Topic: Türkiye'nin AB'ye katılım süreci (Read 150 times)

1 dolar 1 tl den daha değersiz değil mi  şaka şaka gömme hemen usta Türkiye’de sorun şu ki hayat her zaman kulaklarının tıkanarak devam edilmesi ile sonuçlanıyor bakıyorsunuz güncel ekonomik durumdan şikayet eden adam reis reis diye ölüyor kardeşim kendinle çelişme seviyorsan reisi şikayet etmeyeceksin

Zamanında AB'ye girmek için bir şansımız olduğunu ancak bunu iyi değerlendiremediğimizi düşünüyorum.Bu saatten sonra AB'ye bizim uzun süre girmemiz mümkün değil.Daha gerçekçi hedefler üzerinden yürümemiz gerekiyor en azından vize serbestisi almayı hedeflemek kısa ve orta vade için daha mantıklı bir yol.Ülkemizde eşcinsel bireyler üzerindeki baskı bile AB standartları için kabül edilebilir bir şey değil.Demokrasi endeksinde Türkiye artık hibrit rejimler arasında değerlendiriliyor.Yani ülkedeki tüm mültecileri şuan ülkelerine geri göndersek bile bizi AB'ye almazlar.

Bu suriyeliler bu topraklarda olacak sınırların tamamı elek gibi olacak her ırktan mülteci olacak bunların bir kısmına kimlik vereceksin ülkenin doğum oranı 1lere kadar düşecek hukuk sistemi sadece belli kesime hitap edecek şekilde çalışacak birde etkili bir konumda olmak için illa kartal imamhatip mezunu olacaksın birde bunlara ab'yemi alacaklar

Alacağına inanan söyleyen kimse 1 doların 1 tl den daha değersiz olacağına da inanıyordur.

Avrupa birliği bizim için bir rüyadan ibaret kalacak. Biz kendimizi ne kadar misafirperver tanıtmaya çalışsak, ne kadar sempatik göstersek de kimsenin bizi kendi ekibine dahil etmek gibi bir planı yok ve hiçbir zaman olmayacak da.
Bari üç beş ülkeye vizesiz gidebilecek durumda olsaydık da Avrupa birliğine katılamıyor olmak bizi bu kadar üzmeseydi. Vize parası boşa gitmesin diye insanlar vizeli ülkelere seyahat planlaması bile yapamıyor. Olmayan paramız da boşa giderse ortada kalırız diye düşünülüyor

Bu yalandan uyanmalı ve artık gerçeklere bakmalıyız. Akp ya da yerine gelebilecek kim olursa olsun avrupa birliği üyeliğinden vazgeçiyoruz dese kamuoyunda olumsuz tepki doğar ama bu yanlış. Almayacakları kabak gibi ortada, aksine sikko ülkelerden göç için bizi havuz ve tampon bölge olarak kullanmak istiyorlar. Gümrük birliği yanlışından da dönmeliyiz ve adamakıllı bir ticaret anlaşması yapmalıyız. AB'ye adaylıktan vazgeçmemiz demokrasi ya da gelişmiş ülkeler seviyesi hedeflerimizden vazgeçeceğimiz anlamına gelmiyor, bunları gerçekleştirecek adımları zaten atmalıyız. Ama AB siyasi bir birlik ve bizi almayacakları kesin ötesi. Bu saçma rüyadan uyanmalıyız.

Yakın zamanda böyle bir şey hayatta olmaz. Hele ki biz mültecilere iyi bir tampon bölge olmuşken. Şu günlerde bir çok Avrupa ülkesi ( büyük başlar) vize bile vermemek için engeller çıkartıyor.
Eğer Ortadoğu düzelir ise belli 15-20 yıl sonra bizi alırlar. Şuan mümkünatı yok

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılması ile İsveç'in NATO üyeliği arasındaki korelasyonu anlayamadım Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğinin önünde pek çok engel olabilir. Fakat PKK destekçilerinin ve PKK ile iktisaklı kişilerin her türlü faaliyeti rahatça yürütebildiği İsveç'in NATO'ya üyeliği ile Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesinin arasında ne alaka var? Bu ikisi ayrı tartışma konusu değil mi?

Biz günün birinde sorunlarımızı aşsak da bizim karşımıza bahaneler çıkartacaklar. Selahattin Demirtaş hapiste neden çıkarmıyorsunuz diyecekler. Osman Kavala hapiste neden çıkarmıyorsunuz diyecekler. Sonra Abdullah Öcalan hapiste neden çıkarmıyorsunuz diyecekler.

Biz kokoreç yemekten vazgeçsek de terör iltisaklı insanları serbest bıraksak da Avrupa Birliği'ne giremeyeceğiz sanırım. İsveç'in NATO'ya üyeliği gibi alakasız engeller çıkartacaklar karşımıza sürekli.

Bu müzakerelerden başarıyla çıkabilmek için tam kurt insanlara ihtiyacımız var. Nabzı iyi okumalı ve ona göre şerbet verebilen birisi olmalı. Çünkü tabiri caizse karşı taraf tam olarak bizi istemiyorlar ama bu masa da olmamamızı da istemiyorlar. Eşikte duralım ve bu bölgede kurulması gereken dengede önemli bir ağırlık olalım. Misal 10 seneyi aşkın süredir onların mülteci sorununu sırtlanan bir ülkeyiz. Rusya Ukrayna arasındaki krizde arabulucu olma kısmını da bize bırakarak tedarik koridoru olduk. Ama asıl istememe sebeplerini birazcıkta yüzyıllarca süren kuyruk acısına bağlıyorum. Ağzımızla kuş tutsakta onu başından değil kıçından tutacaktın diye onay vermez bunlar. Ama bu noktada yapılması gereken nacizane fikrim onları bize muhtaç bırakmakta. Sal mültecileri sınıra hadi yavrum gidin onlara demekte. Ayrıyetten o 5 yıldızlı herşey dahil konseptini bi bitir o turistler bi çarşıya pazara insin harcasın o dolarlarını eurolarını. Gelsin 1000 2000 birime krallar gibi tatil yapsın sadece gitsin olmaz öyle. Tatil destinasyonunda rakip ülkelerde daha fazla para saçıyor bunlar ve bizimkinden daha az hizmetle. Daha çok yazılır da bu konu hakkında neyse kısa kesmek lazım. Uzun lafın kısası oraya girmek istenilirse masaya yumruk vurup ya bizi alırsınız ya da başınızın çaresine bakarsınız demek gerek aksi halde böyle çocuk oyuncağına döner bu işler.

Türkiye'nin AB'ye katılım süreci 2002 yıllarında partilerin bir çoğunun seçim kampanyası oluyordu. Artık bir fenomen olarak kullanılıyor katılım süreci meselesi. Hiç bir zaman da Avrupa birliği katılımcısı olacağımızı sanmıyorum genellikle stratejik unsur olarak Avrupada'da, Türkiye'de de kullanılan bir süreç. Avrupa istediğini aldıktan sonra gene bir süreç için araya bir taş sıkıştırıverir. Mülteci sorununu çözmek gerekiyor asıl, yoğunlaşılması gereken konu.

Türkiye'nin AB'ye katılması 50 yıllık rüya her yeni gelen hükümet AB'ye gireceğiz dedi adamların istediklerini iyi kötü yapmaya çalıştı ama AB tarafından hep sizi asla almayız açıklamaları geldi. Mevcut koşullara baktığımız zaman AB'ye girme konusunda en uzak durumdayız ülkede bu kadar çok mülteci varken serbest geçişin olması imkansız bizi resmen tampon bölge olarak kullanıyorlar. Ekonomi desen Euro ile aramızda uçurum olmuş eskiden Bulgaristan'a alışverişe gidilirken şimdi onlar buraya geliyor alacaklarını ucuza alıp dönüyorlar. Şimdi yine bir şeyler yaptırabilmek için sizi alırız diyorlar istediklerini yaptırdıktan sonra da alırız bir ara ya demeye devam ederler.

Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin "mevcut koşullar içinde" yeniden başlatılamayacağı belirtilen raporda, Türkiye demokratik değerlere ve insan haklarına saygı göstermeli ve Türkiye İsveç'in NATO üyeliğini daha fazla gecikmeden onaylamalı ifadeleri de yer aldı.

Avrupa Birliği raporda bizim mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmamızı da övmüş. Yani kısaca siz AB üyesi olmayın ama mültecilere bakmaya devam edin demeye getirmişler. Tabi bu yaptığınızı da fonlamaya devam edeceğiz anlamına çıkan cümleler yer alıyor. Aynı zamanda AB'nin çıkarları doğrultusunda Türkiye ile işbirliğinin geliştirilmesi önerilmiş.


Rapor, Avrupa Parlamentosu'nda 434'e 18 oyla kabul edildi.



Kaynak: https://twitter.com/lordsinov/status/1702041707867685005
https://twitter.com/batuhancolak33/status/1702040321557762297