Author

Topic: Umut var! (Read 700 times)

sr. member
Activity: 532
Merit: 251
Presale Starting May 1st
April 13, 2017, 12:47:47 AM
#4
Tüm siyasetciler kendi cebini doldurmayan çalışan açlardan oluşuyor. Birde öyle bir açlık ki karadelik misali doyumsuz oluyorlar. Nintoku çok güzelmiş nedense bir an duygulandım.
hero member
Activity: 854
Merit: 500
April 13, 2017, 12:23:18 AM
#3
Adalet her zaman lazım ya dün haberlerde bir haber gördüm öğretmen üç cetveli üst üste koyarak öğrencinin eline vurmuş eli parçalanmış çocuğun cezası çok komik 3000 tl onu duyunca kafayı yedim istemsizce şeyi düşündüm ben gider bunun iki elinide kırar 6000 veririm dedim...
sr. member
Activity: 395
Merit: 250
April 13, 2017, 12:20:58 AM
#2
”Japonya’da 4. yüzyılın sonlarına doğru tahta oturan İmparator Nintoku, yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar. Gökyüzüne doğru yükselen tek duman dahi göremeyince, halkının yoksul düştüğüne ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişiremediğini anlar.

Hemen bir ferman çıkaran Nintoku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri için çalışmasını emreder. Sarayda çalışanları bile evlerine gönderir…
Sadece kendileri için çalışan halk, üç yılın sonunda bolluğa kavuşur…

Nintoku kuleye çıkar, ülkenin her yerinde ocakların tütmekte olduğunu yükselen dumanlardan anlar. Yanındaki eşine sevinç içinde “artık zenginiz” der…
İmparatoriçe ise üç yıl boyunca bakımsızlıktan dolayı her yeri eskiyen, çatısı akan, çiçekleri solmuş sarayı göstererek “sen bu halimize zenginlik mi diyorsun” der…
Nintoku’nun yanıtı, yüzyıllardır Japonlar’ın aklından çıkmaz; “Halkın fakirliği, bizim fakirliğimizdir, zenginliği de bizim zenginliğimizdir.

Böyle bir yönetici lazım bize .
sr. member
Activity: 395
Merit: 250
April 13, 2017, 12:15:58 AM
#1
Alman Kralı II. Frederick 1750 yılında Potsdam’dan geçiyor. Orayı çok beğeniyor ve “Bana şuraya bir saray yapın” diyor. Ertesi gün adamları gidip bakıyorlar, Kral’ın beğendiği yerde bir değirmen.

​Adamlar kapıyı çalıyor, yaşlı değirmenci açıyor.

– Buyrun?
– Bizi Kral gönderdi. Burayı görüp çok beğendi, satın alacak. Kaç para?
– Satmıyorum ki ne parası?
– Saçmalama Kral istedi.
– Bana ne! Ben satmadıktan sonra kimse alamaz ki!

​Adamları gelip Kral’a diyorlar ki;

– Efendim beğendiğiniz yerdeki değirmenci deli. “Satmıyorum” dedi.
– Çağırın bakalım bana şu adamı.

​Değirmenci gelip, Kral’ın karşısında duruyor. II. Frederick:

– Yanlış anladınız herhalde beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaç para?
– Yoo yanlış anlamadım, adamların da dün bunu söyledi. Satmıyorum!
– Beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim.
– Sen koskoca Kralsın, paran çok. Git Almanya’nın her yerine saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Satmıyorum!

​II. Frederick ayağa kalkıyor;

– Unutma ki ben Kralım!

​Değirmenci bakıyor ve diyor ki;

– Asıl sen unutma ki Berlin’de hakimler var! Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz. Orada oturamaz.

Potsdam’da Sansosi Sarayı. Saray ve değirmen yan yana. Kral ve değirmenci adaletle komşu oluyor.

​Sabahları II. Frederick arka bahçeye çıktığında değirmenci sesleniyor;
– Hey Frederick, ekmek yaptım göndereyim mi?

​II. Frederick diyor ki;
-“ADALET HER SABAH bana, SICAK BİR EKMEK kokusuyla gelirdi.”

Kısaca güzel günler er veya geç gelecek! Ama biz görürmüyüz bilmem Smiley
Jump to: