan üstün olursa, memleketin yıkılıp kaybolması kaçınılmaz bir sondur.
Durmak yok, yola devam ediyoruz.
İşe giderken otobüse biniyorsun, içerisi çok kötü kokuyor ve gördüğün her yüzden mutsuzluk akıyor. Bu durum sadece bu otobüse özel değil, işe gitmek için indiğin dördüncü durak sonrası yolda gördüğün herkes de aynı mutsuzluk ifadesi var. Bunlardan birinin omzuna çarpsan oracıkta seni boğmaya çalışır. Peki güzel müslüman kardeşim Hucurat Suresi 10. Ayet diyor ki; Bütün mü'minler kesinlikle kardeştirler. Öyleyse kardeşleriniz arasında sulhu, barışı sağlayın, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzeltin, geliştirin. Allah'a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Ola ki, ilâhî merhamete mazhar olursunuz. Peki ayet böyle iken, nasıl insanlar bu kadar birbirlerine düşman olabiliyor?
İş yerine vardığında seni suratsız ve sömürmek isteyen bir patron bekliyor değil mi? Hani geçen ay yaptığın fazla mesaileri ödemeyen, ülkenin girdiği ekonomik krizi bahane ederek sana zam yapmayan, haftasonları da çalışmanı bekleyen patronun... Belki de hakkını aramanın şimdi tam vaktidir, bir avukata gitsen hakkını arayabilir misin? Yoksa ülkemizde adalet de artık sadece güçlüler için çalıştığından dolayı davanı başlamadan kayıp mı ettin?
Sahi adalet mülkün temeliydi, ne oldu ona? Yukarıda Nisa suresinde de yazıyordu. Öldürülen çocuğunun katilinin arayanları susturmak mı adaletle hükmetmek? İleri gelenlerin, yandaşların yaptıkları her pisliği örtbas etmek mi? Hangisi?
Yıllar boyunca kötü insanlar dinleri kullanarak; iyi ya da kötü ama kesinlikle cahil insanlara hükmettiler. Bu Taozim varken de böyleydi, Şintoizm, Cayinizm adına her ne derseniz deyin böyleydi. Dinleri kötülediğim sonucu ortaya çıkmasın sadece dini alet ederek insanların kandırılmasına karşıyım. Sırf bu yüzden; Pisagor, Galileo, Antoine Lavoisier, Giordano Bruno, Socrates, Ockham'lı William, Michael Servetus, Aristoteles ve daha niceleri öldürüldü, hapsedildi, yakıldı. Hangi din hangi emir size insanları yakmanızı emretti?
Dinlerin temelinde, mutlak iyilik ve sevgi vardır. Bu kavramlar dışında yapılan her hamle, insanların kötülüğü yüzündendir. Kıt kanaat geçinen kardeşim, senin kimseye ihtiyacın yok. Din, Allah ile senin aranda ve sana emrettiği kaideler açık ve net. Tek yapman gereken ilk ayet olan "Oku" emrini yerine getirmek. Kötülüğe alet olmamak için oku, sömürülmemek için oku, sevgi için oku, Allah rızası için oku!
Siyaseti buna alet edenlere inanmayın, siyaseti buna alet edenlere inanmayın, siyaseti buna alet edenlere inanmayın, tekrar tekrar yazmanın faydası olacağını bilseydim, hiç durmaksızın aynı cümleyi yazardım.
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. (M. Kemal Atatürk)