Uzun vadede döviz piyasalarını nasıl etkileyeceği bilinmeyen bu şifreli para (merkezi bir yapıya ihtiyaç duymadan eşler arası işleyen şifre bilimine dayanan elektronik bir işlem ağı), bazılarına göre “elektronik nakit sistem”, bazılarına göre ise “sanal emtia” olarak değerlendirilmektedir. Finansal politikalara tepki olarak doğan, merkez bankalarının para politikalarını uygulama konusundaki etkinliğini azaltabilecek bu sistemin Vergi Usul Kanunu (VUK), Gelir Vergisi Kanunu (GVK) ile KDV açısından nasıl yorumlanacağı ise merak ve tartışma konusudur.
Dönem sonunda şirket aktifinde yer alan Bitcoin’i “elektronik nakit sistem” olarak benimseyen görüşe ise: Bitcoin’in sadece bilgisayar ortamında kayıtlı olması fakat fiziksel basımının bulunmaması yabancı para olarak değerlendirilmesine engel teşkil etmediği yönündedir. VUK’un 280. maddesine göre yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Ülkemizde yabancı paranın borsası bulunmadığı için mezkûr maddede belirtildiği üzere Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilecek kur değerlemede esas alınacaktır. Maliye Bakanlığı tarafından böyle bir kur tespit edilmediği için Merkez Bankası'nca ilan edilen kurlar dikkate alınacaktır. Fakat Merkez Bankası'nca da ilan edilmiş Bitcoin alış-satış kuru bulunmamaktadır. Bu durum doğrudan VUK’un 289. madde hükümlerine başvurmayı gerektirir. VUK’un 289. maddesine göre: “Bu bölümde yazılı olmayan veyahut yazılı olup da kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkân bulunmayan iktisadi kıymetler varsa borsa rayici, yoksa mukayyet değerleri, o da yoksa emsal bedeliyle değerlenir.” Ülkemizde yabancı para borsası olmadığından bitcoin maddenin ikinci sırasında yer alan mukayyet bedel(bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeri) ile değerlenir. Bu sebeple dönem sonunda aktifte yer alan Bitcoin’in piyasa alış-satış değerinde artış veya azalış yaşansa dahi değerleme yapılmasına gerek yoktur. Bitcoin’i “sanal para” olarak benimseyen görüşe göre ise: bitcoin, para birikiminden çok bir mal pozisyonunda olup öngörülebilir bir değer deposudur. Fakat bu düşünce çok kabul görmediği için detay açıklamalara gerek duyulmamıştır. Ama dönem sonunda şirket aktifinde yer alan bitcoin’i emtia olarak görecek olursak; maliyet bedeli ile değerleyip meydana gelen değişmeler ışığında emtia ile ilgili VUK’ un 274-275-278. maddelerine müracaat etmemiz gerekecektir.
Merkez bankalarının senyoraj gelirlerinde düşüş yaşatması muhtemel bu bitcoinleri üreten madencilerin (bilgisayar kullanıcıları) nasıl vergisel karşılık bulacağı ise başka bir kalem kavgasıdır. Kripto denilen algoritmaları çözmeye yönelik donanımlara ve kendinden 50-100 kat daha hızlı çalışabilen ekran kartlarına sahip olabilen her madencinin sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi ve mesleki bilgiye, ihtisasa dayanarak sanal para üretip bu durumu meslek edinmesi halinde ortaya çıkan kazanç serbest meslek kazancı olarak tanımlanabilir. Fakat bu faaliyet devamlı bir şekilde ticari organizasyon dâhilinde gerçekleştirilen bir duruma dönüşür ise elde edilen kazanç artık ticari kazanç olarak isimlendirilecektir.
Bitcoin’in, sanal para olarak değerlendirilmesi durumunda el değiştirmesi KDV’nin konusunu oluşturmayacaktır. Çünkü mal, hizmet teslim veya ifası bulunmamaktadır. Fakat sanal ticari mal olarak değerlendirecek olursak üzerinden KDV hesaplanması gerekecektir. Ama bu aşamada sanal mal fikri pek sıcak gelmemektedir.
Kaynak:
https://www.dunya.com/kose-yazisi/bitcoin-vergi-radarinda/391328Şirket aktifinde yeralan bitcoin yılsonu değerlemeye tabi tutulduğunda baz alınacak kur her pazar ortamında farklı, dolayısıyle aynı miktar bitcoin için farklı değerler ortaya çıkacak, herkes için baz alınacak anans edilecek bir kur olursa sanırım bir problem kalmaz, bunun en basit yolu da tabii merkez bankasının çıkartacağı bir türk coin olacaktır diye düşünüyorum.