köprülerde dünya üzerinde birçok hükümeti düşürecek kadar tarihi bir hata yapıldı ve dövize endeksli, Türkiye yaşam masrafları referanslarının çok üzerinde "ödeme garantili" bir yap işlet devret modeli getirildi,
bunun üzerine, konuyla hiçbir alakası olmayan feribotlara da ağır zamlar yapılması sırf vatandaşı bu sömürüye mecbur bırakmak için, halkın sivil isyanıyla sonuçlanması gereken bir istismardır bana göre...
bu körfez köprüsünün orada araç taşımacılığı yapan ihale ile verilmiş hatlara sahip şirketlere de zamanında geçiş garantisi gibi bir sürü imtiyaz verilmiş. bu köprü yapıldığında bunlarda gittiler dava açtılar, milyonlarca doları peşin olarak devletten aldılar, dava açtıkları yer de newyork mahkemeleri, zamanında anlaşma yaparken akıllılık yapıp, buradaki mahkemeler yerine abd deki mahkemeleri istemişler devletten, demişlerdir ilerde bunlar cayar bizim paramızı ödemez diye, abd de görülen dava sonucu verilen tahahütleri hemen aldılar, milyonlarca dolarlık garantileri aldılar karlarını yapıp çıktılar.
https://tr.sputniknews.com/turkiye/201701121026736038-osmangazi-kopru-ido-rekabet-abd-mahkeme/
Otoyol A.Ş. tarafından işletilen Osmangazi Köprüsü'nün geçiş ücretinin 42 dolar (121 TL) olması gerektiğini ancak bu rakamın 18 dolara (64 lira) çekildiğini belirten Souter Investments, uluslararası tahkim mahkemelerine önbaşvuruda bulundu. Dava dosyasında sadece Osmangazi Köprüsü'ndeki indirimler de yer almıyor. İngiliz şirketin, İDO'nun en kârlı rotalarında başka firmaların sefer yapmasına izin verilmesi gibi konuları da ihale şartnamesine aykırılık gerekçesiyle dava dosyasına eklediği öğrenildi.
'İHALEDE BİZE GARANTİ VERİLMİŞTİ'
Washington'daki davayı İDO'nun ana hissedarı olan Tepe- Akfen grubun yöneticileri de doğrulayarak, şu açıklamayı yaptılar: "Davayı biz değil yabancı ortağımız açıyor. 2011'de gerçekleşen İDO ihalesine girerken konsorsiyum üyelerine köprünün geçiş ücretinin 42 dolar + KDV garanti edildi. Biz de bu garantiyi alarak özelleştirmede yüksek fiyatlara çıktık."
İDO 861 MİLYON DOLARA SATILDI
İDO'nun özelleştirilme ihalesini 2011'de 861 milyon dolar ile Tepe-Akfen-Souter-Sera Ortak Girişim Grubu kazanmıştı.
genelde zaten milletin malları satılırken (özelleştirilirken) bir yabancı şirket oluyor 2-3 de yerli şirket oluyor, yerli şirket buradaki işleri hallediyor, asıl yabacı şirket yatırımcı oluyor hem işleri götürüyor hem kar ediyor, yerli şirketler de genelde işi yapmıyor ülkedeki pürüzleri hallediyor, iş görüyor, yolu yordamı biliyor (!)
her geçen araba içinde köprüye 42 dolar para ödüyormuşuz, ulan 246,22 TL yapıyor. el insaf el insaf. her araba için 250 lira para çıkıyor insanların vergilerinden ödeniyor bu. araç başı 250 TL geçiş garantisi kime versen yapar o köprüyü, zaten ihaleyi alan direk başka yabanı şirkete veriyor ihaleyi yaptırıyor, zaten işçinin 2300 TL olduğu, işçiliğin ucuz olduğu ülkede 20 sene 250 TL (42 dolar) geçiş garantisi verirsen. dünyanın öbür ucundan şirket gelir yapar köprüyü teslim eder, 20 sene paraya para demez.
Kanal istanbulda böyle olacak, yok yapılamaz yok mümkün değil diyorlar, parayı garantiyi verdin mi öyle bir yaparlar ki. Katarlılar arsaları aldı. Adamlar sırf arsalarına gökdelen rezidans yaptırabilmek için, o kanalı fonlarlar, kanalı bedavaya gelecek fiyata açtırırlar, 1 rezidans binası zaten 100 milyon dolar civarı ediyor. oradaki aldıkları yüzbinlerce dönüm tarlalara sırf rezidanslar, lüks konutlar inşa edebilmek için açtırırar yani o kanalı, ekstra bir paraya gerek bile yok. Bizimkilerde reis kanal açıyor diye mitinglerde kendilerinden geçerler