Beğenmeyen de siktir olup gidebilir benim nazarımda. Kimseyle polemige girecek de değilim...
Bu devlet, Osmanlı subayı dedelerim öldüğünde İstanbul'daki topraklarımıza sahip çıkmamış. Biri deri fabrikası kurmuş, ötekisi çit çekip minübus durağı yapmış, nenem öldükten iki yıl sonra ölü kadının toprağını satıldı göstermişler. Osmanlı arşivlerinde dosyaları yoketmişler. Davamız on sene sürdü. Öğrenci oldum. Bu devlet bana, benim kız arkadaşıma burs bile bağlamazken yabancılara burs bağladı. Bizim sıralama yapmak zorunda olduğumuz, yapamazsak
(para olmasa) okuyamayacağımız okullarda yabancılar yüksek indirimli kayıt yaptırdılar. İstanbul kökenli ben, okumak için Elazığ'a gitmeyi planlarken Rakka'dan gelenler İstanbul'un göbeğinde okudu. Benim, kardeşimin, arkadaşlarımın üniversite sınavına girdiği dönemde soruları çaldılar, mod/medyan ile Türk gençlerinin önünü kestiler. Okuldan mezun olup da "yalayıcı" olmayan arkadaşlarım referanssız iş bulamadı. Her ay kullanmadığımız elektriğin kayıp kaçak bedelini benim babam ödüyor.
Burası
Florya. Florya Atatürk Ormanı'nın ve Florya Atatürk Deniz Köşkü'nün olduğu yer. Burası da Florya sahilinin
son hali. Türk'e Florya'da taksi yok çünkü senin o sevgili milletin başkasından koparacağı para için Türkleri taksiye almıyor. Senin o sevgili devletin IBB'nin 8. taksi talebini yine
reddetti. Devlet ile hükümet kavramları ayrı falan değil, ben ilkokula başladığımdan beri bu kavramlar iç içe.
Bu devlet düşük ve orta gelirli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından vergi alıp "yerli oy depolarına" ve "yabancı oy depolarına" sosyal yardım yapmaktan başka hiçbir şey yapmıyor. Bu devlet ne benim, ne de benim sevdiklerimin güvenliğini garanti edemiyor, onlara iyi bir gelecek vaadedemiyor. Burada ekonomi iyi değil, devletimiz kültürümüze saygı bile duymadı. Bilimsel ve istatistiksel olarak "demografi" de geri dönüşü çok zor olan bir yola girdi. Bilim gösteriyor ki, burası "ulus devlet" yapısını kaybetti. O halde bu devletin ana unsuru olan biz Türkler; ulus devlet yapısını kaybetmiş ve artık kutsal olmayan bir devlet için "milli göz boyamalarla" askerlik görevini yerine getirmek, şehit olmak zorunda değiliz. Gerçi senin devletin onu da düşündü, önce vicdani redciliğin önünü açtı sonra da bedelli askerlik denen naneyi çıkarttı.
Fakirler ölürken, zengin buzlu viskisini yudumlamayıp mala vurmaya devam ediyor. Çark dönüyor. Kutuların içi parayla doluyor.