Pages:
Author

Topic: Fonların Sürdürülebilir Olması mı yoksa yüksek faizli fonlar mı? - page 2. (Read 2208 times)

hero member
Activity: 1064
Merit: 522
Proof-of-Stake Blockchain Network
Bankerleri yaratan o zaman devletin kendisi. Bankalar enflasyonun altında faiz veriyorlar diye bankerleri yasal düzenleme ile ortaya çıkarmışlar ama denetleme faaliyetleri zayıf olduğu içinde tüm sistemi batırmışlardır. Rekabet güzeldir ama ipin ucunu kaçırmadıkça.
newbie
Activity: 23
Merit: 0
Bununla ilgili kafamızda bir belgesel projemiz vardı. Banker Kastelliden, Cumhuriyetin ilk yıllarına uzanan bankacılık faaliyetleri daha sonra günümüzdeki mortagage krizine uzanan. Güzel bir anoloji olmuş.

hero member
Activity: 1064
Merit: 522
Proof-of-Stake Blockchain Network
Fonlar hakkında birkaç tespitimi paylaşmak istiyorum. Bunun içinde biraz geçmişe 1980'lere döneceğim.
1980'li yıllar bankerler olayı ile anımsanır. Bankerlerin bankalar ile faiz yarışına girdiği, verdiği faizi sisteme yeni girenlerin paraları ile ödediği bir dönemdir. Bu dönem bittiğinde 2 banker öldürülürken, 10’u kaçtı, 5’i gözaltına alındı, 5’i tutuklandı ve 12’sinin iflası istendi. Bu küçük bankerler 200.000 civarında tasarruf sahibine 75 milyar TL civarında borç taktılar.Bu dönem sonunda 7 Bankaya da el konulmuştur.

Ülkemizde özellikle 1980’li yıllara doğru yükselen enflasyon oranı karşısında bankaların mevduata verdikleri faiz oranının düşük kalması, eksi değerler alması, karşısında alternatif mali aracıların yokluğu, boşluğun bankerlerce doldurulmasına neden olmuştur. Tıpki şimdi burada olduğu gibi. 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Yasası ödünç para verme işlerini bir kurala bağlamıştır.
 Bu yasa uyarınca alınan izinle ödünç para işleriyle uğraşanlara banker, yapılan işlere de bankerlik denilmektedir. Ne var ki 1980’lerin başlarında ne 2279 sayılı Yasaya, ne de Bankalar Yasası’na tam olarak uyulmuştur.

Bu dönemde Bankalar ve bankerler arasında savaş öyle kızışmıştır ki 1982 yılında enflasyon yüzde 30’lar düzeyinde iken Hisarbank’ın 1 yıllık mevduata yüzde 80 faiz vermesiyle ilk kriz de başlamıştır. Küçük bankalar kredi faizlerini düşük tutarken mevduat faizlerini ise yüksek tutmak zorunda kalmışlar. Faiz makası açılırken geri dönmeyen kredilerin yükünü kaldırabilmek için mevduat faizlerini daha da yükseltmek zorunda kalmışlardır. Bankalar kredi vermek için seçici olmaya başlamışlar, küçük işletmeler bankalardan kredi alamadıkları için bankerlerden yüksek faizlerle kredi almaya başlamışlardır. Aldıkları yüksek faizli krediler tüm karlarını sıfırlamış ve bankerler de alacaklarını alamamaya başlamış ve piyasada bir nakit sıkıntısı baş göstermiştir. Nakit sıkıntısı sonucu insanlar bankerlerden alacaklarını alamamaya başlamışlar ve bir panik havası oluşmuştur. Bu panik havası ise bir felaketle sonuçlanmıştır.

1982 yılı ortasında 3 bankanın (İstanbul Bankası, Hisarbank ve Odibank) önce yönetimleri devralınmış ve sonra 1983 yılı sonunda Ziraat Bankası’na devredilmişlerdir. Yine aynı yıl İşçi Kredi Bankası’nın faaliyeti durdurulmuştur. 1984 yılında Bağbank’ın faaliyetleri durdurulurken, İstanbul Emniyet Sandığı Ziraat Bankası’na devredilmiştir. Yine bu dönemde mali bünyesi bozulan Töbank önce 1987 yılında kamulaştırılmış ve 1992 yılında ise Türkiye
Halk Bankası’na devredilmiştir. Yine dönemin başında mali bünyesi bozulan ve bir kamu bankası olan Anadolu Bankası çare olarak 1998 yılında T.Emlak ve Kredi Bankası ile Türkiye Emlak Bankası adı altında birleştirilmiştir.

Bu forumda da şu an bir faiz yarışı olduğunu görüyorum. İnsanlar mevduat toplayabilmek için her defasında daha fazla faiz verme yarışına giriyorlar. Geri dönelim. 1980 yılında dört büyük bankanın yöneticileri bir toplantı yapıyorlar ve mevduata yüksek faiz vermeyi tartışıyorlar. İki banka kesinlikle yüksek faiz vermeyeceklerini açıklarken iki banka ise faiz yarışına girerler. O iki banka batarken faiz yarışına girmeyen iki banka halen daha faliyetlerine devam etmektedirler.

Devam edecek...
 
Pages:
Jump to: