Author

Topic: Mutsuzum, rahatsızım (Read 216 times)

newbie
Activity: 30
Merit: 0
October 03, 2018, 06:39:40 AM
#9
huzur nerde biliyormusunuz arkadaşlar huzur insanlıkta merhamette yardımlaşmada
sr. member
Activity: 672
Merit: 251
October 02, 2018, 06:40:46 AM
#8
Sonuna kadar haklısın . Düzelir mi bu durumlar hiç sanmıyorum . Sadece umursamaz olacaksın alışacaksın tüm bunlara belki sende onlar gibi olacaksın sonunda ve mutlu olacaksın . ( Ben olmak isterdim ) . Artık yanlışlar doğru , doğrular yanlış olması halkımız tarafından çok normal karşılanır bir durum oldu . Tüm su depolarına anti deprasan atsak belki bu durumlar düzelir . Empati yeteneğinden yoksuk , sabırsız , tahamülsüz saygısız bir toplum olduk .

Onlar gibi olmaya çalışmak da insanı mutsuz ediyor. Çünkü , bir insan kendi gibi olmayacaksa bu dünyada olmanın ne anlamı var ki. Bu sebeple kendimiz oluğ bağnaz, saçma sapan inanışları olan insanlara kendimizi ezdirmeyeceğiz.
newbie
Activity: 30
Merit: 0
October 01, 2018, 05:30:00 AM
#7
valla sonuna kadar haklısın ne diyelim
sana mutluluklar
member
Activity: 448
Merit: 12
September 29, 2018, 08:17:23 AM
#6
Aklı yerinde olan hiçbir insan ülkenin şu gidişinden zaten memnun olmaz. Cahillik mutluluktur kavramının ülkece vücut bulmuş haliyiz ve başımıza ne gelse ya Allah'tandır ya da Amerka'dandır diyip geçiştiriyoruz  Smiley
newbie
Activity: 36
Merit: 0
September 29, 2018, 03:16:57 AM
#5
arkadaslar insanlar mutlulugu nerde aradıgına baglı bence tek aranan şey para para buda mutluluk getirmiyor sevgi ve merhamet insanı mutlu eden şey
member
Activity: 522
Merit: 13
September 20, 2018, 08:45:11 AM
#4
bu durumun değişmesi ülkeye gerçekten lider vasıflarını taşıyan yeni bir liderin başa gelmesiyle birlikte en az 10-20 yılı alacaktır daha erken değil. çünkü şu anki duruma bir anda gelinmedi o yüzden kanunları kuralları değiştirerek bir anda düzeltilemez, toplumu değiştirmek gerek, eğitim kalitesini yükseltmek, hukukun üstünlüğünü gerçek manada tesis etmek, kamu kurumlarında liyakati esas almak vb.bir çok alanda radikal değişiklikler gerektirmekte oda biraz zor maalesef.
hero member
Activity: 1400
Merit: 569
September 19, 2018, 02:49:39 AM
#3
Bundan heralde bir 5 yıl öncesinde, blogda yazı olarak paylaşmıştım "İnsan olmak" diye, neredeyse birebir aynı konulardan bahsetmiştim. Geçen bu kadar zamanda herşeyin daha da kötüye gittiğini görmek çok üzücü, Fatih Altaylı gibi birinin çıkıp bunları anlatması iyi olmuş ama bir şeyler değişir mi hiç sanmıyorum.

Aslında bu kitle artık varoldu ve ne yazık ki, biz de onlarla aynı dönemde yaşamak zorunda kalacağız. İşin daha da kötüsü ise bu kişilere prim vermeyi seven bir hükümet var. Sürekli bonzai kullanıp, ilk fırsatta tüm kutsal değerlere küfür eden adam, cuma günleri hayırlı cumalar mesajı atmadan geçmiyor mesela... Bu kişiler aslında kim olduğunu, ne yaptığını, neye inandığını ve en kötüsü ne yapması gerektiğini de bilmiyor. Artık rüzgar o an nereye eserse, onlar da o yöne doğru ilerliyorlar.

Sırf bu kişilerle karşılaşmamak için insanlar fazla paralar verip, bunların giremeyeceği ortamlarda bulunmaya çalışıyor. Yine hükümet sağolsun, bu kitleyi inşaat sektörü üzerinden zengin ettiği için artık oraları da parsellemiş durumdalar. Bu yazdıklarım elitizm algısı yaratmasın, memur bir babağının çocuğu olarak hiçbir zaman çok lüks bir hayat yaşamadım ama bu tarz tiplerin olmadığı yerlere gitmek için elimden geleni yapıyorum.

Eline tesbihi alıp, toplasan 100 kelimeyi geçmeyen bilgi haznesiyle, sağdan soldan duyduğu saçma sapan bilgileri savunmaya kalkmalarını söylemiyorum bile.

Bu bahsettiğim kitlenin %80'i bir şekilde aktif uyuşturucu kullanıyor. Biraz insafsızca gelebilir ama bu duruma üzülmüyorum. Aslında doğal seleksiyon yine iş başında diye düşünebiliriz. Normalde belki yaşayacakları 50-60 sene varken, uyuşturucu ile birlikte 20-30 yaşında bu kişiler aşırı dozdan ölüyorlar.

Suçlu kim derseniz orada çok derine gitmek gerekiyor. Sanırım en alt katman için eğitim diyebileriz. Ailesi eğitim almadığı için çocuğu kötü yetiştiriyor, ondan doğanlar da kötü yetişmeye devam ediyor. Bu böyle sonsuz bir döngü şeklinde devam ediyor.

Bugün sokağa çıktığınızda ölebileceğini hiç unutmayın. Çünkü;

- Bir tane sarhoş sürücü sizi kaldırımda giderken ezebilir,
- Yanlışıkla omuzun çarptığı bir kişi sizi bıçaklayabilir,
- Binadan kafanıza cam, duvar herhangi bir şey düşebilir,
- Yolda giderken, açık bir çukura düşüp ölebilirsiniz,
- Bindiğiniz metro'da bir direk içeri girip sizi öldürebilir,
- Bindiğiniz metrobüs takla atabilir,
- Bindiğiniz tren raydan çıkabilir,
- Bindiğiniz arabaya gözleri görmeyen biri gelip çarpıp sizi öldürebilir,
- Bindiğiniz arabaya uzuvları olmayan biri gelip çarpıp sizi öldürebilir,
- Bindiğiniz arabaya ehliyeti olmayan biri gelip çarpıp sizi öldürebilir,
- Birine ters baktığınız için bıçaklanabilirsiniz,
- Biri kavga etmesin diye araya girdiğiniz için öldürülebilirsiniz,
- Size yeşil yandığı halde gelip bir araba sizi ezebilir,
- Tipiniz farklı olduğu için dayak yiyebilirsiniz,
- Sizi tecavüzcü sanıp öldürebilirler,
- Biri size iftira attığı için hapislerde çürüyebilirsiniz

...

Size daha binlerce neden sayabilirim. Bunların hepsi şuan Türkiye'de sık sık yaşanan durumlar, işte ülkenin durumu bu kadar kötü hale geldi.

Peki çözüm var mı?

Çözüm; sonuna kadar ilerdiğiniz bir oyunda, oyunu kaydetmeden kapatıp, yeniden başlamak.
hero member
Activity: 868
Merit: 500
September 19, 2018, 02:13:56 AM
#2
Sonuna kadar haklısın . Düzelir mi bu durumlar hiç sanmıyorum . Sadece umursamaz olacaksın alışacaksın tüm bunlara belki sende onlar gibi olacaksın sonunda ve mutlu olacaksın . ( Ben olmak isterdim ) . Artık yanlışlar doğru , doğrular yanlış olması halkımız tarafından çok normal karşılanır bir durum oldu . Tüm su depolarına anti deprasan atsak belki bu durumlar düzelir . Empati yeteneğinden yoksuk , sabırsız , tahamülsüz saygısız bir toplum olduk .
member
Activity: 448
Merit: 33
September 19, 2018, 02:03:18 AM
#1
Mutsuzum, rahatsızım
Adet olmuş, “Nasılsın” diye soranlara “İyiyim çok şükür” diye yanıt veriyorum genelde.
Peki gerçekten “İyi miyim?”
Hatta ben de, size sorayım, “İyi misiniz?”
Allah afiyet versin, iyiyseniz daha da iyi olun.
Ama söyleyeyim, ben pek de iyi değilim aslında.
Aslında bu durum benim için çok da alışık olduğum bir durum değil. Genelde iyi olma çabası gösteririm. Mutluluğu da bir şekilde içimde, ailemde, yakın çevremde, dostlarımda yaşarım.
Çok şükür oralarda bir sorun yok ama “Mutsuzum” daha doğrusu “Rahatsızım”
Rahatsızlığımın da siyasetle, henüz daha gelmemiş olan ekonomik krizle alakası yok.
Türkiye’de demokrasi iyi işlemiyor diye mutsuz değilim.
Bütün dünyada demokrasi krizi yaşanıyor. Düşünen ülkelerde kitapçı rafları “Demokrasi ölüyor mu, demokrasi bitti mi, bitiyor mu, demokrasiyi nasıl yaşatabiliriz” gibi konuları işleyen kitaplarla dolu.
Kriz her yerde. Kiminde ağır, kiminde şimdilik hafif demokrasi krizleri var.
Biz de bize düşen kadarını yaşıyoruz bu demokrasi krizinin.
Yılladır sık sık söyleyip, yazdığım gibi “Bu da geçer yahu” diyerek.
Ekonomik kriz geliyormuş, fakirleşecekmişiz.
Doğrudur, geliyordur, fakirleşeceğiz.
İlk kez olmuyor, son kez olmayacak. Her canlının ölümü tattığı gibi her iktidar ekonomik krizi tadacaktır. Yönetimin başarısızlık derecesine göre ağır veya çok ağır olarak.
Burada da mottom belli, “Bu da geçer yahu”
Beni mutsuz eden, rahatsız eden bunlar değil.
Bunlar gelir geçer, değişir.
Diyeceksiniz ki, “Ulan bunlardan rahatsız olunmaz mı?”
Olunur elbette ama bunlar düzelir. Bunları düzeltecek gücü buluruz.
Rahatsızlığım düzeltemeyeceğimiz, düzeltmesi çok zor olacak şeylerden kaynaklanıyor.
Mesela adam yolun ortasına trafiği bloke edecek şekilde bırakmış Doblosunu gitmiş.
Bekle ki, gelsin.
Geliyor sonunda. “Birader ayıp değil mi, bunu böyle bırakmışsın bak arkada kaç otomobil bekliyor” diyorsun.
Otomobilini böyle bırakan her yerde olur dünyada.
Rahatsızlığım oraya arabasını bırakması değil.
Ama bu adama kibarca bir uyarı yapınca aldığın “Sana mı soracağım lan” yanıtı rahatsız ediyor beni.
“Abi kusura bakma bir şey indiriyordum özür dilerim” dese mutsuz olmayacağım. “Tamam birader” diyeceğim.
Ama öyle demiyor işte. “Kabalık, dayılanmak, pişman olmamak, yanlışını bilmemek, hatayı marifetleştirmek” beni önce rahatsız, sonra mutsuz ediyor.
Pazar akşam vakti. Ada’da tüm gün piknik yapıp eğlenmiş iki genç kız vapurla kente geri dönüyor.
Vapurun arkasında kıyamet kopuyor. Bir adam bas bas bağırıyor, zannedersin denize biri düştü. Ne oluyor diye bakıyorsun. Adam kılıklı ve yanındaki ihtiyar, iki genç kıza bağırıyorlar. Gerekçe genç kızlar gülüyormuş.
“Gülmenizden rahatsız oldum” diyor.
Genç kızlar şaşkın, “Bir şey yapmadık güldük” diyorlar.
Adam bağırmaya devam ediyor, “Herkesi rahatsız ediyorsunuz” diye.
Orada oturan bir başka adam “Yo ben rahatsız olmadım” diyor.
Bu sefer onların üzerine yürüyor ipinden boşanmış ipsiz.
Gülmekten, tebessümden rahatsız olan birilerinin varlığı beni rahatsız ediyor, mutsuz oluyorum.
Akşam vakti yolda taksi bekliyorsun. Senin gibi bekleyen birkaç kişi daha var. Herkes sırayla boş gelen taksiye biniyor. O sırada öküzün biri geliyor ve ilk gelen taksiye atlıyor. Sırası geldiği için binmeye çalışanları itekleyerek. “Birader herkes bekliyor ayıp değil mi?” diyorsun.
“Sana ne ulan, uyanık olsaydın sen binseydin” diyor.
İndirip ağzını burnunu kırmak geliyor içinden ama yapamıyorsun. Rahatsız oluyor, mutsuz oluyorsun.
Liyakat diye bir şey kalmamış. Adamı bir göreve getiriyorlar. Batırıyor. Vatandaşı da çalışanları da mağdur ediyor, rezil ediyor.
Olur. Herkes hatalı atama yapabilir, hatalı seçim yapabilir. Dönersin, düzeltirsin değil mi!
Hayır öyle olmuyor…
Mağdurlar şikayet ediyor.
Görevden alınıyor. Seviniyorsun. “Hak yerini buldu” diyorsun.
Kursağında kalıyor, bir bakıyorsun, daha üst bir pozisyonda karşına çıkıyor.
Üstelik şikayet edenin sen olduğunu biliyor. “İşin düşer bana” diyor açık açık. Rahatsız olmuyorsan, mutsuz olmuyorsan aklından şüphe ederim.
Adam yolda eşini tartaklıyor. Müdahil oluyorsun.
“Birader, yapma” diye araya giriyorsun.
“sana ne ulan i..e” diyor.
Haklısın bana ne de bu olmaz diyorsun. Sonunda kavga gürültü, karakolluk oluyorsun.
Karakolda tecrübeli memur ahkam kesiyor, “Abi sana ne ya, boş ver bunlarla uğraşılır mı?”
Devletin görevlisi rahatsız olmuyor, ben oluyorum.
Bu listeyi sayfalar dolusu uzatabilirim.
Muhakkak siz de en az benim kadar ekleme yapabilirsiniz.
İnsanlığımızı, medeniyetimizi, insanlaşma çabamızı, gelişme gereksinimimizi, zarafetimizi, terbiyemizi kaybediyoruz.
Daha vahimi bu kaybı kazanç zannetmeye başlıyoruz.
Ekonomi bozulur düzelir, iktidarlar hata yapar değişir, halk tarafından değiştirilir.
Bunların hepsi geçer yahu.
Ama insanlığımızı, zarafetimizi, saygımızı, terbiyemizi kaybedersek bu öyle kolay kolay geçmez.
Bu da kalır yahu!

***

Dostlarım

Kusura bakmayın. Yazacak çok şey var memlekette.
Her şey bitmiş de bir İş Bankası’ndaki hisseleri kimin temsil edeceği meselesi mi kalmış!
Türkiye’ye büyük zararlar vermiş Reza Zarrab’ın Boğaz’daki kaçak yalısını imar affıyla affetmemiz yetmezmiş gibi, karısı Ebru Gündeş’i VİP Salonu’ndan Reza’nın yanına uğurlamışız normal mi?
Suriye’de yine bir Rus uçağı yine bir “Dost ülke ateşiyle” düşürülmüş niye?
Tüm bunları da yazabilirdim ama ben bugün başınızı ağrıttım.
Ne yapayım, bunları ancak dostlarla paylaşabiliyor insan.
Benim de dostum siz okurlarsınız.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Medeniyetten uzaklaşmadığımız zaman.

Fatih Altaylı 19/09/2018 Habertürk
https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/2147335-mutsuzum-rahatsizim#
Jump to: