Author

Topic: The Platform Filmi ve Kapitalizm Eleştirisi [Spoiler İçerir] (Read 324 times)

legendary
Activity: 1218
Merit: 1291
Filmin sonu gayet iyi, game of thrones un sonu da iyiydi , millet iki dakka izleyince sonunu bilebileceğini düşünüyor tutturamayınca da beğenmedim diyor, yönetmen zaten oyun oynuyor herkesin rahatlıkla tahmin edebileceği bir sonu olsa bu sefer de sıkıldık bu tür şeylerden diyecektiniz. Adam boşa çıkartıyor seyirciyi daha ne yapsın. Platformun sonundaki kız fakirleri temsil ediyor, dünyada herkese yetecek kaynak var iken zenginler açgözlülüğüyle bu kaynağı sömürüp fakirleri aç bırakıyor, Tanrı da herkese ceza afet gönderiyor, kimse aç kalmasa hedefe ulaşılacak diyor film. Zenginlere sorsanız kimse aç değil , o yüzden çocuk yok deniliyor ama çok fazla aç var zengin fakirin halinden anlamadığı için onların olmadığını düşünüyor.
 Film hakkındaki yorumlara baktım ama ekşi çok uzun hepsine bakmadım yorumlarda insanların yeniden bir başka oda da doğmasına ne denmiş bilmiyorum ama reenkarnasyona benziyor, bunun yanında elbette statü değiştirme zenginleşme bir üst levele geçme manası daha önde

Kapitalizm ağır bir şekilde eleştirilirken sahte bir gerçeklikle içinde bulunduğumuz durumu unutup tatmin olmamak gerekiyor, muhtemelen filmin sonu bu nedenle gelmedi. Yine de biz senariste küfrümüzü edelim Grin.
legendary
Activity: 1877
Merit: 1396
The Last Cryptocoin Burner
Filmin sonu gayet iyi, game of thrones un sonu da iyiydi , millet iki dakka izleyince sonunu bilebileceğini düşünüyor tutturamayınca da beğenmedim diyor, yönetmen zaten oyun oynuyor herkesin rahatlıkla tahmin edebileceği bir sonu olsa bu sefer de sıkıldık bu tür şeylerden diyecektiniz. Adam boşa çıkartıyor seyirciyi daha ne yapsın. Platformun sonundaki kız fakirleri temsil ediyor, dünyada herkese yetecek kaynak var iken zenginler açgözlülüğüyle bu kaynağı sömürüp fakirleri aç bırakıyor, Tanrı da herkese ceza afet gönderiyor, kimse aç kalmasa hedefe ulaşılacak diyor film. Zenginlere sorsanız kimse aç değil , o yüzden çocuk yok deniliyor ama çok fazla aç var zengin fakirin halinden anlamadığı için onların olmadığını düşünüyor.
 Film hakkındaki yorumlara baktım ama ekşi çok uzun hepsine bakmadım yorumlarda insanların yeniden bir başka oda da doğmasına ne denmiş bilmiyorum ama reenkarnasyona benziyor, bunun yanında elbette statü değiştirme zenginleşme bir üst levele geçme manası daha önde
legendary
Activity: 1820
Merit: 1123
Yönetmen, "Cube-Küp" filminden esinlendiğini söylemiş. Ayrıca bu film, ilk başta bir tiyatro oyunu olarak sahnelenmiş.

Film hakkındaki bazı detayların payaşıldığı bir site buldum: https://www.filmloverss.com/the-platform-filmindeki-en-dikkat-cekici-10-detay/
Şu sitede de filmin konusu ve karakterler hakkında ipuçları verilerek detaylı betimlemelerle anlatılmış: https://obicimsinema.com/the-platform/

Başroldeki Goreng, diploma almak için platforma katıldığını birkaç yerde söylemişti. Diploma mevzusuyla ilgili doyurucu bir cevap bulamadım şimdilik.
legendary
Activity: 2912
Merit: 1150
----spoiler içerir----

içeri giriş için mulakat yapan kadının yıllarca kandırılması bana biraz dine saplama olarak geldi. o abla sanki din adamı görevinde betimlemiş.
kadın herkese yetecek yemek var diyor(ama yok)
200 kat var diyor(333 kat var)
cocuk kesinlikle almıyoruz diyor(iceride cocuk var)
full member
Activity: 154
Merit: 194
Judge a man by his questions
Blacknavy güzel bir yazı teşekkürler. Bu filmi sevmemin bir nedeni de bu. İnsanı uzun uzun düşündürüp yazı yazdırıyor. Biraz komunizm propagandası vardı evet. Selam göndermediği -izm kalmadı. Hristiyanlık propagandası ve eleştirileri de vardı. Sürekli "Sen mesih misin?" denildi. Cennetten kovulan melek aynı "mesih"in yanına geldi.

Merak ettiğim bir şey daha vardı: İnsanlar neden kendi istekleri ile bu hapishaneye giriyordu? "Derece kazanmak" o nedir?
full member
Activity: 266
Merit: 106
@blacknavy

konudan biraz sapılmış ama çok yararlı bir yazı olmuş ellerine sağlık,
şimdi ise o savaşları 15 temmuzla 1 tutuyorlar, çanakkale savaşını uyduruk harekatlarla kıyaslıyorlar ne denilebilir ki yani bu topluma cehaletlerinden dolayı peygamber gelse şaşırmam gerçekten Cheesy
legendary
Activity: 1218
Merit: 1291
Bu mesaj beyin jimnastiği yaptırır, bolca big picture ^^ içerir. Kimine kahkaha attırır, kimine düşündürür. Ancak, alıntılarıyla birlikte saf gerçekliktir.

Bu filmi iki farklı üyenin tavsiyesi üzerine izledim ve filmdeki ağır kapitalizm eleştirilerine hayran kaldım, ancak film baştan aşağı komunizm progandası içeriyor. Bu komunizm denen ideoloji devletsiz bir toplumsal düzen olabileceğine inanıyor. İlginçtir ki komunizmi yani devletsiz bir toplumsal düzen görüşünü ortaya atan Karl Marx abimiz tescillisinden bir Yahudi'ydi. Yahudilerin de Tevrat'ta çokça defa kendilerini kutsal ulus olarak adlandırıp yaklaşık 2000 sene boyunca bir devlet hayali kurdukları biliniyor. Kısacası, bu Jewish abilerimiz çok uzun süreler boyunca aptal goyim olarak adlandıkları biz ve diğer ırklara 'devletsiz bir toplumsal düzen' hayali aşılarken 1948'de kutsal topraklar olduğuna inandığı Filistin bölgesinde kendi devletini kuruyor.

Bir tebriği hakediyorlar, tebrikler Jewish 1aderim. İyi oyundu.

Ancak, artık zor durumdayız. Ülkemiz dahil olmak üzere çoğu devlet şu anki adil olmayan finansal sistemde borç batağına batmış ve dışa bağımlı olmuştur. Bunun kurtuluş yolu ise komunizm değildir, komunizm denen olay insanları devletsizleştirmek için atılmış bir adım ve kapitalizmden tek farkı herkesin eşit bir şekilde fakir olmasıdır.

Bu yüzden, rehberimiz ve aynı zamanda kurtuluş anahtarımız olan atamızın geçmişte komunizme attığı 1-2 çalımı burada derleyelim de insanların komunizmin kapitalizme iyi bir alternatif olduğunu sanmasını engelleyelim.

Emperyalizm, kapitalizm OUT
Efendiler! Biz bu hakkımızı mahfuz bulundurmak, istiklâlimizi emin bulundurabilmek için heyet-i umumiyemizce, heyet-i millîyemizce bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı heyet-i milliyece mücahedeyi caiz gören bir mesleği takip eden insanlarız.
Mustafa Kemal Atatürk.

Komunizm OUT
Şurası unutulmamalı ki, bu tarz-ı idare (parlamenter cumhuriyet), bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne bolşeviğiz ne de komünist; ne biri ne de diğeri olabiliriz. Çünkü biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. Hülasa, bizim şekl-i hükümetimiz tam bir demokrat hükümetidir ve lisanımızda bu hükümet halk hükümeti diye yad edilir.
Mustafa Kemal Atatürk.

Kötü son
2. Dünya Savaşı'na dahil olmayıp Almanlar ve Yahudilere yesinler birbirini dedin. Yediler birbirlerini.
İzlediğin yol anti-kapitalist ve anti-marksist bir yoldu.
1922 senesinden itibaren Türkiye'de gelişen antisemit düşünceye hiçbir şekilde ses çıkartmadın.
1934 Trakya Olayları'nda yüzlerce yah casusu yakalanıp devletimizden postalandı.
1942 yılındaki varlık vergisi ile 30.000 yahudi sermayesini ülkeden göç ettirildi. Bu üstü kapalı azınlıkların ekonomik gücünü hedef alan bir vergiydi.  
Turkiye, 2. dünya savaşından kaçan jewsleri doğrudan filistin topraklarına postaladı ve 1922 ile 1947 arasında türkiye'de bulunan jewsleri de üstü kapalı stratejilerle oraya göç ettirdi.

Atatürk öldükten sonra tekrar boka saran ülkemiz 1946 yılında CHP'li Başbakan Recep Peker'in antisemitizm için "20. Yüzyılın yüz karasıdır!" demesi ile daha da boka sardı.
1947 yılında sovyetlerden "komunizmden" kaçarken Amerikan emperyalizmine (Truman Doktrini) yakalandık ve o günden sonra bir daha götü toparlayamadık.

Ah be kral.. sen sadece içimizdeki yobazlarla değil, kapitalizmle, komunizmle, avrupasıyla-etniğiyle-yahudisiyle.. öyle bir savaş vermişsin ki.
ne diyim ki üstad. bugün sen ve arkadaşlarının 100 yıl önce attığın çalımların 10'da 1ini bile atamıyoruz. sen tek başına partiler üstü bir akılmışsın..
hepinize allah rahmet eylesin.

Bu satırlara çok dikkat: kanıtlarıyla Türkiye'nin şaha kalktığı; anti-kapitalist, anti-komunist, anti-semitik dönem
Quote
Türk milleti ve köylüsü, ezici yükleri asırlarca tek başına çekmiş, fedakarlık taleplerine mertçe mukabele etmiştir.
Yalnız bir takım kimseler hükümetin müracaatlerine kulak tıkamış ve geçen yıl gösterilen serbestliği ve güvenliği suistimal etmiştir.
Bu memleket tarafından gösterilen misafirperverlikten faydalanarak zengin oldukları halde ona karşı bu nazik anda vazifelerini yapmaktan kaçacak kimseler hakkında bu kanun bütün şiddetiyle tatbik edilecektir.

Başbakan Şükrü Saraçoğlu
11 Kasım 1942

Bu bahsedilen misafirperverlik yukarıda da bahsettiğimiz 1939 senesinde 2. Dünya Savaşı'ndan kaçan Jewish abilerimiz.

Ayrıca, filmin sonunu getirmeyen senaristin de, yönetmenin de anasını sikeyim.
legendary
Activity: 2324
Merit: 1176
Filmi izledim İspanyol yapımı güzel bir film. Ancak sonu çok ama çok saçma şekilde bitti devamını çekecekler belki ama ‘made By Netflix ‘ filmler genelde ucu açık bitiyor. Hanımla izlerken hatta sonunu gördük diyor ki sen bu netflixe ödeme mi yapmıyorsun filmleri sanki bilerek yarım bırakıyorlar  Grin
full member
Activity: 154
Merit: 194
Judge a man by his questions
bende dün izledim bu filmi. çok beğendim izlemeyen mutlaka izlesin.
''Çünkü yukarı doğru sıçamam'' repliği çok iyidi. Smiley

Mizah dolu bir cümleydi Cheesy

Filmi izlerken hapishanenin sosyal bir deney olduğunu düşündüm ben. Hapishanede sistemi düzeltecek tılsımlı yöntem bulunana kadar aynı düzen devam. Dediğiniz espiriden önce bu ifade vardı. Kadının dediği gibi "Spontane dayanışma" yani kendi kendine sistemin düzelmesini beklemek. Doğru yöntem bulunduğunda, yönetim bu yöntemi dışarıdaki dünyaya da uygulayacaktır. Filmi izlerken "neden böyle bir hapishane kurulmuş olabilir?" sorusunu çok sordum. Sonuç olarak böyle bir kanıya vardım. Filmin sonunda "tanrısal" göndermeler olduğunu ancak anlayabildim.
member
Activity: 714
Merit: 82
bende dün izledim bu filmi. çok beğendim izlemeyen mutlaka izlesin.
''Çünkü yukarı doğru sıçamam'' repliği çok iyidi. Smiley
legendary
Activity: 1554
Merit: 1334
Bir kaç gün oldu izleyeli. Çok beğendim ben. O kadar iyi kurgulanmış ki her şey anlamlıydı. Ekşi'de bir sürü analiz var oradan da okunabilir. https://eksisozluk.com/the-platform-film--6446185
full member
Activity: 518
Merit: 185
Kapitalizm / komünizm yanı sıra Tanrı, düzen ve insan ilişkilerine de değinildiğini düşünüyorum.
Görünmez bir el tarafından kusursuz şekilde hazırlanılan ve herkese yetebilecek olan sofra insanlara gönderiliyor. Kurallara uyulmadığı takdirde ise tıpkı yemek masasında yiyecek alıp/çalıp yanında stoklamaya kalkanlara yapıldığı gibi çeşitli cezalar uygulanıyor. Ama bu sefer de devreye insanların aç gözlülüğü giriyor ve haddinden fazlasını yemeye kalkıyorlar.

Oraya köpeği ile gelen kadın tanrı tarafından cennetten kovulmuş bir melek olarak görülebilir. Çünkü daha önce orada çalıştığını söylüyor.

Filmin sonu ile ilgili yönetmenin röportajını okudum ama kendisi hiçbir açıklama yapmamış.

Şahsi düşünceme göre o küçük kız hiç suçu günahı olmadığı için diğerleri gibi cehennemde kalmayıp direk olarak tanrının yanına çıkıyor. Yani cennete.

full member
Activity: 266
Merit: 106
Film güzel ama sonu biraz oldu bittiye getirilmiş gibi geldi bana insanlar ne de olsa kendileri yorumlarlar daha yaratıcı olur demiş olabilirler sonu tatmin edici değildi evet. ama güzel bir distopya metaforu olmuş fazla detay yok herhalde izleyici sıkmayan çerezlik olsun istemişler biraz ( genel netflix hareketleri)
Yani platform nasıl çalışıyor, dışarısı nasıl, yönetici kim, sadece suçlular mı geliyor, bir hizmet mi? gibi bir çok soru mevcut ama dediğim gibi insanların bunları kendi aklında cevaplaması hedeflenmiş ve üşengeçliklerini böyle örtmüş olabilirler Cheesy ama güzel düşünülmüş senaryoda sırıtmıyor.
legendary
Activity: 1820
Merit: 1123
Geçen hafta izlemiştim ve o kadar beğenmiştim ki, bitirir bitirmez hemen buradaki film başlığına yazmıştım tavsiye yorumumu. Aşağıya alıntılayarak ekledim o zamanki taze yorumumu:)
Filmin sonunu ben de beğenmedim; daha fazla bilgi verip net şekilde bitirebilirlerdi. Biraz havada kalmış. Devamı da olmayacak zaten orası kesin. Ama sonunu beğenmedik diye izlememezlik de yapılmaz elbette! Sürükleyici ve metaforlarla dolu bir yapım. @Mr. Answer da metaforları güzel açıklamış yukarıda.
Not: Inception filminin devamı gelir diye çok beklemiştim ama hayal kırıklığına uğrattı beni! Onun son sahnesi sanırım halen rüyada olduğuyla ilgiliydi. O elindeki fırıldak dönmeye devam ediyordu...

"The Platform" adındaki 2019 yapımı filmi herkese tavsiye ediyorum arkadaşlar. Birkaç gündür Netflix önerilerinde karşıma çıkıyordu. Dün akşam izledim ve çok beğendim. Zengin-fakir arasındaki sınıf ayrımı ve kapitalist öğeler; çok gerçekçi ve acımasızca sahnelerle işlenmiş.

Spoiler vermeden kısaca filmden bahsedeyim: Bir deney olarak kurgulanan, hapishane benzeri bir yapı var. Buraya hem mahkumları hem de gönüllüleri koyuyorlar. Yüzlerce kattan oluşan bu yapının her hücresinde bir boşluk bulunuyor. Günün belli saatlerinde bu boşluktan bir platform aracılığıyla -her katta birkaç dakika duracak şekilde- büyük bir ziyafet sofrası indiriliyor. Üst kattakiler güzel yemekleri yerken, daha alt kattakiler de onların artıklarını yemek zorunda kalıyorlar; hatta bazıları hiç yiyemiyorlar bile... Merak edener bir baksınlar bu filme ;)
legendary
Activity: 2100
Merit: 1452
ben filmden herhangi konu çıkartmak için izlemem sadece zaman geçirmek için izlerim film aşırı güzel ama sonu olmamış saçmalamışlar.
full member
Activity: 154
Merit: 194
Judge a man by his questions
Geçtiğimiz ay Netflix’te yayınlandı The Platform. İzlemeyenlere şiddetle tavsiye ettiğim bir film.
İzlemediyseniz lütfen şimdi şu butona basarak izleyin:



Dikkat! Buradan sonraki tüm yazılar SPOILER içerir.

Film tam bir metafor örneğidir. Her dakikasında bir imge, gönderme ve mesaj barındırıyor. Genel olarak platform bence kapitalizmi sembolize ediyor. Sıfırıncı kattan itibaren aşağı doğru yiyecekler azalarak devam ediyor. Tepedekiler iyi beslenirken, altta kalanlar kırıntılarla idare ediyorlar. 50. kattan itibaren hemen hemen hiçbir şey kalmıyor. Yaşadığımız dünyada böyle değil mi? Tepede Amerika, Avrupa, Rusya, Çin dünyayı sömürüyor. Dünyanın aşağısına indikçe yoksulluk ve sefalet artıyor. Tanrı sıfırıncı katta tüm insanlığa yetecek kadar yiyeceği sunuyor. Tepedeki insanlar ise “ahlaksız” bir şekilde yiyecekleri sömürüyor.

Filmde sayısız imge mevcut. Bunlardan bazılarını şöyle sayabiliriz. Papyonlu adam Tanrı. Yönetimdeki kadın cennetten atılan melek. Filmde her mahkumun kendi seçtiği bir nesne bulunuyor. Bunun anlamı kendimiz için oluşturduğumuz putlardır. Bunun gibi sayısız metafor içeriyor. Türkçe dublajda Çukur dizisine bile atıf vardı sanırım (: Film başladığı ilk dakikadan son sahnesine kadar izleyiciyi tokatlıyor adeta. Filmin sonunda tokat manyağı olup “Ne oldu şimdi amk” dedirtiyor. Filmin sonu bir çok izleyiciyi tatmin etmemiş görünüyor. Devam filmi olur mu bilmiyorum ama sanmıyorum. Zaten amacına ulaşmış durumda. Filmin asıl amacı: İnsanlara hayatı sorgulatmak.

Filmde en çok güldüğüm anlardan biride şu oldu:
Quote
-Yukarıdakilerle temasa geçmeliyiz.

Niçin?

-Yemeklerini paylaşmalılar. Onlar da 46. kata söyler. Onlar da 45. kata vesaire.

Siz komünist misiniz?

Böyle tebessüm ettiren, düşündüren bir kaç sahne daha vardı. Her açıdan güzel olan the platform filmi ile ilgili tek eleştirim: Sonu daha güzel olabilirdi. En sonunda somut olarak bir yerlere bağlanmasını istiyor insan. Yukarı çıksa da rahatlasak demiştik. Bu kadar iyi filmlerin özelliği de bu. Hatırlarsınız 2010 yapımı Inception filminde de son sahne böyle bir şeyle bitti. Sonu gelmez tartışmalara neden oldu. Tabi Inception filminin bütçesi 160 milyon dolardı. Film hakkında sizin yorumlarınızı merak ediyorum. Beğendiniz mi?

Bu film hoşunuza gitti ise eminim şu tartışma konusu da ilginizi çekebilir:
Malthus Felaketi - Thanos'un İdeali - Sınırlı Bitcoin Arzı ve Artan Talep 
Jump to: