Topic: Bakarsan bağ olur (Read 279 times)

casio da saat rolexte saat ikiside aynı işe yarıyor birinin kutusu bile yok bazı modellerde rolexte sadece kutu belki 500 dolar eder. o kagıtlarda o misal. adamlar o meyveleri çok pahalı satıyorlar insanların gözünü bu şekilde boyuyorlar

çok güzel yetiştiriyorlar adamlar, bir de bu üzümlerin üstlerine kağıt sarmışlar, yağlı kağıt heralde. neden yapmışlar acaba, koruyucu olsun diye mi yoksa, böcekten yağdan falan mı koruyor, damlayan şeylerden mi koruyor.  kasaya koyarken o kağıtları çıkarıyor, kağıtları çıkarmasa diyeceğim süs olsun şekil olsun diye koymuşlar ama öyle değil.

Tüketim arttıkça alternatif tarım yöntemleride artıyor ancak topraktan elde edilen güneş gören bir ürün elbet daha sağlıklı olacaktır.

Eminim ki kullandıkları ilaç bizim kullandıklarımızdan çok daha masumdur. Hem bakanlık bazında hem de tüketici bilinci seviyesi olarak bizden gömlek gömlek üstünler, kalitesiz bir ürünü asla tüketmezler.
Biz reklamı doğru yapsak da devlet yeterli desteği vermiyor. Aradan sıyrılmaya çalışan modern tarım yöntemlerini benimsemiş firmalara ekstra cezalar çıkartıyorlar ve desteklemedikleri gibi yollarını kapatmaya çalışıyorlar.

japonyada meyve aşırı pahalı çilek kavun gibi meyveler inanılmaz yuksek fyatlara satılıyor sebebide bu sekilde her meyve tanesine özen gösterilmesi tad olarak cok bir farkı yok.

olay tamamen enflasyona bağlı adamlarda enflasyon oynamıyor ürettiğini satmak istediği fiyata satıyor üretirken ürün fiyatları yerinden oynamıyor

bizde öyle mi gübre her yıl değişiyor satacağın fiyat belli değil. işçi maliyeti değişken.

Geldiğimiz nokta çok sıkıntılı.
Üretici hiç kimse üretim yapmanın peşinde değil. Çiftçilik dünyanın en zor işlerinden birisi. Sadece harcanan para değil, büyük efor sarfedilmesi de gerekiyor. Bir çiftçinin hayatı öyle kolay da değil. Gece gündüz çalışma, efor istiyor.

Özellikle tarım'ın gıdadan daha çok endüstriye dönmeye başladığını düşünüyorum. Artık daha çok pamuk, mısır gibi endüstriyel şeylerin ekimine ağırlık veriliyor.
Soğan, domates, patates vs gibi ürünlerde bariz fiyat manipülasyonu yapıldığından insanlar uzak duruyor.
Eninde sonunda sanırım bir kaç dönüm yer alıp kendin ekip yemeye dönecek iş. Biraz nakit girişi olan herkesin yapabileceği bir şey mesela. Olayı mandıra filozofuna bağladık sonunda

Malesef haklısınız. Malesef artık işimizi iyi yapmanın peşinde değiliz çok para kazanma peşindeyiz. Japon kültürü bambaşka evet ama Türk kültürü de bu hale gelmemeliydi.
Evet maliyetlerimiz çok yüksek. Babam çiftçi, 2018'de işi için kullandığı elektrik faturası 35 bin liraydı. 2019'da aynı miktarda elektrik kullanımına fatura 55 bin lira civarında geldi.
Mahsül? Aynı fiyata sattı. Gübresini ilacını vs diğer maliyetleri hiç saymıyorum bile...

Aslında burada da itirazım var. Elbette doğru tarım uygulaması yapmalıyız ama burada önemli nokta, sağlıklı olması. Yani bu videodaki örneğin içeriğini bilemiyoruz tabi ki ama o üzümlerin bir şekil olması sadece budamaya ve güzel bakıma bağlanamaz. Eminim ki o bandırıp çıkardıkları su da bir ilaç vs. var. Daha önce de Japonya'da karpuzu kalıba koyarak kare falan karpuz ürettiklerini görmüştük. Bunlar %100 doğal üretim diyemeyiz.

Olay şu tarımı kalkındırmak çok önemli. Doğru çiftçilik ve doğru reklam ile, çiftçiliğinde kârlı bir iş olduğunu anlatmalıyız ve buna uygun politikalar izlemeliyiz. Yani çiftçi bu üzümü üretip kilosunu 0.25TL'ye satacaksa yapmaz tabi ki.

Dünya kahve ve çikolata üretiminin önemli kısmını yapan Brezilya düzenli olarak çikolata fiyatının artması gerektiğini falan söylüyor. Zaten artıyor da fiyatı... Biz ne yapıyoruz?
Bakanımız çıkıyor, dünya üretiminin %90'ına yakınını bizim yaptığımız fındık fiyatını komik rakamlar açıklayarak milleti bezdiriyoruz. Yukarıda arkadaşın dediği gibi insanlar uğraşmaktan bıkıp, fındık ocaklarını söküyor. Bor ona keza. Bor'un potansiyeli konuşuluyor yıllardır... Bizim bakan yine dünyadaki bor rezervinin çoğu bizdeyken çıkıp basına demeç veriyor. Diyor ki bor olmazsa olmaz bir kaynak değil... Yani ticareti bilmiyoruz desem, kökenimiz ticarete dayalı bizim. Kim yoğurduna ekşi der ki?

Fındık fiyatını yükselteceksin, sonra kalite artsın diye insanları eğiteceksin. Sonra fındık fiyatını tekrar yükselteceksin... İhracat arttıkça, refahın artışını izlemenin keyfini süreceksin. Çünkü fındık olmadan çikolata olmaz! Çikolatanın kalitesini arttıran bir öğedir fındık. Bunu dikte edecek ve beğenmeyeni çikolatanın yanına ceviz, badem koymasını denemesini söyleyeceksin bakalım aynı hazzı veriyor mu... En başta Nutella firması fındıksız bir ürün üretsin bakalım...

Reklam! Eğitim, fiyat politikası... Bunları doğru yapmalıyız.
Fındık çok özel ürün olduğu ve yukarıda arkadaşlardan birisi bahsettiği için oradan örnekledim.
Üzüm, Kiraz, Kayısı ve daha bir çok ürün var bu şekilde üretip satabileceğimiz. Üstelik bize göre nispeten karasal olan Avrupa gibi bir ihracat pazarımız var...

Tarım bakanlığının yada ziraatçiler odası gibi bir kurumun zeytin ile ilgili bir kitapçığı vardı. Orada okumuştum.
Türkiye'de zeytin ağacı sayısı, İspanya'dakinin çok fazlası olmasına rağmen, ağaç başına verim çok altında imiş. Yani pek çok şeyde olduğu gibi zeytinde de doğru yöntemleri kullanamıyoruz.
Doğru eğitim, doğru sağlık, doğru üretim, doğru tüketim, doğru yatırım...
Her şeyin doğrusunu öğrenmemiz gerekirken, her şeyin kolayına, üç kağıtına ve bir takım başka şeylerine kaçıyoruz.

Bizde kimse her üzüm salkımı ile bu kadar uzun süre uğraşmaz. Tarım ile uğraşan kişi değil, tarım ürününü satan kişi para kazanıyor. Beş liraya alınan ürünün sadece bir lirası üreticiye gidiyor. Üreticinin masrafını göz önünde bulundurunca "Neden üretim yapmaya devam ediyor?" sorusunu soruyoruz.
Eğer çiftçiler hak ettikleri parayı kazanabiliyor olsaydı bizde de tek tek kağıda sarılan üzüm salkımları olurdu. Boyutları nizami ve standartları yakalamış ürünler yerdik.

Bizim bahçede de bir zamanlar olurdu. Ancak üzümlerin tipleri, duruşlarına bakarsanız, "gerçekten beni yemek istiyor musun?" diye sorar gibi. Sineğin birinin inip birinin kalktığı, sapsarı ama "organik" üzümü yemiyorduk tabi şimdi şu adamların yaptığını görünce çok imrendim.

Kalite kendisini nasıl belli ediyor valla çok ilginç geldi Topraksız tarım çok yararlı değil aslında yani zararları oldukça fazla bir ara belki bununla ilgili bir iki şey yazarım.

Japon kalitesi resmen. Yaptıkları her işte özverili çalışıp belirli bir kaliteye ulaşmaya çalışıyorlar. Gerçek bir emek
Emeklilik hayatında toprakla uğraşmak isteyenler kendini belli etmiş

Güzel bir videoymuş, izlemesi çok keyifli. Sıfırdan yaratılan her yer insanın çocuğu gibi oluyor sanırım. Gözü gibi bakıyor, emek veriyor... Belki onlarca sorun yaşanıyor ama pes etmeyip devam edince, büyüyüp gelişmesini izlemek paha biçilemez.

Videoyu paylaşan wolwoo'ya çok teşekkürler. İşin çok içinde olmasamda etrafımda tarımla ilgilenen çok insan olduğundan, az çok bilgim var.

Japon'lar kanaatkar insanlar olabilirler. Bizde yıllarca üzüm üretiminde insanlar sigorta firmalarının ödeme yaptığını farkedince işallah don vurur, yanar ve üzümler haşat olur diye dua ettiklerine şahit oldum ben. Adamlar sadece toplamakla, satmakla uğraşmamak için yattıkları yerden para hesaplarına yatsın diye yapıyorlardı bunu. Tarım sigortacılığı yapan firmalar yıllarca deli gibi paralar ödedi bu nedenle.
Bugün araç sigortalarının bu kadar pahalı olmasında bunların payı var, yanan halı fabrikalarının da...

Artık biz de çiftçiler de yıllarca maruz kaldıkları yüksek maliyet, düşük ürün bedeli sorunu sonrası çakallığa giriştiler. İlaçlar, gübreler ve katkılar... Bunlar üretimi arttırsa da sağlığı bozar oldular. Yılın ilk kirazını üretip otellere 150-200TL'den satmak için sıraya giren üreticileri görmenizi isterdim. O ilk kiraz kolay yetişmiyor. Basıyorsun ilacı, basıyorsun ilacı... Sonra küçük bir elma kadar kirazlar görüyoruz. Hepimize afiyet olsun.

emekli işi abi bu. yoğun beden gücü istemeyen ama zaman, emek isteyen bi iş. seracılık planları yaptığım oluyor zaman zaman. ayağın toprağa basacak yüzün güneşe bakacak.

Aynen hocam adamlar tek üzüm tanesine bile gözleri gibi bakıyor ya çok ilginçler, bu japonlara karşı her zaman büyük saygım var zaten. İşlerini okadar iyi yapıyorlar ki hayret verici.

Tarım yapılacak toprak az olunca verimli kullanmak adına harika işler çıkarıyor Japonlar. Videodan bile belli bu. Her bir üzüm salkımıyla tek tek ilgileniyorlar büyüme aşamasında. Bir sıvıya batırıp çıkarıyorlar, büyük salkımların yanındaki küçükleri kesiyorlar. Yetmiyor biraz büyüdükleri zaman salkım içindeki büyüyememiş küçük kalmış üzüm tanelerini de kesiyorlar. Biraz daha büyüdüklerinde bütün salkımlara tek tek güneşten korumak için kağıda benzer bir şey geçiriyorlar.
Adamların lezzet ölçer aletleri var ya! Üzümün bir tanesini alıp cihaza koyuyor Türkiye'de bunu yapsan adama gülerler
İnanılmaz bir emek var ortada.

Wauw bir kez daha haklısın üstad 🙂 aslında duydum ama izlememiştim, geleceğin tarımı bu şekilde sanırım. Burada parayı vurursak arazi alıp şehri terk etmek düşüncelerimden biri, şöyle ege-Akdeniz civarında olursa yeme de yanında yat 😉