Konu madem hortlamış, kendisi ve yorumlarla ilgili bir takım eklemeler yapmanın ve bazı tavsiyelerin yeri gelmiş demektir.
- Sarımsak TANSİYONU DENGELEMEZ, DÜŞÜRÜR. Ve bunu çok hızlı bir etkiyle yaptığı için beyne giden kan akışını etkiler, yatkınlığa neden olabilecek ikincil hastalıkları olanlar ve/veya ileri yaş için son derece risklidir, felce neden olabilir (çok istisnai bir durumdan bahsetmiyorum), tüketirken bu hususu göz ardı etmemenizi öneririm. Tansiyonunuz düşmeye meyilli ama sarımsak yemeniz gerekiyorsa o öğüne mahsus olmak şartıyla tuz miktarını arttırarak (doğal kaya tuzu değil, rafine sofra tuzu) tansiyonu dengeleyebilirsiniz.
- Özellikle ülser, gastrit ve reflü sorunu olanların soğan ve sarımsağın çiğ tüketiminden kaçınmaları gerekir. Hele (mideniz sağlamsa bile) öyle elma gibi ye falan diyenler varsa çevrenizde, ilişkinizi bir daha gözden geçirin derim.
- Aktif karbon yemeyin, öyle modalara kapılmayın, yenilebilir olması şu gerçeği değiştirmiyor: AKTİF KARBON GIDA MADDESİ DEĞİLDİR, düzenli tüketiminin sakıncaları vardır.
- Zeytinyağı bu üçlünün içinde hem fayda olarak, hem de çok daha güvenle hemen herkesin kullanabileceği bir ürün olduğu için açık ara öne çıkıyor. Üstelik İngiltere'de yapılan (küçük çaplı olsa da) bir araştırma gösterdi ki, kalp damar sağlığı için tüketecekseniz niteliğinin, kalitesinin ne olduğu hiç önemli değil, günde yaklaşık 2 yemek kaşığı ve çiğ olarak tüketmek kafi, tek önemli şey şu, hilesiz, gerçek zeytinyağı olsun yeter, kalp krizi riskini belirgin bir şekilde düşürüyor.
- Riviera konusunda şunu söyleyebilirim, gıda olarak tüketilemeyecek nitelik, kalite ve asiditede zeytinyağının kusuru kimyasal yöntemlerle giderilir, ancak elde edilen şey tatsız, rengi uygun olmayan ve aromasız bir yağdır (tabii ki zeytinyağını bu kadar değerli kılan ögelerin de çoğu yok olmuştur) ve bunu zeytinyağı lezzetiyle gibi tüketebilmeniz için üreticisine göre değişen miktarda sızma zeytinyağı ilave edilir. Yani riviera için zeytinyağımsıdır diyebiliriz (ama bu haliyle bile fındık hariç diğer sofralık yağlara tercih edilebilir).
- Kızartma yaparken de zeytinyağı kullanmaktan çekinmeyin, zeytinyağının yanma ısısı ayçiçek yağından düşük değil, tam tersine daha yüksektir (yaklaşık 210-230 derece). Zeytinyağı ile kızartma yapılmaz hurafesi Türkiye pazarına ayçiçek yağını sokmak isteyen Amerikan kara propogandasıdır (1949-50 civarları). Yağ maliyetlerini düşününce zeytinyağını kızartmada kullanmak mantıksız gelebilir belki ama işte bu noktada daha ucuz olan riviera kullanabilirsiniz, GDOlu ayçiçek yağı kullanmaktan kat kat iyidir.
2010 yılında Porto Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde yapılan bir araştırmada 3 farklı natürel sızma zeytinyağı, riviera zeytinyağı ve ayçiçek yağı kullanılarak 27 saat patates kızartılmış ve söz konusu yağların 170 °C sıcaklıkta oksidasyona karşı dirençleri incelenmiştir. Eşit koşullarda yapılan kızartma işlemleri sonucunda zeytinyağının tüm kalite sınıflarının oksidasyona karşı ayçiçek yağına göre çok daha dayanıklı olduğu saptanmıştır (Kaynak: Food and Chemical Toxicology Bülteni 48 (2010), sayfa (2972–2979).
Tavsiye 1: Bu tarz konular için internet taraması yaptığınızda karşınıza büyük çoğunlukla yazılı veya sosyal medya siteleri çıkacaktır, buralarda yazılanlara güvenmeyin. Çok derin araştırma yapmadan doğruya ulaşmak istiyorsanız bunun en kolay yolu sağlık kuruluşları ve konu her ne ise onun uzmanı doktor/bilim insanı sayfalarını baz almaktır (kaynak atıfı varsa daha da iyi). Konunun uzmanı doktor/bilim insanı diye özellikle yazdım çünkü ülkemizde her b.ka maydanoz ve yalan/dolan, reklam makinesi olmuş medya maymunları gerçeği var malesef, mesela karatay.
Tavsiye 2: Şu üçlüyü tüketmenin kanıtlanmış çok yararı var, günlük rutininize alın derim: Zeytinyağı-zerdeçal-karabiber.
Burada karabiberin işlevi içerdiği piperin aktif maddesi yoluyla zerdeçalın emilimini arttırmak, zeytinyağının işlevi hem kendi içeriğinden faydalanmak, hem de yine zerdeçalın yağ yoluyla birazcık da olsa daha fazla metabolize olmasını sağlamak. Zerdeçal ise...Valla o özel konu açılabilecek bir baharat.
Ek tavsiye: Zerdeçalın aktif maddesi Curcumin ama ekstraksiyon yoluyla saflaştırılmış Curcumin takviyeleri (zerdeçalın baharat halinin aksine hiç de ucuz değiller üstelik) metabolize olmadan neredeyse tamamen atılıyor, zerdeçal ekstresi gıda takviyelerine boşuna para harcamayın. Bunun temel nedeni zerdeçalde yer alan diğer bileşenlerin katalizör etki göstermeleri, saf Curcuminde bu yok. Saflaştırılmış Curcuminin metabolize edilebilmesini sağladığını öne süren patent alınmış bazı yeni teknikler var ama hem henüz ulaşılabilir değiller, hem de kanıtlar yetersiz.
Konu sağlık olunca susamıyorum, işte böyle car car car