Çok güzel bir zamanlama olmuş bu konunun açılması. Nitekim bu hafta 10-17 aralık Şebi Aruz haftası olarak bilinir yani Mevlana'nın hakka yürüyüşünün olduğu haftadır ancak onun dilinden ise bu zaman dilimi " Sevgiliye kavuşma" zamanıdır. Onun felsefesini anlamak gerçekten çok zordur keza onun yolundan gitmek isteyenleri 1000 küsür günlük bir süreç bekliyor olması gerekiyordu diye biliyorum. Ayrıca onun Şems ile olan öğretmen-öğrenci ilişkisi (iki taraflıdır hem Mevlana hem de Şems birbirlerini hem hocası hem öğrencisi gibi görmektedir) dillere destandır ve sınır tanımaz özellikle Farsi diyebileceğimiz İran bölgesinden birçok insan bu haftada Konya'ya gelmektedir. Geçen sene Şebi aruz için arkadaşla bir günlüğüne Konya'ya gitmiştik akşam İran'lı birkaç kişiyle sohbetimiz iyi sarınca gelin beraber sema izlemeye gidelim dediler. Bizde bedava bilet diye sevinerek peşlerine takılmıştık. Ancak soluğu Mevlana müzesinin yakınında bir eve gidince ulan galiba böbreklerden olucaz derken bir evde normal bildiğimiz sema gösterisine bir o kadar benzeyen ama bir o kadar da benzemeyen bir gösteri izlemiştik ve bayağı şaşırmıştık.
Ve bu konu genelinde sadece Mevlana ve Şems yoktur. Ateşbazı Veli ve Şems'in yokluğunda Şems'in yokluğunu dolduran 2-3 kişi daha vardır. Rehberimizin anlattığıyla aklımda bu isimler kalmadı ne yazık ki. Bu noktayı da şu şekilde açıklamıştı.
Mevlana somut olanı görürken Şems'i kaybettikten sonra gerçek manaya ulaşmış. Yani Şems'i aya benzetir ve güneşin ışığını ve sıcaklığını yansıtan birisi olarak görür ve diğer kişilerde de bu yansımayı görür ve hakiki sevgilinin tecellisinin her yerde herkeste olduğunun farkına varır. O ilk sema da Şems'i kaybettikten sonra Konya'daki o tarihi çarşıda gezerken bir kuyumcunun çalışanlarının altına çekiçle vururken gelen seslerin ahenkiyle kendini kaybetmesiyle ortaya çıkar. Hatta Şems'ten sonra yerine koyduğu kişilerden birisi de bu kuyumcunun sahibidir ve Mevlana'nın kendinden geçip biraz mutlu olduğunu görünce elemanlarına der ki; sakın durmayın altınlar ziyan olursa olsun umrumda değil Mevlana mutludur der. Mevlana semasını bitirdiğinde ise ahaliye seslenir alın ne istiyorsanız sizin olsun der. Bundan sonra Mevlana'yı takip eder ve Şems'in yokluğunu doldurur.
Diğer yandan Ateşbazı Veli ise de dergahın mutfağından sorumludur. Bir gün misafirler vardır yemek hazırlaması gerekir ancak odun yoktur. Mevlana'nın kulağına eğilir efendim yeterli odunumuz yoktur der ve Mevlana da ona ayakların ne güne durur der. Pirinin sözünü ikiletmez gider ocağa ayaklarını sokar kazanlar kaynamaya başlar ama hiç acı hissetmez. Bir anlık şüpheyle ayak ucuna bakar ve burada siyah bir nokta oluşur. Bu yüzden ki semazenler parmak uçlarına bakarlarmış sema gösterileri esnasında.
Rehberin anlattıklarından aklımda kalanlar bunlar. Bu hafta içerisinde gitmek isteyen olursa en azından bir rehber bulsunlar. Rehber anlatımıyla gerçekten çok güzel oluyor. Benim aklımda kalan ufak rotaları paylaşayım.
Öncelikle Müzenin karşısında başka bir müze vardı Panorama müzesi. Balmumu heykelleri ile Mevlana zamanı Konya'sı var. Ayrıca yanında da şehitlik müzesi var. Bu ikisini de gezmek güzel olur özellikle panorama müzesinin ambiansı gerçekten güzel. Buraları gezdikten sonra Alaaddin meydanına giderken yolun sonunda o meşhur Konya çarşısı var orayı gezmenizi öneririm. Alaaddin meydanına varmadan önce hemen solda bir cami vardı Mevlana ve ailesi ilk Konya'ya geldiğinde burada kalmışlar. Burada ki şadırvanda çok güzel bir eko var karşılıklı durunca sanki telefondan konuşuyormuşsunuz gibi oluyor. Biraz ileri de de bir taş vardı ismini tam hatırlayamadım Mevlana ve Şems'in ilk karşılaştıkları yermiş. Biraz daha ileride meşhur vergi meydanı var
Rivayetmiş ki Selçuklu Sultan'ı tüm Konya'yı görebilecek bir yerde saray istemiş ama Konya dümdüz. Haber salmış halka herkes 1 çuval toprak vergi getirecek ve oraya yığacak. Bu şekilde o meydan oluşmuş. O meydanın çevresinde birçok mağaza vb yerler var buraları ziyaret edebilirsiniz. Tek günlük gelmeyecekseniz Sille şehri var oraya gitmek istedim ama vakit bulamadım bayağı güzelmiş oraya gidebilirsiniz ve birkaç yerden daha bahsetmişti rehberimiz tam hatırlayamadım. Onun dışında akşam yemeği ise Mevlana'nın orada Somatçı diye bir yer vardı. Gerçekten çok güzel bir yer Mevlana zamanını yansıtan güzel yemekleri var.
-
Bende şu meşhur 7 öğüdü ekleyeyim. Gerçekten de bunları uygulayan bir insanın hayatı hiç olmadığı kolay olacaktır.
1) Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2) Ṣevkat ve merhamette güneṣ gibi ol.
3) Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4) Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5) Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol.
6) Hoṣgörülülükte deniz gibi ol.
7) Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.