Piyasadaki yükselişlere çoğumuz sevinemiyoruz bile. Çünkü "öğrenilmiş çaresizlik" psikolojisiyle ağzımıza kadar doluyoz. Son 2 yılda başımıza gelenler; yükselişlere sevinmememiz gerektiğini, çünkü ardından büyük düşüşler gelebileceğini yaşayarak öğretti bize. Yaşadığımız bu olumsuz deneyimleri, piyasaya yeni giren ve geçmişten habersiz olan kişilere de aşılayarak devam ediyoruz yolumuza. Aslında bunu iyi niyetimizden yapıyoruz; "ben yaş tahtaya bastım, ama sen de basma dikkat et"... Belki de onlara kötülük ediyoruzdur ama farkında değiliz!
Bu sefer durum tam tersi olur mu bilemeyiz ama hepimizde bir tedirginlik olduğu gerçeği var! Ancak 2 aydan daha uzun süren bir yükseliş dalgası başlarsa, geçmişteki öğrendiklerimizden ayrışacağı için, bir kırılım yaratarak umut pompalamaya başlatabilir bize.
Şimdi gelelim "öğrenilmiş çaresizlik" nedir kısmına. Aşağıdaki yazıyı alıntılayarak eklemek istedim:
Martin Seligman, bir köpek balığını ve küçük balıkları kocaman bir fanusa koyuyor. Aralarına da kalın bir cam koyuyor ki köpek balığı küçük balıkları yemesin. Uzun bir süre köpek balığı aç bırakılıyor. Bilindiği gibi büyük balık küçük balığı yer. Seligman da köpek balığının küçük balıklara saldırmasını bekliyor. Beklediği gibi de oluyor. Köpek balığı cama belki 30 belki 40 kere vuruyor ama bu sürede cam ne kırılıyor ne de aradan alınıyor. Bir süre sonra, köpek balığı kendi etrafında dönmeye başlıyor. Başka hiçbir yere gitmiyor. İlerleyen zamanlarda camı aradan alıyorlar. Ama köpek balığı ne küçük balıklara yaklaşıyor ne de başka yere gidiyor. İşte buna da öğrenilmiş çaresizlik diyorlar.
Öğrenilmiş Çaresizlik sözlük anlamıyla, canlının gösterdiği çabaların sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inanç ve bizde oluşturduğu çaresizliktir. Köpek balığının hissettiği ve yaptığı da tam olarak buydu. Eğer köpek balığı çabalamaya devam etseydi ya da en azından kendi etrafında dönmek yerine daha geniş tutsaydı gezdiği alanı belki aç kalmayacaktı. Ama pes etti ve istediği balıkları kaybetti. Köpek balığı deneyine benzeyen birçok deney var aslında. Hepsinin anlatmaya çalıştığı şey ise öğrenilmiş çaresizlik. Pes etmeyi öğrenmek yapacağımız en son şey olmalı. İlk deneyişimizde olmadı belki, hatta onuncu seferde bile olmamış olabilir. Ama bu demek değil ki on ikincide olmayacak, on beşincide yine aynı sonucu doğuracak. Ne kadar çabalarsak başarıya o kadar yaklaşırız.
• Konuyla ilgili daha detaylı bilgi almak isteyenler şu kaynağa göz atabilirler:
https://sirazduvari.com/ogrenilmis-caresizlik-seligman-deneyi-ve-girisimcilik/• Ayrıca "Cam Tavan Sendromu" adı verilen deney de öğrenilmiş çaresizliğe benzer bir durum ortaya koyuyor. Bu deneyde de bir kavanozun içerisine konan pireler var. Kavanozun üzerini ise bir cam parçası kapatıyor. Pireler, kaçmak için her sıçramalarında cam tavana çarparak yere düşüyorlar. Bir süre sonra kavanozu kapatan cam kaldırılıyor, fakat pireler artık sıçrayarak kaçıp-kurtulmaktan vazgeçmiş oluyorlar.
• Bu konuyla ilgili detaylı bilgileri ise şu kaynaktan okuyabilirsiniz:
https://www.neoldu.com/cam-tavan-sendromu-hakkinda-bilinmesi-gerekenler-16429h.htm• Bu deneylerin, maymunlarla yapılan daha kapsamlı ve ilginç bölümleri de vardı. İşin içine sürü psikolojisinin de girdiği "negatif öğrenme" hakkında enteresan bir çalışma olmuş. Hayatın her alanında karşılaşabileceğimiz bir deney. Bununla ilgili detaylı açıklama vermek yerine bir video eklemeyi tercih ediyorum. Türkçesi de vardır belki ama ben İngilizcesini bulabildim:
https://www.youtube.com/watch?v=y-PvBo75PDo&feature=emb_logo