Author

Topic: Tekila Krizi (1994) (Read 371 times)

member
Activity: 1011
Merit: 65
February 02, 2024, 01:21:05 PM
#13
Oldukça faydalı ve içeriği dolu bir topik olmuş, emekleriniz için teşekkürler. Finansal krizler ile ilgili birçok şeyi bilmek, bilinçlenmek zorundayız. Uzayda maden bulma olasığına sahip değilsek alınan borçların ödenmesi ve sonuçları ile karşılaşacağız. Er ya da geç.

Kalite kokan yazı gerçekten.
full member
Activity: 411
Merit: 134
August 30, 2019, 01:25:32 AM
#12
Hocam 2 hafta olmuş bu postu yayınlayalı, ben şimdi gördüm, biraz uzun olsada konu sonuna kadar bir çırpıda okudum ellerinize sağlık, değerli bilgileri paylaşmışsınız. Bu ekonomi krizler hakkında bolca bilgi edindik sayenizde teşekkürler bir daha, umarım devamı gelir, öyrenecek çok şey var. Borsada olanlar ve ya olmayanlar zaten her konuda bilgiye sahib olmak, kendin için avantajdır. En önemliside, bu dünyada kendini görenler, geleceklerini finans dünyasında görenler bu tip bilgilerle sık-sık bilgilerini yenilemelidirler. Bir daha teşekkür ederim.

Rica ederim.Muhabbetle kalınız.
full member
Activity: 411
Merit: 134
August 30, 2019, 01:24:33 AM
#11
İktisadi doktrinler tarihi dersi gibi olmuş Smiley Eski günleri hatırladım. Ekonomi bölümünde gördüğüm en kaliteli içeriklerden birisi burada. Tebrikler.

Teşekkür ederim yorumunuz için. Evet, İktisadi Doktrinler Tarihi dersini ben de gördüm ve ara ara dönüp bakar, faydalanırım. Smiley

Muhabbetle kalınız...
hero member
Activity: 1582
Merit: 670
August 26, 2019, 03:19:03 PM
#10
İktisadi doktrinler tarihi dersi gibi olmuş Smiley Eski günleri hatırladım. Ekonomi bölümünde gördüğüm en kaliteli içeriklerden birisi burada. Tebrikler.
hero member
Activity: 2058
Merit: 538
Leading Crypto Sports Betting & Casino Platform
August 24, 2019, 03:41:24 PM
#9
Hocam 2 hafta olmuş bu postu yayınlayalı, ben şimdi gördüm, biraz uzun olsada konu sonuna kadar bir çırpıda okudum ellerinize sağlık, değerli bilgileri paylaşmışsınız. Bu ekonomi krizler hakkında bolca bilgi edindik sayenizde teşekkürler bir daha, umarım devamı gelir, öyrenecek çok şey var. Borsada olanlar ve ya olmayanlar zaten her konuda bilgiye sahib olmak, kendin için avantajdır. En önemliside, bu dünyada kendini görenler, geleceklerini finans dünyasında görenler bu tip bilgilerle sık-sık bilgilerini yenilemelidirler. Bir daha teşekkür ederim.
member
Activity: 392
Merit: 10
July 31, 2019, 01:42:05 PM
#8
Oldukça faydalı ve içeriği dolu bir topik olmuş, emekleriniz için teşekkürler. Finansal krizler ile ilgili birçok şeyi bilmek, bilinçlenmek zorundayız. Uzayda maden bulma olasığına sahip değilsek alınan borçların ödenmesi ve sonuçları ile karşılaşacağız. Er ya da geç.
jr. member
Activity: 420
Merit: 1
July 27, 2019, 11:28:18 AM
#7
Son dönemlerde neredeyse her 5 yılda bir büyük krizler oluşmuş. Şu anki ekonomik modelin sıkıntılarını görmek için güzel bir veri. İmf tartışmasında da imf kötü veya iyi denemez onla anlaşma yapmaya giden devletin gücüne ve etkinliğine göre iyi veya kötü oluyor. Bugün bakkala gittiğinizde de geçerli bu durum. Güçlüysen saygı güçsüzsen baskı.
full member
Activity: 411
Merit: 134
July 15, 2019, 03:29:47 AM
#6
Okunması gereken bir yazı özellikle bu piyasada uzun süre kalacaklar için bazı ipuçları verecektir. Malesef finans borsa değer gibi kavramları altı boş bir şekilde öğrenmeye çalışıyoruz bilgi edinerek öğrensek çok şey kazanırız.

biraz fazla uzun olduğu için forumun çok da ilgisini çekmemiş ama çok iyi içeriğe sahip bir başlık olmuş. devamını bekliyoruz hocam.

Yorum ve katkılarınız için teşekkür ederim arkadaşlar.Muhabbetle kalınız.
full member
Activity: 411
Merit: 134
July 15, 2019, 03:29:09 AM
#5
Bir betik ve bir ekleme yapmak istiyorum. Yazı için ellerinize sağlık.

1- Imf'i kötü bir karakter olarak göstermişsiniz ama ne Meksika ne de Imf ile stand by yapan diğer ülkeler silah zoruyla o konuma gelmemişlerdir.

Petrol rezervlerini ve kaynaklarını Norveç'in aksine küçük bir zümreye dağıtmaları, peso üzerinde manüpülatif haraketlerde bulunmaları, yönetim'in kamu üzerindeki baskıcı politikaları sonucu siz olsanız paranızı o zamanın Meksika'sına yatırır mıydınız?
Imf gittiği her ülkede belirli şartlar ister ve bu da onun en doğal hakkıdır.

Önümüzde G.Kore örneği bulunmakta. 1990'lı yıllarda neredeyse her anlamda benzer bir ekonomiye sahiptik, Kore'nin aksine 1994 devalüesinde bile yatırımcı bulmakta zorlanmadık. Günümüzde Kore eğer bir krize uğrayacak olursa Imf'e hiç ihtiyaç duyacağa benzemiyor.

2- Meksika'nın çöküşünü başlatan temel etmenlerden biri mal/ürün/hizmet kalitesinin düşmesi ve buna bağlı olarak uluslararası rekabetin yitirilmesinin getirdiği işsizliktir.
Çalışmayan bireylerin ülkenin kendi içerisinde yarattığı harcama ekonomisinin durmasıdır. Bununla birlikte kalifiyeli yetişmiş elemanların Amerika Birleşik Devletleri'ne göçü sonrasında da krizin etkilerinden kurtulması çok uzun sürmüştür. Günümüzde bile toparlanabilmiş sayılmaz, refah seviyesini sürdürebilmesi için Amerika Birleşik Devletleri'nin sağladığı tarım teşvik ve eğitim teşvik fonlarına ihtiyaç duymaktadır.

Ben de ilginiz ve yorumunuz için teşekkür ederim.

IMF belirttiğiniz üzere kötü bir karakter profilinden ziyade her şirketin veya kurumun - adına ne derseniz deyiniz- doğal olarak yapacağı gibi kendi çıkarları doğrultusunda maksimum fayda sağlamak adına hareket eder. Sonuçta bu adamlar sizin kapınızda yatmıyorlar, gelin bizle anlaşın ve istediklerimizi yapın diye.Siz gidiyorsunuz onların kapısına ve şartlarını kabul ediyorsunuz, Meksika'nın ve de Türkiye'nin zamanında yaptığı gibi.Ekonomimizin geldiği son noktada bizim de bu adamların kapısına kesinlikle gitmeyeceğimizin garantisi var mı?Yok.
newbie
Activity: 17
Merit: 1
July 14, 2019, 06:24:28 AM
#4
Bir betik ve bir ekleme yapmak istiyorum. Yazı için ellerinize sağlık.

1- Imf'i kötü bir karakter olarak göstermişsiniz ama ne Meksika ne de Imf ile stand by yapan diğer ülkeler silah zoruyla o konuma gelmemişlerdir.

Petrol rezervlerini ve kaynaklarını Norveç'in aksine küçük bir zümreye dağıtmaları, peso üzerinde manüpülatif haraketlerde bulunmaları, yönetim'in kamu üzerindeki baskıcı politikaları sonucu siz olsanız paranızı o zamanın Meksika'sına yatırır mıydınız?
Imf gittiği her ülkede belirli şartlar ister ve bu da onun en doğal hakkıdır.

Önümüzde G.Kore örneği bulunmakta. 1990'lı yıllarda neredeyse her anlamda benzer bir ekonomiye sahiptik, Kore'nin aksine 1994 devalüesinde bile yatırımcı bulmakta zorlanmadık. Günümüzde Kore eğer bir krize uğrayacak olursa Imf'e hiç ihtiyaç duyacağa benzemiyor.

2- Meksika'nın çöküşünü başlatan temel etmenlerden biri mal/ürün/hizmet kalitesinin düşmesi ve buna bağlı olarak uluslararası rekabetin yitirilmesinin getirdiği işsizliktir.
Çalışmayan bireylerin ülkenin kendi içerisinde yarattığı harcama ekonomisinin durmasıdır. Bununla birlikte kalifiyeli yetişmiş elemanların Amerika Birleşik Devletleri'ne göçü sonrasında da krizin etkilerinden kurtulması çok uzun sürmüştür. Günümüzde bile toparlanabilmiş sayılmaz, refah seviyesini sürdürebilmesi için Amerika Birleşik Devletleri'nin sağladığı tarım teşvik ve eğitim teşvik fonlarına ihtiyaç duymaktadır.
jr. member
Activity: 322
Merit: 1
July 13, 2019, 09:32:51 AM
#3
biraz fazla uzun olduğu için forumun çok da ilgisini çekmemiş ama çok iyi içeriğe sahip bir başlık olmuş. devamını bekliyoruz hocam.
sr. member
Activity: 924
Merit: 251
July 11, 2019, 03:10:19 PM
#2
Okunması gereken bir yazı özellikle bu piyasada uzun süre kalacaklar için bazı ipuçları verecektir. Malesef finans borsa değer gibi kavramları altı boş bir şekilde öğrenmeye çalışıyoruz bilgi edinerek öğrensek çok şey kazanırız.
full member
Activity: 411
Merit: 134
July 07, 2019, 01:04:04 AM
#1
Tekila Krizi  (1994)

Ekonomik kriz kısaca, ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise firmaları ciddi anlamda sarsacak sonuçlar ortaya çıkarması durumudur.
Geçmişte yaşanan belli başlı önemli finansal krizler için:

1636 Lale Balonu (Hollanda)
1720 South Sea Balonu (İngiltere)
1720 Mississippi Balonu (Fransa)

1927-1929 Hisse Senedi Fiyatları Balonu (ABD'de patlak verdi bütün dünyaya yayıldı. bkz:Kara Cuma,29 Buhranı)
1985-89 Japonya Emlak ve Hisse Senedi Balonu
1985-89 Finlandiya, Norveç ve İsveç’teki Emlak ve Hisse Senedi Balonu
1992-1997 Asya Ülkeleri Emlak ve Hisse Senedi Balonu
1990-1999 Meksika’daki Yabancı Yatırımların Aşırı Artışı (Tekila Krizi)
1995-2000 ABD’deki Tezgâh Üstü Piyasalar Hisse Senetleri Balonu
2000-2008 ABD'deki Mortgage Krizi (Malum emlak krizi küresel finansal krize dönüşmüştü. Bkz: Mortgage/Subprime Crisis)
2011 Yunanistan Hükümeti Devlet Borçları Krizi (Sonradan domino etkisiyle diğer Avrupa ülkelerine de sıçradı. Bkz:Eurocrisis)[/i]


Bu yazımızda yine elimiz,dilimiz döndüğünce Meksi’da yaşanan ve adına “Tekila Krizi” denen krizden bahsederken, özellikle ekonomi literatüründe önemli yeri ve konuyla yakından alakası olan Crowding Out(Dışlama Etkisi), Dutch Disease (Hollanda Hastalığı) ve Cari Açık gibi kavramlara da kısaca değineceğiz. Tabi literatüre geçmiş bu önemli krizin öncesinde yaşananlara bakmak ayrıca çok önemli. Çünkü çoğu zaman olduğu ve de Çernobil felaketinde de yaşandığı gibi aslında felaketler,krizler adına ne derseniz deyin aniden, bir anda meydana gelmez.Önce geliyorum der ve gelmeden önce de çok önemli sinyaller verir.

Bu noktada Ekonomik  Krizler bir bakıma bir döngüden ibarettir de diyebiliriz:


Kriz geliyorum der!

Bu noktada öncelikle 1994 yılında yaşanan kriz öncesi duruma bir bakacak olursak, Meksika’da 1976 yılında yapılan seçimin sonucunu, 1970’lerdeki Petrol Krizinin derinleştirdiği ekonomik kriz belirlemişti diyebiliriz. Ülkenin krize yürüdüğü dönemde başkan olan Alvarez, bu seçimlerde siyasete veda etti ve iktidara Lopez Portillo geldi. Tam manasıyla ekonomik bir enkaz devralan Portillo’nun işi hiç de kolay değildi. Fakat beklenmedik bir şey oldu. Meksika’nın Veracruz, Baja, California Norte, Chiapas ve Tabasco bölgelerinde çok büyük “petrol rezervleri” keşfedildi.

(Bkz: 1973 Petrol Krizleri/Şokları : Konuyla ilgili “Crude Impact” belgeselini izlemenizi tavsiye ederim.)
(Bkz: https://www.wikizero.com/tr/1973_Petrol_Krizi)

Meksika’da o güne kadar yılda 190 milyon varil petrol üretilirken, bulunan rezervlerinin 11 milyar varil olduğu açıklandı. 1983’e gelindiğinde ise rezervlerin 72.5 milyar varil olduğu ortaya çıkmıştı.Petrolün bulunması sonrasında, uluslararası finans piyasalarının gözü -bilakis dünyada genelinde yaşanan 1970’deki Petrol Şoklarından sonra- yeniden Meksika’ya çevrilmişti. Daha önce arkalarına bakmadan kaçan yabancılar şimdi Portillo ile görüşme yapabilmek için günlerce sıra bekliyorlardı. Nasıl olsa yağmalanacak büyük bir maden bulmuşlardı.
(Bkz:Petrol = Black Gold)

Not: Batılı yatırımcılar piyasalarda bu tarz yakıştırmalar kullanmayı severler.Örneğin dolara Benjamin, sterline kraliçe gibi deyimler kullanırlar. Petrole black gold yani “siyah altın” demeleri gibi. Özellikle son zamanlarda kimi köşe yazıları ve makalelerde bildiğimiz suya “blue gold” yakıştırması da yapılmaktadır.

1977’den itibaren petrol gelirleri hızla artmaya başladı. İktidara geldiği gün, özel sektöre büyük vaatlerde bulunan ve mali disiplini sağlayacağını söyleyen Portillo, bu sözlerini unuttu. Para harcarken kendinden önceki dönemdeki yönetimden farklı değildi. Borçlar hızla artmaya başladı. Sadece 12.6 milyar dolar borç, petrol üretim tesislerinin kurulması için gelmişti ve bu para Meksika’nın toplam borcunun neredeyse yarısına yakındı. Artan petrol gelirlerinden daha hızlı bir kamu harcaması başladı. Bütçe açığı 1976’da milli gelirin %10’u iken 1982’de %17’sine yükseldi.Bu gidişattan ilk başta herkes memnundu. Ülkeye akan petrol gelirleri özel sektöre de hovardaca dağıtılıyor, ihalelerle firmalara peşkeş çekercesine yol,ev,hastane,köprü yaptırılıyordu. Bundan memnun olan grupların hepsi, harcamaları kısıcı, yapısal reform adı altındaki önlemlere karşı çıkıyordu.

Fakat 1980’lerin başına gelindiğinde petrol fiyatlarının hızla düşmeye başlaması ve kamu gelirlerinin hızla azalmasıyla birlikte işler tersine döndü. O ana kadar yüksek sübvansiyonlarla desteklenen ve hükümetle arası çok iyi olan özel sektör, azalan gelirlerden pay almak için hükümete karşı bir tavır aldı. Aslında iktisat literatüründe “Hollanda Hastalığı” diye geçen bir hastalığa yakalanmıştı Meksika.


Dutch Disease/Hollanda Hastalığı

Not 2: Bu duruma örnek, Kuzey Denizi’nde petrol bulunduktan sonra İngilizler hem tekstil, hem de ayakkabı sanayilerini İtalya ve İspanya’ya kaptırmışlarıdır. Tabi ki bu sırada, o sanayi dalında çalışanlar işsiz kalmış, petrol bulunması sonrasında işsizlik oranları da hızla artmıştır.Bununla birlikte yeraltı zenginliği diğer olan ülkelerde, özellikle 1990’larda Rusya ve petrol zengini olan Suudi Arabistan gibi ülkelerde bu hastalığa sıkça rastlanılmaktadır.Tabii bu hastalığa karşı nadiren de olsa kamu fonları oluşturup birikim yapmak suretiyle efektif önlemler alan ülkeler de var: Norveç gibi.

“Norveç’te 1967 yılında emeklilik fonu adıyla kurulan bir fona, 2006 yılından başlanarak petrol ve doğalgaz gelirleri aktarılmaya başlanmış. Bu fon, bu adımdan başlayarak Avrupa’nın en büyük emeklilik fonu haline gelmiş. Norveç Fonunda biriken para 900 milyar dolar düzeyinde. Bu fonun işletilmesi son derecede sıkı kurallara bağlanmış. Çevreyi gözeterek ve yalnızca legal faaliyetlere para yatırarak büyüyor. Her gün 160 milyon dolar dolayında getiri sağlıyor. Hükümet, bütçe amaçlı olarak fondaki paranın yalnızca yüzde 4’ünü kullanabiliyor. Geri kalan yüzde 96 ise biriktiriliyor ve getiri getirecek alanlara yatırılıyor. Norveç’e zenginlik sağlayan petrol rezervleri bir gün tükense bile bu fon döndürülerek gelecek kuşaklara refahı aktarmanın aracı olmaya devam edecek.” (Mahfi Eğilmez ,Kendime Yazılar, 29 Aralık 2015)

(bkz: yazının tamamı için--> http://www.mahfiegilmez.com/2015/12/suudi-arabistan-ve-norvec-karslastrmas.html)

İşte bu hastalığa yakalanan Meksika ekonomisinde diğer yandan yerli para yabancı paralara karşı aşırı değerlenmiş ve uzun süre eski seviyesine de düşmemiştir. Dolayısıyla, ihraç malları dış piyasalarda pahalanmış ve ucuz mal alıcıya göre daha cazip olacağı için ülke olarak rekabet gücü de kaybedilmiştir. Dışarıya mal satamayan -ihracat yapamayan- sanayici ise peşi sıra kepenk kapatmaya başlamış ve ucuz olan ithal mallarına olan talebin de artması sonucu cari açık hızla büyümüştür.

Cari Açık: İlgili ülkenin cari yıl içerisinde elde ettiğinden daha fazla döviz harcamasından dolayı cari dengenin bozulması durumudur.
1982 yılının Ağustos ayına gelindiğinde Meksika gönülsüz olarak moratoryum ilan etmiştir. Moratoryum öncesi dış borç toplamı 100 milyar doların üzerindeydi. Bir ay sonra, Eylül 1982’de Lopez Portillo, bütün özel bankalara el koydu ve sermaye hareketlerini kontrol altına aldı. 1982’nin sonunda yapılan seçimlerde Portillo koltuğuna veda ederken, bütçe ve planlamadan sorumlu bakan olan Miguel De La Madrid başkan oldu.


Moratoryum: Borçlunun ödeme gücünü kaybetmesinden dolayı borçlarının tümünü veya bir kısmını ödeyemeyeceğini ilân etmesine  adı verilir. Bu süreç genellikle borçlu ve alıcı arasında borcun yeniden yapılandırılması, borçların vadelerinin uzatılması ile sonuçlanır.Örneğin, Türkiye 1958 yılında moratoryum ilan ederek borçlarını yapılandırma yoluna gitmiştir.

Portillo’nun izlediği yolu aynen devam ettireceği düşünülen Madrid, iktidara geldiği ilk günden itibaren, ekonomide serbest piyasa sistemini benimseyerek liberasyona başladı.Tabi ki her kriz sonrasında yardıma koşan(!) IMF, bu defa Meksika’ya yardıma koşmuştu.


Buraya kadar Tekila Krizi öncesine kadar gelen süreci anlatmaya çalıştık. Şimdi şu meşhur Tekila Krizine gelecek olursak:
Kısaca bu kriz 90’lara geldiğimizde -Aralık 1994'te- Meksika hükümetinin cari açığı dengelemek için yaptığı devalüasyon sonucunda piyasaların tatmin olmadığı gibi bir tedirginlik havasına girmesi ve akabinde risk primi yükselerek, zincirleme bir reaksiyon sonucu patlak vermişti. Bu krizin diğer krizlerden farkı ise bir ülkeden sermaye kaçışının tetiklediği ilk kriz olarak literatüre geçmesidir.
Krizden hemen önceki o kısa evreye bakarsak malum -diğer kriz evrelerinin ilk başlarında görüldüğü üzere- Meksika'da 1990'ların başında da her şey iyi gidiyordu. Ülke reformları kimisi MIT ve Harvard mezunu iyi eğitim almış yöneticiler tarafından başarı ile hayata geçirilmiş, nihayetinde Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nı (NAFTA) imzalamış ve bütün bu iyi gelişmeler ile birlikte, yatırımcı güveninin arttığı ortamdan elinde geldiğince yararlanmaya çalışmıştı.

Bu arada, Merkez Bankası, 1988'de standart merkez bankası uygulamalarından vaz geçti ve pesoyu dolara sabitledi. Krize giden yolun ilk taşı böylelikle döşenmiş oldu. Para tabanını daraltmak ve faizi artırmak yerine, Merkez Bankası, faizlerdeki çıkışı önlemek ve para miktarını artırmak için Hazine tahvillerini satın aldı.
Buna ek olarak, dolar bazındaki tahvillerin geri ödemesi döviz rezervlerini azalttı.Öte yandan, ülkenin “Chiapas” bölgesinde artan şiddet olayları ve Başkan adaylarından Luis Donaldo Colosio'ya düzenlenen suikast ülkede siyasi istikrarsızlık getirdi. Bu da yatırımcıların Meksika varlıklarının risk primini artırmasına bir başka neden oluşturmuştu.
Meksika'da 1994 yılındaki başkanlık seçimlerine yaklaşırken, hükümetin seçim ekonomisine gitmesi, yani genişlemeci maliye ve para politikalarını uygulaması -kesenin ağzını açması- ve bunun sonucu cari işlemler açığının GSYİH'nin yüzde 7'si gibi yüksek bir seviyeye çıkmasına sebep olmuştu. Bu harcamaları karşılayabilmek için hükümet, yabancı yatırımcıların da ilgisini çekmek amacıyla, kısa vadeli yerel para cinsinden ancak dolar geri ödemeli borçlanma kağıdı ihraç etti. Borçlanmanın kolaylaştırabilmek için kısa vadeli peso cinsinden tahvil/bonolar dolar cinsi tahvillerle değiştirilmeye başlandı. Böylelikle küresel çapta hareket eden fırsatçı fonların önü böylelikle açılmış oldu.

Meksika Merkez Bankası pesonun dolara endeksli seyrini sürdürdü ve pesonun dolar karşısında yalnızca dar bir bantta değer kazanmasına ya da kaybetmesine izin verdi. Bu bandın korunması için, merkez bankası piyasaya açık piyasa işlemleri (api) yoluyla müdahale etti ve peso sattı ya da aldı. Merkez bankasının müdahale stratejisinin bir parçası da dolar bazında kısa vadeli borçlanma kağıdı ihraç etmekti. Borçlanma yoluyla elde ettiği dövizi peso alımında kullandı ve bu da pesonun değerinin aşırı artmasına neden oldu.

Devalüasyon: Bir ülke parasının yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi, değerinin düşürülmesi.
Api(açık piyasa işlemleri): Para politikasının ikinci aracı olan açık piyasa işlemleriyle (APİ) Merkez Bankaları, ellerinde tahvil bulunduranlardan tahvil satın alarak ya da kendi elindeki tahvilleri piyasaya satarak piyasadaki likiditeyi denetleyip fiyat istikrarını sağlamayı hedefler.
Döviz (Dolar) Bandı: Ayarlanabilir Sabit Kur Sisteminde, döviz kuru MB tarafından bir dalgalanma bandında belirlenir. Ancak duruma göre belirlenen döviz kuru periyodik olarak değiştirilebilir. Örneğin ödemeler bilançosu açıklarını gidermek için ülke parası devalüe, ödemeler bilançosu fazlalarını gidermek içinse yine o ülkenin parası revalüe(devalüenin tersi) edilebilir.

Merkez bankasının pesodaki değer kaybını önlemeye çalışması enflasyon risklerine karşı korunmayı amaçlıyordu, ancak bu da pesonun aşırı değer kazanmasına neden oldu. Pesonun güçlenmesi ithalatın (dışarıdan alınan yabancı ürünlerin) ucuzlamasını sağladı fakat bu da ülkenin dış ticaretinin açık vermesine sebep olmuştu. Spekülatörler pesonun yapay bir şekilde aşırı değerli olduğunu düşündüler ve haklıydılar da. İşte bunun sonucu meydana gelen sermaye kaçışı pesonun üzerindeki piyasa bakısını daha da attırdı.

Meksika, seçim öncesi olmasının da etkisiyle, para arzını koruyabilmek ve faizlerin artışını önlemek için kendi Hazine kağıtlarını satın almaya başladı ve bu da bankanın döviz rezervlerinin azalmasına neden oldu. Merkez bankasının peso bazında kısa vadeli tahvilleri dolar bazında tahvillerle değiştirmeye çalışması rezervleri daha da düşürdü. Bunun sonucunda ise Merkez Bankası'nın döviz rezervleri 1994'ün sonunda tamamen eridi. Ülkenin 28 milyar dolar olan ve pesonun dolara endeksli seyrini korumasına yeteceği düşünülen rezervler bir yıldan az bir sürede bitti. Buna bağlı olarak, yatırımcıların ülkenin temerrüde (borca) düşeceği endişeleri ise krizi alevlendirmişti.

Hükümet nihayetinde 20 Aralık 1994 yılında devalüasyona karar verdi ve pesoyu yüzde %15 devalüe etti. Ancak bu da büyük bir hataydı. Devalüasyona gidilmeyeceğine ilişkin önceki taahhütlere karşın bunun yapılması, yabancı yatırımcıların politika yapıcılara kuşkulu yaklaşmasına ve daha büyük çaplı devalüasyona gidilebileceği korkularının atmasına neden oldu. Yani krizi çözmesi ve piyasaları yatıştırması beklenen devalüasyon, krizi daha da derinleştirdi. Devalüasyon, bu süreç sonucu, krize dönüştü. Buna bağlı olarak, yabancı yatırımcılar Meksika dışı varlıklara gitti ve Meksika varlıklarına daha büyük çaplı risk primleri uyguladılar. Derecelendirme kuruluşları Meksika’nın puanlarını düşürmeye da başlamışlardı. Bunun sonucu faizlerde yukarı yönlü, yerli para biriminde ise aşağı yönlü baskı arttı. Devalüasyonun süreceğini bekleyen yabancı yatırımcılar hızlı bir şekilde yatırımlarını Meksika varlıklarından çekmeye devam etti. Sermaye kaçışını önlemek için, merkez bankası faiz yükseltti ancak bu da büyümeyi olumsuz etkiledi.
Merkez Bankası para biriminin endeksli seyrini korumaya çalışırken, gerekli acı reçeteyi uygulamaktan kaçındı. Devalüasyondan sonra yabancı yatırımcıların yeni devalüasyonların olacağına ilişkin korkularının artması risk priminin daha da yükselmesine neden oldu. Bu da yabancı yatırımcıların para birimine spekülatif atak başlatmasına neden oldu. Nihayetinde hükümet faizi yüzde 80 seviyesine yükseltmek zorunda kaldı. Faizlerin büyümeyi sekteye uğratması (dışlama etkisi/crowding out) ile kriz son evresine ulaşmış oldu.


Dışlama etkisi/Crowding Out

Meksika'nın vadesi dolar borçlarını çevirme zamanı geldiğinde, yatırımcılar yeni arz edilen kağıtlara ilgi göstermedi. Borç geri ödemesi için, merkez bankasının aşırı zayıflamış peso ile aşırı pahalı dövizi almaktan başka çaresi kalmadı. Böylelikle Meksika temerrütle/borçla baş başa kaldı.22 Aralık'ta Meksika hükümeti pesoyu serbest dalgalanmaya bıraktı. Bunun ardından peso %15 daha değer kaybetti. Özetle peso yaklaşık yüzde %50 zayıfladı. Enflasyon yüzde %52'ye ulaştı. Meksika varlıklarına 45 milyar dolar kadar yatıran fonlar, Meksika'da ve diğer gelişen ülkelerde pozisyonlarını likide etti, yani çektiler.

En nihayetinde ABD Meksika için Ocak 1995'te IMF öncülüğünde 50 milyar dolarlık bir kurtarma(!) paketi daha hazırladı.Meksika ekonomisi, pesonun değer kaybetmesi ve daha güvenli yatırımlara kaçıştan dolayı derin bir resesyon(durgunluk) yaşadı ve GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) 1995 yılında yüzde %6.2 daraldı.Yükselen faizlerden dolayı, özellikle mortgage geri ödemelerinin yapılamamasından dolayı bankalar battı. Fiyatlar 1995'te yüzde %35 arttı.Bir milyonun üzerinde insan 1995'te işlerini kaybederken, ortalama reel ücretler yüzde %13.5 geriledi. Genel hane halkı gelirleri aynı yıl yüzde %30 düştü. Meksika'da aşırı fakirlik 1994'teki seviyesi olan yüzde %21'den 1996'da yüzde %37'ye çıktı.

Bu film size çok tanıdık gelmiştir.Filmi yine aynı bahsi geçen dönemlerde başa sarın, Türkiye Ekonomisi Tarihine sub edin/uyarlayın hemen hemen aynı filmi izlerseniz.

Yorum,öneri ve görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Muhabbetle kalınız.



Faydalanılan Kaynaklar

Paul Krungman - Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü ve Küresel Kriz

Mahfi Eğilmez, Kendime Yazılar

Para Harekatı - Yaşar Erdinç

Finansal Krizler Tarihi – Çılgınlık, Panik ve Çöküş, Charles P. Kindleberger, Robert Z. Aliber

Jump to: