Topic: - (Read 461 times)

Bu konu bireyselleştirildiği ve farklı noktalara çekildiği için kilitlendi.

odediğim kdv falan haric sadece gelir vergisi mtv emlak vergisi derken devlete tahmini olarak yılda 50bin liradan fazla vergi ödüyorum.bunu yaklasık 15 senedir yapıyorum. 15 sene önce ödediğim vergide dolar bazında suanki ödediğimden fazladır bu arada. yani kısacası devlete min 750bin tl vergi ödedim. hastane dahil hiçbir devlet olanagını kullanmadım(özel hastanelere gitmeyi tercih ediyorum)ilk kez devletin bir desteğine ihtiyacım var. devlet bana iban veriyor.

Demokrasi aslında katliamdır,
3 katılımcının olduğu bir seçimde %34 oyla seçimi kazanılırsa %76lık seçmen kitlesinin seçmediği aday kazanmış oluyor bakınca çok mantıksız.
Fakat güncel dünyada şu anlık en iyi yöntem bu maalesef. Burada yapılacak yegane şey rekabet.
Muhalefet partilerin bu yarışta kayda değer şeyler yapması ve bir rekabet ortamı oluşturması gerekiyor.
Şöyle örneklendireyim Türk telekom zamanında tekel firma iken çok kötü internete çok fazla paralar ödüyordum ama ne zaman ki rekabet arttı o zaman hizmet gelişti.

Komunizm gelmesini isterdim ütopyacı ve hayalci bir istek ama çok güzel olurdu.

Zamanında Aysun Kayacıya "Çobanın oyu ile benim oyum bir mi?" dedi diye iyi küfür etmiştik. Halkı hakir görüyor demiştik. Sonra baktık ki, kız daha önceden aslında biraz olayları görmüş. Tamam demokrasi var ülkede ama ya çoğunluk sürekli yanlış karar veriyorsa? Şimdi burada önümüzde iki yol kalıyor. Ya burada çoğunluk yanlış karar verdiği için ayrılıp daha doğru karar veren bir yere gideceksiniz ya da ömrünüzün sonuna kadar aklı kendine yetmeyen insanların verdiği kararlara uyacaksınız. İşin kötüsü kendi adıma içindeki bu hanzolar olmasa güzel memleketti. İşte bu binalar yapılmasaydı, yeşillik yok olmasaydı İstanbul harikaydı. Şu son 20 yılda nereden nereye geldik. Yol yaptık yol yaptık diye diye daha konulmadık yerimiz kalmadı. En sonra baktılar yol yapmakta da para gitmesine neden oluyor, yolu da paralı yaptılar. Hadi ona da tamam da, lan paralı yolu dandik yapmayın bare kardeşim! Bu kadar mı insan ahlaksız olur.

Bu günlerde geçecek diyemiyorum. Geçmeyecek, eğitim bok gibi. Bu kafa adamın çocuğuna bakıyorsun, aynısının kopyası... Ben 1 çocuk yapıyorum, adam 10 çocuk yapıyor. Oyun için hile yapanlara karşı oynuyor gibiyiz.

hukumet az once bızden para ıstedı ne vermesı

Kulak arkası doluyor. Malum bir orası boş kalmıştı...

şu utanmazlığa bakın ya devletimiz "Temel İhtiyaç Desteği"  adında bir destek planı açıkladı.

umarım bize bir destekleri olur diye düşünüyordum ancak gördüm ki devlet diye birşey yok biz piç gibi ortada kaldık yorumu size bırakıyorum.



Kaynak : https://twitter.com/BeratAlbayrak/status/1244596662003171328


hakkım son damlasına kadar haram olsun. elimden bir bok gelmiyor ki hesap sorayım
vatandaşla resmen taşak geçiliyor. benle devlet resmen taşak geçiyor.
Nesi destek bunun ben az çok eğitim almış biriyim bizimle esnaf olduk diye dalga geçmeyin artık.

Köküne kadar haklı tepkiler var. Evde kal evde kal güzel ama evde kalan asgari ücretli evde kalan işsiz evde kalan masum vatandaş ne yiyecek ne içecek. Devletin çıkıp bu durumda en azından 3 aylığına sorumluluğu üzerine alması lazım. Devlet olgusu kulak arkasından vergi almakla , yurtiçinde satılan fahiş fiyatlı ürünleri yurtdışından döviz bazında dahi daha uyguna getiriyoruz diye 1 dolar üstüne vergi almaya bağlıyorsa bağlamayı biliyorsa kusura bakmasınlar da 2-3 ay da onlar bize baksın. Çalışmak zorunda olan para kazanmak zorunda olanların ve en başta Sağlık çalışanlarlarımızın Allah yardımcısı olsun. Biz vatandaş olarak çok ses çıkaramadığımız için bunları yaşıyoruz maalesef.

Benim en çok dikkatimi çeken bir durum var. Ne zaman iyi birşey açıklanacak olsa reis en tepede oluyor ama ülkede olan bir ölüm olayı felaket deprem gibi durumlarda vali , bakan , belediye başkanı muhtar çıkip açıklama yapıyor. En son örneği idlib şehitleri çıktı Hatay valisi duyurdu. Reis böyle kötü durumlar ile hiç anılmak istemiyor.
Ama bir açılış olsaydı herhalde bakana şuna buna bırakmazdı.

Devleti siyasi partiler yönetir. ve bu partiler genellikle kendisini iktidara taşıyan kesimin dinamiklerini göz önünde bulundurma çabasına girerler. Şu an denk geldiğimiz hükumeti iktidara taşıyanlar sorgulamaktan ve sorgulayan insanlardan hoşlanmayan kesim ve ne yazık ki hala zihinsel evrimini tamamlayamamışlar. Hükumetin yerine getirmek mecburiyetinde olduğu icraatları bile kendilerini atfedilen büyük bir lütufmuş gibi karşılıyorlar. Yol yaptı köprü yaptı diye ortada gezinir. ama Deprem gündem olur ortada vergiler yok. işsizlik mevzu bahis olur ortada işsizlik fonu diye bir şey yok. Sikim sonik politikalar yüzünden dolar alır başını gider bu sefer söylemler biz soğan ekmeğe de razıyız yeter ki asrın lideri boyun eğmesindir. Olurda sen kendini hakkını aramaya kalkarsan en adi vatan hainisindir.



 

Bildiğim kadarıyla Avrupa Birliği 3 milyar euro gibi bir yardım sözü vermişti. Diyelim ki 10 milyar vermiş olsun. Arkadaşlar 40 milyar Euro dan bahsediyor çıkalım 10 milyar Euroluk kısmını yine çok fazla

Eskilerde biraderle konuşurken "lan oluyormusum sonra kripto ucuyormus ama ben parayı yiyemiyorum çünkü ölüyüm." İşte zamanında gelmeyen paranin amk demiştim bunun üzerine.

Zor zamanlarda devlet kendisini gösterir. Büyüklüğü de zaten buradadır. Ben yine iyi niyetli olarak düşünüyorum: belli bir süre daha idare edip sonra yardıma gelecektir devletimiz.

sadece suriyeliler konusuna değinmek isterim, AB yardım veriyor bize yoksa devlet kendi cebinden harcama yapmıyor diye biliyorum, ha yapıyor da kendi halkı açken onlara bakıyorsa absürt bir durum, ülkenin yarısı böyle yapsın diye de oy veriyor o adama o yarısı bundan memnun demekki diğer yarıya yazık oluyor işte 

Hocam , özellikle bu hükümeti eleştirdiğim zaman insanların (özellikle akp ye oy atanlar) daha iyisi var mı diyor? Bakıyorum CHP ülkeyi yönetmeye aday değil MHP yine aynı. Diyecek birşey bulamıyorum maalesef.

Twitter'da geçen gördüm Ersan Şen'in harika lafları vardı.

"Bu devlet suriyelilerin için 40 Milyar dolar harcadı , ama gelgelelim 2 ay kendi VATANDAŞINA bakamıyorsa"

Bu sözler gerçekten acınası bir durumu gözler önüne seriyor. @ekiller abim benden yaşca büyüktür eski zamanları çok iyi anlatmış evet eskiden de kötüydü bu ülke ama mutluyduk. Bu ülkedeki insanları dini sömürgesiyle oynayan bu şahşiyetsizler güzelim ülkemizi dipsiz bir karanlığa götürmek üzereler.

@blacknavy ilk postunda dediklerine harfiyen katılıyorum....

Memur, işçi 30 zam isterken "o size yetmez" deyip 50+50 veren adam'lar nerde... Havuz sistemini medyada değil, ekonomide kuran, rantiyeyi faiz lobisini yıkan adam'lar nerde... "Bana ne amerikadan!" diyen dış politikada şahsiyetli adamlar nerde... Vatandaşına baba şevkati ile yaklaşan savunan adam nerde? Sahi 11 ay sabrettiler sonrasında o kuşun sahtesini getirip koydular.

Ben bu devletin hiç bir zaman çok parlak, rahat, huzurlu günler yaşadığını hatırlamıyorum.

Ben çocukken Kenan EVREN  cumhurbaşkanıydı.  
O zamanlar da sıkıntılı zamanlardı.  Fakat orta halli ve normal geçinen insaların sayısı daha fazlaydı.

Çok radikal bazı değişimlerin başladığı Turgut ÖZAL dönemini ise Kenan EVREN den sonra başladı.
Bu değişimler iyi ve kötü olarak ayrı tartışılabilir. Ayrı bir tartışma konusu. Ama genel olarak o zamanlarda da halkın durumu iyi değildi.

Fakat yine orta direk denilen orta halli vatandaş tabakası vardı. Bizde onlardan biriydik.  
Mesela ben hatırlıyorum benim çocukluk yıllarımda Muz çok pahalı bir meyveydi, herkes alamazdı. Alsada çok alamazdı.
Et her eve girmezdi bolbol. Şuanda da olduğu gibi.  

Fakat şu var ki  domatesi, soğanı, patatesi, biberi de  öyle tek tek almazdık. Pazara gittiğimiz zamanlarda, pazarda ki meyve ve sebzelerden kilolarca ve bolbol alırdık.  Hatta o zamanlarda pazarlarda sırtında küfe ile yada el arabası ile dolaşan taşımacılar olurdu  ve aldıklarınızı eve kadar  atarlardı.
 Mesela bolbol karpuz, kavun alırdı insanlar. Bunlar balkonlarda dururdu. Görebilirdiniz herkesin balkonunda.
Bakliyat,  kuru fasulye, nohut çok çok alınabilirdi.

 Şuan ben markete gittiğimde, yada pazara gittiğimde 3-5 domates, 6-7 hıyar  birkaç patates alan insanları görüyorum . 3 tane limon alıyor mesela kadın.  Öyle bir manzarayı ben cocukluğumdan hatırlamıyorum.  
  
 Sonra...Araçlar mesela çok yakıt tüketirdi. Amerikanlar vardı yollarda, chevrolette NOVA  falan gibi. Bunlar yakıtı içen araçlar.  Ama binerdi millet. Arabasında tüp olan adam yoktu.  Sonradan çıktı o tüp olayı.  Öyle ki çoğu insanın evinde  GAZ sobası vardı. Gaz yağı sobaları çok meşhurdu.
 Elektrik sobaları da öyle şimdiki gibi elin titreyerek açmazdın.  

Yani ortalama olarak halk o zamanlarda da çok zengin ve refah içinde değildi. Ama sanırım insanların daha çok vakti oluyordu yaşamaya. Yapacak çok fazla şey yoktu çünkü. Curcuna içinde boğulmuyordu insanlar yaşarken. Mütevazi de olsa yaşamın tadını daha katıksız alıyorduk.

Şuan aynı para ile insanlar o tadı alamıyorlar. Yani aynı fakirler şuan kendini dahada fakir hissediyor.  
Hiçbir dönem çok iyi olmadı bu ülke ben hatırlamıyorum. Hatırlayan varsa yazsın.

--Edit--

Haa şu var ki, o zamanlar millet olarak sikildiğimizin farkına varamıyorduk şimdi olduğu kadar. Çünkü bu teknolojik imkanlar yoktu.
Aval aval sadece TRT yi seyretmekten başka şansı olmayan bir millettik.  O zamanlarda da ne dolaplar dönüyordu kim bilir ama biz bunları öğrenemiyorduk.

ortalık enayi dolu, bi skm olmaz.

Ben önce nisanin 20 sinde olan kredimi verdim ki evde soğan ekmek te olsa yerim. Yoksa iş yaş. Bu mesele daha da uzarsa insanlar sırf tepki olsun diye topyekûn dışarı çıkar.