Author

Topic: Ucuz İşçilik - Yüksek Kâr - Full Performans | Patron Kafası (Read 39 times)

jr. member
Activity: 55
Merit: 4
Evet arkadaşlar merhabalar hepinize. Bildiğiniz gibi hepimiz çalıştığımız yerlerde çoğu zaman maaşların, yaptığımız işin karşılığını vermediğini, çalışma şartlarının git gide daha da ağırlaştığını söyleriz. O harika çalışma ortamının, daha iyi şartlarda iş bulanların aramızdan ayrılmalarıyla yavaş yavaş dağıldığını, çalıştığımız yerin artık eskisi gibi keyif vermediğini hissederiz ve mesai saatimiz yaklaştığında yada sabah yataktan kalktığımızda artık yavaş yavaş ayaklarımız geri geri gitmeye başladığını görürüz. O sürekli pozitifliğinizle sizden güç alan toparlanan ekip arkadaşlarınız yada bir üst kademede ki yöneticiniz sizdeki değişimleri farkeder ve "-Hayırdır hasta mısın ? Yüzün turşu satıyor. Bembeyaz olmuşsun üşüttün mü ?" gibi sorular sormaya başlar.. Bir süre sonra, o muhteşem özverili çalışmanız, mükemmelliyetçiliğiniz yerini "-Amaaan buda olduğu kadar olsun.. -Bana sanki adam mı veriyorlar elimden bu kadarı geliyor.. Kaç kişi ayrıldı hala adam almıyorlar birde iş yükünü artırıyorlar benden bu kadar beğenmiyorlarsa versinler tazminatımı gideyim ! Ne kadar ekmek, o kadar köfte..." gibi cümlelere bırakır. Her patronun hayali olan "İşi kendi işi gibi benimseyip sahip çıkan personel." yapınız, zamanla mesai dolsunda gidelim yada aldığım para kadar çalışırım kafasına dönüşüyor.

Peki ne oldu da böyle oldu ? Yoksa sizin hak ettiğiniz maaş zamları ucuz yabancı uyruklu işçi istihdamına mı gitti ? Çünkü siz asgari maaşa 12 saat çalışmayı kabul etmiyorken onlar ediyorlar. Siz hafta sonu öğlen 1-3 arası biten mesainizle yarım gün çalışmayı saçma bulurken onlar izin bile yapmadan çalışıyorlar. Siz onlar için sgk payı,yeme içme, yol parası, mesai ücreti, bayram yardımı vs gibi sosyal haklarla yük olurken, onlar hiçbirşey talep etmiyorlar neredeyse çünkü bir şekilde ülkeye girmişler, 20 kişi bir evde kalıyor olsalarda insan gereği aç karınlarını doyurmaları ve başlarını soktukları evin kirasını ödemeliler. Siz iş sağlığı güvenliği gereğince belirli şartlar sağlandığında çalışabilirsiniz şartlar sağlanmıyorsa isg kurallarını gösterip işi yapmayabilirsiniz, onlar ölümü bile göze alıyorlar çünkü siz tehlikeli bir işi yaparken canınızdan olmasanızda sakat kalarak hayatınızı devam ettirmek istemiyorsunuz hemde artık eskisi kadar sevmediğiniz işinizde, ama onlar ise şartlar ne olursa olsun günü kurtarmanın derdindeler. Peki sorarım size ne oldu sizin şu ayın personeli ödüllerine, performans artırıcı teşvik primlerine yalan mı oldu yoksa ? Haydaa al bide burdan yak.. Sizin primler gitti kaçak olarak çalışan göçmenlerin maaşına iyi mi.. Lanet olsun artık çalışmaz oldu burası diyor içerde kuzu gibi yatan 5 yıllık 10 yıllık tazminatınıza kıyamıyorsunuz.. Yıllarınız yatıyor içeride. Askerden geldiğinizde canti bir delikanlı olarak girdiğiniz firmada 10. yılınızı doldurmuş 30'unuzdasınız. Evlenmişsiniz çocukta var koyamıyorsunuzda postayı.. Patron için artık vazgeçilmez değil kimse, artık alternatifiniz var hemde siz gitseniz yerinize koyacağı ve istediği zaman kapı önüne atabileceği düzinelercesi.. Patron ucuza işçi buldukça harcamaları azalıyor ve iş aynı oranda hatta daha fazla performansla yürüyor. Kâr ettikçe, maliyet neredeyse sabit kalıyor ve piyasada rekabeti büyüyor.. Kimse işin nasıl yapıldığının değil, ne kadar ucuz olduğuyla ilgileniyor..

Nerede kaldı sizin o gecenizi gündüzünüze kattığınız zamanlar ?? Nerede o eve taşıdığınız işler, müşteriyi tavlamak için cebinizden aldığınız tatlılar yada daha büyük siparişlerin önünü açacak insiyatif kullanarak yaptığınız iskontolar ve o iskontolarla patron baskısına karşı siparişinizi artırmak için müşterilere daha çok saldırmanız. Ama hakkını yemeyelim şimdi patronun. Siz kotanızı doldurduğunuzda size priminizi de veriyordu hatta ayın elemanı seçildiğinizde yada yılın elemanı olduğunuzda size birde herşey dahil otel tatili veriyordu. Şimdi çok geçmişte kaldı dimi o güzel günler.. Çünkü patron artık daha da acıktı, aç gözlü oldu.. Fiyatlar artarken maliyeti sabit tutmanın hatta kısmanın bir yolunu bulmuştu. Ucuz işçilikle, yüksek kâr ediyor ve tesis/işletme full performansta çalışıyordu. Evet ülkemiz genelinde çoğu küçük-büyük-orta kapasiteli işletmelerin kafası hemen hemen bundan ibaret. Göz önündeki firmalar yapamaz sanıyorsunuz, fason çalıştığı yerler vasıtasıyla bu işe tuz biber oluyorlar. Bakıyorsunuz koca koca firmalar sanki verdikleri maaş çok mükemmel bir rakammış gibi iş ilanlarına MAAŞ + AGİ + SSK + YOL + YEMEK yazıyorlar.  Abi ne zahmet ettiniz yahu biz YOL + YEMEĞE tamamdık birde MAAŞ mı veriyorsunuz Allah sizden razı olsun Smiley

Patron kafası malesef ülkemizde bir türlü istenilen vizyona ulaşamıyor. Bir türlü iyi maaş verdiği için iyi işleri olan Henry Ford gibi olamıyoruz. Bir türlü kaliteli istihdam ile kalitesi yüksek, katma değeri yüksek, dünyada değeri hızla artan ve almak için diğer ülkelerin sıraya girdiği firmalar çıkartamıyoruz. Evet bu konu tek başına firma sahibinden kaynaklı değil Türkiye şartları da etken tabi ki ama genele bakarsanız %95 oranında patron kafası bu arkadaşlar. Mülteciler ülkeden giderse tüm üretim sektörlerinin sanayinin duracağını belirten ve bu ülke evlatlarının işsiz kalmasına göz yuman, daha nitelikli yerli işgücündense daha ucuz ve kalitesiz iş gücünü tercih eden bir patron kafası hakim ülke geneline. Az masraf, çok kazanç, yüksek performans. İşin nasıl yapıldığı, kimin yaptığı zerre umurlarında değil. Hakkın hukukun çiğnenmesi, hilekârlık, kanunlar hiçbirşey umurlarında değil. Sendikalaşmaya gitseniz anında toplu şekilde kapı önüne koyuyorlar, grev yapsanız yine aynı şekilde. İş mahkemesine gitseniz süreçler uzuyor gidiyor. Haklının değil, güçlünün galip geldiği bir durum söz konusu. Geriye kalan %5 kesimde olanlar da zaten ya direk olarak yurtdışına çalışan orta ölçekli pek medyada sağda solda duyamacağınız firmalar oluyor yada küçük çaplı aile şirketleri oluyor. Bu gidişata daha fazla dayanamayan hem akademik, hem zanaatkâr, hem nitelikli iş gücümüz hemde genç nesil bir an önce kendisini yurt dışına atmaya çalışıyor. Kendi ülkemizi gerek ekonomik alanda, gerek teknoloji alanında uçuracak düşünce gücümüz günden güne ülkeyi terk ederek aynı merkez bankası rezervleri gibi eriyor gidiyor...

Saygılar.
Jump to: