Topic: Gelir Getirebilecek Bir Hobi - page 2. (Read 358 times)

Her ne kadar denetim yapılmıyor olsada amatör olarak tutulan balığın ticareti yasaktır. Balık satacaksanız da dikkat edin derim kimsenin hiç bir şeyi denetlediği yok tabi.


Kendi tutacağınız balığı bile tutsanız uygun fiyattan balık yemiş olursunuz. Olta takımları ve olta kurşunu satarak bile ciddi gelir elde edenler var, hem kendine takım yapıyorlar hemde boş zamanlarında fazladan takım yaparak kendilerine ek gelir yapan bir çok kişi oluyor hatta sahte balık (rapala) bile yapanlar var.

https://www.tarimorman.gov.tr/Belgeler/Mevzuat/Sirkuler/Denizlerdeveicsulardaamatoravciligiduzenleyensirkuler.pdf

Hocam seçeneklerde en aklıma yatan kesinlikle kaktüs, yurtdışından tohumunu getirip burada üretme imkanı varsa, mutlaka alıcı bulur diye düşünüyorum. Elektronik sigara sektörü için kardeşlerim sürekli yurt dışına çıkıyorlar onlar da bahsetmişti isteyen çok oluyor diye ama ben sağlık açısından gerçeğinden daha da zararlı olduğu kanaatindeyim. Yat piyasasi ise kıyıdan balık tutup bunun fazlası ile harçlık kazanmaktan bahseden biri için çok ütopik durmaz mi sizce de 😅😅😅

Elektronik sigara ticareti bu sıralar baya popüler ve kar getiren bir şey, artık çoğu kişinin elinde görüyorum, el altından satıldığı için herhangi bir vergisi de yok, yeterki müşteri bul.
Yakın arkadaşlarımdan bazıları satışını yapıyor, güzel de kar bıraktıklarını söylüyor, alanlar zaten genelde bir daha alıyor, aylık sirkülasyonu olan bir şey.

Sukulent, kaktüs ticareti konusunda fazla bilgi sahibi değildim, bu post ile de öğrenmiş oldum Bthd sağolsun. Yine de şöyle diyebilirim ki Tayland gibi ülkelere hiç gidemeyeceğim için 10 katı fiyat verip alıp yetiştirip satarak kazanç yolu belki denenebilir. Bir dönem basit kaktüs sukulent besleme işine evde girmiştim ve doğru düzgün bir şey yapmanıza bile gerek kalmadan kendi kendine büyüyorlar. Aslında ticaretin yeni neslini takip edip ihtiyaçlara ve bulunduğunuz bölgeye hitap yeteneğinize göre kolay ve kazançlı meslekler olabilir. Kaktüs ticareti de en güzel örneği olmuş.

Niş alanlar genellikle ticarette çok daha karlı alanlar. Kendine özgü takipçilere sahipler. Türkiye için bir kaç örnek verebilirim.

Kaktüs & Sukulent ticareti: Çoğu kişi kaktüsü bir kaç tipten ibaret zannederken çok sayıda aile ve bu ailelerin alt varyasyonları mevcut. Koleksiyonerliği Türkiye'de giderek yaygınlaşmakta. Tayland gibi ülkelerden getirdiğiniz ürünleri Türkiye'de açık pazar olduğu için rahatlıkla 10 katı fiyattan satabilirsiniz. Satışları genellikle bir web sitesinden değil instagram canlı yayınlarında mezat şeklinde gerçekleştiriliyor. Sukulent için de benzer bir pazar mekanizması mevcut.



Elektronik sigara ticareti: Yine inanılmaz yüksek kar marjına sahip. Likiti, aroması olsun, modları olsun yada atomizerleri fanatikleri için en yeni modeli kullanmak bir prestij göstergesi. Yurtdışında güvenilir ticaret noktalarını keşfedebilirseniz ülkeye sokmak yasak olmasına rağmen düşündüğünüzden daha kolay. Kendi içerisinde mafyası bile oluşmuş durumda. Kendim kullanırken kendi masrafımı çıkarmak için başlamıştım. Aldığınız her şeyi yurt içinde yaklaşık 10 katına gözü kapalı satabilirsiniz. Ve kullanıcısıysanız yurt içinde satılan çoğu ürünün özellikle likit ve aroma noktasında sahte olduğuna emin olabilirsiniz. Sahte ürünlerle uğraşmamak için yurtdışıyla bağlantılar kurup sonrada küçük çaplı satmaya başlamıştım. İş çok büyümeye başlayınca yasal noktada oluşabilecek sorunların ki tamamen saçma bana zarar verebileceğini düşünüp sadece arkadaşlarıma getirmeye başladım. Şu an kullanmadığım için piyasasından da uzağım. Farklı bir hobi özellikle Rusya, Ukrayna bölgesinde çok yaygın lakin alışveriş için Çin, Fransa, İtalya pazarları iyidir.

Yat kiralamak: Elit kitleye hitap ettiği için yine yüksek gelirli bir iş. Yatın bakımı ve diğer masrafları ile uğraşmayıp doğrudan kiralamayı tercih eden geniş bir kitle var. Eğer yeterli nakitiniz varsa ve bakım işlerinden anlıyorsanız temiz iş.

Hocam dediğiniz örnekleri çoğaltabiliriz, herşey bir kenara denizin insan üzerinde enteresan bir rahatlatıcı etkisi var. Ben caparilerimi kendim hazırlıyorum, her deniz ve hava durumunun kendine ait çaparisi var, tüm bu hazırlıkların sonunda emeğinin karşılığını alabildiğinde, bilginin ve deneyimlerinin işe yaradığını görüyorsun ve bu ekstra bir motivasyon oluyor. Sonrasında zamanınız yeterli olursa zaten ufak ufak da olsa gelir de sağlamanız işten bile değil.

servis şoförleri bu balıkçılık işini başlıktaki gibi gelir yöntemine çevirdiler. adamlar 1 ya da 2 servis çektikten sonra gün boyu boş kaldıkları için bu zamanlarını balık tutarak geçiriyorlar. servisteki yolcular da hazır müşteri olduğu için balığı nerede satacağım diye pek fazla dertleri olmuyor. ne olursa olsun balık tutmayı da öğrenmek gerekiyor çünkü ileride belki beslenmek için sadece elimizde bir çubukla kalabiliriz.

YouTube üzerinden dünyadaki balık avı videolarını seyrettiğimizde, çoğunluğunun sportif balıkçılık olarak nitelendirilen yakala bırak avcılığı olduğunu görürüz. Bizde bunu ne yazık ki ekonomik koşullar nedeniyle yapmak çok zor. Başka bir dert ise limit altı boylarda veya limit aşımı avlanma, ve ayrıca balıkların yumurta döneminde dişi balık yakalayıp onları binlerce yumurta ile birlikte döngünün dışına cikarmak. Bu ihlallere troller, balık boyuna uygun olmayan ağlar vs. Eklenince değil üç otuz üç tarafımız deniz olsa nafile.

Bu zaten birdenbire olacak bir olay değil, ama emin olun düzenli olarak gidip pratik yapabilecek durumdaysaniz, bir süre sonra otomatikman tuttuğunuz balık miktarı artacak, alıcı bulma konusuna gelince bizim buralarda sen balığı tut yeterki, iskeleye gelip senden alıyor zaten vatandaş, yani olta balığının değerini bilenler olur mutlaka. ben genelde tuttuğum balığın fazlasını eşe dosta dağıtırım, kovamda fazla balık olduğunu görüp gelenleri de tanıdığım gerçekten buradan kazanacağı paraya ihtiyacı olan dostlara yonlendiririm.

Ben balık tutmayı seven birisiyim. Benim tarzım şip şip denilen oltalar. Şip şip tarzı sitil denize pek uygun değil. 2-3 kere gittim kıyıdan tutmak için ama randıman vermedi.
Hocam dediğiniz mantıklı bir şey ama bazen 1-2 saatte epey balık tutarsınız bazen de olur ki 3-5 saatte oltaya tek balık vurmaz.
Bu hobi sadece güzel vakit geçirmek için olur.
Bu arada benim tercihim akarsu ya da göl balığı. Çünkü deniz balığı bana çok uyanık geliyor. Sanki tatlı su balıkları daha aptal gibi 😄

Faydalı bir başlık olmuş teşekkür ederim. Başlangıçta sadece hobi olarak olur gibi kendime yetecek kadar bile tutamayabilirim. fakat hangi hobi olursa olsun bir yerden sonra hobinizi iyi yaptığınız zaman paraya dönüşüyor. Üç tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen aşırı pahalı olduğu için az tüketiliyor balık. Yediğimiz tavuklar hormonlu, antibiyotik yüklenmiş mutant tavuklar sırf bunları yememek için bile balığa çıkılır aslında.

Balıkçılık farklı bir hobi, üstünde baya zaman geçirip çalışmadan sadece sahilden olta sallayarak para kazanmak bence pek mümkün değil. Ama yine de youtubetan 3-5 video izleyip 2-3 sefer denedikten sonra yapılır. Yakaladığınız balıkları satma işi nasıl olur alıcı nereden bulunabilir ayrı konu ama kendi mutfağınızda kullansanız bile ciddi bir kar edilebilir. Uygun fiyatlı başlangıç bir seviyesi olta ile dediğiniz gibi bu iş çözülebilir.
Daha önce buna heveslenen arkadaşlar olmuştu, deniz kenarına gidene kadar harcadığı yakıt ya da tekne ile açılmak istediğindeki maliyeti genelde tuttukları şey ile parasını pek çıkarmıyordu

Dostlar işin ekonomisi ile bir bağ kurulamadı sanırım konu içeriğinde, söyle açıklık getireyim mevzuya, bakın istavritin kilosu 70 TL civarı ve merada balık çoksa yasal kotanizin tamamını doldurabilirsiniz, bunun 2 kilosunu eve götürüp geri kalanını satarak çok rahatlıkla harcliginizi çıkarabilirsiniz, bu durum kıyıdan avlanilabilen tüm türler için geçerli, ozellikle kırmızı et ve tavuk etinin çok çok arttığı günümüzde, hiçbiri olmasa bile evinize haftada iki gün balık girer, sağlığınıza faydası olur, cebinize faydası olur. Yeri gelir çinekop olur, levrek olur, minekop olur, karagöz, eskina olur, bizim buralarda yakalanan başlıca balıklar bunlar, ege Akdeniz gibi balık çeşidinin daha fazla olduğu yerlerde bazen 20 kilolari bulabilen granyozler var, 3 kiloyu bulan cupralar vs var. Normal şartlarda evimize girmesi maalesef külfetli olan bu balıkları yakalayabilmek güzel olmaz mıydı...

Hocam işin ekonomik boyutu da var o yüzden burada açtım konuyu ama sanırım konu dışı bölümü de olabilirdi. Özellikle çocukları bu hobiye mutlaka yönlendirmek lazım bu arada, tablet cep telefonu bilgisayar cehenneminden biraz olsun izole etmek, o cehennemi bilgiye ulaşmak için kullandiklarinda cennete çevirebileceklerini aşılamak açısından çok önemli, doğayı tanır, saygı duymayı öğrenirler biraz olsun. Maliyeti ilk başta belki ağır gelebilir ki ben en uygun miktarları yazdım, yoksa 15 k ya da makine var, ama işin hiç ticari kısmına bulasmasaniz bile diğer faydaları yeter de artar bile.

Ekonomi yerine sanırım Konu Dışı daha uygun olurdu bu başlık için. Uzunca okudum ve acemi birisiyim, daha önce hiç balım tutmadım desem yeridir. Balık etinin hala 3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizde neden adam akıllı yenmediğini anlayamıyorum. Omega 3 bakımından zengin, hafıza güçlendirme adına birebir olan başka bir şey hatırlamıyorum. Gelir getiren odaklı bakmasan bile uğraşı olur, hobi olur. Bir de emekli olduğunu düşünsene, evde hanımla kavga edeceğine veya kahvede boş boş oturacağına stres atmak için ideal bir yöntem olmalı. Tabi bunun için sahil kenarı bir şehirde yaşamak gerekiyor.

Hocam bilgileriniz için teşekkürler ortalama 1500 liraya bir olta başlangıç takımıyla bir şeylere girişilebilir o zaman.

    Hobiler, hayatın zorukları ve sıkıntılarına karşı mental ve fiziksel olarak dinlenebilip bir nevi kafa dağıtmaya yarayan meşgaleler. Örnek olarak onlarca şey sayabiliriz ama benim için birinci sırada balık tutmak gelir. Yaklaşık 30 sene önce başladığım bu hobi sayesinde yukarıda belirttiğim faydaların dışında, ayrıca bence en önemli besinlerden olan balık etinin teminini de sağlayabilir durumdayım. Yeni başlayacaklar veya başlamış ama başarı düzeyi düşük olanlar için küçük ipuçları ve bu hobinin maliyetleri hakkında bilgiler vermeye çalışacağım bu konuda.

    Öncelikle ekipman. Eğer yaşadığınız yerde iskele veya liman tarzı yerler varsa zaten çok şanslısınız. Bu arada hedef balık olarak başlangıçta denizlerimizin kuru fasulyesi diye tabir edilen İstavritten bahsedeceğim. Daiwa, Shimano, Okuma, Albastar gibi iyi sayılabilecek markaların (marka reklamı değildir) orta segment makine ve kamışları ile iyi bir kombin yapmalısınız. İskele tarzı denizden 2-3 metre yüksek yerlerden avlanacaksanız 3.60 m. boyundaki kamışlar (tabi sizin boyunuz da önemli, kısa iseniz benim gibi 3.90 en ideali.) işinizi görebilir, makine için de en ideali eğer İstanbul’ da değilseniz 4000’ lik makineler işinizi görür. Burada bütçenize göre kamış makine toplam minimum 1000 TL. gibi bir rakamı gözden çıkarmanız gerekiyor ki bu da başlangıç seviyesi için, kendinizi geliştirdiğinizde elinizdeki ekipman sizin beklentilerinizi karşılayamaz duruma gelecek zaten kendiliğinden 
Sonrasında aldığınız makineye ip veya monofilament misina sarmanız gerekecek ki genelde satıcılar bunları hediye olarak da size vermek isteyebilirler ama kalitesi ne kadar uzun vadede iş görür orası malum. Kendiniz belirleyecekseniz makineye sarılacak malzemeyi, ip misine için 8x örgülü 0,18 mm., monoflament için ise 0,26-0,30 mm arası misineler işinizi görür, burada da en az 250 liralı bir maliyet çıkar karşınıza.
   
    Evet, ekipmanın ana unsurlarını tamamladınız, sıra geldi suya girip balığı asıl kandıracak ekipmanlara. İstavrit avında yemli avlar da olsa da, bizim konumuz olan Surf tabir ettiğimiz uzak atışlı avlarda, mutlaka çapari gerekmekte. Bir çapari şu anda en az 10 TL. civarı, kurşun da kullanacaksınız, minimum 3 TL.de o tutar. Onları da temin edip oltanıza taktınız hazırsınız. İskeledeyseniz ve daha önceden hiç deneyiminiz yoksa, hemen kalabalığın arasına girmeyi denemeyin. Öncelikle iskelenin boş bir yerinde denize doğru boş atışlar yapın bir süre. Hatta bunu çapariyi oltaya takmadan, olta misinesinin ucundaki fırdöndüye direkt kurşunu takarak yapın ki, olası bir kopmada çapariniz kullanamadan gitmesin. Bu atış talimleri, acemilik döneminizde ekipmanınızı tanımaya, atışı yaptıktan sonra kurşunun nereye düştüğünü takip edip, kendi doğrultunuzda atış yapabilme melekenizi geliştirmeye fayda sağlayacaktır. İlerleyen dönemlerde özellikle balığın olduğu zamanlarda yanınızdakiler ile omuz omuza balık tutmak zorunda kalacaksınız, oradaki birinci kavga önüne attın atmadın kavgasıdır. Bu kavganın önüne geçmek için de bu atış talimleri önemli. Ayrıca kalabalık içinde atış yapacakken, daha önceden kendi kamışınızın erim mesafesini mutlaka bilerek atış yapın, yanınızdakiler ile birlikte aynı anda atış yapmamaya , sizden önce atış yapanların kurşunlarının nereye düştüğünü de görmeye, oltanız sudan çıkmaya yakın bir mesafeye geldiğinde yanınızdakilerin misinesiyle altlı üstlü gelip gelmediğine dikkat etmeye çalışın mutlaka.
     
   Genel olarak çapari seçimi, hangi havada hangi renk çapari gibi teknik bilgileri yorumlarda versem daha iyi olacak sanırım çünkü epey uzun oldu  Aşağı yukarı 1500 TL. başlangıç rakamları ile (az da olabilir çok da, bu tamamen sizin seçiminize bağlı) hem güzel bir hobi edinebilir, hem evinize en taze balık olan olta balığı götürebilir, hem de ileride çok tuttuğunuz (yasal limitler dahilinde) zamanlarda fazlasını satıp cebinize harçlık bile edinebilirsiniz. Umarım bir kişi de olsa faydalanır, bu arada sürdürülebilir avcılık için, av dönemlerine ve limitlere lütfen dikkat edelim. (Balığın olduğu günlerde bizim buralarda günlük 500 TL. kazanan emekli abiler var, eğer çinekop dönemi ise bu rakam artabilir de) Umarım bir kişi de olsa faydalanır, bu arada sürdürülebilir avcılık için, av dönemlerine ve limitlere lütfen dikkat edelim. Dünyada kişi başı 5kg. ile rezil bir yerdeyiz balık tüketiminde, sanki üç tarafımız denizle değil de çölle çevriliymiş gibi…