Topic: Yetersiz Öğretmen Merkeze Çekilebilecek (Read 327 times)

öğretmen arkadaşım çok. alan sınavını geçen bir öğretmenin alanında mesleki yeterliliğinin olmaması imkansız. bomboş bir müfredat var . çocuğu sınıfta bırakma imkansız. ödül ceza yok ,okuldan atmak imkansız. birini bıçaklaması falan lazım atılmak için yoksa her türlü itlik serbest. veliler zaten eğitim falan istemiyor o işteyken çocuğu bedava kreş olarak o mekanı kullansın yeter . öğretmen vık deyince 50 tane soruşturma geliyor bundan yılan öğretmen de bir süre sonra su veren itfaiyenin hortumunu... deyip 100 ü basıp geçiyor herkese.

Hocam temas ettiğiniz noktalara çok doğru olmakla birlikte, bence sayı olarak da şişirilmiş kadrolar var, 4 kişinin yapabileceği işi 10 kişi ile yapan yerler var ki o işi yine 4 kişi yapıyor, geri kalanlar resmi yancı pozisyonunda,  ayrıca geçenlerde denk geldim, adam SGK emeklisi iken engelli raporu alıyor, engeli gerçekten var bu arada, ekpss ile engelli kadrosundan devlet memuru oluyor, bu adamın hali vakti yerinde, ulan madem alacaksin emekliliği cebinde adamı neden alırsın, al bir tane genç hayatı kurtulsun.

Devlete kapağı atmış ( bir çok kişi öyle diyor. Bir kapak atayım yeter) bir çok kişi takip edilmeli. Bu öğretmen olsun başka bir şey.. işini iyi yapıyor mu yapmıyor mu? Benim bir çok devlet dairesinde gördüğüm şu. Mesai başlayış saat 08.00 belki ama bir çoğunun iş yaptığı zaman kahvaltı ettim çayı mı içtim vs ile 9-10'u buluyor.
A'dan Z'ye bir çok kurum denetlenmeli. Mesela bir memur hakkında yılda ne kadar çok şikayet geldi. Şikayetlerjn doğruluk payı nedir ne değildir. Bu kişi kapak attı ve yan gelip yatıyor diyeceksin ki şu tarihte işten çıkıyorsun kendine iş bul deyip şutlayıp geçeceksin. Zaten bir iki kişiye yapılsa bu ortalık mum gibi olur. Herkes işinin hakkını vermeli vermiyorsa bırakmalı. Aldığım ne ki diyip işi kerhen yapıyorsa bunu tespit ettiğin an def edeceksin.
Bu düzen olursa bir çok şey yoluna girer

Emir komutada hitap karmaşasına katılıyorum ki benim hiç aklıma gelmedi abi olayın bu boyutu. Senin de belirttigin gibi adam emekli paşa, üstüne üstlük genel kurmay başkanı, sonrasında bakan olduğunda genelkurmay başkanı olan sonraki kurmaylar kendilerine komutanım mi diyecek yoksa bakanım mi 😂😂😂
Şaka bir yana Ergenekon balyoz davası, sonrasında bu boku feto piclerinin yaptığının ortaya çıkmasına rağmen tutuklu generallerin cezaevinde kalmaları, ordudaki Atatürkcu kadroların tasviyesinden başka birşey değildi.

Totti67 hocam senin söylediğin söylemde güzel geliyor ama eylemde aslında genel kurmay başkanlığını yok ediyor. Şimdi bakan var. Komutanlar bakana sayın bakanım mı diyorlar. yoksa komutanım mı diyorlar. Yapılan değişiklik sonucunda gerçekte genel kurmay başkanlığı ortadan kaldırımış oldu. Güçler ayrılığının birisi yok edilmiş oldu. Sizin söylediğiniz eskiden vardı aslında. Askerin elinden otonom karar vermesi alındı. Asker artık hasarlı durumda. Herhangi bir bakanlığın aldığı emirden bir farkı yok.

@verbakalim hocam askerde en alttan en üste emir komuta zinciri var elbette ama en son nokta genel kurmay başkanı, o da bir yere bağlı hem de siyasete, benim değinmek istediğim konu askerlik bittikten sonra yani emekli olunca da siyasete girebilir, ki ömrünü buna adamış bunun eğitimini almış birinin herhangi birine göre çok çok daha iyi bu görevi yürütmesi anormal olmaz. Tek mevzu siyasetin ne kadar güdümünde olacağı, çünkü milli güvenlik konusu popülizm götürmez bir konudur.

Şimdi totti67 hocam askerlik çok özel bir konu bana göre.
Yetişme tarzı emir komuta zinciri içerir.
Bu emir komuta zinciri içinde sorgulama olmaz.
Sorgulayan adam kendi canını ortaya koyamaz. Sorgulayan adam askere ölmeyi öldirmeyi emredemez. İşin kısaca özeti bu.

Sivil kesim bu tarifin bana göre tam tersidir.
 Düzen kurabilmek için herkesin hayatta kalamasını sağlamak zorundadır. Herkes sağ salim olunca sorun olmaz. Siz burada her şeyi mahkemeler ve kanunlar çerçevesinde çözmek zorundasınız. Eğer durum çözülemiyor ve çözüm askeri olmak durumunda ise o zaman siz bu iki sistemi aynı anda kullanırsınız.
Ama askeri sivilin emri altına verirseniz emir komuta zincirini bozarsanız bu sistem işlemez.
Siz sivil hakimiyet olarak ona bir emir başlangıcı ve yönğ verirsiniz. Yada kendileri otonom olarak görevi üstlenir size bilgi verirler.
Sanırım askerin siyasi otoritenin altına neden girmesi gerekiyor anlata bilmişimdir. Güç buradan doğar. Bunu siz bir bakanın emrine verir iseniz bu her hangi bir bakanlık olur.

Abi asker konusunda tam olarak meramımi anlatamamis da olabilirim, savunma konusunda en nitelikli adamlar ordunun en başındakilerdir mantıken (gerçi feto süreci ve sonrasında yaş toplantıları ile oradaki cumhuriyet ve Atatürk sevdalısı kurmayların sayısı azal-til-mis olabilir, daha kendi konjonktürlerine yakın adamları yükseltmiş olabilirler yani) genelkurmay başkanı olup emeklilik sonrası savunmanin başına geçmeleri o yüzden bana mantıklı geldi ama fazlasıyla siyasetin güdümünde kalıyor olmaları tabii ki işin tek çürük noktası.

Aslında müsteşar kadrosu bu okumadan işi yürütüyorum diyebilen adamların hata yapmalarının önüne geçmek için tasarlanmış bir sistemin aslında ne güzel dizay edildiğini gösteren bir örnek. Biz bunları yeni sistem ile işlemez hale getirince böyle garabet açıklamalarla karşı karşıya kalıyoruz..
Asken konusunda size katılmıyorum. Askerlik konusunun genel kurmaylık olarak yine siyasetin dışına alınması gerkiyor. Onlar kendilerine kanunla çizilecek olan çerçevede otonom çalışmaları şart. Siyaset belli bir karar alma mekanizması içinde askeriyeyi çok fazla yavaşlatır.

Adamlar mutfağından gelme zaten o yüzden durum buki bir önceki bakan kaç kere değiştirdi sistemi sistem diye birşey kalmadı önüne gelen değiştiriyor buda değiştirdi tabi hepsi kendinden bir renk katacaklar ki rahat edecekler diğer türlü işin zevki mi olur birkaç ekleme çıkartma vs derken sınav sorularını telegramda parayla satıldığını görüyorsun

Adamlar daha ne yapsın.

Abi hangi bakanlık olursa olsun, en tepe kadroda mutlaka ama mutlaka ağırlıklı olarak işin mutfağından gelmiş birilerinin olması lazım, hele en tepedekinin kesinlikle işin içinde yıllarını vermiş biri olması lazım bence. Mesela eski içişleri bakanlarımızdan biri hayatımda hiç güvenlikle alakalı bir makale vs. okumadım minvalinde bir açıklama yapmıştı. Mesela eski Genel Kurmay Başkanlarından Milli Savunma Bakanı atanmasını mantıklı buluyorum, hayatı kurmaylık düzeyinde o işin içinde geçmiş birinin bakan olması bence en doğrusu, ha işin siyasi boyutu vs. neticesindeki aksaklıklar veya diğer hususlar ayrrıca da değerlendirilebilir.

