Bu sahte kimlik, ehliyet falan satanların bir kısmı gerçek olsa da bir kısmı da devlet görevlileridir, özellikle CIA ve FBI. Çünkü sahte kimlik, ehliyet gibi şeylerin peşine düşenlerin büyük kısmı banka hesabı açmak gibi basit şeyler için bunları satın alsa da, ufak ama çok önemli bir kısmı ciddi suçlara hazırlık olarak bunları temin ediyor.
Devletler böyle bilgiler için adam bile öldürüyor, sahte kimlik mi satmayacak? Şu haber çok ünlüdür:
https://www.wired.com/2013/07/open-market/Amerika'da bazı etik tartışmaları da tetiklemiştir çünkü devlet görevlileri önce insanlara suç işlemekte yardım edip sonra o suçtan insanları tutuklamışlardır. Bunu polislerin hırsızlar için cazip bir arabayı sokağa bırakıp sonra gözlem altına almasına benzetenler olduğu gibi, polisin çok ileri gittiğini düşünenler de olmuştu.
Açıkçası bir zamanlar Türkiye'de BAŞKA bir kimlikle yaşamayı ciddi ciddi düşündüm. Henüz para kazanmayı bırak üniversiteyi dahi bitirmemiş çulsuz herifin biri iken, devlet öğrenim kredisi için bana haciz uygulayıp tüm banka hesaplarımı dondurduğunda içimdeki anarşist çok kızdı. Sonra bir baktım aynı dönemde yandaşların 3-4 milyar vergi borcunu bir anda sildiler. Ulan dedim "bütün öğrenci borçlarını üst üste dizsen o kadar etmez, ama ben yıllardır fatura yatırmak için bile banka kullanamıyorum çünkü tamamında elektronik haciz var."
Şimdi ben bir İngiliz ehliyeti alıp bankacılık hizmetlerinden faydalansam çok mu yani? diye sordum kendime. Ulan dedim bari adım da Hans falan olsun, ne güzel. E dedim o zaman ben de kendi öğrenim kredisi borcumu affedivereyim, nasıl olsa basit şeyler bunlar? Ulan diye diye şimdi nerelere geldim biliyor musunuz? İnsanı 10 bin euroya Avrupa vatandaşı yapan çeteler var. Bildiğin hakiki vatandaş, kimlik falan, the whole shebang.
Pasifik ülkelerinde 100-150 bine vatandaşlık + fahri konsolosluk dağıtan bir sürü ada var. CC plaka, diplomatik dokunulmazlık, her gece parti, oh mis. Kim takar ulan kredi borcunu? Evet bu kadar da basit. Gittim taksit yaptırdım da halt ettim. Çünkü borçlar kanunu bile benim gibi dürüst davranacak kadar keriz olanları söğüşlemek için yazılmış. Taksit yaptırmasam 2 sene önce borç düşmüştü, hukuken yok olmuştu...
Millet USA vatandaşı falan olmak ister. Bunun kitabı bile basıldı. Şu an dünyada en cazip pasaportlar Pasifik'te. Git al bir tane, ABD'ye vizesiz gir.
Ulan az bile yazdım, daha neler yazarım da, tutuyorum kendimi. Ülkeyi yöneten beceriksizler ordusu da bunları okusun.
taksit yaptırmanız borcun düşmesine engel değil. Bunu araştırınız bi?
Ben hiç borç beş yılda düşermiş falan, böyle şeyler bilmezdim. Sonra aynı sebeple bir gencin Danıştay'da dava açtığını duydum. Aynı şey yapmak istediğimde "zaman aşımının kesilmesi" diye özel bir duruma takıldığımı keşfettim. Af kanunu çıktığında borcumu taksite bağlatmış olmam hukuken zaman aşımını kesen bir hareketmiş. Yani "kerizler ödesin" diye kanun varmış, bir de "keriz affı" çıkarıp beni tongaya düşürmüşler. Ama kanun değişmiş galiba, google'a sordum, "yeni kanun" falan diyor. Bir araştırayım.
O zamanlar aylık sigara ihtiyacımı falan karşılayan bir miktar burs alıyordum, yurt paramı bile karşılamıyordu. Şimdi 20 küsür bin TL ödeyecekmişim, 15 bini falan faizmiş. Duyan da beni astronot yaptılar zannedecek. Hastanenin kapısından en son 12 yıl önce falan geçtim, geçenlerde "5-6 bin borcun var" dediler.
Ulan ben kimsenin böbreğini almadım ki, ne borcu? Meğer ben ultra zengin bir iş adamıymışım, devlet bana haraç salmış, benim haberim bile yok. Gidip "benim işim bile yok, siz benim işsiz olduğumu anlayamayacak kadar aptal bir devlet misiniz?" dedim borcu sildiler. Ulan gel de isyan etme. Yani azıcık boşta bulunsan 5 binlik faturayı arka cebine koyup postalayacaklar. Resmen şark kurnazlığı. Devlet scammer olmuş iyi mi?
Sağlık hizmeti dedikleri de garibandan haraç toplayıp dev ilaç şirketlerine "paylaştıran" iğrenç bir düzen. Kapıdan girdiğin anda tane 3 ilacın hazır, sandalyeye oturana kadar doktor dördüncüyü zaten yazmış oluyor, senin anlattığını dinlemiyor bile çünkü dinlemesinin bir anlamı yok. Doktor da haklı, seni dinlese bile bir halt olmayacağını biliyor. Semptomatik tedaviyi basıyor, "bugün git ilaç bitince yine gelirsin." Bunun için bana haraç kesmişler, istemem hizmetiniz yerin dibine batsın. İlaç mümessilliği diye bir meslek var lan, resmen sizin hangi ilacı yutacağınıza dair at pazarlığı yapılıyor. "Haftada 100 kutu şu mide ilacından yazarsan seneye Maldivler'de tatil." Siz o mesleğin başka bir şey yaptığını zannediyorsanız, siz de benim gibi kerizsiniz demektir. At pazarlığı yapıyorlar, parsa yetmediği zaman hükümet garibanlardan biraz daha haraç topluyor. Sürüngenler.
Şimdi şöyle ki... 250 bin euro parayı bastırıyorsun (varsa tabi), gidip Yunanistan'dan bir ev, arsa, dükkan falan alıyorsun, oluyorsun Avrupa vatandaşı. Benim iki tane gemici arkadaş bu sene Türkiye'de bir iş yeri açacaklardı (camping gibi bir şey, festival alanı) ama vazgeçtiler. "Bırak abi ne olacağı hiç belli değil, boşver" dediler. Bir çuval para ile Yunanistan'a gidiyorlar. 5 sene içinde vatandaşlık hakkı elde edecekler. 250 bin avro, bu kadar basit işte bu kalın kafalı devletten kurtulmak.
Kimse kusura bakmasın, beni siz delirttiniz.