103 kişinin hepsine fetöcü veya birilerinin uşağı yaftası takmaya çalışıyorlar. Paşalar montrö hakkında doğru söylüyorlar bana göre. Ama kötü bir yanı boğazlardan geçen hiç bir gemiden tek bir dirhem alamıyoruz.
Montrö’nün imzalandığı zamanın bir siyasi zaferi olarak görebiliriz.Bunun genç Cumhuriyet zamanında imzalandığını düşünürsek-1936 yılı- bugün ki şartlarda bu anlaşmadan geri çekilmek yerine, anlaşmaya uygun bir güncelleme -eğer oluyorsa- talep edebiliriz.Dünya üzerinde en çok kullanılan boğazlardan birisiyiz.Tabi havacılık sektörünün gelişmesiyle eskisi kadar önemi kalmasa da hala önemli bir konumda bulunuyor.
Montrö’den çekilmemeli, taraf ülkelerle sürenin neredeyse 90 yıla yaklaştığını diplomatik olarak söylemeli ve bunun artık biraz daha gelir kaynaklı olarak düşünülmesi gerektiğini dile getirmeliyiz.Şu aşamada bu anlaşma gereği Boğazların sivil gemilere kullanımı tamamen ücretsiz ve serbest.
Hudutlarımız içinde biraz daha bizim dediklerimizin olması gerekiyor.13 yaşındaki Cumhuriyet şartlarıyla, şimdi ki Cumhuriyet şartları ve koşulları bir değil.Hala çok iyi konumda olmasak bile o zamana göre biraz daha güçlü bir Türkiye var.Kapitalist düzende paranın her şey olduğunu düşünürsek, bizim çöp vergisi, kulak arkası vergisi verdiğimiz ülkemizde, elin zengini yatını ve jetlerini vergisiz benzinle dolduruyorsa hem buraya, hem de ek gelir getirilebilecek bu anlaşmalara da el atılmasını beklemek de haksızlık olmaz.
Yine de Montrö kazanılmış bir haktır, çekilmek yerine güncellenmelidir.
Hocam dediklerinize katılıyorum. Fakat şu eklemeleri yapayım aslında gelirde sorun yok. Biz kendi isteğimizle yıllardır çok çok az ücret alıyoruz. Zamanında o anlaşmayı yapan bürokratlar
ileri görüşlü davranarak ücretleri altın frank üzerinden belirleyip sözleşmeye de bu şekilde yazdılar. Fakat bu kadar önemli bir durum medyamızda yer almıyor.
Gemilerin boğazlardan geçiş ücretleri Montrö’de altın frank üzerinden belirlenmiş. Ancak Türkiye 1983’te altın frankı dolara sabitlemiş. 1 ons altın için 86.38 dolar değer biçilmiş. Yani bugünkü piyasa değerinin 16 kat aşağısı. Bu fark, Türkiye’nin yılda 2 milyar dolar kaybetmesine neden oluyor.
Gemilerin transit geçişleri sırasında ödemeleri gereken ücretler de Montrö’de karara bağlanmış. Sözleşmede Sağlık Resmi için her bir net tonilato başına 0.075 altın frank, Fenerler hizmeti için ilk 800 net tona kadar 0.42 altın frank, fazlası için 0.21 altın frank, Tahsiliye hizmeti içinse her bir net tonilato başına 0.10 altın frank saptanmış. “Bunlar, tediye tarihlerindeki kambiyo fiyatına göre altın frank veya Türk parası olarak tevsiye olunur” diye de belirtilmiş.
Altın frankın dolara sabitlenmesi, içindeki saf altın miktarı üzerinden yapılıyor. 1 altın frankın içinde, 0.29032258 gram saf altın bulunuyor. Dolar ise 0.736662 gramdan hesap ediliyor.
Fakat Türkiye, 1983 yılında 1 altın frankı 0.8063 dolara sabitlemiş. Altının ons fiyatı olarak ise ABD’nin resmi belgelerindeki 42.22’ı baz almış. Tersten bir hesapla, 1 ons altın için 86.38 dolar değer biçilmiş. Yani bugünkü piyasa değerinin 16 kat aşağısı.
Kaynak:
https://www.kiyiemniyeti.gov.tr/userfiles/file/mevzuat/Montreux%20Bo%C4%9Fazlar%20S%C3%B6zle%C5%9Fmesi.pdfhttps://tr.wikipedia.org/wiki/Montr%C3%B6_Bo%C4%9Fazlar_S%C3%B6zle%C5%9FmesiPDF:
http://sam.baskent.edu.tr/belge/Montro_TR.pdfücretler hakkında hesaplar:
http://tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2017/07/TDTTS-8.4.pdf