Son dönemlerde bakanlık koltuğuna tanınmadık yüzler atanıyor. Bunlar genellikle bakanlık içinden gelen müsteşarlık yapmış yada bu seviyedeki memurlardan seçiliyor. Aslında alışık olduğumuz yüzlerde gelse bakanlığa işin özü yine bu geri planda olan müsteşarlar onları hazırlıyor. Bakılıyorki bakanlık için hoş bir vitrin yok ki son zamanlar böyle. Gelsin bir müsteşar.

Hocam mevcut sistemde bakan olmak için KPSS şartı yok ki  Yani yeterlilik durumunu ölçecek bir gereksinim yok, Hangi bakanlık olursa olsun gel koltuğa otur hooop bakansın, yarın öbür gün işe yaramadın sen görevden affını iste, kalk oradan başkasını oturtalım biraz da kafasını yaşamıyor mu memleket bir süredir?

Ben sadece öğretmenlerin değil, tüm kamunun kapsamlı bir reformdan geçmesi taraftarıyım, ama kabul edelim ki öğretmen ile sıradan bir memuru da bir tutamayız, nasıl ki öğretmenlerimiz haklı olarak birçok alanda iyileştirmeler talep etmekteler, iş emeğe geldiğinde de belirli bir dengenin sağlanması için adaya veda edenlerin mutlaka olması lazım.

Yetersiz ekonominin sorumlusu sarayda yaşiyor bakın oda merkezde siz merkezi cezalandırma sanmayın odullendirmedir o


818 milyar TL soktular bu millete koltuktan kalkan var mı

Peki yetersiz milli eğitim bakanı nereye çekilecek? Adamın istifa etmesi için 150 tane neden vardı sadece 2024 yılında, buna rağmen hiçbir şey olmamış gibi pişkince koltuğunda oturmaya devam ediyor. Maalesef milli eğitim bu durumdaysa bu planlı olarak yapılmış bir şeydir ve vatana ihanettir. Genç nesli cahil bırakmak ancak bu topraklarda gözü olan güçlerin ekmeğine yağ sürer. Eğitim sistemi baştan aşağı yenilenmelidir. Sorun sadece öğretmenlerin yetersiz olması değil, çok daha büyüktür.

Getirilecek sistem memur oldum bundan sonra salla başı al maaşı kafasında olanları eleyecekse güzel bir uygulama olur ama benden değil o zaman ayağını kaydıralım tarzında bir uygulamaysa zaten bitik olan eğitim sisteminin köküne kibrit suyu dökmek olur.

Her sene eğitimle ilgili mutlaka köklü değişiklikler yapılıyor farkındaysak. Ancak gelişmiş ülkelere baktığımızda eğitim sistemlerinin belki de 20-30 senedir aynı kaldığını görüyoruz. Bana göre eğitim sistemi bir ülkenin yapı taşıdır ve nesiller boyu sürecek köklü bir eğitim sisteminin uzun seneler değiştirilmeyecek biçimde ele alınması gerekiyor. Yoksa her sene farklı bir uygulamayı tartışmaya devam ederiz.

Öğretmen yada memur farketmiyor. Esas sorun sistemde. Mevcut memur yasasında. Meşhur 657 nolu kanunda. Bu kanun pek çok şeyi koruma altına alıyor. aslında memur dediğin kişi kapsamı daraltılmalı. Yukarda da yazmıştım. Geçmişte bu işe kalkışıldı ama yapılamadı daha sqçma bir duruma getirildi. Şimdi memur olanlar
Cumhurbaşkanı, yardımcıları, genel müdürler, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, Askerler, Öğretmenler, Kit ve Bit personeli. Bakanlıklar ve personeli. Ya arkadaş herkes memur olamaz ama bu kanunun kapsamı o kadar genişlemiş durumda ki herkes memur. Maaş yönğnden ikiye ayrılıyor 1 sayılı cetvel 2 sayılı cetvel. İşin özü sadece 1 sayılı cetvelde olanlar memur diğerleri memur gibi. Memurun haklarını kullanıyorlar. İş yapsalarda yapmasalarda sonuç garabet herkes memur. 2 sayılı cetvelde bulunan herkes işçi sınıfında olup memur olarak adlandırılıp özlük hakları bu şekilde veriliyor.

Kişisel bakış açısı ve ahlaki duzey insanların ve de toplumların kalitesini belirler hocam, devlete kapağı atmak diye bir deyim sanırım sadece bizde vardır, ne demek kapağı atmak yahu, bu bakış açısının sorumlusu ne kadar kamu çalışanı varsa gözünün yaşına bakilmamali bence, nasıl olsa devlete girdim, suya sabuna dokunmadan yıllar geçer emekli bile olurum mantığında çok insan tanıdım, alayının da yüzüne söyledim nankorsunuz diye, normalde haysiyetli adamlar olsaydilar birimizden biri mutlaka hastanelik olurdu ama adamların haysiyet gibi bir dertleri yok o yüzden hiç gocunmuyorlar.

1986 yılında Özal hükümeti döneminde bir yasa çıktı sözleşmeli personel diye. Bu yasa ile memur olan herkes peyderpey işçi olacak ve bu kadrolar kapatılacaktı. Peki ne oldu.Bu çalışma şekline geçmek istemeyen memurları kandırabilmek için işçi olacak olan bu arkdaşlar dendiki tamam memur olu yine yani 657 tabi olun ama 399 sayılı yasaya tabi şözleşmeli personel durumuna geçin. Sonuç Az maaş alıp hayatını sürdüren memurlara %50 ye yakın bir zam yapıp yine memur olmaları sağlandı. Şimdi geldiğimiz noktada bunu çözmek için yeni düğümler atılıyor.

@totti67 bizde boşuna denmiyor memur oldun iş bitti hayatın kurtuldu diye bak hayatın kurtuldu deniyor o denli garanti iş memurluk memur olduğun gün iş bitiyor abi atılması zor eğitim desen sınırlı çalışma saati zaten belli ee kim bu durumda olmak istemez maaş desen çatır çatır yatıyor bugün para yok diye bir durum yok tamam vergi falan ayağına iyi maaşları kırpılıyor ama memur oldunmu sorun yok

Bizdeki sistem başlı başına sıkıntılı

yılar önce romanyaya bir proje kapsamında gitmiştik, gezdiğimiz liselerden birinde işleyişi merak edip sormuştum öğretmenler neye göre belirleniyor, maddi durumları vs. şartları sormuştum, öğretmenlerin hepsinin sözleşmeli statüde olduğunu söylemişlerdi, sene sonu performansa göre sözleşme yenilenip yenilenmeme durumu vardı, ki bu durum okul idaresi için de geçerli yani adam kayırıp da yetersiz ile devam edersen sen de koltuğunu kaybedersin. Kabul ediyorum bunun bizde uygulanma şansı yok ama mantıken güzel bir sisteme benziyor. Bu arada öğrencilerin öğretmenlerle, öğretmenlerin de idarecilerle güzel bir hiyerarşik düzeyi vardı, bizdeki okullarda gördüğümüz enseye şaplak durumu yoktu yani ama aradan 12 sene geçti şimdi işler ne alemdedir bilemiyorum.

Esnaf olduğum için okullarla ilgili anım çoktur bu okullarda en büyük sıkıntı okullara kısıtlı kaynak gelmesi öğretmenlik denildiğinde kendisini geliştiren değilde yılda 3 ay tatil yaptığı konuşulan bir topluluk anılır. Hukumetler akıllı seçimen istemiyor bunu iktidar partisi bile zamanında söyledi o yüzden ne öğretmenler ne de öğrencilerin kafasının çalışmasını ister hep yetersizler merkeze çese ne olacakki büyük ihtimalle merkeze çekilenlere ödül bile verirler.

Arkadaşlar yaşı genç olanlar bilmez, bu ülkede bir zamanlar lise mezunlarına mektupla, bildiğiniz kağıttan mektupla uzaktan eğitim(!) verip öğretmen olarak atadılar. Bu dediğimin akepe ile alakası yok, çok daha öncenin olayı. Yani demem o ki, ülkeyi yönetenlere eğitim/öğretim daima külfet olarak görünmüş, kötü niyetli olmasalar da (varsayım olarak yani) sorunları genel geçer çözümlerle "benden sonrası tufan" mantığıyla idare etmişleridir. Bu dediğim özellikle eğitimli, düşünen birey işine gelmeyen sağ iktidarlar için geçerlidir.

Hocam çok yıllık öğretmenler öyle ne yazık ki.
Bir çok öğretmen maaşı iyi görünse de emekli olduğu zaman çok az maaş alıyor.
Bir arkadaşa sordum neden yaşlı öğretmenler emekli olmuyor diye.
Abi maaşları aşırı düşüyor. Akp hükümeti öğretmenlere zam derken ham maaşa değil yan gelirlere zam yaptı ama ana maaş çok düşük. ( Galiba bu durum polisler için de aynı)
Emekli olan öğretmen emekli maaşını ham maaşa göre alacağı için emekli olmuyor.
Büyük ihtimalle size o tarz bir öğretmen denk gelmiştir.
Zaten bir çok öğretmen yeni müfredat bize göre değil diyor ama yine de çalışmaya devam ediyor.
Hal böyle olunca da işi bilenler öğretmen seçiyor bilmeyen velilere de bu gibi öğretmenler eğitim veriyor.
A'dan Z'ye eğitim öğretim de yenilik lazım.

Ben iyi öğretmenin daha çok kazanması taraftarıyım, ama öğrenci profilimiz stabil olmadığı için bunun ölçülebilirlik seviyesi maalesef düşük. Kırsalda daha birbirine benzer sosyo ekonomik aile yapısına sahip ailelerin çocukları bir sınıfta bir araya gelirken, metropollerde aynı sınıfta onlarca farklı ekonomik, kültürel seviyeye sahip, memleketin farklı farklı yörelerinden ailelerin çocukları toplanıyor. Yani iki durumdaki sinif ortamının stabil edilebilme süreci bile farklı.
Öğretmenlik maaşıma ek dersime bakarım gerisi beni ilgilendirmez kafasıyla yapılabilecek bir meslek değil, işin içine ruh katmaniz lazım, her öğrenciye bir şekilde dokunabilmeniz lazım, ben suya sabuna dokunmadan çeyrek asır çalışıp emekliliği gelmiş dünya kadar öğretmen gördüm. Değerlendirme objektif olacaksa okey ama buna inancım yok maalesef.

Yıllardan beri öğretmenler ve memurlar üzerinde pek çok şey denendi ve acaip oyunlar oynandı. İşe yaramaz pek çok adam kilit noktalara getirildi. Sonra işe yarayanlar kızağa çekildi. Dahası elindeki işleri başkalarına verip onlardan bu işeleri öğretmeleri beklendi. Bir dönem kıymetli öğretmenlerimize acaip bir kafa ile rotasyon başlatılmıştı. Lise seçmelerinde üst sırlarda bulunan liselerdeki öğretmen kadrolarını sözde diğer okullara başarılarını taşısınlar diye tamamını sürgün gibi sağa sola yolladılar. Sonr apek çoğu emekli oldu. Şimdi ise az da olsa itiraz edecek olan öğretmenlerin soluğunu kesmek için bir çaba içindeler.

yıllr önce cafeye bir öğretmen geldi adamın bilgisayarı bozulmuş kurdum yiğenim dedi ben ekrana bağlayamıyorum neyse tabi dedim nasıl olsa öğretmen saygımız var gittik evine adam meğerse ekranı göremiyormuş 1024x768 de bile ekranı okuyamıyor 720 gibi garip bir çözünürlüğe düşürmüştüm bu adam ilk öğretimde öğretmen dedim senin öğreteceğin bilginin ben taa diye.

Bırak eğitimi ne öğretmenler var mouse kullanmayı bilmiyor.

bu ülkede memuriyete sirtini yaslayip slayt bile okumayan, siniftan ogrenci secip ders kitabi okutturan çok öğretmen gördüm. bence memurlara acilen performans sistemi getirilip asiri uc noktalarda takilan iş yapiyomuş gibi gozukup is yapmayan parazit kitle temizlenmeli. is yapmaya istekli bicok egitimli genc var. memuriyet isi vergisini odeyen vatandasin ciddi canini sikiyor ki ben devlete bagli olup da duzgun isleyen bir sistem gormedim. egitimden, sagliga kadar her seyin bok gibi oldugunu dusunuyorum. ne devlet hastaneleri bes para eder, ne egitim kurumlari. oduna para vermeye merakliysaniz siz bilirsiniz tabi

Devlete kapağı attın iş bitti yanlış bir şey.
Devletin her zaman ne memuru olursa olsun denetlemesi lazım.
Herkes emeğinin karşılığını iyi ya da kötü almalı.
İş yapmayan çalışmayan insanları bırak merkeze almayı önce uyar sonra şutla gitsin.
Devlet yan gelip yatma yeri değildir.
Bir de şurası var. Ömer Dinçer dönemindw sınıf öğretmenleri norm fazlası oldu. Ne yaptı Ömer Dinçer. Tuttu bu öğretmenlere başla branşa geçme hakkı verdi. Bunların ( benim bildiğim en az 1000 tanesi) Ortaokul Matematik öğretmeni oldu. Beden eğitimin geçen oldu. 1000 civarı lise matematik öğretmeni oldu.
Bu kişiler sınıfcılık yapmış yıllarca lise ya da ortaokul mat öğretmeni nasıl olur.
Güya o zaman kendi çaplarında iç atama yaptılar ve ihtiyaç gördüler.
Bu kişiler yetersiz ise bunun tek suçlusu onlar değil. Zamanında bu işe izin veren imza atan Bakan Bey'in de katkısı var.

İşe yarar bir çalışma gibi görünmüyor açıkçası bizim ülkede bir şeyler her zaman çıkartılıyor ama uygulamada istenilen gibi uygulanamıyor ve yapılan düzenlemeyi yine delen aynı sistem kurucular oluyor. Bir yerlerden bağlantısı olana hiç bir şey olmuyor olmayacak işler olur hale getiriliyor. Bir çok konuda zihniyet değişmesi gerekiyor ve ahlak sistemi oturtulması gerekiyor diye düşünüyorum.

Öğretmenleri geri hizmete çekmek diye bir tabir zaten uzun yıllardır var. Eğer öğretmen sınıf içerisinde sözünü dinletemiyorsa, öğrencilerle iletişim kuramıyorsa ya da kurum kültürünü bozan davranışlar sergiliyorsa mutlaka bir şeyler yapılması gerekir.
Eminim her lise öğrencisi ciddi sorunlar yaratan bir öğretmene denk gelmiştir. Bu sorunlu kişiler gelecek nesiller için büyük bir tehlikedir, memuriyet güvencesine sığınan kişilerin önüne geçilmesi gerekir

Hocam zaten olayın en büyük endişe verici kısmı burası. Amaç gerçekten yetersiz öğretmeni belirlemek mi yoksa normal yollardan engelleyemedikleri insanları dizginlemek mi? Ben amacına uygun hareket edileceğine inanmadığımdan buna karşıyım bizim ülkemizde çünkü insanları siyasi görüş, dini inanış, sendikal yaklaşımlar nedeniyle bu sayede korkutarak sindirip kendi istedikleri evreni yaratmak isteyeceklerdir. Merkez olarak bağlı bulundukları ilçe veya il milli eğitim müdürlükleri düşünülebilir.
Her meslekte olduğu gibi öğretmenlerin içinde de maalesef çürük elmalar var, ama birkaç tane çürük elma için yüzbinlerce öğretmeni huzursuz etmenin hiçbir mantıklı açıklaması yok.

Öğretmenler de artık bazı korkulardan seslerini çıkaramaz duruma gelecekler sanırım.Bence bu bir gözdağıdır, bir korkutmadır.Neye göre yetersiz olacak mesela?Neye göre yetersiz görülecek?Muhtemelen bir mülakata göre.Bu mülakat ne kadar adil olacak?Öğretmenlere not veren öğretmenler ne kadar mükemmel olacaklar?

Eğitim sistemimizi geliştirmek yerine günden güne nasıl çürütürüz derdine düşüyorlar sanırım.Bu konuda büyük tepkiler var ve doğal olarak geri adım geleceğini düşünüyorum.

Uygulama, teoride olduğu gibi olmayacaktır. Bu madde öğretmenler için bir göz dağıdır. Geri hizmet memuru olarak çalışmak, kalifiye bir öğretmeni özellikle mesleğinin son yıllarında zorla emekliye sevk etmek ile aynıdır. Öğretmenlik kutsal bir meslek. Ayrıca merkez dediği il merkezi mi Ankara mı? Eğer Ankara ise bu kadar merkeze çekilecek öğretmenleri nereye sığdıracaklar ? Bir de veri hazırlama için ayrı memur almıyorlar mı? Bir öğretmeni buna düşürmek hakaret değildir de nedir?

Olanı söyleyeyim, amaç gelmekte olanı geciktirmek, gidiyorlar ve tarihe karışacaklar, bu bir temenni değil, geçmişe baktığınızda bu tarz yapılanmaların sonunun hep böyle olduğunu görürsünüz. Ve en büyük darbeyi iki uçtaki yaş gruplarından yiyorlar, ama emekli ve yaşlıların aklını çelmek kolay, seçim gündeme gelince maaşları ikiye katlayacaklar ve iş bitecek. Ama gençler öyle değil, onları elde etmenin nasıl büyük bir problem olduğunu son seçimde çok daha iyi gördüler ve ivedi bir şekilde şablonlarına uydurmak için sistem değişikliğine gittiler, arkası da gelecek.
Dikkat ederseniz seçimden sonra eğitimde küçük küçük ama sürekli pis adımlar atıyorlar ama mesela galaksiler imparatoru seçim sonuçlarının hesabını daha kimseye soramadı, öteleyip duruyor. Çünkü artık orası öyle bir kaynayan kazan ki, höttt falan işlemiyor.

Ama son tahlilde yine strateji hatası yapıyorlar, ben Z ve daha sonraki kuşağı biraz anladıysam bu da acayip ters tepecek.

Özellikle eğitim camiasında neredeyse son bir aydır büyük tartışmalara neden olan Öğretmenlik Meslek Kanununda,  ‘Hizmet sınıfının değiştirilmesi’ maddesi ile yetersiz olan kadrolu öğretmenlere genel idare hizmetleri sınıfında (veri depolama, işleme, analiz etme ve hazırlama gibi çalışmalar) kadro verilerek merkeze alınma durumu var. Normal şartlarda objektif değerlendirme yapılacak olsa belki mantıklı olabilir ama ülkedeki konjonktörde bu organizasyonu yürütecek olanların siyasi taraf, inanç durumu vs. gibi etkenler nedeniyle diş geçiremedikleri öğretmenleri bu şekilde pasifize etme yolunu seçmeyeceklerini kimse garanti edemez. Ben sadece öğretmenlerde değil, tüm kamuda personelin yeterliliğinin sürekli denetlenmesi taraftarıyım, devlet memurluğunun yan gelip yetme yeri olmadığının farkına varması gereken ciddi bir kitle var maalesef kamuda.
Öğretmenliğe dönecek olursak, bu konu sakıncalı ama 10 yılı dolduran öğretmenin basit bir sınavla uzman öğretmen, 20 yılı dolduran öğretmenin de (10 yıllık uzmanlık şarttı benim bildiğim) baş öğretmen olabilmesi başlı başına saçmalık. mesleğinde 10 yılı doldurmuş olmak ve basit bir sınav bir öğretmenin uzmanlığını belgelemez, ilkokula öğrenci götüren velilere bakın, mutlaka şu öğretmene düşsün çocuğum diye yırtınanlar vardır çevrenizde, ya da özel ders verecek öğretmeni seçerken mutlaka muadillerinden başarılı olanı arar veliler. Dolayısıyla öğretmenlik elbette kutsaldır, öğretmenler baş tacıdır ama kabul edelim ki her alanda olduğu gibi orada da geride kalanlar var.

https://www.mynet.com/egitim-camiasinda-tartisma-yaratan-madde-yetersiz-ogretmen-merkeze-cekilecek-iste-orada-verilecek-gorev-110107181029