Topic: Türkiye Ekonomisine Duyulan Güven (Read 589 times)

Maalesef olay sadece iç dinamiklerle açıklanacak kadar basit değil, yabancılardan kredi aldık ve bunun ödeme vakti geldi dış güçler, rahip..vs kasım ve aralık ayları bir kademe daha sıkıntılı geçmeye namzet gözüküyor.

Ülkede ki ekonomiye duyulan güven negatif durumda ,devletin verdiği raporlara bile güvenmeyen yabancı şirketler bu denetimi yabancıların yapması için baskı yaparken daha ne diyelim ki.

hemen hemen tüm kredi derecelendirme kurumunda negatif puandayız. bunun bir kısmı siyasi olmakla birlikte diğer kısmı da gerçekleri gösteriyor.

Ülkemiz ekonomisine duyulan güveni tartışmaya bile gerek yok ,son yıllarda ülke ekonomisi sıkıntılı günler geçirmesinin ardından ülkeden yabancı yatırımcının ayağını kesmeside ülke ekonomisine duyulan güvenin net bir göstergesi olsa gerek.

Nedeni çok basit hocam liyakatin bitip jöleli şakşakçıların piyasaya çıkması. Georde Orwell'ın bir sözü var; "Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder"diye şu an durum onu özetliyor.

Olumlu konuşmak istiyorum ama neresinden tutarsan elinde kalıyor memleket malesef, muhalif düşünceye sahip olduğu için insanlar hiç bir delile dayanmadan kolayca tutuklanırken çocuk tacizcileri, hırsızlar, uyuşturucu baronları ortada cirit atıyor. Durum içler acısı...

Sadece ekonomisine değil adaletinden eğitimine kadar hiç bir şeyine güvenmiyorum. Sağolsunlar ülkeyi bu hale getirdiler.

çok çok düşük seviyede olan bir güvendir. paramızın değerindeki oynaklıklar kripto para teknolojisindeki oynaklıklarla yarışır durumda.

Halen güvenen var mı acaba Türk ekonomisine. Adamlar milyar dolarlık yatırım yapıyorlar Türkiye'ye,ama bir kelime ile hukuksuz bir şekilde bir marka karalama biliyor bu ülkede.Böyle bir ülkede kim yatırım yaparki,millet salak mı Türkiye'de yatırım yapsın...

Güven ve adalet duygusu varsa göstergeler kötü olsa dahi ekonomi bir yerlere gelir. Bizde ekonomi çok iyiyken bile güven ve adalet olmadığı için potansiyelimizi gerçekleştiremiyorduk.

Döviz, faiz, enflasyon üçlüsü sert yükselince ekonomi darlığa girer ama bu üçlü biraz düştüğünde ekonomi hemen düzelmez. Bugün dolar biraz geri çekildi diye sevinenler son bir yılda ikiye katlayan dolar, artan işsizlik yükselen gıda enerji fiyatlarının geri gelmeyeceğini unutmasın.

Kısa vadeli dalgalanmadan sonra ülkede ekonomik sakinlik oluşur, döviz değişim alt üst sınır değerlerinin yakın olması fiyat istikrarına  katkı sunar aksi takdirde fiyat değişimleri sert olursa ticaret yavaşlar.

Ekonomiye güven duygusu sağlam ekonomilerde olur veriler olumsuz olduğunda kimse ben güveniyorum yatırım yapıyorum diyemez kendimizi kandırmayalım son döviz krizi sıcak paraya bağımlılığı kanıtladı isterlerse doları 10 tl yapar dış ekonomik çevreler.

Bizim güvenimiz çok sınırlı Türkiye halkı olarak ama bunun aslında o kadar da önemi yok çünkü bizde para yok. Asıl önemli olan yabancı yatırımcının duyacağı güven. Devlet büyükleri istediği kadar aksini iddia etsin o paraya muhtacız.

Bir ülkede güven tesis eden yegane olgu hukuk sistemi ve adalete olan güvendir. Gerçekten hukukun uygulandığını nasıl söyleyebiliriz ki, bu durum bugüne has bir durum değil geçmiş hükümetlerde de benzer sıkıntılar vardı ama artık tavan yapmış durumda. Bu olay sadece kur kriziyle aşılamaz.

Bugün geldiğimiz noktada insanların %70 i ekonomimize güvenmiyor ve gelecekten de çok ümitsiz..Çünkü ekonomik istikrarsızlık her geçen gün artıyor,alım gücü denen bişey kalmadı.

Konu gayet zaten açık ve net ,ülkenin hali ortama kimse bir şey açılamaya anlatmaya bile gerek yok ,temel ihtiyaç ve hizmet alımlarındaki enflasyona baktığınızda büyük resmi görebiliyorsunuz.

Bloomberg güven endeksi isteyen googleda aratsın. Ekim'de yüzde 1,68 gerileyerek 56,63'e gelmiş. İngiltere'nin para birimi Euro'dan daha değerli. Türkiye'den gayrimenkul satın almalarını tavsiye etmişler. Siz Türkiye'de üretilip harıl harıl satılacak markalar oluşturmadığınız sürece iş boş. Bu ülkeyi kurtaracak olan matematik, bilim, teknoloji alanlarında parlak beyinler. Ama onların yetişmesi içinde liseden başlayarak eğitim verecek kurumlar lazım. Fen liseleri örneğin ama onu açın mesela.

Ekonomik göstergeleri iyi olan ülkelerin ekonomilerine güven duyulur. Türkiye ekonomisi büyüme, ihracatın ithalata oranı, döviz kurları, enflasyon ve işsizlik oranı başlıklarında güven vermiyor.

Türkiyede insana bile güvenilmezken bu güvenilmez insanların oluşturduğu ekonomik sisteme nasıl güveneceğiz ki? Sözüm meclisten dışarı.

sıfırın da altındadır. hollandadan daha büyük olan konyaya sahibiz ama un ithal ediyoruz. köklü değişimler olması gerekiyor.

Biz millet olarak ülkemizde en güvenmediğimiz taraf her zaman ekonomi olmuştur ,Bir ülkenin ekonomisinin güçlü hale gelebilmesi için hükümetlerin yapabileceğinden çok daha fazlası halkın iş ahlakına sahip olması gerekir ,şöyle düşünün ,ekonomi olarak kaç arkadaşınıza güvenebilirsiniz ?

Ekonomiye duyulan güven her geçen gün azalmakta bunu çok rahat söyleyebilirim. Bunun haricinde güvensizliğin nedenlerinden biriside 16 yıl boyunca gelinen nokta ilersi için ip ucu veriyor. Kötüde ısrar etmek asla istikrar değildir. Milletimiz maalesef şeçimlerde bunu ayırt edemedi.

Doların bu kadar yükselmesinin bir sebebide bu ekonomimize duyulan güvensizlikle alakalı değilmidir ? Çok birşeyler araştırmaya gerek yok herşey ortada. Ekonomiye güven olsa dolar kuru bu kadar dalgalı olmazdı.

Adaletin olmadığına hakkın olmadığına hukukun işlemediğine inanılan liyakatın gözardı edildiği bir ülkede bırak ekonomiyi güvenilebilecek bir kurum veya insan olabilir mi?

Ülke olarak ekonomik açıdan zor günler geçiriyor olsaktsa bunun en büyük sebebi bizlerin olduğunu verdiğimiz  yada vermediğimiz oylar ,tercihle,r gelir gider dengesizliğimiz ,toplumsal iş ahlakı bozukluğu  olduğunu kısaca bu işin en büyük sorumlusunun bizler olduğunu unutmamız lazım .Atalarımızın dediği gibi herkes kendi kapısının önünü süpürse dünya cennet olur.

Sadece ekonomik olarak değil sosyolojik, kültürel, psikolojik, coğrafi olarak ve en önemlisi ahlaki olarak incelemek gerekir. Ülke ekonomisne güvenmek için insanlarımızın birbirine güvenmesi şart.

aslında mahfi hoca güzel anlatmış. zaten işin üstadı adam. bende kitapları falanda var okurum. bizde söyle bir sorun var ekonomiyi bağımsız zannediyoruz sanırım. ekonomi herşeyde vardır, hukukta gıda da alışverişte sağlıkta falan.

Sürekli olarak dış yatırımcıyı ülkeye çekme derdindeyiz bu ekonomi açısından sadece kısa vadede işe yarayacak bir etkendir ,bunu sağlamak içinde ekonomiye güven şart ,uzun vadede sağlam ekonomide ihracat kalemlerimizin ve ihracat rakamların artması şart .

Biz bile ekonomiye güvenemiyorsak dışardaki elin yabancısı ne diye güvensin. Güvenip ne diye parasını riske atıp yatırım yapsın. Biz kendimize bakmadan dış güçleri suçluyoruz. Hele onlara yatırım  güveni ver bak bakalım gelip ülke yatırım yapıyor mı yapmıyorlar mı.

Mesele esasında zamlardan sonra geçinemez olunca, işsiz kalınca sorgulamak olmamalı. İnsan olan her zaman sorgulamalı, gelirde eşitsizlik yayılmışken ses etmeyenler, kendine yapılmasını istemediği şey başkalarına yapılırken görmezden gelenler şimdi ağlamamalı.

Ülkedeki en büyük sorun olan ekonomik sorunu oluşturan temel etken iş ahlakının tamamen kaybolmasıdır ,çalışma hayatına baktığınızda işçi yada işveren açısından her kesim kısa yoldan meşru yada gayri meşru farketmeksizin zengin olmanın derdinde ,kimse işimi iyi layıkıyla yapayım derdinde değil ,devlet kademelerinde Bile liyakat sahibi insanların yerine torpili olanların işe yerleştirilmesi .Hal böyle olunca neye kime güveneceksin.

Vatandaşlarımız ardı ardına gelen zamlardan sonra ekonominin sağlamlığını illaki sorgulayacaklar.
Bu sorgu da beraberinde güvensizlik getirecek. Güveni geri kazanmak ise bir hayli zor olacaktır..

günün birinde halk "ne hale getirdiniz şu ülkeyi" diye gösteri yapmaya başlayınca mı kendilerini eleştirecekler. atilla yeşiladanın son videosunda "Stagflasyon İspatı ve McKinsey" izlemenizi tavsiye ederim. küçük küçük dokundurmalar ile eleştiriyi de dozajında yapmış. güven endeksinin nasıl gerilediğinin ve birkaç grafik ekleyerek stagflasyonda olduğumuzu gösteriyor.

Ülkemiz devlet adamları  yurt dışından yatırımcılar ile görüşme yapıyor ,vatanımızda yatırım yapsınlar diye fakat bu yatırımcılar bizim verdiğim ekonomik tablolara bile güvenleri yok ,söylenecek çok şey yok maalesef.

Neden olduğu çok açık çünkü rant yok, geçenlerde bir abimiz demişti bu ülkede rant olmasın bir çivi bile çakmayacak kişiler yönetimde diye ben de hak verdim kendisine, popülist söylemler iş yapıyor bu ülkede, realite işine gelmiyor kimsenin, C. Nolan'ın Prestige filminde söylediği gibi siz kandırılmak istiyorsunuz gerçeği değil.

Türkiye ,her yanı cennet vatan !.Kendimi bildim bileli ülke sürekli ekonomik problemlerin merkezi halinde oldu ,bir türlü bitmeyen ekonomik problemler ,geçim sıkıntıları ,batan şirketler ,hortumlanan bankalar ,dönen rüşvet çarkları ,aradan geçen yıllara rağmen değişmeyen kavramlar bunlar ,sanırım bu ülkenin sorunu hükümetlerin gelip gitmesi ile çözülmeyecek ,bu ülke eğitim sisteminde ,ahlakalı hakkı hukuku bilen ,başkasının malına namusuna el uzatmayan saygın bir toplum yetiştirmedi sürece ,ülkenin başına kim gelirse gelsin bir şey değişmeyecek .Halk düzelmeden memleket düzelmeyecek.

Hollanda'da bankalarin verdigi mevduat faizi yillik %0.03.

Bizde %25.
Bu bile cok sey anlatiyor.

Bu hükümet gitse başkasu gelse emin olun sistem yine böyle devam eder. Sorun bizim sistemimizde, adam kayırma kendi adamını işe alma, devlete faydalı faydasız bakılmaksınızın iş yürütme. İşin ehli kimler var yetkili makamlarda. Ya ekonomiyi bırakın bizim sistemi değiştirmemiz lazım.

Başta biz güven duyalım isterdim dışa karşı ne söylesek söyleyelim hepimiz torunlarımızın geleceğine kadar şüphe içindeyiz, böyle ciddi konularda güven inşa etmek bizim için bu kadar zor olmamalıydı.

Hoca her zaman ayrıntılarıyla ve sebepleriyle gidişi anlatan yazılar yazıyor, bunları sadece biz okuyoruz sanırım. Ülkemizde ekonomik anlamda danışılabilecek çok değerli insanlar var, neden onları bu anlamda ülke için çalıştırmadığımızı anlamak zor.

dosta korku düşmana güven vermektedir :)işin ironisi bir yana ülkece ekonomi çok zor durumlara gebe, ekim sonunda gene yüklü bir dış borç ödememiz var bakalım dolar ne olacak bu süreçte.

Dünya'da her ülkede olan ekonomik bolluğu ve parayı betona yatırırken düşünecektik bu güveni, diğer ülkeler katma değeri yüksek yatırımlara önem verirken biz bir çöplük inşa ettik.

türkiyenin potansiyeli olmasına rağmen değerlendiremiyor. aynı futbolcularımız gibi. kolay yoldan köşe olma sevdası çalışmanın önüne geçiyor.

Herkes gerçeklere göre yaşamak zorunda. Şu son zamanki gelişmeler içerisinde ekonomiye güvenmek yerine harcamalarımızı kendi ayarımızda yapmalıyız. Ekonomi düzelir diyip bol keseden para harcamaya devam edersek kaybeden kendimiz oluruz.

elbetteki araştırma yapmak lazım okumayan araştırmayan bir toplum olmak istemiyoruz zor değil okuyamıyorsan sana katılıyorum youtube kanalları var açıp izlemesi lazım herkez in ben isteyince dünyalara hükmedecek zehir bir neslimiz olduğuna inanıyorum biraz bu işlerde haytalık yerine araştırma geliştirme yapsalar neler olur anlatamam size

ortada tv den izlediğine sorgusuz inanan değil, bunları araştırıp sorgulayan kitlenin artmasından yanayım. yok mu var tabi. youtubeda o kadar araştırma videoları, uzmanların konuşmaları ile dolu izlenme de baya yüksek ama herkese ulaşmıyor. yerel haber kanallarına bakarsanız almanyanın bizi kıskandığı fikrine kapılmanız içten bile değil.

mahfi hocam doğru söylüyor bu yazıyı bende okudum yani adam kafadan atıp birşeyler söylemiyor hepsi verilere dayalı ve bu bukadar da basit aslında güven kaybolmamış olsa yabancı yatırımcı neden kaçsın türkiyeden para kazanamam artık bu ülkede diyorhaklı karar alıyor iç şirketler durmdan borç öteleme kararı alıyor senin öz yatırımcın kaçıyor ben niye zorlayım diyor

Mahfi Eğilmez çok güzel analizler yapan biri. Keşke Mahfi hocamızı dinleseler ama öyle bir şey olacağını hiç zannetmiyorum. Ekonomide çok uzun zamandır bile bile lades oluyoruz. Bunun ceremesini de hepimiz yani vatandaşlar çekiyor. Uzun süre bunun yaralarını sarmak için uğraşacağız. Peki ders alındı mı? İşte bunun yanıtını da önümüzdeki süreçte göreceğiz.

Tek sorunumuz ekonomi olsa ne ala, maalesef içeride ve dışarıda dört bir yanımız ateş çemberi altında, etrafımızda savaş ve kaos devam ediyor, her açıdan dayanmak zorundayız bir kaç yıl içinde daha güzel şeyler konuşuyor oluruz inşallah.

hala yetkililerimizin verdiği sözü tutmasını bekleyen güzel insanlar var aramızda. adamlar kendileri bile inanmıyor ki verdikleri sözlere.

güven konusunda yıllardır bir problem var aslında Türkiyeden bakınca. Yurtdışından bakanlarda istikrar var mı, dışa bağımlı mı? diye bakıyor bunlar var ise gelişmekte olan ülkeler için en ucuz piyasaya sahip biz buraya yatırım yapalım döviz olarak sonra parayı hisseye çeviririz. döngüyü kur gerisini botlar halleder. :/

trajikomik bir durumumuz var. ama biz kripto piyalarla ilgilendiğimiz için döviz cinsinden varlıklarımız değerli gözüküyor.

ben Türk borsalarında da yatırım yaptım çok ucuzladı çünkü kurda biraz gerileme bekliyorum. gerçi bunu son enflasyon verisinden sonra mümkün gibi gözükmese de illa ki olacak bu gerileme. yıllar önce uzun vadeli programlarda enflasyon 5 olacak diyorlardı. o zamanlarda 8-9 civarıydı. söz verdiniz tutun bari sayın yetkililer.

sıfırın da altında olan bir güvendir bu. yıllardır yerinden seken bir ülkeyiz biz. eskiden konumuzu değerlendirip, kendimize yeten bir ülkeydik. şimdi ikisi de yok en basiti.

Evet çok güveniyorlar türk ekonomisine ve neye güvendiklerini/güvendiğimizi anlamak gerçekten çok zor yani abi işte herşey ortada neyi kabullenemiyoruz ki ben anlayamıyorum yani

Yılbaşından itibaren CDS primindeki gelişmeler bize yabancı yatırımcıların artık ülkemizden elini eteğini çekeceğini gösteriyor zaten. Neo-liberal politikalar uğruna özelleştirilmeyen bir tane devlet kurumu da bırakılmazsa, olası bir kriz anında yabancıların kaçması sonucu ortada yapayalnız kalınır ve ekonomik güven sorgulanmaya başlanır.

 Türkiye gibi bir ülkenin adının güvensizlikle anılması hepimiz için utanç verici olması lazım ancak görünen özellikle sorumlu konumunda ki kişiler bu durumu kulak arkası etme, saklama, inkar çabası içindeler.Böyle olması mevcut durumu sabitlemekte bunun  yanısıra güvensizligi büyütmektedir.

Ülke insanımiz demokrasinin sadece sandık olmadığını ve %51 in çoğunluk olmadığını malesef çok acı bir şekilde tecrübe edecek. Sen muhalif insanları bastırıp, korkutabilirsin ve medyada istediğini gösterebilirsin ama günün sonunda faturayı yabancı yatırımcı keser. Petrol olmadığı için bunu amorti edemeyince ekonomin çöker.

 güven mi ,ne güveni ,güven ne yarar türkiye’de. Güven falan yok bizim ülkemizde. Bizim  ülkemizde adam kayırmak var ,adamını işi almak var ,güvensizlik var ,istikrarsızlık var ,yani var oğlu var anlatmaya gerek bile...

Orta da hukuk olmadığı için Türkiye ekonomisinde de güven yok. Adamlar ülkeyi şirket gibi yönetiyorlar, elde ne var ne yok satıyorlar üstüne de damadına getirmiş. Kim güvenir böyle bir ekonomiye. Hangi yatırımcı parasını riske soksun ki. Bunlara hiç değinilmemiş.

mahfi eğilmez hocam çok basit özetlemiş aslında size yazısından bir bölüm aldım daha detay isterseniz siteden ulaşabilirsiniz.
ekonomiye güven daha da azalıyor
 
Türklerin Türkiye Ekonomisine Güveni Azalıyor
Bir ülkenin ekonomik durumuna duyulan güveni ölçmenin çeşitli yolları vardır. Mesela kurlar bu güvenin bir göstergesidir. Bununla birlikte kurlarda güven dışı etkiler de söz konusu olabilir. O nedenle güveni ölçebilmek için çeşitli kurumlar anketler düzenler ve bu anketlerdeki gelişmelere göre ekonomiye duyulan güvenin artış yönünde mi azalış yönünde mi olduğu izlenir.
TÜİK’in sektörel güven endeksleri adıyla düzenlediği anketlerin sonuçları bu bağlamda önemli bir gösterge oluşturuyor. Sektörel Güven Endeksleri 0-200 aralığında değer alıyor, endeksin 100’den büyük olması sektörün mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğini, 100’den küçük olması ise kötümserliğini gösteriyor.
Risk artışı güven azalmasının, risk düşüşü ise güven artışının yansımasıdır. Bu durumda Türk varlıklarına yatırım için risklerin derecesini gösteren CDS primindeki gelişme bize yabancıların Türkiye’ye duydukları güveni gösterecek demektir. Yani bu tablo ve grafikte diğerlerinden farklı olarak artışlar güven azalışını veriyor.
Burada da yılbaşından itibaren başlayan bir güven kaybı söz konusu olmakla birlikte Temmuz ayından sonra güven kaybındaki hızlanma görülebiliyor.
Temmuz Ayından Sonra Hızlanan Güven Kaybının Altında Ne yatıyor?
Merkez Bankası faiz artırımları konusunda çok sorulan bir soru vardır: Merkez Bankası faizi artırdı da ne oldu? Bizde genellikle Merkez Bankası faiz artırımlarına eşlik eden bir takım risk artırıcı açıklamalar ve olaylar söz konusu olduğu için bu sorunun yanıtını doğru biçimde vermek pek de mümkün olmaz. Buna karşılık Merkez Bankası faiz artırmazsa ne olur sorusunun yanıtı yukarıdaki tablo ve grafiklerden çok net bir biçimde görülebiliyor. Hatırlanacağı üzere Merkez Bankası 24 Temmuz 2018 günkü Para Politikası Kurulu toplantısında faizlerin artırılmaması kararını almıştı. İşte o karar sonrasında ekonomide güven kaybı en üst noktalara ulaşmış görünüyor.
Bir ekonominin doğru ekonomi politikası uygulamaması başka bir şeydir doğru politika uygulamayacağı mesajı vermesi başka bir şeydir. İlki bir hatayı gösterir, hata düzeltilebilir. O nedenle sonuçları sıkıntı yaratsa da hata düzelince tamir edilebilir.  İkincisi çok daha sıkıntılı bir durumu gösterir, çünkü orada hatada ısrar var demektir. Türkiye, bir süredir ikinci durumda bulunuyor.

kaynak(http://www.mahfiegilmez.com/)alıntı yapılmıştır