Topic: Yaşam Doyumu (Read 124 times)

Sırbistan nasıl düşük ya anlamadım. Ben Sırbistan'da iki şehire gittim, gördüğüm kadarıyla bizim iyi şehirlerimiz gibiydi ya da daha iyiydi. 10 tane falan da Sırp arkadaşım oldu, hepsinin hayat bize göre 10 numara. Anlamadım bu işi. AB'de olmadıkları için maaşları mı düşük geliyor nedir. Bizim sokakta herkes suratsız ve birbirini öldürecekmiş gibi bakıyor özellikle 3-5 senedir. Her yer kalabalık. Küçük şehirlerde bile güzel bir yer varsa cumartesi pazar hınca hınç dolu. İstanbul'da hele herkes sinir hastası. Bizde 'ignorance is bliss' tayfası dışında hayatından istediği kadar doyum alabilen olduğunu hiç sanmıyorum.

bunlar tamamen göreceli ve subjektif sorular, bu hayatta en fazla eksikliğini hissettiğim şey para! neticede burası da para forumu ah ulan ah çok fırsat kaçırdım, parayı bulsak sağlık gider (gitmese de ömür geçiyor) yani bi şeylerin eksikliğini hep hissedeceğiz gibi geliyor bana
işte hep anlatılan Sabancı'nın araba fabrikası varmış da çocuğuna bisiklet alamamış felan herkesin bir derdi var çok şükür aç değiliz açıkta değiliz fosur fosur cigara içip sağlamız hala


https://eksisozluk.com/derdini-sikeyim--3611213?p=3
tıklamayın çalışmıyor sayfa

Bulgarlarla komşu olmasak Bulgarlar bizden önce gelirdi demek Adamlar akın akın Edirne'ye gelip Türkiye'nin fırsatlarını sonuna kadar kullanıyorlar ve buna rağmen yaşamdan doyum alamıyorlarsa ben onların kafasını neyse...

Maalesef hocam o kadar haklısınız ki. Açlıktan ölmemeyi yaşamak sanan, Maslow hiyerarşisindeki sadece zar zor ilk basamağı sağlayan insanların karanlığında yaşamaya mahkum ediliyoruz. Ve bu insanlar karanlıkta yaşadıklarını farketmesinler diye, daha kolay bu kesimleri yönetebilmek için bazı kavramları kullanıyorlar. Bu kavramlar özlerinde ne kadar kutsal ve güzel olsa da maalesef siyaseten bu kavramları kullanan insanların elindeki bir araç olmuş durumda. Ve karanlıkta yaşayan bu kesimi, karanlıkta yaşadığını farketmezin yada yaşadığı karanlığı savunacak hale gelmesi için bu kavramları araç olarak kullanıyorlar. Ve bunu söylediğinde karanlığından bakıp seni o kavramların düşmanı ilan ediyorlar.

Veriler 2021 yılına ait ve o dönemki alım gücü, insanların mutluluk seviyesi bugüne göre çok daha iyiydi. Buna rağmen 5.6 ise bu yıl herhalde bu veri yerlerdedir. Doyuma ulaşabilecek kaç kişi olabilir ki Türkiye’de? Amaçlarımızın dışında hareketler sergileniyor. Ev almak, araba almak bir kenara dursun telefon almak bile Türkiye’de şu anda hayal. İnsanlar pazara gidince pazar arabasını doldurmayacak duruma geldiler. Sorsak rahatsızlar o yüzden yeni veriler ışığında bu oranın daha da düşeceğini düşünüyorum.

bu ülkede siyasetin penceresi bu dar açının dışına çıkmaz bthd.

faizlerin en düşük olduğu, işsizlik oranın en düşük olduğu, döviz kurunun en stabil olduğu, alım gücünün en yüksek olduğu dönemde bu ülkede çapulcu gruplar tarafından seçilmiş hükümeti devirmek için iki ağaç ayağına ayaklanma çıkarıldı ve bir polisin de şehit edildiği ayaklanma sırasında polis otoları yakıldı.


eğer bir kutuplaşmadan ve eğer bir dar pencerenin dışına çıkmaktan ve eğer birine hakkını teslim etmekten bahsedeceksek aksi yaşanmadıkça adaletten ve dengeden söz etmememiz gerekir. yoksa çocuklarımız ölmeye devam eder (allah korusun).

Hayatı boyunca yiyecek ve barınma ihtiyacını karşılayabilmek dışında gelir elde edemeyen, enflasyon karşısında düzenli olarak ezilen, kendi ülkesi dışında hiç bir yere gidememiş, kendi ülkesinde bile tatile çıkamayan, kültürel faaliyetleri lüks olarak tanımlamak zorunda bırakılmış bir halkın yaşamsal açıdan doyuma ulaşması mümkün değil.

Ve bunların hiç biri yetmezmiş gibi bu insanlar üzerinde din, milliyetçilik gibi kavramların silah gibi kullanıldığını, ne yaşarlarsa yaşasınlar şükretmeleri gerektiğinin öğretildiğini düşünürseniz bir bitkiden daha fazla yaşamadıklarını söyleyebiliriz. Bu yazımdan insanların inancını yada dinleri kötülediğim gibi saçma bir çıkarıma çıkmaya çalışacak kişiler olabilir baştan belirteyim herkesin kişisel inancına sonuna kadar saygılıyım sadece inançların kullanılmasına karşıyım. Neye inanıyorlarsa inansınlar inançlar ülkeyi yönetecek kişilerin seçiminde bir kriter olmamalı aynı şekilde Atatürk ve milliyetçilik gibi kavramlar da buna dahil. Hatta kominizmin bile birilerinin sırtından geçinmek için kurgulandığı senaryolara şahitlik ettiğim için bunları savunuyorum.

Bu ülkenin siyaseti yukarıda bahsettiğim dar pencerenin dışına çıkmadığı sürece, insanlar yöneticiliğin bir görev olduğunu anlayamadığı sürece bu ülke gelişmeyecek. Çocuğumuz ölümcül bir hastalığa yakalandığında doktorun dininin, milliyetinin yada tamamen kendini ilgilendiren tercihleriyle değil de nasıl ki sadece kendi alanındaki yeterliliğiyle değerlendiriyorsak (ki işi bu) yöneticilerimizi seçerken de aynı şekilde davranmak zorundayız. Yoksa çocuklarımız ölür.

Eurostat 2021 verilerine göre, Avrupa ülkeleri içerisinde 5.6 puanla yaşam doyumu puanı en düşük ülke Türkiye olmuş. Bizden sonraki ülke ise 5.6 puanla Bulgaristan sonrada 6 puanla Sırbistan geliyor.

Maalesef foruma fotoğraf yüklenmiyor, bir sorun var. O yüzden direk araştırmanın fotoğrafını imgur linki olarak bırakıyorum. https://imgur.com/V2iM6Bo

Yaşam doyumu: İnsanların beklentileriyle gerçek durumlarını kıyaslamasıyla ortaya çıkan bir sonucu ifade eder. Şuaradan yaşam doyum ölçeği ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz.