Author

Topic: Yeraltında çilesi bitmeyen gerçek kahramanlar, madenciler yine tehdit altında (Read 252 times)

legendary
Activity: 1218
Merit: 1291
Bir kişi madenci ise fazla yaşaması mümkün olmamakla birlikte çalıştıkları şirketler bu insanları hasta olduklarında yarı yolda bırakıyor. Soma faciasını hatırlıyorum, Soma 2014 ve 2019'da seçimini yaptı. Bize kes sesini dedi, biz ise sesimizi keserek Soma'yı görmezden geldiklerimiz listesine ekledik. Herkes hakettiği gibi yönetilmeye devam ediyor.
full member
Activity: 266
Merit: 106

Katılmıyorum, madencileri (ve birkaç ağır iş kolunu) diğer çalışanlarla bir tutmak gerçekten adamlara küfretmek gibi bir şey, tabii ki işine saygısı olan herkes emek veriyor, çabalıyor ama asla kıyaslanmaz.
İş güvenliği konusuna da KISMEN katılmıyorum, haklısın çok eksiklikler var ama Türkiye iş güvenliği konusunda kademe değiştirdi, daha iyi bir duruma geldi. Türkiye'yi mesela AB ile kıyaslarsak elbette gerideyiz ama dünyanın geri kalanını baz alırsak üst sıralarda listeleniriz.
Hocam madencilikle herhangi bir mesleği kıyaslamadım parton işçi ilişkisinin benzer olduğunu çoğu meslekte olduğu gibi insan canının hiçe sayıldığını söylemek istedim. İş güvenliği konusunda da eskisine göre şu an alınan önlemler baya sıkı bunu söylemiştim aslında ama insanımız bunu bir türlü benimseyemiyor. mesleğim gereği birçok şantiyede bulundum ve durum malesef böyle
hero member
Activity: 1442
Merit: 256
DGbet.fun - Crypto Sportsbook
Soma deyince aklıma vefat eden 300 küsur işçi, Yusuf  yerkel'in yere düşen  bir kişiyi tekmelemesi ve Taner Yıldız in 2 gün aynı gömleğini giymesi aklıma geliyor.
legendary
Activity: 2646
Merit: 1333
Somadaki faciadan önce bir süre ordaki açık ve kapalı kömür ocağında çalışmıştım. Mühendis abimiz işi temelden öğrenmemiz için bizi de işçi arkadaşlar gibi çalıştırıyordu. Onlarla çok vakit geçirdik yaptıkları işleri beraber yapmaya çalıştık. Ramazanda geçirdik, evden getirdikleri bir parça ekmeği bizimle paylaşmaktan çekinmediler. Yer altına yemek gönderilmiyor. Akşama kadar kendi getirdikleri azık ile idare ediyorlar. Mühendislere de 1 parça ekmek zeytin filan gönderiliyordu.

Özellikle yer altı ocakların çalışma şartları insani değil. Yerin 400 600m altında sürekli kömür soluyorsunuz. Sürekli ağır iş ve az havadan dolayı soluk soluğa içine çekiyorsun o kömürü. Yorulunca pis yere yatıyorsun. Girişte tertemiz giriyorduk çıkarken kapkara çıkıyorduk. Akşam kömür kusuyordum amk. Giriş çıkışlarda asansörlere 50 100 kişi filan aynı anda inip çıkıyor.

Kömürün yan kayacı kildir. Kil hafif su veya nem görünce şişen bir madde. Kömürün kazıldığı bazı ayaklara ulaşmak için zaman zaman çömelerek, sürünerek geçtiğimiz yerler oluyordu. İki çürük odunla tutturulmuş destekler. Demir tahkümatlar daha sağlam tabi ama onlar pahalı. Patron her şeyin en ucuzunu tercih eder. Tahkimatlar hep çürük odundan.

Kil tabakası düştüğünde yaşama şansınız yok. Nefes aldırmaz boşluk bırakmaz çünkü. Yer altında yaşam odaları yapılmalı. Onlarda yapılmıyor, bir iki tane göstermelik yapılıyor üretim yerlerine uzak mesafede kalıyor onlarda zaten depo niyetine kullanılıyor.  Denetimlerde, denetim memurunu hava alanında karşılıyorlar. Oteli yemeği aşı harçlığı her şeyi ayarlanıyor. Denetimler göstermelik yapılıyor. Görmüyor duymuyorlar.

Baş mühendisin bize ilk dersi: "İşçilere sert davranacaksınız. Küfür edeceksiniz". Üstte mülayim adam aşağıda canavarlaşıyordu. Ana bacı sövüyordu. Başkaldıran işçiye yol veriyorlardı. Çok şey gördü bu gözler. Çok söyleyecek şey var. Sanal madenciliğe o zaman karar verdim. 301 kişinin öldüğü patlamada mühendis arkadaşlarımızı da kaybettik.

Allah yardımcıları olsun.

Edit: Madenciler maske takıyorlar. Oksijen çok az olduğu için, maske takınca iyice bayılacak duruma geliyorsunuz. Kendim denedim olmuyor.

Bu sadece maden için değil birçok sektörde böyle, iş güvenliği hizmetleri zorunlu olamdan önce daha beterdi durum ve şu an o alışkanlıklar yüzünden insanlar iş güvenliğine hiç önem vermiyor. Biz kendi canımızın kıymetini bilmedikten sonra kimse kıymet bilmez
Katılmıyorum, madencileri (ve birkaç ağır iş kolunu) diğer çalışanlarla bir tutmak gerçekten adamlara küfretmek gibi bir şey, tabii ki işine saygısı olan herkes emek veriyor, çabalıyor ama asla kıyaslanmaz.
İş güvenliği konusuna da KISMEN katılmıyorum, haklısın çok eksiklikler var ama Türkiye iş güvenliği konusunda kademe değiştirdi, daha iyi bir duruma geldi. Türkiye'yi mesela AB ile kıyaslarsak elbette gerideyiz ama dünyanın geri kalanını baz alırsak üst sıralarda listeleniriz.
full member
Activity: 266
Merit: 106
Somadaki faciadan önce bir süre ordaki açık ve kapalı kömür ocağında çalışmıştım. Mühendis abimiz işi temelden öğrenmemiz için bizi de işçi arkadaşlar gibi çalıştırıyordu. Onlarla çok vakit geçirdik yaptıkları işleri beraber yapmaya çalıştık. Ramazanda geçirdik, evden getirdikleri bir parça ekmeği bizimle paylaşmaktan çekinmediler. Yer altına yemek gönderilmiyor. Akşama kadar kendi getirdikleri azık ile idare ediyorlar. Mühendislere de 1 parça ekmek zeytin filan gönderiliyordu.

Özellikle yer altı ocakların çalışma şartları insani değil. Yerin 400 600m altında sürekli kömür soluyorsunuz. Sürekli ağır iş ve az havadan dolayı soluk soluğa içine çekiyorsun o kömürü. Yorulunca pis yere yatıyorsun. Girişte tertemiz giriyorduk çıkarken kapkara çıkıyorduk. Akşam kömür kusuyordum amk. Giriş çıkışlarda asansörlere 50 100 kişi filan aynı anda inip çıkıyor.

Kömürün yan kayacı kildir. Kil hafif su veya nem görünce şişen bir madde. Kömürün kazıldığı bazı ayaklara ulaşmak için zaman zaman çömelerek, sürünerek geçtiğimiz yerler oluyordu. İki çürük odunla tutturulmuş destekler. Demir tahkümatlar daha sağlam tabi ama onlar pahalı. Patron her şeyin en ucuzunu tercih eder. Tahkimatlar hep çürük odundan.

Kil tabakası düştüğünde yaşama şansınız yok. Nefes aldırmaz boşluk bırakmaz çünkü. Yer altında yaşam odaları yapılmalı. Onlarda yapılmıyor, bir iki tane göstermelik yapılıyor üretim yerlerine uzak mesafede kalıyor onlarda zaten depo niyetine kullanılıyor.  Denetimlerde, denetim memurunu hava alanında karşılıyorlar. Oteli yemeği aşı harçlığı her şeyi ayarlanıyor. Denetimler göstermelik yapılıyor. Görmüyor duymuyorlar.

Baş mühendisin bize ilk dersi: "İşçilere sert davranacaksınız. Küfür edeceksiniz". Üstte mülayim adam aşağıda canavarlaşıyordu. Ana bacı sövüyordu. Başkaldıran işçiye yol veriyorlardı. Çok şey gördü bu gözler. Çok söyleyecek şey var. Sanal madenciliğe o zaman karar verdim. 301 kişinin öldüğü patlamada mühendis arkadaşlarımızı da kaybettik.

Allah yardımcıları olsun.

Edit: Madenciler maske takıyorlar. Oksijen çok az olduğu için, maske takınca iyice bayılacak duruma geliyorsunuz. Kendim denedim olmuyor.

Bu sadece maden için değil birçok sektörde böyle, iş güvenliği hizmetleri zorunlu olamdan önce daha beterdi durum ve şu an o alışkanlıklar yüzünden insanlar iş güvenliğine hiç önem vermiyor. Biz kendi canımızın kıymetini bilmedikten sonra kimse kıymet bilmez
legendary
Activity: 1918
Merit: 1727
Be A Hope
Somadaki faciadan önce bir süre ordaki açık ve kapalı kömür ocağında çalışmıştım. Mühendis abimiz işi temelden öğrenmemiz için bizi de işçi arkadaşlar gibi çalıştırıyordu. Onlarla çok vakit geçirdik yaptıkları işleri beraber yapmaya çalıştık. Ramazanda geçirdik, evden getirdikleri bir parça ekmeği bizimle paylaşmaktan çekinmediler. Yer altına yemek gönderilmiyor. Akşama kadar kendi getirdikleri azık ile idare ediyorlar. Mühendislere de 1 parça ekmek zeytin filan gönderiliyordu.

Özellikle yer altı ocakların çalışma şartları insani değil. Yerin 400 600m altında sürekli kömür soluyorsunuz. Sürekli ağır iş ve az havadan dolayı soluk soluğa içine çekiyorsun o kömürü. Yorulunca pis yere yatıyorsun. Girişte tertemiz giriyorduk çıkarken kapkara çıkıyorduk. Akşam kömür kusuyordum amk. Giriş çıkışlarda asansörlere 50 100 kişi filan aynı anda inip çıkıyor.

Kömürün yan kayacı kildir. Kil hafif su veya nem görünce şişen bir madde. Kömürün kazıldığı bazı ayaklara ulaşmak için zaman zaman çömelerek, sürünerek geçtiğimiz yerler oluyordu. İki çürük odunla tutturulmuş destekler. Demir tahkümatlar daha sağlam tabi ama onlar pahalı. Patron her şeyin en ucuzunu tercih eder. Tahkimatlar hep çürük odundan.

Kil tabakası düştüğünde yaşama şansınız yok. Nefes aldırmaz boşluk bırakmaz çünkü. Yer altında yaşam odaları yapılmalı. Onlarda yapılmıyor, bir iki tane göstermelik yapılıyor üretim yerlerine uzak mesafede kalıyor onlarda zaten depo niyetine kullanılıyor.  Denetimlerde, denetim memurunu hava alanında karşılıyorlar. Oteli yemeği aşı harçlığı her şeyi ayarlanıyor. Denetimler göstermelik yapılıyor. Görmüyor duymuyorlar.

Baş mühendisin bize ilk dersi: "İşçilere sert davranacaksınız. Küfür edeceksiniz". Üstte mülayim adam aşağıda canavarlaşıyordu. Ana bacı sövüyordu. Başkaldıran işçiye yol veriyorlardı. Çok şey gördü bu gözler. Çok söyleyecek şey var. Sanal madenciliğe o zaman karar verdim. 301 kişinin öldüğü patlamada mühendis arkadaşlarımızı da kaybettik.

Allah yardımcıları olsun.

Edit: Madenciler maske takmıyorlar. Oksijen çok az olduğu için, maske takınca iyice bayılacak duruma geliyorsunuz. Kendim denedim olmuyor.

Soma deyince aklıma hep şu şarkı ve şiir gelir:

"Çalışmışım onbeş saat
Tükenmişim onbeş saat
Yorulmuşum, acıkmışım, uykusamışım
Anama sövmüş patron
Sıkmışım dişlerimi
Islıkla söylemişim umutlarımı" [şair: hasan hüseyin korkmazgil]
https://youtu.be/_nwG9hu0dJc
legendary
Activity: 2646
Merit: 1333
yer üstünün çilesi bitmediki yer altının bitsin hocam.
ülkemiz kaç yıllık hala aynı sıkıntıları yaşıyoruz elin gevuru der dururuz ama en azından onların bir kısmı insana değer veriyor.

insanımız o kadar cahilki hala orucu tükürük bozarmıdan öteye gidemiyoruz.

hal böyle olunca sonuçta bu oluyor. ne yer altındakilerin çilesi bitiyor ne yer üstündekilerin.

Allah kolaylık versin hepsine zor.


Coronadan korunmak için boğazına fön makinesi tutmayı mantıklı bulup uygulayan insanların olduğu bir ülke konusunda sözünün üzerine edilecek bir söz yok malesef.
legendary
Activity: 2100
Merit: 1452
yer üstünün çilesi bitmediki yer altının bitsin hocam.
ülkemiz kaç yıllık hala aynı sıkıntıları yaşıyoruz elin gevuru der dururuz ama en azından onların bir kısmı insana değer veriyor.

insanımız o kadar cahilki hala orucu tükürük bozarmıdan öteye gidemiyoruz.

hal böyle olunca sonuçta bu oluyor. ne yer altındakilerin çilesi bitiyor ne yer üstündekilerin.

Allah kolaylık versin hepsine zor.

hero member
Activity: 1400
Merit: 536
Madencilik dunyanin en eski mesleklerinden biridir, zordur ekmegini komure tasa topraga bulayip yemenin keyfini de yasatir ayrica, madenciler mert insanlardir.
Madenci sehiri olan Zonguldak'ta insanlar emekliliklerinin tadini yasayamadan meslege bagli hastaliklardan nedeniyle erken yasta olurler.
Madencilik ekmegini tastan cikarmadinin somutlasmis halidir, onlarin yasami yine onlari yoneten kisilerin elinde olmasi oldukca dusundurucudur.
full member
Activity: 266
Merit: 106
Hocam burası Türkiye burada ekmek artık aslanın ağzında değil midesinde, madenin dibi koronadan daha tehlikeli değildir inanın. Soma olanlardan sonra bu insanlar bas ba bağırdı madenlerde neler döndüğünü zonguldakta yaşayan arkadaşımdan duyduğumda tüylerim ürpermişti. Bu ülkede insan canının değeri yok kabullenelim şunu artık rahat edelim
hero member
Activity: 1582
Merit: 670
Normal zamanda bile işleri yeterince tehlikeliyken bir de bu şartlarda çalışmak zorunda bırakılmaları çok acı. Çalışmayacağım dese evine ekmek götürmesi mümkün olmayacak, çalışsa zaten çok tehlikeli olan koşullarına bir de corona müsibeti eklenecek... Allah sabır versin.
member
Activity: 1106
Merit: 25
Soma faciası olduktan sonra Zonguldak ta ailesi madencilik yakan bir kızın yaptığı resim beni çok etkilemişti. Babasının basının üstünde fener ve fenerin aydınlattığı yer ailesi idi.
Madencilik zor meslek hepsine kolaylıklar dilerim.
legendary
Activity: 2646
Merit: 1333
Mümkün olan herkesin eve kapandığı, çalışmak zorunda olanların da asgari düzeyde bile olsa sosyal mesafeye uyarak emek verdiği şu dönemde, hala çok sayıda insan maden ocaklarında çalıştırılmaya devam ediyor. Bazı maden şirketleri şaibeli gerekçelerle karantina muafiyet izni almış durumda ve nasıl verildiği meçhul. Madenciler yeraltında kan ter içinde ve koruyucu önlem almadan çalıştırılıyorlar ve karşı gelme şansları yok. Zonguldak güya karantinaya dahil edildi ama yeraltında düzen aynen devam ediyor, Soma'da durum daha da vahim, hatta çok vahim. Özetle, madencilerin durumu çok sıkıntılı ve patronun insafına kalmış durumdalar.
Ve o madenciler ki, büyük depremde üstlerinde başlarında ne varsa, öylece koşup geldiler ve belki binlerce kişiyi ölümün kıyısından çekip çıkardılar, işlerini bitirip yine sessiz sedasız evlerine döndüler ama (mesela akut gibi) havalı kostümleri, arkalarında basın desteği falan olmadığı için çoğu kişi bunun farkına bile varmadı, böyle bir beklentileri de yoktu zaten, tek dertleri can kurtarmaktı.
Ne diyelim ki, Allah yardımcıları olsun.
Jump to: