Author

Topic: tatmin olmak mı, hırslı olmak mı? (Read 123 times)

legendary
Activity: 2842
Merit: 1586
January 17, 2025, 02:46:13 PM
#6
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki piramidin ilk 3 ihtiyacını (fizyolojik, güvenlik, ait olma ve sevgi) karşılıyorsam benim için sorun yoktur. Saygınlık, kendini gerçekleştirme falan tamamen boş işlermiş gibi geliyor bana. İnsanın kendini tanıması yeterli olacaktır. Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle insanlarda tatminsizlik had safhada. Çünkü orta halli bir arabası olan lüks araç istiyor, lüks aracı olan süper spor araç istiyor, yatı katı olan helikopter istiyor. İstiyor da istiyor bunun bir sonu yok. İyi yaşamak herkesin hakkı ancak dünya böyle bir yer değil ne yazık ki.

Hiç bir şeyden memnun olmayan bir topluluğa dönüşmüş durumdayız. Çünkü her zaman daha iyisi karşımıza çıkıyor. Bunun sonunun olmadığını düşünüyorum ve bu sebeple elimizdekilerle mutlu olmayı, şükretmeyi ve sabretmeyi bilmemiz gerekiyor. Tabi öncelikle ihtiyaçlar listesinin belirli bir kısmına sahipsek.

İnsan doğası gereği her zaman bir adım daha ileriye gitmek ve daha iyisine sahip olmak ister. Bunu genellemelerde kullanabiliriz, dünyadaki orana baktığımız zaman belki %90’ı daha iyiye sahip olma fikri için çaba gösterecektir.
Kişisel menkıbeye ulaşan kişiler ya da kendini dünyadan soyutlamaya çalışan kişiler maddi şeylere değer vermez ama özellikle gelişmekte olan ya da gelişmiş ülkelerde maddiyata verilen değer çok yüksektir.

Elindekiyle yetinmek hiçbir zaman bizim için yeterli gelmeyecek, her zaman daha iyisini isteyeceğiz. Belirli bir doyuma ulaşana kadar gerçekten çok uzun zamana ihtiyacımız var
sr. member
Activity: 770
Merit: 442
January 17, 2025, 12:30:26 PM
#5
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki piramidin ilk 3 ihtiyacını (fizyolojik, güvenlik, ait olma ve sevgi) karşılıyorsam benim için sorun yoktur. Saygınlık, kendini gerçekleştirme falan tamamen boş işlermiş gibi geliyor bana. İnsanın kendini tanıması yeterli olacaktır. Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle insanlarda tatminsizlik had safhada. Çünkü orta halli bir arabası olan lüks araç istiyor, lüks aracı olan süper spor araç istiyor, yatı katı olan helikopter istiyor. İstiyor da istiyor bunun bir sonu yok. İyi yaşamak herkesin hakkı ancak dünya böyle bir yer değil ne yazık ki.

Hiç bir şeyden memnun olmayan bir topluluğa dönüşmüş durumdayız. Çünkü her zaman daha iyisi karşımıza çıkıyor. Bunun sonunun olmadığını düşünüyorum ve bu sebeple elimizdekilerle mutlu olmayı, şükretmeyi ve sabretmeyi bilmemiz gerekiyor. Tabi öncelikle ihtiyaçlar listesinin belirli bir kısmına sahipsek.

Zaten insan bu değil mi! İnsanı insan yapan işte bu yaratılıştan gelen aç gözlü oluşudur. Bu kadar aç gözlü olmasaydı insanoğlu şu anda ne savaş olurdu yer yüzünde ne başka bir şey. Ortalama 50 yıl yaşayacağın dünyada bu kadar aksiyon fazla. Hepi topu yaşayacağın yıl kadar düzgün, güzel, anlamlı yaşa, güzel mesajlar bırak dünyaya, gerisi hallolacak şeyler. Ama yok insan sürekli daha fazla olsun istiyor. Dünyayı versen doymaz, işte Mars’a gitmek ister. Biraz da doyumsuzluk var sanırım.
hero member
Activity: 1624
Merit: 785
January 17, 2025, 12:24:02 PM
#4
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki piramidin ilk 3 ihtiyacını (fizyolojik, güvenlik, ait olma ve sevgi) karşılıyorsam benim için sorun yoktur. Saygınlık, kendini gerçekleştirme falan tamamen boş işlermiş gibi geliyor bana. İnsanın kendini tanıması yeterli olacaktır. Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle insanlarda tatminsizlik had safhada. Çünkü orta halli bir arabası olan lüks araç istiyor, lüks aracı olan süper spor araç istiyor, yatı katı olan helikopter istiyor. İstiyor da istiyor bunun bir sonu yok. İyi yaşamak herkesin hakkı ancak dünya böyle bir yer değil ne yazık ki.

Hiç bir şeyden memnun olmayan bir topluluğa dönüşmüş durumdayız. Çünkü her zaman daha iyisi karşımıza çıkıyor. Bunun sonunun olmadığını düşünüyorum ve bu sebeple elimizdekilerle mutlu olmayı, şükretmeyi ve sabretmeyi bilmemiz gerekiyor. Tabi öncelikle ihtiyaçlar listesinin belirli bir kısmına sahipsek.
hero member
Activity: 1162
Merit: 719
January 15, 2025, 04:45:34 AM
#3
Hem tatminsizim. Hem hırsım yok. Bazı konularda hırslı olmak istiyorum. Ama çabuk değişiyor fikirlerim. Odaklanamıyorum pek. Tatmin olsam. Fena olmaz. Strese filan girmeden güzel bir hayat yaşarım. İçsel bi boyutta Nirvana'ya ulaşırım. Ama bi yanım büyük hedefler koy diyor. İlerlemeci ruhum beni itiyor. Ama problem çözme yeteneklerim bi tık zayıf. Lider bi kişilik değilim. Karakterim çok uygun diil. Silik bi tip de değilim. Ama sürünün başındaki kişi olamam hiç bi zaman. Bana kalırsa bana en uygun dengeli olmak. Bi gün hırslı. Bi tatminci. Benim karakterim daha bi uyumlu bu şekil bi yaşama.
newbie
Activity: 26
Merit: 22
December 19, 2024, 12:35:07 PM
#2
bilinçaltı ve beyin o kadar karmaşık bir bağlantıya sahip ki yıllar önce kuzenimle aramızda kendimizce kültürel sohbetler yaparken değişik bir yere vardık. şimdi bu yazıyı okuyunca aklıma tekrardan o vardığımız yer geldi.

zihnimizi ve düşüncemizi bir merdivenin basamaklarını çıkan bir çift ayakmış gibi düşünelim,

sürekli çıkmayı ve tırmanmayı hedefliyoruz.

eğer sen şartlanmış bir şekilde bir basamağa hedef koyup ben buraya kadar çıkabilsem yeter diyorsan, zihnini de manipüle etmiş olarak o basamağa ulaşmayı çalışıyorsun. tam o basamak koyduğun hedefe ulaşamasan bile yakınına ulaşmış oluyorsun.

sonra birbirimize dedik ki, bu basamağı ulaşmak istediğimiz yerinde çok ötesine koyalım. çok uzakta ve tırmanması çok zor olsa da pes ettiğimiz yerde geri dönüp baktığımızda belki de daha düşük bir hedeften çok daha yukarıda ona bakıyor olacağız.

şimdi kendisi tam olarak bu düşüncenin ardında çok güzel bir avrupa ülkesinde, çok iyi bir hayat için çabalıyor ve çalışıyor. tekrar sorsam ona belki pes edecek ve bu basamağı çoktan geçtiğini söyleyecek ama totemi bozmak istemiyorum.

ben mi?
o kadar çok baktım ki şuan hangi basamakta olduğum bilinçsizliğinde kayboldum.  Smiley
full member
Activity: 112
Merit: 181
December 19, 2024, 08:56:34 AM
#1
Kafama takılan bir soru var. Şimdi biz ülke olarak çok iyi zamanlardan geçmiyoruz ve eminim ki çoğumuz keşke daha iyi şartların olduğu ülkelerde -amerika veya avrupa ülkeleri olabilir- yaşasaydık diyoruz. Ya da çeşitli konularda kendimizi onlarla kıyaslıyoruz. Bu bize biraz acı veriyor ama olmak istediğimiz yerde olamamak belki de en büyük motivasyonumuz zaten.

Bir de böyle bir konu açıldığında "Sen haline şükret, bak adamlar şurada burada açlıktan ölüyor, savaşlarda ölüyor" gibi sözler ile aslında çok da kötü bir durumda olmadığımızı, daha kötü yerlerde de olabileceğimizi söylüyor.

Buradan iki taraf çıkartabiliriz. Bir taraf "Daha iyisi olabilir." derken diğeri "Daha kötüsü de olabilirdi." diyor. Bana mantıklı gelen tabii ki kendimizi üst ile kıyaslamak fakat bunun da ne bir sonu var, hem de kendinizi asla iyi hissedemiyorsunuz. İnsanın içinde hep "şu anda eksiğim" gibi bir duygu oluşuyor.

Size sorum ise;
Sürekli gelişmeye odaklı, durmayan bir yapıda olmak mı, yoksa
Olduğu yerde kendini iyi hisseden, daha üstünü aramayan tarafta olmak mı daha mantıklı?

Bu ikisinin de hayatta işe yarayacağı farklı konular olacaktır elbet ama her insanın da dur diyeceği bir yer olmalı bence. yani sınırımızı nasıl belirlemek mantıklı?
Jump to: