Author

Topic: [TARTIŞMA]Eğitim Sistemi Üzerine (Read 248 times)

member
Activity: 1008
Merit: 19
Backed.Finance
October 23, 2020, 03:31:37 AM
#15
Türkiye için söylüyorum, her gelen hükümet hatta her değişen bakan eğitim sistemi üzerinde köklü değişiklikler yapmaya kalkınca(örneğin sürekli sınav sisteminin değişmesi) ülkede ne sistemsel bir yapı nede gelecek vaat eden bir eğitim sistemi kalıyor,bunda da kaybeden türk genci oluyor. Her ile üniversite açmayı meziyetmiş gibi anlatan kesim yüzünden her yer üniversite mezunu oldu, ne bir kıymeti kaldı ne de vasfı. Artık önemli olan şey üniversite okuduğun değil hangi bölümü okuduğundur.
hero member
Activity: 1204
Merit: 623
October 23, 2020, 03:20:57 AM
#14
Bizde eğitimin içeriği boşaltılmış askerlik çağına kadar gelen erkek çocukların ortalıkta boş boş gezmesinler diye zamana yayılmış ancak içeriğinde eğitimi alan kişiyi geliştirmeyen tekrar üzerine tekrar kuran bir sistem. Yabancı devletlerin bir çoğunda okul bitiren çocukların mutlaka birden fazla yabancı dili oluyor bizde bir yabancı dili tam öğretemiyoruz. Kendi ana dilimizin gramerini bile tam öğretemiyoruz. Yıllar içerisinde sorunlu denerek terk edilmiş olan sistemleri aratacak yeni sorunlar üretiyoruz. Öğrencisi olmayan fakülteler açıyoruz. İş olanağı olmayan bölümlere eleman yetiştiriyoruz. Öğretmen polis oluyor. Mühendis yönetici oluyor. İş idarecisi olması gereken boş geziyor. Tamamen bilinçsiz bir toplum olma yolunda hızlıca ilerliyoruz.
legendary
Activity: 2100
Merit: 1452
October 23, 2020, 03:03:52 AM
#13
Eğitim nedir?

Öğrenmek, öğretmek, eğitmek nedir bunların kimse doğru cevabını veremediği bir noktadayız.

4 yıllık bir eğitim veya 6 hiç farketmez birinin ömür boyu eğitmen olabilmesi için yeterlimidir?
Doğrular hayatın her yerindedir.

işim gereği her sektörden insan ile diyaloğa giriyorum. Emekliliği gelmiş ekran çözünürlüğünü 800x640 kullanan ilk okul öğretmeni var çevremde. Düşünebiliyormusunuz bu adam ilk öğretimde öğretmen.

Eğitim sistemimiz o kadar boşki. Aöf den web kodlama okudum almam gereken eğitim ile sadece bir tane dersim uyuşuyor diğerlerinin konu ile hiç alaması yok.

Ne eğitmeyi biliyoruz. Ne öğrenmeyi.

Öğrenmek ve eğitmek iç içe konular. Biri olmadan diğeri olmuyor. Eğitim sektöründeki kalitemizde belli olunca. Öğrenenlerden çok birşey beklememek gerekli.
sr. member
Activity: 1288
Merit: 377
October 22, 2020, 04:25:11 PM
#12
başlığı okumadan yazıyorum.
öncelikle öğrenme konusunda problem var daha doğrusu öğretebilmede!

ben mesela iktisat bitirdim 4 yıllık okul 7 senede bitti. okul bitince aklımda hiç bir şey kalmamış gibiydi. lan dedim ne öğrendim ben hiç bir şey hatırlamıyorum.

yine ilkokul lise gibi ortamları düşünüce şu derste şunu öğrenmiştim gibi hiç bir şey anımsamıyorum.

anımsadığım tek şey aşık olduğum kızlar, yediğim dayaklar ve arkadaşlar ile yaşadığımız anılar.

çünkü beyinde amigdala ve hipakampus adında iki bölüm yan yana duruyor. İnsanlara dümdüz kuru bilgi verdiğinizde hafıza bunu kayıt etmiyor.
bir şekilde bilgilerin herhangi bir duygu ile mixleyerek vermek gerekir. Şaşırtma, heyacanlandırma, korkutma v.s...

Bu yüzden ders kitapları hazırlanırken, deney gruplarının beynine kablo takıp ar-ge yapılması lazım.
Çocuk bunu okuduğunda kafada kalır mı kalmaz mı belli olacak.
Bugün reklamlar ve filmler hazırlanırken bu teknoloji var. nöropazarlama ile mal satıyorlar.
ama nöroeğitim diye bir şey yok.

---

tahmince şöyle bir sistem etkili olacaktır.

ilk önce eğitimin ilk 8 yılı eğlenceli içeriklerle donatılmalı.
sosyalleşmeyi birlikte iş yapmayı öğrenmeleri gerekir.
insanlara doğa hayvanlar bitkiler merak ettirilmeli.
bol bol felsefe dersi dayanmalı. düşünmeli ve şaşırmalı.
ve bu süreçte çocukların yetenekleri tespit edilmeli.

ondan sonra üstlü sayılara, logoritma,ali şir nevai'lere geçilir..
daha ufacık çocuklara kuru bilgiler dayanıyor ve öğrenmekten soğuyorlar.

---

eğitim sistemi yarı-otistiklere göre tasarlanmış.
otistik olmayı teğet geçen asperger benzeri sendromlara sahip çocuklar kafalarında kupkuru bilgileri tutabiliyorlar.
yani merak etmesi yada heyecanlanması gerekmiyor öğrenmek için.
uzun ders çalışma saatlerinede musaitler.

özel olarak bu tip insanlara avantaj sağlıyor sınav sistemleri. ben bunun bilerek yapıldığını düşünüyorum çünkü bu kişiler mevki makam elde ettikleri zamanda sisteme dair sorgulama genellikle yapamayan insanlar oluyorlar. 95 puan ile memur olmuş adam bir tuhaf adamdır.

newbie
Activity: 2
Merit: 0
October 22, 2020, 01:11:05 PM
#11
Maalesef dediğiniz gibi eğitim sistemi yok çünkü sistematik bir şekilde ilerleme söz konusu değil.
He şunu da red etmek doğru olmaz; ciddi bilinçli öğrencileri de yok sayacak bir durum yok.
Bilinçli ve eğitime aç öğrenciler her türlü doyuyorlar, onları köreltemiyor en azından. Heveslendirmiyor o ayrı.

Zaten bu sene ki üniversite sınavı tam bir fiyasko olmuş durumda.
Daha önce görülmemiş şekilde puanlar uçmuş.
Görülmemişten kastım da 2 sene arasında bu kadar uçurum puan farkı daha önce hiç olmamış.

merak edenler buradan bakabilir. unedex
son 2 seneyi puan olarak sadece bu sitede karşılaştırabildim diğerleri tek bir senelik.
legendary
Activity: 2646
Merit: 1333
May 21, 2020, 03:55:07 PM
#10
Çok kısa yanıtlayarak bir soru soracağım. "Eğitim sistemi" derken?
legendary
Activity: 2100
Merit: 1452
May 21, 2020, 03:36:37 PM
#9
Denetleme mekanizmasinin calismadigi hicbir is basarili olamaz. Bunun en buyuk ornegi bu ulkedir.

Siz universite bitirdiniz diye iki sinava girerek egitimci olma hakkina sahip olmaniz kadar sacma bir olay yok. Ne insanlar var mezun olup konusmayi basaramayanlar.

Bana gore egitim alanlarda degil suclu herzaman egitimi verenlerdir ki egitimi dogru vermis olsalar zaten ortada eksik olmazdi buda denetim mekanizmasini sorgulatiyor.
full member
Activity: 266
Merit: 106
May 21, 2020, 03:20:15 PM
#8
Çok güzel bir noktaya parmak basmışsınız ellerinize sağlık,

Ben birebir tecrübe ettiğim yanlışlarla argümanlarımı sunayım o halde,
Üniversitelerde alanında iyi olan bir insanın eğitimci olarak da iyi olduğu düşünülüyor. Örnek verecek olursam betonarme dersinde zamanında kitapları basılmış ve üniversitelerde okutulmuş mesleğinde çok başarılı işlere imza atmış bir öğretim görevlimiz vardı ama benim gözümde 5 para etmez geri kafalı bir öğretici idi. sayfalarca hesabı hamal gibi bize elle yaptırır bir de ilkokul öğrencisi gibi temize çektirirdi. (aynı proje paket programlar ile yarım saatte yapılabiliyor). Bir işi iyi yapıyor olman onu iyi öğreteceğin anlamına gelmez

Aynı bölümde zemin teknolojileri dersini veren ama ilk bahsettiğim kişi kadar başarısı olmayan öğretici kişi dersi o kadar güzel anlatıyordu ki hikayelerle kendi çektiği resimlerle arada dağlar kadar fark var (bu yüzden birinden aa birinden dc almıştım Cheesy) egosuz ve o kadar zeki olduğunu da iddia etmiyor ders içerisinde yanlış olduğunu düşündüğümüz bir şey olursa veya farklı bir çözüm yolu olursa dinleyip analiz ediyordu ve mantıklı ise bu şekilde anlatmamız daha doğru olurdu diyordu...

Yıllardır aynı dersi veren hoca vardı mesela çok iyi anlatıyordu ama biraz ezberlediği eğitimden çıkınca matematik işlemi bile yapamıyor oluyordu (Ne de olsa kapak attık paramıza bakalım felsefesi)

Eminim şu an üniversite de eğitim veren görevlilere bir yeterlilik testi yapılsa ve torpil olmasa ders verecek hoca kalmaz neredeyse.

legendary
Activity: 2240
Merit: 1112
LLP Programming & Electronics
May 21, 2020, 02:16:15 PM
#7
 Eğitim sistemi Türkiye'de düzelmez.  En azından mevcut hükümet varken düzelmez. 

Nedeni ise mevcut hükümetin eğitimli insanların yetişmesini istememesidir. Bunu ben değil, kendileri söylediler. Araştırın bulursunuz, videoları var. Mevcut hükümet dindar bir gençlik / nesil yetiştirmek istiyor. Bunu da kendileri söyledi. 
Burada ki dindar kelimesi onların işine gelen türden dindarlık. Bu dindarlık söyleminin temelini itaatkârlık oluşturuyor.

 Öte yandan Türkiye'de torpilcilik çok büyük bir gerçek. Bir yerlerde tanıdığının olması, bulunmak istediğin makamda olmana çok yardımcı olan bir yol. Bunun en büyüğü zaten başımızda var. Her gün TV de  haberlerde saçmalayan süper zeka hazine bakanı gibi.
Bu gibi düzenlerde eğitimi ve eğitime olan inancı da zayıflatıyor.  Okuyarak bir yerlere gelebileceğini uman insan sayısı azalıyor. Ve zaten tabloda onu gösteriyor. Bir yere gelemiyorlar, en azından hak ettikleri yere gelemiyorlar. Gelen sayısı azınlıkta.

 Bir insan eğitimli ve belli konu yada konularda bilgili, topluma faydalı bir birey olarak yetişip kendine bir şeyler katmak istiyor ise bunun önü açık. Ama para kazanabilme kısmı eksik.
 Türkiye'de iyi para kazanmak için, iyi bir mevkide işiniz olması için okuyorsanız muhtemelen yanlış yoldasınız. Çünkü Türkiye'de iyi para kazanmak için, eğitimli, bilgili, kültürlü, okumuş olmak bu amacınıza ulaşmanın en zor yoludur.  Önünüzde çok fazla aşılması gereken engel vardır ve şansa da ihtiyacınız vardır.
 Futbolcular, şarkıcılar, politikacılar bilim adamlarından, profesörlerden, mühendislerden daha fazla para kazanıyor.
Gerçi bu dünyanın bir çok yerinde böyle ama onlarda yine bu saydığım eğitim gerektiren meslek sahipleri de el üstünde tutuluyor ve iyi bir yaşam sürmek için gereken parayı kazanıyorlar.

Türkiye ise İbrahim tatlıses gibi bir geri zekalıyı yıllarca gündemde tutup, imparator ilan edip, hiç bir vasfı olmayan bu insan müsvettesi angut kişiyi  multimilyoner yapıyor. Yıllarca ibo show diye zevzekçe ve laubalice bir program yaparak halkın beynini dürtüklemesine izin veriliyor.
Sonrada ülkenin Cumhurbaşkanı bu salyangoz vasıflı yaratığı birde seçim malzemesi olarak tekrardan halkın karşısına çıkartıyor.
sr. member
Activity: 1358
Merit: 374
May 21, 2020, 11:19:27 AM
#6
Quote
81 ilimizde üniversite var iken , ne oldu da eğitim bu kadar kötü oldu ?
bu mantıkla hareket edersek 81 ilde 181 üniversite kurarsak işler rayına oturur o zaman. sayıyla bu işler olmaz bunu ilk olarak anlayalım. herkes okumak zorunda değil bunu da anlayalım. okumak derken üniversite değil ortaokuldan sonra okumak zorunda değil kimse. çocuk zaten okumayacak ama eğitim sistemine külfet amk. öğretmeni ayrı sınıf arkadaşını ayrı taciz ediyorlar. her gün görüyoruz bu tipleri.

üniversitelerin sayılara çoğalarak ne oldu?

- genç işsizlik sorununa birkaç yıl çözüm bulunmuş oldu. en azından 18-23 yaş arası insanlar artık işsiz değil öğrenci:)
- ülkedeki eğitim kalitesi daha da düştü böylece eski dönemlerdeki okuduğun zaman "kurtulma" şansın bitmiş oldu. dayın var mı? var!
- eğitim kötü insanlar da daha da kötü, ben de dahil. böylece herkes düz kafa oldu. trendcoin'in dediği gibi vasatizm bu ülkenin yıldızı artık.

Merhabalar . Öncelikle değerli fikirleriniz için teşekkür ederim sevgili gospodin. Bu noktada üniversite sayımızın artması ile eğitim sisteminin iyi olmadığı konusunda serzenişte bulundum bende. Üniversite sayısının artması çözüm değil, çözüm daha sistematik bir düzen getirmekte . Aslında aynı şeyleri söylüyoruz. Yazdığınız herşeyin altına imzamı atabilirim. Saygılar
legendary
Activity: 2408
Merit: 1478
alex
May 21, 2020, 10:14:43 AM
#5
Quote
81 ilimizde üniversite var iken , ne oldu da eğitim bu kadar kötü oldu ?
bu mantıkla hareket edersek 81 ilde 181 üniversite kurarsak işler rayına oturur o zaman. sayıyla bu işler olmaz bunu ilk olarak anlayalım. herkes okumak zorunda değil bunu da anlayalım. okumak derken üniversite değil ortaokuldan sonra okumak zorunda değil kimse. çocuk zaten okumayacak ama eğitim sistemine külfet amk. öğretmeni ayrı sınıf arkadaşını ayrı taciz ediyorlar. her gün görüyoruz bu tipleri.

üniversitelerin sayılara çoğalarak ne oldu?

- genç işsizlik sorununa birkaç yıl çözüm bulunmuş oldu. en azından 18-23 yaş arası insanlar artık işsiz değil öğrenci:)
- ülkedeki eğitim kalitesi daha da düştü böylece eski dönemlerdeki okuduğun zaman "kurtulma" şansın bitmiş oldu. dayın var mı? var!
- eğitim kötü insanlar da daha da kötü, ben de dahil. böylece herkes düz kafa oldu. trendcoin'in dediği gibi vasatizm bu ülkenin yıldızı artık.
legendary
Activity: 2324
Merit: 1176
May 21, 2020, 09:18:02 AM
#4
Güzel bir konu olmuş . Toplumun kanayan yarası aslında eğitim. Yazılacak çizilecek çok şey var. Ne kadar yazarsak yazalım birşeyler zor değişecek sanırım ülkemizde.

 Şu bir gerçek ama işini en iyi yapan 2 bakanı say deseler bana şuan biri Fahrettin koca diğeri Ziya Selçuk olurdu. Şuan bakan bir şans milli eğitim için. Zira önceki yıllarda bir yıl önce milli savunma bakanı olan birisi bir diğer yıl milli eğitim bakanı oluyor , sadece koltuk değiştiği için hiç bir faydası olmuyordu. Ziya Selçuk bakanın bir sürü özel okulları var . Para İçin değil makam İçin değil ülkenin faydası İçin çalışıyor. Aynı şeyi özel hastaneler zinciri olan Fahrettin koca İçin de söylemek mümkün...

 Bir zaman gelip tüm herşey bunun üzerine inşaa edilirse o zaman güzel şeylerden bahsedebilmemiz mümkün olur...
hero member
Activity: 1400
Merit: 536
May 21, 2020, 07:03:37 AM
#3
Meslek secimi konusunda aile israri cok zararli bir konu, benim de dilim yandi, ailemin israri olmasaydi su an daha farkli olurdum.
Egitim sistemi sadece Turkiye'nin sorunu degil, amerika'da ki egitim sistemi de kotu, avrupa biraz daha iyi durumda.
Cahillik tum dunyaya egemen oldu, cahil yoneticiler tum ulkelerin basina gecti.
hero member
Activity: 1582
Merit: 670
May 21, 2020, 04:07:29 AM
#2
https://www.youtube.com/watch?v=rVMYSruF32A

Kendini eğitemeyen bir toplumun ne kadar ileri gidebileceği üzerine düşünebiliriz. Eğitim sistemi üzerine o kadar çok konuşulabilir ki...
Bu konuda bence ülkemizde çok iyi yetişmiş ve yıllardır bir şeyler anlatmaya çalışan, ama kimsenin dinlemediği Abbas Güçlü'nün şu yazısı yeterli olacaktır;

Kaynak: https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/abbas-guclu/egitim-sart-ama-nasil-bir-egitim-6109908
Quote
Eğitim şart ama nasıl bir eğitim?


Sınav ve diploma odaklı eğitimden vazgeçmenin zamanı hâlâ gelmedi mi?

Bu soruyu yıllardır Ankara’ya soruyoruz ama “Tamam artık zamanı geldi” diyen hâlâ çıkmadı!

Bu yüzden de eğitimdeki patinajımız ve eskiye duyulan özlem giderek artıyor.

“Son 30-40 yılda, her gelen hükümet ve Milli Eğitim Bakanı eğitim sistemiyle o kadar oynadı ki sonuçta dört işlemi elle yapamayan, tarihini bilmeyen, bırakın dünyayı, Türkiye’nin haritasını çizemeyen, my name is’ten başka yabancı dilde cümle kuramayan bir genç kuşak ortaya çıktı!”

Eğitim sistemimizle ilgili gelinen son nokta işte bu!

Önemli olan tek şey sınavlar ve diploma denildi, hedef olarak onlar konuldu ama o da hiçbir işe yaramadı!

Kazanan da sadece, hani şu kaldırıldı denilen dershaneler oldu!

Eğitimle ilgili çok sıkıntımız var ama sanki en önemlisi, hedefimizin ne olduğu konusundaki kafa karışıklığımız!

Bırakın farklı iktidarları, aynı partinin bakanları bile eğitimi hep sil baştan değiştirdi.

Bu yazboz ANAP ve DYP döneminde de böyleydi, DSP döneminde de, şimdi de!

Adı üstünde Milli Eğitim, yani, her şeyden önce, yerli ve milli olması ve bir o kadar önemlisi de bir devlet politikası gerekiyor.

Ne olur birileri çıkıp da zaten var demesin!

Varsa eğer her gelen bakanın sil baştan yeni bir reform paketi açması niye?..

Neden devlet politikası şart?

Eğitim, sadece bugünü değil, geleceği de şekillendirir. Bu yüzden 4 yıllığına seçilen iktidarların yanı sıra devletin de köklü bir politikası olması gerekiyor.

Her ne kadar Anayasa’mızda ve Temel Eğitim Kanunu’nda genel çerçevesi çizilse de daha fazlası gerekiyor!

Bunu yapacak olan da başkaları değil hepimiziz!..

Veliler ne diyor?

Eğitime ilgili canımız öylesine yanmış durumda ki bir dokunun bin ah işitin.

İşte eğitim deyince bitmez tükenmez çağlayanlar gibi akan mesajlardan bazıları:

Köklü ve kalıcı bir eğitim sistemi kuramadıktan sonra okullarımızın hepsi maalesef Hababam Sınıfı’ndan farksız olmaya devam edecektir.

Coğrafya derslerinin akıbetini hayretle izliyoruz. Coğrafyasız eğitim olur mu?

Öğrencinin karakterine uygun meslek seçimini yaptırmayan ve günde 300 soru test çözdürüp hipodromdaki atlar gibi yarıştırılan ve hiçbir şey üretemeyen bir nesil hedeflendi sanki!

Bir öğrenci coğrafya, tarih, edebiyat, felsefe, Türkçe, matematik, fizik, kimya, biyoloji bilmiyorsa ortada ne sistem ne politika ne de başarı vardır!

TBMM’nin açılımını bilmeyen 7 ve 8. sınıf öğrencileri var. Suçlama olarak değil. İnanılmaz ilgisizler. Teknoloji bağımlılığı gitgide artıyor. Buna dur denmelidir.

Haritada Brezilya’nın yerini bulamayan doçent, yıldız ile gezegen arasındaki farkı bilmeyen profesör gördüm.

Elimizden geldiğince ek ders aldık, halâ da elimizden geldiğince destek oluyoruz. Çevremde kredi çekip özel okula, dershaneye gönderen insanlar var. Çözüm bu mu?

Lise ana branşlar mutlaka zorunlu olmalı, pozitif bilimleri güçlü olmayan öğrenciler başarılı olamaz.

Kesintisiz 8 yıl garabetinden kurtulmak isterken, güya kademeli ancak gerçekte kesintisiz 12 yıla yakalandık. Timur’un filleri gibi. Her kademe
amacını gerçekleştirmeden bir üst kademeye öğrenci gönderdi. Yıl ile kalite doğru orantılı değilmiş, onu gördük. Çok eğitim, iyi eğitim değilmiş!

Geçenlerde bir radyoda, basit bir bilgi yarışmasında (ödül verebilmek için en basit soru seçilmiş) dayınızın kız kardeşi, teyzeniz değilse kimdir sorusuna cevap veremedi kimse!

Özetin özeti: Eğitimde ortak akıl olmadan geleceği yakalamamız mümkün değil!
sr. member
Activity: 1358
Merit: 374
May 20, 2020, 09:19:04 PM
#1
Arkadaşlar merhabalar. Forumda eksiğini gördüğümü düşündüğüm bir konuyu açmakta ve burada sizlerin de fikirlerini almak istemekte fayda gördüm ...

 Ülkemiz , ciddi bir diplomalı işsiz potansiyeline sahip. Bunda pek çok farklı etken var . Ben bunun başında aslında yıllardır süregelen eğitim sistemindeki düzensizlikleri görüyorum. Bu noktada ülkece daha tabiri caizse 40 fırın ekmek yememiz lazım ...

 Ülke mezun işsiz kaynıyor. Her ebeveyn çocukları okusun , büyük adam olsun istiyor. Mevzu burada başlıyor aslında. Çünkü özellikle bizlerin anne-babaları okumamış , ya ilkokul ya lise mezunu . Üniversite mezunu olan anne babaya sahip birey sayısı epey az ülkemizde. Her ebeveyn çocuklarını okutmak istiyor bu çok güzel birşey. Ancak ebeveynler kendilerinden eksiltip çocuklarının eğitimleri için harcarken , Ülkemiz bu fedakarlıklara karşılıklı cevabı verebiliyor mu ? Bence ve eminim sizce de bunun cevabı net : Hayır

 Ülkemizin sağlık sektöründe , diğer ülkelerden çok daha başarılı olduğu malumunuz içinde bulunduğumuz krizde tüm dünyada görüldü. Ki bundan önce de Türkiye , sağlık turizmi konusunda ( özellikle saç ekimi ve diş ile ilgili ) ciddi bir potansiyel taşıyordu. Bunun çeşitli sebepleri var paramızın değersiz oluşu  ana etken ama bir o kadar da işinin uzmanlarının ülkemizde oluşu da etken.!

  Ama pek gariptir ki , işin aslında en basit çözülebilecek kısmı olan eğitim alanı halen bir çözüme kavuşmuş değil. Eğitim kısmını 2002 ye dayandırmayacağım çünkü bu hükümetten önce de eğitim alanı kötüydü. Ama 18 yıldır deyim yerindeyse yerinde sayıyor. Buda gözle görülen bir gerçek..

 Halbuki epey çalışmalar oldu . 81 ile 81 üniversite falan kuruldu. Hoş ilk başlarda Hakkari üniversitesi , Ankara  da Şırnak üniversitesi de Adana’da eğitim verdi de hadi o kısımları es geçelim. 81 ilimizde üniversite var iken , ne oldu da eğitim bu kadar kötü oldu ? Dostlar aslında her şehre üniversite açmak mesele değil . Mesele olan o üniversitenin içini kafası dolu öğrencilerle yetiştirebilmek...

 Herkes çocuklarını avukat , hakim , doktor ya da mühendis yapmak istiyor. Çocuğuna sen ne olmak istersin diye soran yok ... Belki o çocuk fizikten , matematikten , kimyadan hoşlanıyor. Belki o çocuk müzikte yetenekli. Belki de o çocuk spor branşında bir yerlere gelmek istiyor. Ama ne oluyor ? Başarılı öğrencinin yönlendirildiği belli başlı bölümler oluyor. Diğer bölümler de işte okumak için okunan bölümler kategorisinde kendine yer ediniyor... Temel bilimler ülkede bitik durumda arkadaşlar , barajı geçen kimyager , fizikçi yada biyolojici oluyor . Bu bölüm mezunlarına Avrupa’da bilim adamı gözüyle bakılıyor a dostlar !!! Her üniversitede olan bu bölümler el altına düşüp kalite yerlere düşünce bu bölümler öğretecek kişiler de kalmıyor dostlar asıl sıkıntıyı daha biz 10-15 yıl sonra son ehil öğretmenler emekli olunca yaşayacağız ...

 Lise sistemi keza bir üç yıl gidiyordu bir dört yıl yaptılar . Bir de hazırlık okuyan tayfa var 5 yıl lise mi olur ? Ülkede tıp fakültesi 6 yıl. Onun da son 2 yılını yüksek lisans sayıyorlar  Smiley Yazık günah bu çocuklara. Tam üniversite sınavına girecekler pat müfredat değişiyor haydi baştan çalış eksikleri gidermeye çalış... üstüne aile baskısı da cabası . Aman 4 yıllık olsun da neresi olursa olsun. Al işte etraf iibf mezunu kaynıyor iş yok. Adamlar ya tezgahtarlık yapıyor şansı olan KPSS ile asker polis oluyor . Şansı olamayan kocaya varıyor . Tabi koca olanlar da ticarete atılıyor . Sonra da ah eşşek kafam keşke okumasaydım diyor  Grin işin ironik tarafına bakar mısınız okul okumasaydım diyen bir tayfa var bu ülkede ...

 Meslek liselerinin kıymeti bilinmiyor . İşini bilmeyen kafası çalışmayan meslek liselerine yönlendiriliyor halbuki benim hayalim meslek lisesi Bilgisayar bölümü okumaktı, babam meslek lisesine gitmeyeceksin diye yerime karar verdiği için Anadolu lisesinde okuduğum halde bugün bulunduğum meslek kolunda işimi zevkle yapmıyorum. Ama bilgisayar mühendislerine gıpta ile bakıyorum. Keşke kazanabilseydim de bilgisayar mühendisi okusaydım. O zaman işime dört elle sarılırdım..

 İlkokul derseniz zaten şenlik yeri. Bir 5 yıl, bir 4 yıl, bir anaokulu şartı ... arkadaşlar daha ülkede okula kaç yaşında ya da kaç aylık başlanmalı onun tartışmasını yapıyoruz. Zaten sistem deseniz öğretmenlerden görüyoruz sistem yok. Adam çakılı kadroda 40 sene öğretmenlik yapıyor aynı okulda. Diğer tarafta genç dimağlar doğuda çürümekteler. Çürümekteler diyorum çünkü duyduğum kadarıyla Türkçe bilmeyen çocuklara matematik anlatmaya çalışıyorlar. İşin bu tarafı da modern Türkiye’nin kanayan yarası halini alıyor..

 Ne zaman düzelir bilmiyorum . Ama eğitim sistemi düzelirse en az 30-40 yıl önden gideceğimiz kesin...

 Sizin bu konu hakkındaki değerli yorumlarınız yada var ise eğlenceli anılarınız bu konuda birleşelim. Saygılar hepinize
Jump to: