Topic: Ülkemizdeki eğitimin durumu ve işsizlik nedenleri (Read 240 times)

Bildim bileli ülkemizde eğitim konusunda çok farklı bir anlayış içindeyiz bana kalırsa.

Ezbere dayalı bir sistem hiçbir zaman bize kazandırmaz aksine o an için faydalı olunur sonra unutulur gidilir geçer gider vsvs.

Uygulamalı bir eğitim tarzı benimsenmediği sürece bazı bölümlerde geride kalıyoruz.


İşsizlik konusuna gelecek olursa çok fazla mezun veriyoruz ve işe alınacak kişinin diğer kişilerle bir farkının olması lazım ki işe alınsın.Örnek dil becerisi,staj yaptığı yerler,deneyim,hangi okul mezunu vsvs.

Ülkemizde mesleki eğitimi bitirdiler bu sebeplede işi bilen insan yetişmiyor, işsizliğin artmasının sebeplerinden bir taneside bu. çözüm basit önüne gelene üniversite açtırtma, mesleki eğitimleri arttır, herkes okuyacak diye bir olay yok, okumak isteyen okur, meslek öğrenmek isteyen öğrenir bu kadar basit.

Türkiye'de işsizliğin en büyük nedeni herkesi üniversiteli yapan fırsatlar kapitalizmidir. Türkiye'de hiç kimse mesleki eğitim öncelikli yetişmiyor herkes çocuğunu bir yerlere beyaz yakalı yapmaya çalışıyor. Beynini geliştirip fikir üreterek şirket açabilecek insan sayısı çok az.

Sokaktan çevirdiğiniz herkes bile eğitim sisteminin yanlışlıklarından size bahsedebilir ancak biz bu sistemde yeniliklerden uzağız hala. Yapacağımız yenilikler ile iyilikler gelebilir, eğitim reformu ile gerçek anlamda başarılar gelebilir. Yapmamız gereken şeyleri başarılı eğitim sistemi olan ülkelerden örnek alarak yapabiliriz aslında.

Bölüm açiliyor ögrenciye egitim verilip mezun ediliyor . Okulda aldiginiz egitimle drek iş hayatina atilamiyorsunuz pratikle teori arasinda ciddi farklar oluyor e işyerlerinin eleman ilanlarinda hiç denk gelmedim ki deneyimsiz eleman alan yer olsun. E arkadaş bu adam mezun olmuş neyin deneyimini soruyon dogal olarak okuldan mezunsun ama iş bulamiyorsun al sana diplomali işsizlik ornegi. Verilen egitim zaten içler acisi . Egitimin berbatligina sinavsiz geçisle gelen ögrenciler de bir kat daha berbatlik katiyor . Sinifimda adini kodlayamayan oğrenci arkadaşlarimiz vardi sinavsiz geçisle gelen .

Egıtım egıtım egıtım bı ulkenın gercekten bastan ayaga her seyı cunku egıttıgınız gencler veya cocuklar sızın ulkenızın gelecegıdır kaderıdır bız bu konuda zayıf deıl cok fazla zayıfız her seyde oldugu gıbı cok okul acmanın faydalı olacagını dusunuyoruz cok camı actık dıye cok dındar bı nesıl mı yetıstı hayır onemlı olan o konuda bıle egıtımdır bız camıye gıttıgımızde sopayla dayak yerdık sımdı cocugumu gondermıyorum mesela cekınıyorum cocukluk ınsan hayatının temelıdır oraya egıtımle ıyı harclar yaparak betonu saglamlastırmak lazım

Ülkede eğitimin en büyük sorunu belirsizlik içerisinde olması, daha dün yks sonuçları açıklanmış yerleştirmelerde elde ettiği sıralamalara göre öğrenciler belirli bölümler kazanmış, hayırlı olsun diyoruz da şöyle bir gerçek var, sözel bölümde ülkede elle tutulur bir bölüm gösterin? Eşit ağırlık üzerinde matematik ve Türkçe öğretmenlikleri ile beraber hukuk fakültesi dışında bölüm yok, ayrıca sayısalda mühendisliklerin çoğu barajı geç kazan sistemine dönmüş, her yerde üniversite değil, doğru yerde kalifiye öğrenciyle üniversite sistemine dönmemiz gerekiyor,

Bilinçli olarak eğitim sistemi ile oynandı. Fakirin çocuğunun zeka farkı ile gelebileceği seviyelerin önü kesildi. Parası olanın aptalı zeki gösterdiği bir eğitim sistemine ülke mahkum edildi. Sonuç olarak okuması olan yazması olan ama okuduğunu anlamayan bir sürü kişi ortalıkta dolanmaya başladı. Bu kişilerin elinde büyüyen çocuklar en fazla bunlar kadar olacak şekilde yozlaşmış bu sistem içinden sıyrılıp çıkmanın imkanı yok. İlla çocuğu okutacağım diyorsan evi kapıyı satacaksın. Yoksa güç yetmez.

Bu dediginiz olay aslında eğitim sisteminden ziyade Ailelerden kaynaklı. Bilinçli ebeveynler yerine eti senin kemiği benim olsun zihniyeti yüzünden çocuk ufak yaşta işlenmiyor yönlendirilmiyor yani. Bu konuda eğitimci napsın. Sen onunla ne kadar ilgilenirsen ilgilen mal mal bakıyor suratına. Çünkü bir amaç yok.

Kendimi bildim bileli bu ülkede en büyük sorun eğitim oldu eğitim sistemi oldu büyük ve gelişmiş ülkelere bakarsan genellikle eğitim sisteminin harika olduğunu görürsün yurtdışında 10-12 yaşlarında çocuk kendi için bir mesleğe yönlendirilmeye başlandığını, çocuğu daha o zaman tanıdıklarını ve ona göre bir plan çizdiklerini görürsün bizde bu 19 yaşında mezun olunan liseden sonra üniversiteye kayıt olmak için tercihler yapılırken rastgele yapılıyor yani bir çocuk 19 yaşına kadar ne olacağımı bilmiyorum diyor 4 yıllık ne olursa olsun gideceğim diyenler yüzünden hiç bir öğrenci severek okumuyor bölümlerini diyebilirim

her şey birbirine bağlı ve her şey şimdilik kötü gidiyor... Hepsi birbirine bağlı olduğu için kapsamlı bir düzenlemeye ihtiyaç var. Ancak, bu ise çok zor! Bir süre daha kötü gitmeye devam edeceğiz.

Parayı ver eczacı ol, babanın eczanesinde devam et. Köylü gariban memmet ağanın oğlu zorla eczacılık okusun ona eczane açmaya müsade etme. Adaletsizlik bir iki değil ki her yerde var. Yakına iyi bölümler özele kötü bölümler devlete derlerse ona da şaşırmam

Eğitim sisteminin kötülüğü, yıllardır çektiğimiz bir problem. Sürekli bir şeyler değişiyor fakat iyi yönde bir değişim olmuyor ne yazık ki. Sınav sistemi 50 kere değişti şimdiye kadar. Öğrenciler neye hazırlanacaklarını şaşırmış durumda. Sınavı kaldırıp Batı ülkelerinde olduğu gibi bir yöntemle öğrenciler liselere, üniversitelere alınsa desek şu an onun için uygun bir zemin oluşturulmuş değil. Dolayısıyla böyle bir faaliyet yarardan çok zarar getirir şu an. İlk yapılması gereken, eğitim sisteminde zamana yayarak köklü değişiklikler yapmaktır. Belki 10-15 senede anca toparlanır ama sonuna kadar değer.

Ayrıca eğitimin kötü olmasının bir sebebi yok. Ilkokuldan başlayarak üniversiteye kadar değerlendirildiğinde.

Ilk-orta ve lise seviyesinde değerlendirirsek;

-Aşırı kalabalık sınıflar ile öğretmenin bütün öğrencilere geniş zamanlı ve adaletli olarak etkileşime geçerek eğitim verme olasılığı çok aza inmektedir.
-Özellikle orta ve lise öğreniminde bazı branşlarda öğretmen ataması yetersiz kalmakla farklı branştaki öğretmenlere branşı dışında derse girmeye zorlanmakla eğitim kalitesi düşürülmektedir ki bazı branşlarda ciddi eğitici açığı bulunmaktadır.
-Özellikle devlet okullarında öğrencilerin bir çoğu Allaha emanettir. Anne babaların eğitmediği ve geleceğe dönük kodlama yapmadıkları ve tabiri caizse başlarından saldıkları hatri sayılır öğrenci tayfası mevcuttur. Aynı zamanda idealist öğretmen sayısı da gün geçtikçe azalmaktadır.
-Devlet okullarında çocukların boş zamanlarında yapabilecekleri ve yeteneklerini ortaya çıkaracak ya da kendilerini bu yönde gelistirebilecek  sosyal bir etkinlik planı ve alanı mevcut değildir.

Üniversiteleri değerlendirecek olursak;

-Eğitimin daha kaliteli olmasi gereken üniversitelerde her Sehire üniversite açılmak suretiyle kalite düşürülmüş eğitim ayaklara düşürülmüştür.
-Üniversitelere gereksinimin üzerinde fakülteler ve bölümler açılarak ihtiyaçtan fazla mezun verilmek suretiyle genç ve eğitimli işsiz ordusu oluşturulmuştur.

Egjtim sistemi baştan aşağı sorunlu ve hatalıdır. Bu sistem hem eğitimciye hem de öğrenciye zarar vermektedir. Velhasılı imkanım olsa evlatlarımı kesinlikle özel okullarda okuturum. Taa ilkokuldan itibaren hatta. Ama imkânlar....

Ülkede çok çarpık bir eğitim sistemi mevcut ve her geçen vakit garip hamlelerle daha da beter hale getiriliyor. Mesela koskoca ülkenin başkanı çıkıp baraj puanının düşürülmesini olumlu bir gelişme olarak lanse etti. Bundan daha ötesi var mı? Ülkenin yönetiminden sorumlu kişi bile eğitim sisteminin zararına olan bir şeyi savunuyorsa devran dönmediği sürece işler daha da kötüye gidecek. Bu apaçık ortada. İşsizlerin sayısını artırmak için canla başla çalışılıyor.

Artık her şey çığırından çıktı ne yazık ki. Üniversite mezunu olmak da bir işe yaramıyor artık. Yüksek puanlar alıp iyi okullar bitirenler bile iş bulamazken özel üniversitelerde paralı okuyanlar torpil sayesinde iş buluyor. Bu duruma bizzat da çoğu kez sahip olduğum için rahatlıkla söylüyorum. Bu düzen değişmeli ama ne zaman nasıl olur orası meçhul.

Ülkemizde artık apartman üniversiteleri diye bir kavram oluştu. Bunu kendi elleriyle yaptılar. Her yerde üniversite görüyorsunuz ve tabi ki bunların büyük çoğunluğunun içi bomboş. Dolduruyorlar üç beş çakma akademisyeni, hop sana oldu yeni üniversite.    Ya gerçekten ben bile istesem 2-3 akademisyen bulup üniversite açabiliyorum şu an. Eğitim sistemi ne ara bu kadar rezil hale geldi? Bu rezil eğitimden de yetersiz öğrenciler mezun oluyor. Bunun sonucu da işsizlik oranlarına vuruyor. Geleceğimizi işsiz ordusu mu şekillendirecek diye soruyorum yetkililere.

Ülkede dershanelerden bozma Üniversite bolluğundan bir şey yok, buralarda da eğitim kalitesi malum yerlerde, direk olarak birer ticarethane, herkesin üniversite okuyacak diye bir durumu yok ama ülkemizde bu böyle değil illa üniversite okusun, ee peki bu amelelik tarzı işleri kimler yapacak, millet iş beğenmiyor diyorlarya işte bunlar genelde dershanden bozma üniversite okumuş insanlar ve sıfır eğitimle yüksek maaş vs bekleyen insanlar.
Ben karşıyım, bende özel'de okudum ama kaliteli özel'de tam burslu olarak okudum, Türkiyedeki özel üniversitelerin %95'i çöp, sadece para olarak bakıyorlar öğrencilere.

ilk okuldan liseye deseniz her sene  eğitimde bir şeyler değişiyor her sene bir şeyler deniyolar, her gelen bakan kendi sistemini getiriyor bir tanesini bile oturtamadılar ama, 12 yıl boyunca çoğunluk hiç bir şey öğrenemiyor.
Yabancı dil konusunda çoğu öğrenci sıfır, hiç bir dil bilgisi yok.
Zaten sınav sonuçlarından anlamak lazım eğitimin yerlerde olduğunu.

Ülkemizin en büyük sorunu belki de eğitim. Neden en büyük? Çünkü bir ülkenin kalkınmasının temeli eğitimde yatıyor. Yıllar geçti hala bunu gelen hükümetlere anlatamıyoruz. Ne olur sanki biriniz de artık adam gibi bir eğitim sistemi kursa. Bakın Batı'da harika bir eğitim sistemi var. Adamlarda en başta saçma sapan bir sınavlar silsilesi içeren bir sistem yok. Onun yerine yeteneğe ve en sonki eğitimindeki elde ettiği başarıya göre öğrenci alımı yapıyor üniversiteler. Kontenjanlar deseniz onlar zaten dengeli. Öyle her köşe başında üniversite de yok. Adamlar kaliteyi birinci sıraya koyunca eğitim kurumları da dünyanın en iyileri arasına giriyor. Biz bunları yapmazsak hala da niye ilk 500'e bile üniversite sokmakta zorlanıyoruz diye yakınmaya devam ederiz.

Egitimde, kaliteli ogretmen de bazi yerlerde bazi zamanlarda bulunuyordu, en azinda benim donemimde kendimi iyi egitim almis olarak ifade edebilirim hem de devlet ve biraz ozel okulda, problem su ki: mufredati cahilce hazirlayip, mufredati bitirmeye zorlatilan ogretmenler hem de bu ogretmenler vasifsiz ve cahilse vah o ogrencilere diyorum.
Su an oglum kizim olsa okula bile, bir yil bile bu okullara gondermem nokta.

Okumuş işsiz ordusu üretmekten pek başka bir işe yaramayan bir eğitim silsilemiz var. Üniversite seviyesine kadar getirdiğin çocukların emeklerinin karşılığı olarak kendi alanlarında çalışma fırsatı yaratamayan ve sadece mezun veren bir sistem. Hayallerin satıldığı alıcı bulduğu sonucunun hüsran olduğu bir garip sistem. Ülkemize ne gerekli manavmı bunun araştırılıp çocuklarımızın bu yönde geliştirilmesi lazım. Güzel ğuanlar almış olan pek çok çocuğumuz hemen tıp fakültelerine yöneltiliyor. Halbuki yeni kurulacak ( inşallah ) fabrikalarda buraları yüceltecek mühendis kadrolarına ihtiyaç var. Fazlası olan bölümlerin puanlarını yukarılara çekerek gerçekten bu işi yapmak isteyenlere bırakmak gerekli olan yetişmiş insan gücünü doğru yönlendirmek gerekiyor.

Ülkemizde üniversiteye gidecek öğrenci mutlu olarak ve severek yapacağı bir mesleği değil de maaşı daha yüksek her daim iş bulacağı mesleklere yönlendiriliyor.  Ne için okuyoruz iyi bir işimiz gelirimiz olsun diye bunun içinde her şeyi yapıyoruz. 12 sene boyunca bir çok dersleri tekrar tekrar görüyoruz bence ilk okuldan sonra yapacağı meslek yada branş üzerine daha fazla alan / meslek dersi öğretilmeli öğrenciler yatkınlıklarına göre mesleklere yönlendirilmeli. Üniversitelerden binlerce öğrenci mezun etmeden önce iş gücü yaratılmalı.

Okullarda eğitim kalitesi çok düştü çünkü öğretmenler ders anlatıp geçiyor öğrenci konuyu öğrenmiş öğrenmemiş çok ta önemsemiyorlar. Öğretmen var okulu dersi sevdir öğretmen vardır hayattan soğutur bence öğretmenlik çok hassas mesleklerden biridir çünkü bir yerde insan yetiştiriyorsunuz.

Öğretmenin birinin emeklilik zamanı geliyor ama öğretmene diyorlar ki bir kaç sene daha öğretmenlik yapın öğretmene bir şube açıyorlar düğer tüm sınıflardan ne kadar haylaz yaramaz öğrenci varsa bu öğretmenin sınıfına veriyor diğer öğretmen arkadaşları, ama öğretmenimiz yılmıyor çok çalışıyor o haylaz yaramaz öğrencileri öyle bir yetiştiriyor ki bu sınıftaki tüm öğrenciler çok başarılı oluyor sınavlarda da dereceler yapıyor ve öğretmeni konuşmanı yapması için kürsüye davet ediyorlar. Şöyle devam ediyor ben bunu tek başıma yapamazdım öğretmen arkadaşlarımın bana verdikleri öğrenciler sayesinde başardım diyerek lafıda çarpıyor.

Her öğrencinin anlama seviyesi zekası bir olmaya bilir ama bir şekilde öğretilir anlaması sağlanır ama maalesef her şey para ile ölçüldüğü için öğretmenlere parasız bir şey yapmak külfet gelir. Destekleme kursları açılıyor ek ders ücreti alıyorlar olmadık kurs talebinden bile bulunuyorlar eğer ücret verilmesin bir tane bile kurs açılmaz eminim.

Eğitim öğrenmek için olmalı bizde ise sınıf geçmek için ezberliyoruz sular seller gibi ama okul bittiği zaman ezberlerde gidiyor.

Kpss 60 puan üstü en az lise mezunu personel alım ilanı o kadar çok ki. Diyeceksiniz ki lise mezunu 30 yaş üstü kişiler tekrar üniversite mi okusun hayır. Yaş kriterini 25 yaş üstüne çekerseniz üniversite mezunlarının hakkını yememiş olursunuz. Ayrıca üniversite mezunlarının ortaöğretim mezunlarını için açılan bölümlerinin seçenemesi zaten bana saçma geliyor.

Şimdi olaya şöyle bakalım. Lise mezunu teknisyen ilanına çıkıyorsunuz. Mühendis almıyorsunuz yani. Mühendis doğal olarak şu anki sistemde teknisyenlik kadrosuna geçemiyor. Ona Diyorsunuz ki rütben yüksek. Mühendis teknisyenin yaptığı o işi yapabilir mi evet. Ancak rütbesi yüksek olduğu için kapıları kapatıyoruz. Peki ne oluyor, teknisyen o işe giriyor ve mühendis alımı olmadığı için mühendis açıkta kalıyor. Mühendis kendi alanı dışında başka bir iş yapıyor. Peki mühendise haklarından vazgeçip bir alt kadroda o işi yapar mısın diye sorsak kabul eder mi? Bence işsiz kalacağına kendi alanındaki o işi yapmak ister ve kabul eder. Mühendislik kadrosu açılınca yükseltirsiniz derecesini. Peki lise mezunu kişi ne yapacak bu arada, gidip üniversite okuyup kendi alanında bilgi sahibi olacak. Yine aynı döngünün içerisine girecek. Peki siz şimdi ne yapıyorsunuz lise mezununu çalıştırıp üniversite mezununu farklı bir bölüme yönlendiriyoruz. Teknisyeni işe aldığınızda iki sıkıntı ortaya çıkıyor, 1. Si üniversiteyi okumasının önüne geçiyorsunuz 2. Si ise eğer üniversite okumak isterse iş yapmadan para veriyorsunuz. Çünkü memurların böyle bir hakkı var.

Üniversite mezunu zaten o işte çalışmak istemezse yine çalışmasın ancak öncelik onların olmalı.

Zamanında bir süre ücretli öğretmenlik yaptım bir beldeye bağlı ilkokulda. O zamanlar ilkokul 8 yıla çıkmıştı. Bana 5. Sınıfı verdiler. Öğretmen uyanık sınıfı ikiye bölmüş ve haliyle iyi öğrencileri kendi sınıfına başarısız öğrencileri bana vermiş. Kıymetli hocama hak da veriyorum bir yandan eğitim fakültesi mezunu ve asli işi öğretmenlik olan bir öğretmen tabiki zeki ve başarılı ogrencileri kendine alacak. Sınıfımda 20 ye yakın öğrenci var 2 en fazla 3 tanesi gelecek vaat edebilir. Diğerleri kötü ve en kötüsü bir tane öğrencim 5. Sınıfta olmasına rağmen okur yazar değil. Sonradan öğrendim ki 8.sinif öğrencisi olupta okur yazar olmayan öğrenciler varmış. Eğitimin ilk başladığı ilkokulda durum böyleyken yüksek öğrenimi eleştirmeye bile gerek kalmıyor.

Üniversitelerde açılan bölümler laf olsun diye açılmış. Ülkede hemen hemen her ilde fen edebiyat fakültesi var ama  okul bitince ne iş var ne de güç. Sonra eğitim fakültesi dolu ama okul bitince kpss var geç geçebilirsen.
Gelen hükümetler ne yazık ki kısa sürede sorunlara çözüm bulmak zorunda hal böyle olunca eğitime zaman vermiyor. Çünkü şuan eğitim seviyesini artırmak için çalışma başlansa meyvesini almak en az 20 yıl.

üniversite mezunu zaten ortaöğretim kadrosuna açılan memurluğu seçemez. üniversite mezunu birisinin, her ne kadar eğitim patlamış olsa da, lise mezununa verilen işi yapmasını beklemek mantıklı mı? tüm alımları toplasanız lisans için açılan iibf'nin 1 alım sayısına denk gelmez.

Hocam sürekli kontenjan açılıyor. Bakmayın ekonomik kriz var ondan şu an böyle. Ona kalırsa kaç yıldır memur alımları da düşük.

quote]Emin olun hiç bir memurluk boş kalmaz [/quote]
Karşı tarafın görüşü, lise mezunlarının gittiği memurlukları üniversite mezunlarının beğenmemesi idi. Yani lise mezunları için sınav açmazsanız üniversite mezunları koşarak gider anlamında.

kontenjan zaten fazla değil ki?!

ortaöğretim: https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2020/KPSS/TERCIH1/tablo1_23072020.pdf
yüksel okul: https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2020/KPSS/TERCIH1/tablo2_23072020.pdf
lisans: https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2020/KPSS/TERCIH1/tablo3_23072020.pdf


burada ne demek istediğinizi anlamadım. millet memur olmak için birbirinin üstüne çıkıyor.

Öncelikle yazımı okumadan önce yazımdan bağımsız olarak bu başlıkla yorum yazabilirsiniz.
--------------------

Bir eğitimci olarak diye başlayayım affınıza sığınarak.

10 yıl eğitim camiasında çalıştım ve eğitim danışmanlığı yaptım. Tabi sonra iş değiştirdim ama hala eğitimle uğraşıyorum.

Barajların düşürülmesi

Ülkemizdeki eğitim sorunlarının başındaki en büyük sorun eğitimin kalitesi düştükçe kalitenin artırılması yerine barajların düşürülmesi. Ben bunu barajın gerçek anlamıyla özdeşleştiriyorum. Düşünsenenize su azaldıkça suyu çoğaltmak yerine, su sorununu çözmek yerine barajları daraltıyorsunuz. Bu şekilde yaparak susuzluğu kuraklığı çözemezsiniz. Eğitim de aynen böyle eğitimde barajların düşürülmesi demek eğitim kalitesinin düşmesi demek. Şu anki hukümetin 12-13 yıldır çözemediği sorun insanların geleceğinden çalınarak çözülmeye çalışılıyor. Nasıl mı?

Kızıyorum
Düşünsenenize herkes artık üniversiteli ve herkes bir bölüm mezunu. Babanız sizi okutmak için 4 senede 100-200 bin lira harcıyor. Mezun oluyorsunuz ve iş arıyorsunuz. Sizden daha düşük puanlılar torpille bir işe giriyor ve ama siz iş bulamayıp okuduğunuz bölümden faklı bir işte çalışıyorsunuz. Ve sunuç: "Şişt kanka şu amelelik yapan abi var ya, 3 üniversite bitirmiş haaaa" , "Hahaha, harbi malmış ha niye iş bulamamış ki hahaha" -Ulan adam iş değil torpil bulamamış ki mülakatları geçsin!

Bu ne aymazlık, bu ne düşüncesizlik

Eğitim fakültesi mezunları için sarfesilen bir sözü hatırlatayım size: "Herkes öğretmen olacak değil ya! Gitsinler başka iş bulsunlar" Bu sözü söyleyeni biliyorsunuz ve ona şunu söylemek istiyorum. "Başka iş bulacaksa çalışacağı o işle alakalı bölümde okutaydınız ya adamı!" Adamın 4 senesini neden mahvettiniz!

Sen barajları düşür, üniversitelere öğrencileri yığ ve öğrenciler alakasız bölümlerde okusun öyle mi?

BEN Mİ ÖĞRETEYİM SİZE!
Öncelikle eğitimin kalitesini yükselteceksin ki baraj puanları kendiliğinden yükselecek. Gençler üniversiteli olmak için daha çok çalışacak. Üniversite mezunları okurken; acaba iş bulabilir miyim, bulamazsam askere mi gitsem, askere gittikten sonra acaba iş bulabilir miyim, evlenmem için iş bulmam lazım derken... Siz ne diyorsunuz biliyor musunuz!:
üç çocuk yapın, bakın evlenin hemen, gençler hala bekar mısınız!
 
Adam Eğitim fakültesi mezunu olmuş okumuş bitirmiş gitmiş Kimya öğrenmiş ve kendi bölümünde iş bulmak için akla karayı seçiyor. Genelde de bulamıyor. Eğer mezun sayısı az olsa torpilsiz işe girebilecekken ne kadar başarılı olursa olsun iş bulamıyor. Zibille mesun dolu!

Çocuklarımız üniversite okumasın mı?

Okusun tabiiki, herkesin okumaya hakkı var ancak barajı geçmek için az da gayret etsinler. Üniversiteler öğrencilerin zübbelik yapacağı yer olmasın. Eskiden meslek liselerinin durumu gibi duruma getirmeyin. Üniversiteler elini kolunu sallayarak üniversiteye girenlerin racon kesecekleri yer de olmasın. Siz barajları düşürmek yerine eğitim kalitesini yükseltseniz Mahmut amcanın oğlu üniversiteyi kazanmak için daha çok çalışır. Kazandığında da iş bulması daha da kolaylaşır.

Peki üniversiyeyi kazanamayanlar?

Öyle bir kavram yok. Planlı bir bölüm dağılımıyla her öğrenci alanındaki bölümde okuyabilir. Öğrencilerin yeteneklerini ortaokul sonunda keşfedip uygun bölüme önce liseye sonra üniversiteye yönlendirebilirsiniz. Eğer bu şekilde gidersek kimse memnun olmayacak. üniversitelerde plansız bir dağılım var. Bunu düzeltebilirsiniz. Örneğin her iş kolunda çalışabilecek kişi sayısının %20 fazlası kadar o bölüme öğrenci alsanız zaten yeter de artar. Çevre mühendisi alabilecek kapasiteniz 5.000 iken siz üniversitelerden 80.000 çevre mühendisi mezun ederseniz bu adamlar işsiz kalır, polis olayım asker olayım der. Peki polis olacaksa neden 4 senesini çevre mühendisliği bölümünde yiyorsunuz! Neden 4 senesi çalınıyor! Polis okuluna daha fazla öğrenci alsanıza! Öğretmen alabilecek kapasteniz senede 10.000 iken neden 150.000 kişi öğretmenlik bölümünden mezun. Bir fizik öğretmenine neden hiç eğitimini almadığı sigortacılık yaptırıyorsunuz! Tarih öğretmenine neden bekçilik yaptırıyorsunuz?

150.000 mezunun üstüne bir de diğer mesleklere öğretmen olabilmesi için formasyon verdirilecekmiş! Yaparsa siz yaparsınız. Desenize bir öğretmen yığını daha geliyor... Elinizdekini atadınız da...

KPSS Adaletsizliği

Bilindiği üzere iki senede bir lise öğrencileri KPSS sınavına girip memur olabiliyor.Bence bu kaldırılmalı. Madem bir kısım öğrencinin hayalini üniversite sonrasına bırakıyorsunuz o zaman Lise için KPSS sınavını kaldırmalısınız. Emin olun hiç bir memurluk boş kalmaz ve öğrenciler üniversite sınavını kazanmak için daha çok can atar. Sen üniversite mezununa iş bulamıyorsun, kalkıp lise mezununu memur yapıyorsun. Yazık değil mi okuyan gence! Ne suçu var?

Biraz canımı sıkan bu konulardan bahsetmek istedim. Aslında daha anlatılacak çok şey var ama içimizde kalıyor genelde. Bu adil olmayan düzenin mutlaka değişmesi ve insanların huzura ermesi lazım