Şu an bir çok yerde Çin araçlarına fazladan vergi, zorluk vb kısıtlamalar var ama hiç mızıkçılık etmeden, gerginlik yaratmadan "olduğu kadar" piyasalara yine de giriyorlar, özellik değiştiriyor, fiyatı uyumlandırıyor, onu yapıp, bunu yapıp yine de giriyorlar.
Ben kendi fikrimi söyleyeyim, bunun tek bir nedeni var, verimli ve güvenli bir hidrojen sistemi geliştirilemezse tek tabanca olacak elektrikli araçlarda dünyanın hakim ülkesi olmak. Şimdilik temel silahları maliyet ama esas darbeyi pilden vuracaklar, şu an batarya kaynaklı kısıtlamalarından dolayı son derece kullanışsız olmalarına rağmen büyük talep gören elektrikli araçların 10-15 dakikada dolup 1000 üzeri menzil sunacak modellerini düşünün.
Niye düşünün? Çünkü Çin bunu sağlayabilecek pili geliştirebilmek için yılda on milyarlarca dolar ar-ge harcaması yapıyor ve pillerde kullanılan, kullanılabilecek madenlerin olduğu ülkeleri adeta ele geçirdi (Şili'den Kongo'ya kadar). Ve küresel batarya üretimindeki payını %60'a çıkartmış durumda.
Şunu da gözlemliyorum, mobil piyasasında tepeyi Samsung ama özellikle Apple'a kaptırmaları ve bunu çevirememelerinden aldıkları dersle Elon Musk'a devasa imtiyazlar tanıyarak Çin'de mega Tesla fabrikasının kurulmasını sağladılar, ağır rekabeti yarı partnerliğe çevirerek ellerini güçlendirdiler.
Onun dışında, sadece hesaplı değil, artık premium(umsu) araçlar da üretebiliyorlar, yani hedef kitlelerini de genişletmeye başladılar.
Özetle, sanırım yakın gelecekte yollardaki her iki elektrikli araçtan biri Çinli olacak.
@bobita hocam çin 1990 yılarında başlayan sosyalis piyasa ekonomisi diye bir sistemi uygulamaya koymuştu. İç işlerinde sosyalizm dış işlerinde kapitalizm. Başarı var mı bilmem.
Gördüğümüz durum adamlar diyor ki kazanç var ise herkese. Bilgi saklamak yok. Gelişme her firma için. Genel kazanç çin halkına. Pil konusunda adamlar nerdeyse tekel. İyi arabaların tamamı nerdeyse çinde. Yakında alman devleri bu konuda nerey kadar geleceklerini piyasadaki akaryakıtlı araçlar çekilince daha net göreceğiz.
Avrupa şu an hemen her konuda sermayeden yiyor, eski imajının yardımıyla devam ediyor, aslında kazanda yavaş yavaş kaynıyorlar ama farkında değiller, hatta şöyle söyleyeyim Avrupa treninin hala bir şekilde ilerliyor olmasının tek nedeni lokomotifinde Almanya motorunun olması, yoksa şu an çok daha kötü durumda olurlardı. Ve otomotivde de geçmişten gelen pozisyonlarına çok fazla güveniyorlar, bence değişime yeterli hızda ayak uyduramıyorlar. Özellikle de Almanlar "en iyiyiz" gibi bir hava içinde ama mevcut duruma fazla güvenmeseler iyi olacak.
Bir taraftan da anlıyorum, nüfus yaşlandı, üretim kapasitesi düştü haliyle.
Son dönemlerde ab ülkeleri içindeki pek çok ülke içinde üretim yapan araç firması bileşme yada satılma yolu ile bir marka altında toplanmaya gidiyor. Avrupa birliğinin tam olarak yapamadığı bu birlikteliği araç firmaları kendileri yaptıkları birleşme ile epeyce ileri taşıdılar.
Ab içindeki ülkelerin halen hepsi tam olarak aynı değil. Ab içinde euro sepetinden en çok paya sahip olan almanya illaki paranın çoğu benden söz de benden olsun diyor.
Ama ben olsam ben de derim, şu an Avrupanın en büyük ve ayakta tutan gücü Almanya, pandemide birlik dağılmadıysa, küçük AB ülkeleri temelli sıçmadıysa bunu Almanya'nın birliği ayakta tutmak için yaptığı finans desteklerine borçlular.
Otomotiv firmalarının birleşebilmeleri ya da büyük partnerliklere imza atabilmeleri onlar açısından sevindirici bir durum bence, çünkü gidişata ayak uydurma kapasitelerinin hala olduğunu gösteriyor.