Lihtenştayn’ın başkenti Vaduz'a vardığınızda kendinizi, Disney klasiklerinden Frozen ya da başka bir filmde bulduğunuzu düşünebilirsiniz.
Teknik olarak bir Prenslik olan Lihtenştayn'da Prens'in bulunduğu kale, başkent olmasına rağmen oldukça küçük olan bu şehre, dağın eteğinden bakıyor. Sadece 36 bin kişinin yaşadığı bu şehirdeki herkesi Türkiye'de yeni yapılan stadyumlardan birine rahatlıkla sığdırabilirsiniz. Hatta tribünlerin neredeyse 4'te 1'i de boş kalır.
Güçlü Roma İmparatorluğu'nun son temsilcisi olan Prenslik, İsviçre ve Avusturya'nın arasındaki dağların arasında kendine güvenli bir yer bulmuş durumda. İsviçre'nin önemli şehirlerinden Zürih'e bir saat mesafede olan ülkenin pasaportunda, ülkenin yerini gösteren bir sayfa bile var çünkü sınır görevlileri arasında, Lihtenştayn'ın gerçek bir yer olup olmadığı konusunda şüpheye düşenler olabiliyor.
Dünya çapındaki bankacılık konusunda ise Lihtenştayn, büyük bir öneme sahip. Yıllar boyunca zenginler, ülkeyi para saklama ve vergiden kaçınmak için ideal bir yer olarak gördü. Son yapılan ölçümlere göre ortalama 139 bin dolar olan kişi başı gelir, Lihtenştayn'ı dünyada bir numara yaptı.
2008 ve 2009 yılarında ise Almanya, Birleşik Krallık ve diğer ülkeler, Lihtenştayn üzerinde bu durumun değişmesi için baskı kurmaya başladı. Ülke içinde de ayrıca, küresel ekonomide alternatif şekillerde de yer almak adına değişimin gerekli olduğu kanısı hâkimdi. İşte tam bu sıralarda Satoshi Nakamoto, Bitcoin altyapısının bulunduğu blok zincirinin ilk bloğunu oluşturarak, kripto para devrimini başlattı. Bu küçük ama varlıklı ülke için yeni bir büyümenin ilk adımları da böyle atıldı.
Avrupa Ekonomik Bölge üyeliği, İsviçre ile gümrük birliği, küresel finans sektöründe köklü bir geçmiş ve yasal düzenlemelerin hızla hayata geçirildiği 'küçük hükümet' kavramının somut örneği... Lihtenştayn, tüm bu olumlu sıfatların avantajını kullanmak adına gelecekteki blok zinciri tabanlı dünyaya liderlik etmek için fırsat kolluyor. Başkent Vaduz'daki her işletmede hissediliyor ki Lihtenştayn, blok zinciri teknolojisini tüm içtenliğiyle kucaklıyor.
Yasal ve Mevzuata Uygun Bankacılık Kuruluşlarıyla Lihtenştayn
İsviçre’nin Zug şehrindeki ‘Kripto Vadisinden’ gelen etkileyici projelerden esinlenen Lihtenştayn, kripto ve blok zinciri odaklı şirketlerin merkez olma ve iş yapmaları için önemli bir nokta olmak konusunda tam gaz ilerliyor.
Ülkenin konuyla ilgili düzenlemeler yapan kuruluşu olan Finansal Piyasalar Otoritesi (FMA), ICO projeleriyle ilgili ilk düşüncelerini 2017 yılının Eylül ayında paylaştı. Bu tarihte Lihtenştayn’da kayıtlı sadece beş ICO projesinin olduğu, toplam sermayenin 37 milyon dolar seviyesinde toplandığı ve bu beş projeden günümüzde üç tanesinin devam ettiği göz önüne alınırsa, FMA tarafından yapılan ilk açıklamanın oldukça erken olduğu söylenebilir. Bununla birlikte geçtiğimiz Mart ayında, ülkenin Başbakanı Adrian Hasler’in (Lihtenştayn, anayasal monarşi ile yönetiliyor.) yaptığı yasal düzenlemeyle ilgili açıklamalar, Lihtenştayn’ı kripto para sektöründe küresel çapta bilinir bir seviyeye çıkarttı.
‘Blok Zinciri Kanunu’ olarak bilinen yasal düzenleme, kripto para odaklı şirketlere yasal ve düzenlenmiş tanımlamalar getirirken, şirketlerin ticaret yapmasına olanak sağlayacak şekilde resmi paralara erişimini de mümkün kılmayı amaçlıyor. Kripto paradan resmi paraya geçebilmek, Ethereum ya da diğer kripto paralarla sermaye toplamaya çalışan dünyadaki her ICO projesi için zorlu bir viraj. Eğer Lihtenştayn’daki bu kanun parlementodan geçerse, blok zinciri şirketlerine, müşterini tanı (KYC) ve para aklamayı önleme (AML) konuları gibi bürokratik işlemler için kolaylık sağlanacak. Böylece şirketler, geleneksel ekonomi ile alakalı işlemlerle daha etkin şekilde kaynaşacak.
Kamuoyundaki genel yargı, tasarının yasalaşacağı yönünde. Kripto paranın ivmesi güçlü ve hükümetin, token çeşitlemelerinden düzenlemenin çerçevelenmesine, ICO projelerinin mevcut yapılarla uyumlu şekilde çalışmasına kadar bir dizi konuda, detaylı bir çaba içinde olması da, bu görüşü destekliyor.
Blok Zinciri Kanunu, resmileşmesi hâlinde menkul değerlere ve dijital varlıkların sahipliklerine, bu sahipliğin devrine, dijital varlıkların güvenli şekilde saklanması için gerekli düzenlemelere, ICO projelerine, token satışına ve token oluşturma etkinliklerine (TGE) tanımlamalar getirecek.
Belirtmekte faydanın olacağı bir durum da, kripto paradan diğer bir kripto paraya ticaretin, ülke tarafından yasal olarak düzenlenmeyeceği. Ülkenin önde gelen kripto para odaklı hukuk firması Naegele’den Thomas Feldkircher, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu: “Bitcoin ile Ethereum almak, buğday satıp pirinç almaya benziyon. Lihtenştayn, ticari mal olarak tanımlanan ürünleri düzenlemiyor.
Lihtenştayn Kripto Para Bürosu (LCX) gibi şirketlerin de birer birer açılması sürpriz değil. Temmuz ayı sonunda açılacak olan büronun icra kurulu başkanı Monty Metzger’in açıklaması ise şöyle: “Lihtenştayn’ın yeni kanunu ve finansal dinamo olarak bilinen dünya çapındaki itibarı sayesinde birçok şirket bizim aldığımız gibi kararlar alacak.”
Yeni yasanın getireceği açıklık ve kesinliğin yanı sıra Lihtenştayn, FMA tarafından verilecek hızlı onaylar ile, kripto para sektöründe diğer ülkelerden ayrılmayı amaçlıyor. Kripto para gibi hızlı bir piyasa da Lihtenştayn’ın başarmak istedikleri gerçekleşirse, ülke bu konuda büyük bir avantaj yakalayacak.
Yasal düzenlemenin başrolündeki isim Patrick Bont’un konuyla ilgili değerlendirmesi şöyle: “Ülkemizin küçük ölçekli olması, blok zinciri şirketlerinin diğer ülkelere göre Lihtenştayn’da daha hızlı hareket etmelerine olanak sağlıyor. Bizden Pazartesi günü bir randevu talep edersiniz ve biz sizle Salı ya da Çarşamba günü öğle yemeği yiyebiliriz. Bunu yapabilecek pek fazla ülke yok.”
Lihtenştayn’da farklılık yaratan durum sadece hükümet organlarının hızı değil. Hükümetin özel sektörle olan uyumu, blok zinciri şirketlerini kucaklayan ve onların gelişmesine izin veren bir ekosistem yaratmak için gerekli tüm etkenleri bir araya getiriyor.
Lihtenştayn’ın kripto para konusunda etkin bir role sahip olup olmayacağı, gelecekte öğrenebileceğimiz bir durum. Ancak özel sektör ve hükümet, bu konuda büyük bir çaba içerisinde. Bu büyük atılımı yapmaları hâlinde Lihtenştayn’ın kripto para ülkesi olması bir hayal değil, aksine değişmeyecek bir gerçek olur.