Bir iki predatorün eşini dövüp dövmemesi beni ilgilendirmiyor.
Benim hoşlanmadığım konular şu şekilde;
1. Toplumsal cinsiyet kavramının maddeler arasında kakalanmasıToplumsal cinsiyet kavramı kadın hakları adı altında
"kamuoyunun gazıyla" bir iki alt metinde geçirilerek kabul ettirilebilecek bir konu değil.
2. Kadınların mültecilik/sığınmacılık statüsüBir kişi sırf kadın olup dayak yediği için Türkiye'ye sığınma talep edebiliyor. Böyle bir şey kesinlikle mümkün değil. Ben kadın/erkek/çocuk fark etmeksizin beyin göçü dışında hiçbir göçü kabul etmiyorum.
3. Psikolojik şiddetBu tanımda çocuğunun cinsel yönelimine
"karışma" gibi konular var. Ben kendi çocuğuma nasıl davranacağımı devlete soracak değilim. Bir çaresi varsa bulunur, yoksa da olduğu gibi kabul eder kader der gönlüme basarım ama devlet bana hiçbir dayatma yapamaz. Bir başka konu ise bu tanımda
"giyime" karışamama var. Valla sizi bilmem, ben karışıyorum. Beğenmeyen gitsin ilişkiyi bitirsin/ayrılsın/boşansın ama sırf psikolojik şiddet adı altında kendi evimden uzaklaştırma alacak kadar da enayi değilim.
Bir erkek olarak talebim açık ve net: Kadın, erkek, çocuk ya da yaşlı fark etmeksizin
"şiddetin" karşısında olunması. Bu ülkede erkek olmak, 2. sınıf vatandaş olmakla eşdeğer. Taşını sıkıp suyunu çıkaran ben, askere gidip ölmesi gereken ben, seferberlik olunca en önde koşturan ben ama muhtemelen asgari ücretle çalışması gereken de ben, parası kadar adam yerine konan da ben, eşinin kıyafetine karışamayan
(karışırsa uzaklaştırma alan) da ben, kavga ettiğinde canının hiçbir şekilde önemi olmayan ve muhtemelen
-3. sayfa gazete haberi bile olmayacak olan- da ben.
Bir erkek olarak ederimin olmadığına dair istatistiklerim
Cinayet istatistikleri: %81 erkek, %19 kadın
(2017)Ölümlü iş kazalarının cinsiyete göre dağılımı: %97 erkek, %3 kadın
(2018, 21.sf)Kadınlara tavsiyelerim (çok da siklerindeydi)Bir erkeğin bile arkadaş olmayacağı vasat tiplerle sevgili ya da eş olmayı bırakırsanız ölme ihtimaliniz %73 oranında azalıyor. Bu sizi
"hukuktan" daha fazla korur, isteyen gidip istatistiklere bakabilir.
Ankara Sözleşmesi hakkındaki düşüncelerimBunun detayı yok. Üstteki sorunlar çözülürse desteklerim ama bu hükümetin getireceği sözleşmeden de bir cacık olacağını sanmıyorum.
Sonuç: Ben kadına yönelik şiddetin değil, direkt olarak şiddetin karşısında olmamız gerektiğini düşünüyorum ve ayrıca pozitif ayrımcılık/politik doğruculuk gibi sonradan türetilmiş bütün kavramlara karşıyım. İstanbul Sözleşmesi'ni ise aşırı cinsiyetçi buluyorum. Bir mülteci kadının bile hakkı korunurken, bana dair en ufak detay yoksa yaşam mücadelesinde herkese başarılar. Herkes kendi başının çaresine baksın.