Bende konudan bağımsız olarak cevap vereyim
Aslında büyük bir şehrin (İzmir) küçük bir beldesinde yaşıyorum; Urla.
Evet müstakil bahçeli bir evde yaşıyorum. Aslında yıllarca şehir merkezinde yaşadım fakat sonradan kalabalıklaşma, kültürel yozlaşma, artan toplumsal gerginlik nedeni ile eşim ile buraya taşınma kararı aldık. Müstakil ev tercih etme sebebim, ne kimse beni rahatsız etsin, nede ben kimseyi yaptığım işler nedeni ile rahatsız edeyim düşüncesi ile başladı. Başkası için müzik olan şey benim için gürültü, başkası için cıvıl cıvıl evin içinde koşturan çocuk sesleri benim için işkence olabiliyor (Apartman hayatında).
Birde bahçe işleri ile uğraşmayı hep istemişimdir, burada o imkana da sahip oldum. Ekonomisi tutarsız bir ortamda zaman zaman bu işime de yaradı maddi olarak. Fiyatı 2TL den 8TL - 10 TL ye fırlayabilen domates, biberler, soğanların yetiştiği bir ülkede yaşıyoruz.
Öte yandan burası bir sahil beldesi olduğu için dilediğim zaman kolayca balığa çıkabiliyoruz. (olta balığı)
Her zaman eli dolu dönmesek bile, üzülecek bir durum değil. Bazen avcı, ava da şans tanımalıdır diyoruz Kilometrelerce ağ atan denizin irili ufaklı tüm canlılarını sömüren ticari balıkçıları kınıyoruz.
Alet edevat sahibi olmayı ve kendi işini görmeyi seven biriyim. Bu yönüm sadece benim değil zaman zaman etrafımda ki insanların da işine yarıyor ve faydalı olabiliyorum. Fatma teyzenin ütüsü, Hikmet amcanın vantilatörü, radyosu vs gibi Bunun yanı sıra eski elektronik cihazlara tutkuluyum. Neden bunlara tutkuluyum diye düşündüğümde şu sebeplere dayanıyor ;
-Küçüklüğümden beri bu tarz cihazlar ile iç içe olmam ve bunların bazıları ile köklü anılarım olması
-Bir tarihi ve hikayesi olan, bir dönem insanlara hizmet etmiş, hayatından geçmiş ve hala çalışabilir durumda olan cihazları seviyor olmam.
-Eski cihazların üretiminde ki özen ve üretim mantığına karşı saygı duyuyor olmam. Bunu biraz açmam gerekir ise şöyle diyeyim, eskiden cihaz üreten markalar ürettikleri ürünlerin sağlamlığı ve uzun ömürlülüğü ile öne çıkmaya çalışır ve bununla övünürlerdi. Piyasada bu mantık ile yer edinmeye çalışırlardı. Şimdi günümüzde ki üretim mantığı ise satın alınan cihazın kullanıcı tarafından belli bir süre kullanılıp sonra kullanılamaz hale gelmesi, kısmen işlevini yitirmesi veya tamamen çöp olması üzerine bir mantık.
Üç aşağı beş yukarı ben böyle biriyim işte. Hepsini burada anlatırsam, yüz yüze geldiğimize konuşacak bir şey kalmaz
Gerçekten seninle oturup uzun uzun konuşmak isterdim. Yukarda yazdıklarını bir çırpıda okudum ve okurken de sürekli tebessüm ettim. Özellikle Fatma teyze , Hikmet Amca kısmı. Gerçekten bunları yazarken ve yaşarken inanıyorum o kadar mutlu oluyorsun ki.