Topic: IŞİD İki Türk Askerini Canlı Canlı Yaktı... (Read 6138 times)

Maalesef bu kötü videoyu izlemedim ama internet etkisiyle her yerde okudum.
Arkadaşlar terörist gruplar böyleler, yapabileceğimiz hiçbir şey yok. ölmediğimiz için veya suriye de asker olmadığımız için şanslıyız diye düşünmeliyiz.

İnsanın tüyleri diken diken oluyor okurken, sonrada bir ah çekiyor....

Hala aciklama bekliyorlar hukumetten, artik aciklama falan beklemeyin izlediginiz hersey gercekti
Ve ortadogu batakligina biz girmeyelim dedikce girildi, neyse tum rezillikler ortada.

simdi az kisinin bildigi bir tarihi gercektan bahsedeyim;

Atatürk'ün bir er için İngiltere'ye savaş açmayı göze aldığı ve Ege'de kısmi seferberlik ilan ettiği olay
evet menemen olayinda " Yakin menemeni" diyen bir Aslan.
Lutfen bastan sona okuyun sonra kiyaslama yapmayin, kiyaslama yapacak birsey yok cunku ortada

" 14 Temmuz 1934… Kuşadası Kanapiçe koyunda Dipburnu karakolu erlerinden beşi pusudayken, saat 16.00 sularında İngiliz askerlerinden 4’ü çıplak olarak bir sandal ile kıyıya yaklaşırlar ve karaya çıkarlar. Askerlerimiz uyarı ateşi ve teslim ol çağrısı yaparlar. Savaştan yenik çıkmış ama hala bunu içine sindirememiş ve bunun verdiği eziklikle ara sıra bizim kıyılara çıkmaya ve taciz etmeye devam eden İngiliz askerlerine bu sefer bizimkiler acımazlar. Kaçanlardan üçü öldürülür diğeri kaybolur. Sandal Sisam adasında demirlemiş İngiliz Harp gemisine aittir.
Olay derhal kaymakam Dilaver beye iletilir. Kaymakam hemen Ankara’ya telgraf çeker. Başvekil İsmet Paşa’dır. Ankara bütün ayrıntıları ister ve ancak uykusuz geçen bir geceden sonra 15 Temmuz’da ayrıntılı bilgi Ankara’ya geçilir.
Gazi Paşa ise Kızılcahamam’da idi. Fakat olayları saati saatine takip ediyordu.
Olayın üçüncü günü, yani 16 Temmuz öğleden sonrasına kadar, Kuşadası'nda kayda değer bir şey olmadı. Olmadı ama Ankara'nın bütün dikkatleri yine de oradaydı. Bu arada Kuşadası ve Ankara arasındaki telgraf tellerine ambargo konmuş ve haberleşmede aksaklık olmaması sağlanmış.
Aynı gün öğleden sonra saat 14.00 civarında bir İngiliz Harp gemisi Dipburnu’na gelir ve limanın 4 mil açığında durur. Akabinde kaymakam Ankara’ya telgraf çeker ve “Karaya çıkmalarına izin verelim mi?" diye sorar.
Ankara’nın cevabı kısa olur. "Gelen motoru yalnız liman reisi karşılasın. Siz telgrafhanede bulunun. Sadece liman reisiyle görüşsünler..."  Ancak gelenler kaymakamla görüşmek istediklerini söylerler hatta ayaklarına çağırırlar. Ankara ile irtibat telgrafın yanı sıra manyetolu telefon ile de sağlandığından kaymakam derhal durumu arz eder Başvekil İsmet İnönü’ye.
Telefonun diğer ucundan gelen ses şöyledir : “Gazi Paşa Kızılcahamam’da, temas ediyoruz.”
Birkaç dakikalık beklemeden sonra şu cevap gelir. "Kaymakamımız liman dairesine gitmeyecektir. Kaymakamı ziyaret etmek istiyorlarsa, gelenleri Kaymakam Bey ancak kendi makamında kabul eder. Olayın nasıl cereyan ettiğini sorarlarsa, münasip bir şekilde bilgi verir."
İki İngiliz subayı ve iki sivil gelir kaymakamın makamına. Sivillerden biri iyi Türkçe konuşan bir rumdur.
İngiliz subayı askerlerinin kıyıya 50 metre kala denizde vurulduğunu iddia eder. Kaymakam ise olayın böyle olmadığını açıklar. Dur emrine itaat etmediklerini ve kanunlara göre bu kişilere ateş edildiğini söyler. İki saat süren bir tartışmadan sonra Amiral Londra Hükümeti’nden aldığını söylediği üç maddelik talimatı bildireceğini söyler ve şöyle der: “Londra Hükümeti Osmanlı Hükümeti’ne şu isteklerin bildirilmesini ister”
Dilaver Bey, burada kumandanın lafını keser o an:  - Kumandan cenapları yanlış temas aramaktadırlar. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin temsilcisiyim. Osmanlı Hükümeti'nin değil...  İngiliz, kızararak ve özür dileyerek "Türkiye Cumhuriyeti" olarak değiştirir lafını ve istekleri sıralar!
1- Öldürülen subayın cesedini aramak üzere İngiliz Donanması'na bağlı motorlar sahillerimize gelecekler ancak, bu araştırma sırasında kendilerine ateş açılmayacağı hususunda yazılı teminat verilecektir.  2- İngiliz bayrağına tarziye verilecek, ölen subayın ailesine zarar ve ziyan ödenecektir.  3- Subaylarını öldürdüğünü tespit ettikleri Balıkesirli er Musa, derhal yerinden alınarak cezalandırılacak ve verilecek ceza kendilerine bildirilecektir.  

18 Temmuz günü saat 15.20 sıralarında, Sisam sahillerinin önünden 7 harp gemisi çıktı.. Bunlar ağır yolla Darboğaz'a doğru seyrediyorlardı… Hemen Ankara’ya bildirildi. Alay kumandanı İlhami de İzmir Valiliği’ne bir rapor yollar. “RAPOR: Darboğaz'a geldim. Sisam önünde 4 kruvazör, 7 torpido var. Kruvazörlerden biri, 'Queen Elizabeth'tir. Cesedi aramak için yaptığım temasta, beni amiral gemisine çağırdılar. Gitmedim.”

Gazi Paşa, bütün bu olaylar sırasında Kızılcahamam'da bulunmaktaydı.. Ve gelişmeleri de saati saatine izliyordu.. İngiliz Donanması'nın tehditkar bir tavırla kıyılarımıza yaklaştığı kendisine iletilince, Ankara'ya ve Kuşadası'na bağlı hatlardan emretti:
"Kanuni vazifesini yaptığı anlaşılan Türk eri Balıkesirli Musa, yerinden alınamaz ve cezalandırılamaz. Gerekirse Musa için Britanya İmparatorluğu ile hali mahasama (savaş) göze alınır... Kızılcahamam'dan şimdi Ankara'ya hareket ediyorum. Ege Bölgesi'nde kısmi seferberlik emrini veriyorum."

O dönemin Kuşadası Kaymakamı Dilaver Argun, Ata'nın bu çıkışı ile ilgili olarak sonradan şöyle konuşacaktır:  "Bu emir, bu haysiyetli ses, beni ağlattı. Bütün yorgunluğumu alıp götürdü. Genç bir kaymakam olarak, bütün benliğim gurur ve iftiharla sarsılıyordu. O günden bu yana birçok valilik ve müsteşarlıklarda bulundum. Atatürk'ün görev aşkını koruyan bu laflarını başka kimseden duymadım ve sözleri hiç unutmadım."

İngilizler'in davranışlarının ne olacağı beklene dursun, seferberlik emri de yerine getirilmeye başlandı.. Kuşadası halkının telaşa kapılmaması için gerekli uyarılar yapıldı.. Seferberlik emri madem ki Gazi Paşa'nın ağzından çıkmıştı, o halde en kısa zamanda yerine getirilecekti.. Öyle de oldu.. Kuşadası ve havalisinde, en ufak bir aksaklığa meydan verilmeden her şey tamamlandı..

İzmir Müstahkem Mevki Komutanlığı birlikleri, Balıkesir’den 2. Kolordu ile Afyon’daki 1. Kolordu bölgeye doğru yola çıkar!
Karar kesindi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten iktidar, “Er Musa için” dünyanın ‘kabadayısı’ İngiltere ile gerekirse savaşacaktır!
Bu kararlılık karşısında İngiliz elçisi, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ı ziyaret etmek zorunda kalır. Atatürk’ün Bakanı, Atatürk’ten aldığı talimat üzerine Elçi’yi hiç konuşturmadan, “İngiliz askerlerinin bağımsız bir devletin topraklarında ne işi vardır?” gibi seri sorularla bunaltır... Tehdit için gelen Elçi, sonunda özür diler ve sorun böylece kapanır.

Bu, haysiyetli bir lider ve haysiyetli bir millet için kaçınılmaz bir durumdu. "




Sensizlikten Ölüyoruz Atam

İnternette videoyu yalanlamaya çalışan aktrollerden bazıları askerlerin bu durumda son sözlerinin hükümetle ilgili olmasının beklenemeyeceğini belirtmiş. Sen ülkenin askeri olarak kaçırılmışken devlet yetkilileri seni kurtarmak için hiçbir girişimde bulunmuyorsa ve 1.5 sene koşulları belli olmayan bir şekilde esir tutuluyorsan son sözlerin ne hakkında olabilirdi? Bu aktrollerde bir gram zeka yok.

Feci şekilde katledilen bu askerlerimizin ailelerine baş sağlığı diliyorum , çok kötü oldum onları bu durumda izleyince onlar bunarı hak etmedi ,  bu bizi yönetenlerin allah belalarını versin ki bu çocukları bu duruma düşürdüler , bu kardeşlerimiz orada diri diri yakıldı ,geçen yılın nisan ayından kaçırılmışlar o tarihten beri bu askerlerimizden haber yok , neydi ortadoğunun eş başkanıydı neydi orta doğunun lideriydi bulsaydın ya o kadar kudretliydin ! Ya bunların  zamanında askerimizin başına gelmeyen kalmadı ; amerikan askerleri askerlerimizin başlarına çuval geçirdi , nizamiyede pkklılar bayraklarımızı indirdi ,TC isimleri kaldırılmak istendi , senelerce suçsuz  insanlar ceza evlerinde yatırıldı , açılım süreci dediniz onlar bomba döşeme süreci yaptı askerlerimizi öldürdü , işbirliği yaptığınız dindar nesilleriniz ,sizi kandırdı kalktılar meclisimizin tepesine bombalar yağdırdılar.Uyan ey saf halkım hala bunları savunma biz ne hallere düştük daha ne hallere düşecez !Tek Vatan Tek Bayrak Tek Millet!

Görüntüler gerçek veya sahte izlemedim bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var yakın zamanda işlerin iyice karışacağıdır, yakın geçmişte Rusya'nın da 3 diplomatı öldürüldü üstüne bu olaylar yaşanınca ağır etkileri olacak, zorla savaşa çekiliyoruz umarım bizim için her şeyin en iyisi olur.

Son dönemde yaşanılanlar, tamamen bir iç savaş çıkarılması üzerine. Hükumetin yıllardır bütün politikalarını, bir adım sonrasını görmeden, fevri şekilde atmış olması, durumu iç savaşa yönelmeye müsait hale getirdi. Nitekim darbe girişiminde de, vatandaşın rte yi mehdi olarak gördüğü, onun için savaşmayı göze aldığı teyit edilmiş oldu. Şimdi hdp üzerinden kürtleri kışkırtmaya çalışıyorlar. Bakın hdp kürt partisi, ve Türkler ona saldırıyor şeklinde. Son 1 haftada hdp binalarına yapılan saldırılarda başı çekenler ya pkk sempatizanı, ya eski hükümlü, ya paralı lavuk.

Işid üzerinden yapılmak istenen de, suriyeden bir an önce çıkmamızı sağlamak. Her ne kadar esadı tanıyıp, pyd terör örgütü değildir yazan protokole imza atmış olsak da, suriyede varlığımız amerikayı ciddi şekilde rahatsız ediyor.

Bu görüntüler gerçek mi değil mi bilmiyorum. Ama cia nın canı fena sıkılmış ki, hem büyükelçi suikasti ile, hem de bu video ile, kuyruk acısını belli etmiş oldu.

yakılarak öldürülen askerler mezarlarından çıkıp evet biz türk askeriyiz bizi yakarak katlettiler dese yalan bu ışid propagandası deyip tekrar öldürecek insanlar var.

Daha once yanan biriinin elini gormedigim icin karsilastirma yapamiyorum ama yanma sirasinda komlike bir durum olmus, ust tabaka yanmis olabilir

Videoyu birkaç kez izledim, montaj gibi durmuyor. Zaten birisi bir süre önce kaybolan bir Türk askeri, IŞİD'in elinde olduğu biliniyordu sanırım. Sahte olduğunu zannetmiyorum fakat dikkatimi çeken tek şey, yanma kısmında elinde eldiven varmış gibi bembeyaz oluyor, normal midir bilemedim fakat garip geldi bana.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/649639/_ISiD_Turk_askerlerini_yakti__iddialarina_hukumetin_yaniti_interneti_yavaslatmak_oldu.html

IŞİD'in yayınladığı öne sürülen video ve fotoğraflarda iki Türk askeri Sefter Taş ve Fethi Şahin’in yakıldıkları iddia ediliyor.

ARŞİV: IŞİD'in kaçırdığı 2 askerden haber var: Rakka'da cezaevine konuldular

Sefter Taş, 15 aydır IŞİD'in elinde rehin olarak tutuluyordu. Fethi Şahin'in de dört ay önce rehin alındığı ve Rakka'da Sefter Taş'ın yanına götürüldüğü biliniyordu.

tapeler sahte, cubbelinin kasedi montaj, ayni bu gibi,

Ek olarak bu kadar videoları özenli düzenli hazırlayan bir terörist grubundan herşey bekleyebiliriz. Montaj olma ihtimalleride olabilir.

Dikkat edelim fevri davranmayalım lütfen.

Saygılar hepinize...

Bugun okuduğum bir yazıda kişilerin 2 yıl önce ortadan kayboldukları ve IŞID tarafına katıldıkları iddia ediliyor.

Videoyu izledim montaj mı değil mi bilmem ama herşeye hazır olmalıyız.

Birileri Türkleri ayağa kaldırmaya çalışıyor ülkede savaş yarattırıp ülkeye girmeye çalışacaklar. Resmi makamlardan haber doğruluğu mutlaka gelecektir.

Aman diyeyim arkadaşlar...

[NSFL]https://heavyeditorial.files.wordpress.com/2016/12/isis-aleppo.mp4[NSFL]

Dk 12'de başlıyor.

Birçok kişinin olaydan haberi bile yok! Ne haber yapan doğru düzgün haber kuruluşu var ne de sosyal medyaya erişim e normal. Cidden dünden beri sinirim alt üst şunu gördükten beri

Konu kapatılıp geçilsin istiyorlar sanırım kısacası yalan haber diye bunuda söylemezler ve paylaşmazlar bunun başka bir açıklaması yok zaten direk rte burda videoda söylenme var.

Ne desem az olur bu şerefsizlere. İntikamı misliyle alınmalı.

Dün saat 00:00 larda Mynette yazıyordu.

Buda kaldirilmis ne yazikki .   Izledim gerci de isin ilginc tarafi sosyal medya disinda muhalif gazetelerdede goremiyorum bu haberi.