Pages:
Author

Topic: “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır!” - page 2. (Read 4488 times)

newbie
Activity: 196
Merit: 0
Sen ne kadar uğraşırsan uğraş karşındaki seni anlamak sana hak vermek isterse anlaşabilirsiniz. Aksi mümkün değildir. Ne kadar iyi niyetli olursan ol karşılığını bulmadıktan sonra hiçbir önemi kalmıyor.
newbie
Activity: 5
Merit: 0
kesinlikle cok cok dogru bır soz ınsanlar bızım ne demek ıstedgımıze bakmaz da kendılerı ne duymak ıster ona bakar
full member
Activity: 1414
Merit: 161
bu yüzden bi aptalla tartışırken dışarıdan aptal olarak görünürsünüz.
newbie
Activity: 28
Merit: 0
kafamda nedense şu cümle canlandı nasıl bir serbest çağrışım olduysa artık bende anlamadım  Smiley

ferrari ye bineceğiz ki insanlar görsün, aaa bunun ferrarisi var desin. yoksa ne gereği var ferrarinin amk
full member
Activity: 196
Merit: 578
kedim çilek şeker çiçek !
işte tam da bu yüzden önce küfrü basacaksınız

sanal ortamda yemiyor da

gerçek hayattan örnekleyim


birine laf anlatmaya çalıştığınızda dinlemez , kesinlikle dinlemez amk çocuğu

ama o salak salak konuşurken , -yaa kes avradını .. diye bi cümle attırınca

 bi şok oluyo , n olduğunu niye bi anda küfür ettiğinizi anlamaya çalışıyo

o sizin niye küfür ettiğinizi anlamaya çalışırken , anlatacağınız şeyin anlatın hemen

bi anlık algısı açılıyo ibnenin , o andan yararlanıp dalın

sr. member
Activity: 658
Merit: 252
Mevlana Celaleddin-i Rûmî “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.” der. Bu sözün farklı bir versiyonunu da duymuştum: “Sen ne söylersen söyle, bildiğin, karşındakinin anladığı kadardır.”

Birbirine benzeyen bu iki söz arasında, vardıkları nokta açısından önemli bir fark var. Birincisi, karşındakinin anlama kapasitesinin düşüklüğü nedeniyle boşa çene yormuş olduğunu söylerken, ikincisi, böyle bir durumda senin bilginle karşındakinin bilgisinin eşitlendiğine işaret ediyor. Yani, sende fazla bir şey varsa da yok hükmünde kalıyor.

Yine Mevlana’nın benzer bir vecizesini bir ara not etmişim: “Senin marifetin karşındakinin aklı nispetindedir.” Sözün kaynağını bilmiyorum, ama eğer çevirilerde hata yoksa, Mevlana yüzyıllar ötesinden diyor ki: “Eğer karşındakinin aklı ne kadar eriyorsa, yaptıklarının hükmü de o kadardır.” Bu söz de, beceri ve uzmanlığımızın düzeyini karşımızdakinin belirlediğini ifade etmiş oluyor.

Öyleyse, ya bizi anlayan, marifetimize iltifat eden birilerini bulacağız ya da susup oturacağız.

Üçüncü bir yol yok mudur?


Not: Forumda sürekli tartışan arkadaşlara gelsin. Direk boş laf salatalıkları geldi aklıma sayısız konudaki Smiley


Bence kesinlikle üçüncü bir yol yok . Çünkü, insanlar sadece anlamak istediklerini anlarlar. Bu sebeple , anlaşılmak için yeni yöntemler aramaya gerek yok. Siz doğru bildiğinizi söyleyin geçin anlayan istediğini anlamakta özgürdür.
full member
Activity: 616
Merit: 100
Başkasını dinlemeyi bilmiyoruz ki herkes kendi bildiğinden şaşmıyor başkalarının dogrusunu kabul etmeyip hep kendi bildiğini öyle olması gerektiğini savunuyor hep bir bencillik üstünlük söz konusu  ben bilirim havalarında boş tenekeden ses çok çıkar bilğili insanlar olur olmaz yerde konuşmazlar az konuşur öz konuşurlar
member
Activity: 238
Merit: 10
'Asla bir aptalla tartışmayın, sizi kendi seviyesine çeker ve sonra teceübesiyle sizi yener'
Mark Twain
Bu söz herşeyi açıklar nitelikte olmuş
newbie
Activity: 9
Merit: 0
çoğu haklı insan da bu yüzden derdini anlatıp hakkını savunamıyor ya hele ki türk toplumunun baskıcı yapısında karşındaki insan beyninin yettiğine kadar inanıyorsa ve söz sana geçen biriyse yandın demektir
sr. member
Activity: 442
Merit: 250
Adam ne kadar güzel ve doğru bir söz söylemiş. Gün içinde bir sürü insan ile bu durumu yaşıyoruz sen başka bir şey diyorsun adam he he yapıp yine bildiği gibi devam ediyor gerçekten bazı kişilere söylediğin sözü işlemek çok zor.
full member
Activity: 210
Merit: 100
Web Developer
Bu yüzden cahil insanlara nekadar doğru öğretmeye çalışsanızda, öğretemezsiniz. Dediğim dediktir.
hero member
Activity: 854
Merit: 500
Okuyunca aklıma direk ponziye giren üyeler ile onları uyaran benim gibi üyeler geldi aklıma. Biz diyoruz katılmayın paranıza azık olur adamlar erken katılsak ne olur tok patlamadan yetişelim anlatamıyoruz. Adamlar saatli bombanın üstüne koşuyor zannediyor ki zamanında patlayacak adam uzaktan kumanda ile bir patlatıyor güm paralar çöpe.
Mevlana çok iyi bir söz söylemiş gerçekten düşünce yapımız ve deneyimlerimiz uymadığı için karşıdakine bu durumu bir türlü anlatamıyoruz.
copper member
Activity: 1358
Merit: 523
Up Bump güncel Smiley tesaddüf denk geldi güzel yazı üç beş kişi daha nasiplensin dedim.
full member
Activity: 182
Merit: 100
Herkesin aynı bilgi seviyesine ve objektif bakış açısına sahip olması beklenemez. Zaten kimse kimsenin aklını da beğenmez. Hemen herkesin kendi doğruları en doğrusudur.
Senin anlatabildiğin ya da bildiğin diyelim, karşındakinin anladığı kadardır ama karşındakinin anlamadığı kadarını hakaret ile telafi yoluna gitmek ne anlatana ne anlamayana bir şey kazandırmıyor. Ne kadar bilgili olursan ol, bilmeyene ya da senden farklı düşünene hakaret edebiliyor, onu aşağılayabiliyorsan bilginin sana en ufak bir faydası olmamış demektir.
legendary
Activity: 2436
Merit: 1366
Tartışan insanlarda genelde bir "sen ne derse den ulan benim dediğim doğru" durumu var.
Halbuki fikrinizi karşı tarafa kabul ettirmekse tartışmanın amacı, bununla daha baştan yeniliyorsunuz.
legendary
Activity: 1596
Merit: 1013
Çok güzel bir tespit. Bu ikilemden nasıl çıkılır , sorduğun 3. yol nedir kafa yormak lazım. Bana göre bütün toplumun eğitilmesi ve özellikle empati yeteneğinin kazandırılması bu sorunun çözümünde en kilit nokta fakat bu iş çok masraflı ve zaman alıcıdır. Günümüz Avrupa bu noktaya gelmesi Rönesans ve Reform dan günümüze gelişim gösteren tıpkı blockchain / blok teknolojisi gibi birbiri arkasına eklenerek gelen bu değer ve olgular bütünün meyveleridir. Bana göre her şeyin başı "eğitim" daha doğrusu yapılandırmacı eğitim anlayışıdır.
Ebeveynlerin çocuklarını küçük yaşta sorgulayan bireyler olarak yetiştirmesi gerekiyor. Alakasız olabilir ama platonun mağara alegorisini örnek alabiliriz
Bir mağarada zincirlenmiş mağara çıkışına sırtı dönük köleler arkadan gelen güneşin yaydığı ışıkla duvarda kendi gölgelerini oluştururlar.
Bu gölgelerle mutlu mesut yaşarlar (cehalet mutluluktur)
Özgür sorgulayan bireyler ise zor olanı yapıp zincirlerden kurtularak yüzünü güneşe döner ve gerçeği arar. Hikayenin devamını bilen biliyor zaten  Smiley
Kısacası kuyunun dibinden gökyüzüne bakan cahiller diyebiliriz zihin dar olunca genişliği idrak edemiyorlar.
sr. member
Activity: 420
Merit: 250
Tabiki anlatmak istediğini karşı taraf istediği şekilde anlar . Senin doğrun doğruysa tartışarak kabul ettiremezsin sen güzelce anlat anlamazsa er ya da geç bir müsibet ona doğruyu gösterir Smiley
legendary
Activity: 2310
Merit: 1028
Çok güzel bir tespit. Bu ikilemden nasıl çıkılır , sorduğun 3. yol nedir kafa yormak lazım. Bana göre bütün toplumun eğitilmesi ve özellikle empati yeteneğinin kazandırılması bu sorunun çözümünde en kilit nokta fakat bu iş çok masraflı ve zaman alıcıdır. Günümüz Avrupa bu noktaya gelmesi Rönesans ve Reform dan günümüze gelişim gösteren tıpkı blockchain / blok teknolojisi gibi birbiri arkasına eklenerek gelen bu değer ve olgular bütünün meyveleridir. Bana göre her şeyin başı "eğitim" daha doğrusu yapılandırmacı eğitim anlayışıdır.
copper member
Activity: 1358
Merit: 523
Mevlana Celaleddin-i Rûmî “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.” der. Bu sözün farklı bir versiyonunu da duymuştum: “Sen ne söylersen söyle, bildiğin, karşındakinin anladığı kadardır.”

Birbirine benzeyen bu iki söz arasında, vardıkları nokta açısından önemli bir fark var. Birincisi, karşındakinin anlama kapasitesinin düşüklüğü nedeniyle boşa çene yormuş olduğunu söylerken, ikincisi, böyle bir durumda senin bilginle karşındakinin bilgisinin eşitlendiğine işaret ediyor. Yani, sende fazla bir şey varsa da yok hükmünde kalıyor.

Yine Mevlana’nın benzer bir vecizesini bir ara not etmişim: “Senin marifetin karşındakinin aklı nispetindedir.” Sözün kaynağını bilmiyorum, ama eğer çevirilerde hata yoksa, Mevlana yüzyıllar ötesinden diyor ki: “Eğer karşındakinin aklı ne kadar eriyorsa, yaptıklarının hükmü de o kadardır.” Bu söz de, beceri ve uzmanlığımızın düzeyini karşımızdakinin belirlediğini ifade etmiş oluyor.

Öyleyse, ya bizi anlayan, marifetimize iltifat eden birilerini bulacağız ya da susup oturacağız.

Üçüncü bir yol yok mudur?


Not: Forumda sürekli tartışan arkadaşlara gelsin. Direk boş laf salatalıkları geldi aklıma sayısız konudaki Smiley
Pages:
Jump to: